1971 yılında doğan, Marmara Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Bölümünde eğitim alan 1993 yılında Best Model of Turkey yarışmasında 2. olunca yaşamı değişen, 1994 yılında Miss Turkey yarışmasında ikinci ardından Avrupa Güzeli yarışmasında da ikinci olduktan sonra Türkiye’nin en ünlü mankenlerinden biri olarak hafızalarımızda yer alan Didem Uzel asıl rüya hayatının borsacı eşi Selim Sarı ile evlendikten ve 20 aylık oğlu Aslan dünyaya geldikten sonra başladığını söylüyor. 45 yaşında normal doğum yaparak anne olan ve sosyal medya fenomeni haline gelen oğlu Aslan’ın üzerine titreyen Didem Uzel Sarı, tek hayalinin oğlunun sevgi dolu, güçlü ve özgür ruhlu bir birey olması olduğunu söylüyor. Oğlundan bahsederken gözleri ışıl ışıl parlayan ve tüm yaşadıklarını heyecanla anlatan Didem Uzel Sarı ile anne olduktan sonra hayatının nasıl değiştiğini, oğlu Aslan’ı ve onu nasıl yetiştirdiğini, anne adaylarına tavsiyesini ve oğlu için hayal ettiği geleceği Klass okurları için konuştuk.
“Aslan’a sevmeyi ve eğlenmeyi öğretiyorum. Siz hiç kendisini seven ve öpen bir bebek duydunuz mu? Aramızda öyle bir oyun oynuyoruz “hadi kendini sev öp öp” diye. Şarkısını bile yaptım. İnsan önce kendini sevmeli değer vermeli ki başkalarını sevebilsin, hayvanlara doğaya duyarlı olsun, sevsin. İlk adım bu sonrası genel kurallar.”
“Anne adaylarına sadece şunu söylemek istiyorum, normal doğum yapın, burcu falanca olsun diye gün almayın. Hep bir bahane var sezaryen olması için. Bu doğru olsaydı başka türlü yaratılırdık. Bebeğinize bu iyiliği yapın normal doğum tercih edin. Anne adaylarına başka hiçbir tavsiyem yok. İç güdülerinizi dinlemek, sezgisel davranmak, bazı önemli alanlarda çok etkili.”
Didem Hanım, anne olduktan sonra hayatınız, hayata bakış açınız nasıl değişti? öncesini ve sonrasını anlatabilir misiniz?
Hayatım tümden değişti diyebilirim. Sıcak yemek yiyebilmek, uzun sabah uykuları, daha çok gelecek endişesi, hep bir yoğunluk ve dinlence de bile oğlumu düşünmek sadece birkaçı. Bu anlamda elinizde küçük bir bebek varken zaten değişmemek mümkün değil. Vicdan konusunda daha hassaslaşıp çevreye karşı daha duyarlı oluyor insan. Bir kere en önemlisi annenizin kıymetini daha çok anlıyorsunuz. Şu anda daha çok zamanı en iyi şekilde nasıl kullanırım ona bakıyorum, çünkü çok değerli.
“ASLAN’A SEVMEYİ VE EĞLENMEYİ öĞRETİYORUM”
Oğlunuzu büyütürken nelere dikkat ediyorsunuz?
Ben daha ona hamileyken bile sevginin ne büyük bir güç olduğunu anlattım. Aslan’a sevmeyi ve eğlenmeyi öğretiyorum. Siz hiç kendisini seven ve öpen bir bebek duydunuz mu? Aramızda öyle bir oyun oynuyoruz “hadi kendini sev öp öp” diye. Şarkısını bile yaptım. İnsan önce kendini sevmeli değer vermeli ki başkalarını sevebilsin, hayvanlara, doğaya duyarlı olsun, sevsin. İlk adım bu sonrası genel kurallar.
Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Mayıs sayısında...
Fotoğraflar: Yavuz Kaynar