Ebru Hanım, oyunculuk, modellik ve sunuculuktan sonra iş dünyasına atılarak L’aura Rosa adıyla yeni bir ayakkabı markası kurdunuz. Bu süreç nasıl gelişti?
Neden ayakkabı tasarımı yapmaya karar verdiniz?
Ayakkabılar doğduğum günden beri benim için bir zaaftı. Ben bir Terazi kadınıyım ve ayakkabı gördüğüm zaman duramıyorum. Her şeyim aynı kalsın ama ayakkabılarım farklı olsun isterim. Ayakkabı ile ilgili görsel bir şey yapmalıydım ve yaklaşık 2 yıl önce ayakkabı tasarımına başladım. Ayakkabı tasarlarken öncelikle kendim için yaptım ve denedim. Bu konuda tasarımı bilen ve ayakkabıdan anlayan bir arkadaşımdan da yardım istedim. Herhangi bir markanın yüzü olmak, sahibi gibi görünmek yerine atölyeleri gezerek işi tüm detaylarıyla öğrendim. Tokasından ökçesine kadar ayakkabı hakkında bilgi sahibi oldum. Deri, fermuar, aksesuar, bağcık gibi bir ayakkabının tüm parçalarını kendi ekibimle tasarladım. Bu alanda ilerleyerek güzel sonuçlar aldık. Şu anda Venezia Alışveriş Merkezi’nde bir showroom’umuz var. Yakın zamanda bir mağaza daha açacağım.
L’aura Rosa’nın tarzı nedir?
L’aura Rosa, trendlerin izinden giden, bir yandan da konfor ve rahatlıktan ödün vermeyen bir marka. Burada beni yansıtan, benim de giyebileceğim ayakkabıları seçtim. Farklı konseptlere uygun tercihler yaptım. Bütün kadınların zevkine hitap ettiğimizi söyleyebilirim. İlkbahar,Yaz, Sonbahar, Kış kreasyonlarımız var.
Tasarımlarınızı siz mi yapıyorsunuz?
Tasarımlarımın her aşamasında bulunuyorum. Ayrıca fikirlerine önem verdiğim tasarımcı arkadaşlarımız var. Çok sevdiğim bir arkadaşımdan da bu konuda çok destek alıyorum. Kendisi dizayn konusunda çok başarılı. Ayakkabı işiyle uğraşan bir aileden geliyor. Onlarla bir arada olduktan sonra bu işin derinliğini öğrendim. Seçtiğim ayakkabıların mutlaka trend olması lazım. Dünyadaki tüm fuarların hepsine katılıyorum. Farklı illerde bayilerle toplantılar yapıyoruz. Trendleri takip etmek için mutlaka yurt dışı organizasyonlarını takip etmelisiniz. Orada seçip burada yaptırıyoruz.
L’aura Rosa’nın 2022 ilkbahar-yaz kreasyonunda neler olacak?
Yeni kreasyonumuzda genelde nude, bebek mavi ve bebek pembe renkleri olacak. Çok yüksek topuklardan ziyade daha farklı ökçelere girdik. Bu seneki modellerde 70’li yıllara dönüş olduğunu da söyleyebilirim. Kalın topuklar ön planda. Nostaljiye dönüş başladı. Bunların yanında klasik hale gelen stilettolar da olacak. Botlar ve çizmeler de değişmez. Renk olarak da canlı renklere ve kahverengine ağırlık verdik. Ayrıca, kahverenginin yanında bordo ve hardal renkler de olacak.
Size göre sahne mi yoksa ticaret mi daha keyifli?
İş kadınlığı heyecan veren bir şey. Ayakkabı benim ilk kez içine girdiğim bir alan. Ama ben ekranlarda olmayı da çok seviyorum. Bu işi de kendime yakıştırıyorum. Halkla ilişkileri güçlü bir insanım. Beyaz Tv’de yaptığım sağlık programı önemli organizasyonlarda defalarca ödül aldı.
Bir ayakkabı tutkunu olarak kaç adet ayakkabıya sahipsiniz?
Evimde 500’ün üzerinde ayakkabım var. Artık kendi ayakkabılarımı daha çok giyiyorum. Üretimin her aşamasında yer aldığım için kendi seçtiğim modelleri giymek bana daha büyük bir keyif veriyor. Çekim günlerinde günde birden fazla ayakkabı değiştirebiliyorum. Kadınlar da ayağımdaki ayakkabıyı gördüklerinde onlar da aynısını almak istiyorlar. Ben de bir kadın olarak hemcinslerimin ayağında ayakkabıya bakar ve beğenirsem gider alırım. Bir ayakkabı bir kıyafetin bütün aurasını değiştirir. Bu yüzden markamın adını L’aura koydum. Ayakkabı bir aksesuardan öte bir kartvizittir, olmazsa olmazdır.