Aşk tanrısı Eros okunu ilk önce Erhan Bey’e atmış. Erhan Bey, Aslıhan Hanım’a ilk görüşte aşık olmuş. öyle ki üç ay flört edip hemen evlenmek isteyecek kadar. Erhan Bey bir ay peşinde koştuğu Aslıhan Hanım’a kendini anlatmak, güven telkin etmek, sevgisinin gerçekliğini göstermek için bir hayli uğraşmış ve sonuçta mutlu sona erişmiş. Şimdi Aslıhan Hanım da kendisine büyük bir sevgiyle ve aşkla bağlı olan eşi Erhan Bey’e “Aşığım deli gibi. Mutluluğun başka bir sırrı yok benim için” diyecek kadar aşık. Birbirlerini “Sürprizlerle dolu” diyerek anlatan, işte de evde de bir arada olmalarına rağmen ilişkilerini son derece iyi dengeleyen, iki çocuklarıyla örnek bir aile tablosu sergileyen Şentürk Mağazacılık Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Şentürk ve Şentürk Mağazacılık Marka Direktörü eşi Aslıhan Şentürk tanışma hikayelerini, birbirlerine karşı duydukları hisleri ve mutluluk sırlarını Klass okurları için anlattı.
ERHAN ŞENTüRK
“Bu aşk ilk görüşte başladı aslında. Yaklaşık bir ay kadar sağlam bir şekilde peşinde koşturdu beni. Aslı’yı ilk gördüğümde bu işin evliliğe gideceğini hissetmiştim. üç ay çok güzel bir birlikteliğimiz oldu. İlk bakışta gördüğünüzde kalbiniz pır pır eder ya o şekilde oldu Aslı Hanım’la birlikteliğimiz.”
ASLIHAN ŞENTüRK
“İlk gördüğümde çapkın bir kişi diye düşündüm. Sonra birkaç defa oturduğumuzda kültür seviyesinin çok yüksek olduğunu anladım. Bahsettiği şeyler, gittiği ortamlar, gelecekteki düşünceleri çok farklıydı ve dedim ki bu gerçekten farklı bir karakter. Gerçekten sevdiği için, ilgi duyduğu için ilgilendiğini, iyi bir baba ve eş olacağını düşündüm.”
ERHAN ŞENTüRK
“Eve girdiğim zaman çok başka bir hayatla karşılıyorum. Aslı bize üçüncü çocuğumuz olan Arthur ve çocuklarımla beraber evimizde apayrı bir dünya sunuyor. İnsanın ayrı bir kapısı penceresi olur ya bana onu yaşatıyor.”
Aranızda çok büyük bir sevgi ve aşk var. Bu aşk nasıl başladı?
Erhan Şentürk: Bu aşk ilk görüşte başladı aslında. Aslıhan, yaklaşık bir ay kadar sağlam bir şekilde peşinde koşturdu beni ama Aslıhan’ı ilk gördüğümde bu işin evliliğe gideceğini hissetmiştim. üç ay çok güzel bir birlikteliğimiz oldu. İlk bakışta kalbiniz pır pır eder ya o şekilde oldu Aslıhan Hanım’la birlikteliğimiz. Ortak arkadaş grubumuzda tanıştık. Başlarda kendisi bana karşı fazlasıyla kayıtsızdı. Ondan sonra kendimi biraz ona anlatma ihtiyacı duydum.
Aslıhan Hanım’ın hangi özelliği etkiledi sizi?
E. Ş.: Sadeliği, doğallığı, cana yakınlığı, sevgiyle, tutkuyla bağlı oluşu… Ondan sonra da evlendik.
“KENDİNİ YENİLEYEN VE BENİ DE YENİLENMEK ZORUNDA BIRAKAN BİR ERKEK”
Peki, Aslıhan Hanım siz Erhan Bey’i ilk gördüğünüzde ne düşündünüz?
Aslıhan Şentürk: İlk çapkın bir kişi diye düşündüm. Sonra birkaç defa oturduğumuzda kültür seviyesinin çok yüksek olduğunu anladım. Bahsettiği şeyler, gittiği ortamlar, gelecekteki düşünceleri çok farklıydı ve dedim ki bu gerçekten farklı bir karakter. Gerçekten sevdiği için, ilgi duyduğu için ilgilendiğini ve iyi bir baba, eş olacağını düşündüm. Erhan, kendini yenileyen ve beni de yenilenmek zorunda bırakan bir erkek.
Peki, sizi hangi özellikleri etkiledi?
A.Ş.: Sıcak, korumacı, yaramaz çocuk gibi; peşinden koşmak hiç bitmiyor, her an sürprizlerle dolu ve bir de sevince çok seviyor. Gerçek bir aslan. Sürpriz hiç bitmiyor.
Sürpriz olarak neler yapıyor mesela?
A. Ş. : Bir gün bir bakıyorum “Evi değiştirelim” diyor sonra ben inanmıyorum ama bir bakmışım evi değiştirmişiz. Ya da bir anda “Seyahate çıkalım” diyor ve ben yine inanmıyorum bir bakıyorum seyahate gitmişiz. Hiperaktif yönü çok fazla olan biri. Ben tabloları çok severim. Bedri Baykam’ı çok severim. Onun tablosunu aldı bana. Bir gün ‘Elif’ tablosu gördüm bir mağazanın önünden geçerken onu çok beğenmiştim. Sonra ikinci kez oradan geçtiğimizde o tabloyu almıştı.
“ASLIHAN, DIŞARDA OLAN GüRüLTü, SİNİR, STRES, İŞ HAYATI, OLUMSUZ NE VARSA BANA EVDE HEPSİNİ UNUTTURUYOR”
Peki, mutluluğun, mutlu evliliğin sırlarını sorsak bize ne dersiniz?
