1980 yılında babası Sabri Altıparmak ve kardeşi özgür Altıparmak ile Altıparmak Pazarlama Kollektif Şti.ni kuran özen Altıparmak bugün Altıparmak Gıda olarak Almanya, Avusturya, Hollanda, Belçika, Fransa, İngiltere, Azerbaycan, Singapur ve Japonya’ya markalı bal ihracatı yapan tek firma olarak pazarda dünya lideri olan çin’e bile bal ihraç ediyor. Dünyanın en mucizevi besini olan balın doğallığını ve saflığını korumayı ve onu kaliteli yaşamın vazgeçilmez bir unsuru haline getirmeyi, böylece balın değerini hak ettiği en yüksek düzeye çıkarmayı en önemli misyonu olarak edinen ve arıcılığın gelişmesi için de önemli çalışmalar yürüten Altıparmak Gıda, Balparmak Apitera Serisiyle de kısa zamanda büyük ilgi gördü. Pek çok ilk ve yenilikte Balparmak olarak imzası bulunan Altıparmak Gıda’nın tüm yenilikçi çalışmalarını, misyonunu, büyük ilgi gören Apitera Serisi’ni, arıcılığın gelişmesine olan katkılarını, tüm ürün gamlarını ve gelecek hedeflerini Yönetim Kurulu Başkanı özen Altıparmak ile Klass okurları için konuştuk.
“Başarımızın ve lider konumumuzun arkasında ilk olarak, ürün güvenliği politikamız doğrultusunda, tüketicilerimizle doğal, saf, güvenli ve lezzetli balı buluşturma kararlılığımız geliyor. Büyüme ve farklılaşma stratejimiz doğrultusunda inovasyon ve Ar-Ge’ye verdiğimiz önemle Türkiye’de ve dünyada ilkleri gerçekleştirmeye odaklıyız.”
“Kısa zamanda büyük beğeni gören Balparmak Apitera serimiz bizim için tam bir inovasyon örneği olma özelliğine sahip. Günlük hayatımızda geleneksel olarak kullandığımız balı, bitkilerle ve arıların mucizevi ürünü olan propolisle buluşturarak geliştirdiğimiz Apitera Serisi: Zen, Up ve Mind, pratik gıda takviyeleri olarak günlük yaşamımıza girdi.”
1980 yılında Altıparmak Pazarlama Kolektif Şti.ni kurarak, baharat satış ve dağıtım işine girdiniz. 1984 yılında Altıparmak çatısı altında piyasaya sürdüğünüz Balparmak markası, 1989 yılında ülkenin en çok satılan bal markası oldu ve Altıparmak Gıda 1991 yılında elde ettiği pazar liderliğini bugüne kadar getirdi. Bize Balparmak’ın bugün geldiği noktada neler yaptığını ve Balparmak dışındaki üretimlerinizi anlatır mısınız?
Bal kategorisinin, gıdanın diğer alt kategorilerinden farklı özellikleri ve dinamikleri var. Bu kategoride başarılı olmak, ciddi bir bilgi birikimi ve tecrübe gerektiriyor. Başarımızın ve lider konumumuzun arkasında ilk olarak, ürün güvenliği politikamız doğrultusunda, tüketicilerimizle doğal, saf, güvenli ve lezzetli balı buluşturma kararlılığımız geliyor. Balparmak olarak kurulduğumuz 1980 yılında, pazarda markalı ürün yoktu ve bal açıkta satılan bir üründü. Bizim öncülüğümüzde tüketicilerde kaliteli, doğal ve sağlıklı bal bilinci oluşmaya başladı. Büyüme ve farklılaşma stratejimiz doğrultusunda inovasyon ve Ar-Ge’ye verdiğimiz önemle Türkiye’de ve dünyada ilkleri gerçekleştirmeye odaklandık. Türkiye’nin lider bal markası olarak daha yenilikçi ve inovatif ürünler geliştirebilmek adına, 1986 yılında kalite kontrol laboratuvarımızı kurduk. Bugün Türkiye’nin tek, Avrupa’nın en kapsamlı dört eşdeğer bal ihtisas laboratuvarlarından biri olan laboratuvarımız, 2016 yılında Ar-Ge Merkezi olarak yetkilendirildi. Türkiye’de bal ve diğer arı ürünleri alanında ilk ve tek olma özelliğini taşıyan merkezimiz, gıda alanında da 8’inci en büyük Ar-Ge Merkezi. Uluslararası akreditasyon belgelerine sahip “Balparmak Araştırma ve Kalite Kontrol Laboratuvarı”nda kovandan sofraya kadar olan tüm süreçte ürünlerin sürdürülebilirliğini ve izlenebilir kalitesini en az 92 parametrede yaptığımız analizlerle güvence altına alıyoruz. Böylece tüketiciye sunduğumuz balın saflığından ve doğallığından emin oluyoruz. Tüketicilerimiz de 38 yıldır bize olan güvenini en güzel şekilde gösteriyor. Dünyanın en mucizevi besini olan balın doğallığını ve saflığını korumak ve onu kaliteli yaşamın vazgeçilmez bir unsuru haline getirmek, böylece balın değerini hak ettiği en yüksek düzeye çıkarmak en önemli misyonumuz.
Siz arıcılığın gelişmesi için de çalışmalar yapıyorsunuz. Bize bu çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Bu misyonumuz çerçevesinde arıcılığın gelişmesi için de çalışmalar yürütüyoruz. 2004 yılından bu yana üniversitelerle iş birliği yaparak, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde verdiğimiz arıcı eğitimleri bunlardan biri. ücretsiz verilen bu eğitimler son olarak Adana, Mersin, Balıkesir, Sakarya ve İzmir’de gerçekleştirildi ve bu bölgelerde 1200’ün üzerinde arıcı ile bir araya gelindi. Bu kapsamda, Türkiye’deki arıcıları zirai ilaç kullanımı, su ve çevre kirliliği, baz istasyonlarıyla radyolojik etkileşim ve iklim değişikliği gibi arı popülasyonlarını olumsuz etkileyen nedenler konusunda bilinçlendiriyoruz. Proje kapsamında, kaliteli ve verimli üretim için arıcılara teknik eğitimler vermenin yanı sıra, ihtiyaç duyduklarında danışabilecekleri ve ulaşabilecekleri bir sistem de kuruldu. Bu eğitimlere, kapsamını genişleterek, 2018 yılında da devam edeceğiz.
Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Nisan sayısında..