Gayrimenkul sektörünün önde gelen firmalarından Re/Max Fores’ı 13 yıl önce kuran ünlü işkadını Suzan Arar, bugün dört franchise şubeye ulaşmanın arefesinde. Gayrimenkul dünyasında yüksek öngörüsü sayesinde yükselecek bölgelerin olduğu yerlerde uzmanlaşarak bir büyüme stratejisi belirleyen Suzan Arar, bugün üç ofisinde toplamda 110 kişiden oluşan ekibi ile birlikte güler yüzlü ve güvenilir bir hizmet vermenin mutluluğunu yaşıyor. Profesyonel yöneticilik hayatını gayrimenkul sektörüne yaptığı yatırımla taçlandırarak büyük bir başarıya imza atan Re/Max Fores’in Kurucusu Suzan Arar ile başarısının sırrını, hayat felsefesini, iş ve özel hayatıyla ilgili gelecek planlarını Klass okurları için konuştuk.
“Biz iş hayatında özellikle proje geliştirmede daha da uzmanlaşmak istiyoruz; proje yönetimi, ikinci ellerde tek yetkili olma, birinci el projeler yönetiminde uzmanlık alanımızı geliştirmek istiyoruz. önümüzdeki yıllarda herkesin bize daha kolay ulaşabileceği yerlerde ofis açma düşüncelerimiz var. özel hayat olarak da en büyük isteğim sağlık, sıhhat ve mutluluk. Aynı şeyler ailem için de geçerli.”
“Başarımın en büyük sırrı kesinlikle işimi çok seviyor ve müşterilerimi çok benimsiyor olmam. çalıştığım projeleri ve gayrimenkulü çok seviyorum. Benimle çalışan ekip arkadaşlarımı çok seviyorum. Onlar bizlerle güzel ve birbirleriyle de sistem dolayısıyla çok rahat çalışabiliyorlar.”
Suzan Hanım, gayrimenkul sektöründe başarılı işlere imza atmaya devam ediyorsunuz. öncelikle iş hayatınızdaki çalışmalarınız nasıl gidiyor öğrenebilir miyiz?
Gayrimenkul olarak sektörün öncülerinden sayılıyoruz ve bu işi etik olarak yapan kuruluşlar arasındayız. Re/Max Fores’i 2006 yılında kurdum. Biz Re/Max Fores olarak çalışmalarımıza büyük bir özen ile devam ediyoruz ve gayrimenkul sektöründeki bütün farklılıklara uyum sağlayarak başarılı bir şekilde çalışmalara imza atmaya devam ediyoruz.
Sizin hayata bakış açınız ve felsefeleriniz nelerdir?
En büyük felsefem dürüstlük, inanmak ve çalışmak. Paylaşmayı seviyorum ve paylaştıkça da büyümeyi seviyorum.
“İSTANBUL GELİŞİME çOK AçIK BİR ŞEHİR”
Görünen o ki siz geleceği gören bir gayrimenkul danışmanısınız… Bundan sonra ön görülerinizde hangi bölgeler var? Hizmet vereceğiniz bölgelere karar verirken nelere dikkat ediyorsunuz?
Ben şu an 3-4 tane bölge ile ilgili alt yapı çalışması yapıyorum. Bodrum da gündemimizde. Bodrum’da da bir franchise geliştirme yönünde girişimlerimiz var. İstanbul’da da 4 bölge üzerinde düşünüyoruz. İstanbul, gayrimenkul olarak önü çok çok açık bir şehir. Değerlenecek bölgeler kimsenin çok bilmediği yerler ama çeşitli yatırımların gelmek üzere olduğu yerler oluyor. Mesela ben Bomonti’ye gittiğim zaman kimse Bomonti’yi bilmiyordu fakat ben oradaki vizyonu görmüştüm. Oradaki firmaların oraya getirecekleri hizmetleri biliyordum. O yüzden Bomonti’ye yatırım yapmaya karar vermiştim. öngörülerimizle birlikte A Plus firmaların vizyonları doğrultusunda neler yapacaklarını araştırıp ona göre o bölgeye gidip yerleşmeye çalışıyoruz.
“Hİç RAKİBİMİZ OLMADAN BİZ BöLGEYİ ELE GEçİRİYORUZ VE BöLGEDE UZMANLIK ALANI YARATIYORUZ”
Peki bu noktada nasıl başarılı oluyorsunuz?
Biz projelerin çoğunu birinci elden desteklemeye başlıyoruz. Daha proje yapılırken birinci el satışlarımız ve desteklerimiz oluyor. O bölgenin alıcı profilleriyle daha önceden görüşüp onlara o bölgede satışlar yapmaya başlıyoruz. Daha sonra ikinci el yani turnover olduğunda aranılan, istenen ilk firma olarak karşılarına çıkıyoruz. Dolayısıyla hiç rakibimiz olmadan biz bölgeyi ele geçiriyoruz ve bölgede uzmanlık alanı yaratıyoruz. Gelişen bölgeyi öngörüp, o bölgenin uzmanı oluyoruz. Bizim firma olarak en büyük başarımız uzmanlık alanı yaratmak. Ataşehir ve Bomonti bölgesi bizim uzmanlık alanımızdır. Şimdi 5. Levent Projesi’de bizim uzmanlık alanımız oldu. Bu alanları geliştirmeye çalışıyoruz.
Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Mayıs sayısında..