E.Ş.: Evde çok değişik bir kadın. Sürekli evinde hareketli, çocuklarıyla benimle çok ilgili birisi. O yüzden eve girdiğim zaman çok başka bir hayatla karşılıyorum. Aslıhan bize üçüncü çocuğumuz olan Arthur ve çocuklarımla beraber evimizde apayrı bir dünya sunuyor. İnsanın ayrı bir kapısı penceresi olur ya bana onu yaşatıyor. Aslıhan, dışarda olan gürültü, sinir, stres, iş hayatı olumsuz ne varsa bana evde hepsini unutturuyor.
A.Ş.: Ben aşığım deli gibi. Mutluluğun başka bir sırrı yok benim için.
Erhan Bey, bize Aslıhan Hanım’ı anlatın dersek nasıl anlatırsınız?
E.Ş.: Aslıhan sürprizlerle dolu bir kadın aslında. Baktığınız zaman dışarıdan klasik bir Türk kadını gibi görünebilir. özellikle benimle ilgili planları, programları, beni mutlu etmek için sürekli bir şey yapıp çabalaması, çocuklarımıza olan ilgisi, her iki tarafın ailesiyle olan ilişkisi… Yani sürekli ilgili, alakalı ve sevgi dolu biri olması onu bambaşka biri yapıyor.
Aslıhan Hanım siz Erhan Bey’i nasıl anlatırsınız? Yanında kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
A.Ş.: Erhan benim son 2 yıldır aynı zamanda patronum. 2 yılda çok şey öğrendiğim bir patron. Erhan, yenilikçi, yakışıklı, korumacı… Ben normalde çok korumacı biriyim dışarıda ama Erhan’ın yanında daha fazla kadınlaşabiliyorum. Belki de ilk defa onun yanında kadınlaşabildim. Daha çok anne rolündeyim. Her gün biraz daha öyle oluyorum.
“EVDE HUZUR OLDUĞU ZAMAN BİR ERKEĞİN İŞİNDEKİ BAŞARISI DA DAİM OLUYOR”
Baş başa kalınca neler yapıyorsunuz?
E.Ş.: Sürekli hem hayatımız için hem de ülkenin durumuyla da alakalı olarak daha iyi bir şeyler yapabilmek isteği içerisindeyiz. Benim okul öncesinden beri en büyük hayalim istihdam sağlamaktı. Aslında Aslıhan’nın bana en çok güç kattığı noktalardan biri hem üretim hem mağazacılık, kafe, restoran tarafında destek olması. Herkesin hayalinde vardır ya hem üretim, hem kafe, sonrasında da bir otelcilik. Ama tabi bunların hepsinin içinde ülkeye birey olarak bir şeyler katmak, özellikle yurtdışından ülkeye döviz getirip buradaki insanlara istihdam sağlamak. Sonuç olarak evde huzur olduğu zaman bir erkeğin işindeki başarısı da daim oluyor.
A.Ş.: Baş başa kaldığımız zaman genelde iş konuşuyoruz. Bir ara mağazacılık konuşuyorduk şimdi Erhan’ın yeni bir hayali var; Michelin yıldızı almak. Şimdiki tek konumuz bu.
E.Ş.: Ama tabi şu anki tek düşüncemiz Camp David ve Soccx’u Türkiye’de mağazacılığını ve üretim ağını devletin desteğiyle doğudaki teşvikleriyle inşallah daha fazla kişiye istihdam sağlayarak büyütmek. Biz sadece kendimizin değil çevremizdeki insanlarında mutlu ve refah içinde olmalarını istiyoruz.
Aynı iş yerinde çalışıyorsunuz. İş ve ev arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
A.Ş.: İşte çok büyük çatışmalar yaşıyoruz. İkimizde baskın, lider karakterler olduğumuz için ikimizin de doğruları var. Fakat sonra ortak bir noktada buluşuyoruz.
E.Ş.: İş kollarımız çok ayrı aslında. Ben daha çok üretim tarafındayım. Aslı da mağaza, kafe, restoran tarafında olduğu için çok çakışmıyoruz. Evde iş konuşuyor gibi olsak da sadece projeleri nasıl geliştirebiliriz diye konuşuyoruz. Bunları konuşabildiğimiz için evde bir sorunumuz olmuyor. çocuklar açısından şöyle güzel bir yanı var Arhan, Camp David benim diyor, Mira da Soccx benim diyor. O da güzel bir şey tabi.
“SEVGİLİLER GüNü’NDE İNSANLAR SEVGİLİSİNİN İSMİNİ KOTUNA YAZDIRABİLECEKLER MAĞAZALARIMIZDA”
Dünyaca sevilen iki büyük ve güzel markayı Türkiye’ye getirdiniz. Camp David ve Soccx’un özellikleri neler? Bir de Sevgililer Günü’ne özel bir kampanya yapıyor musunuz?
A.Ş.: Camp David ve Soccx Türkiye’de pek rakibi olmayan bir marka. Diğer Türk ürünlerine göre daha bol nakışlı, daha outdoor sporlar yapanlar için, yelkencilik, dağcılık, tırmanma sporları yapan insanlar için yapılmış bir marka aslında. Her yerde bulabileceğiniz ürünler yok. Kalın dikişli kotlar, detaylar çok baskın ve kumaş kaliteleri çok iyi. O yüzden rakibi olmadığı için bu markayı seçtik. Baktık pazarda böyle bir açık var; spora çok düşkün insanların günlük hayatta giyebileceği bir şey yok biz de o yüzden bu markayı getirdik. Sevgililer Günü’nde insanlar sevgilisinin ismini kotuna yazdırabilecekler mağazalarımızda.