Belgin Şimşek : “Güzel Bir Tiyatro Oyununda Yer Almak İstiyorum. Çünkü Tiyatro Oyunculuğun Zirve Noktasidir”

Belgin Şimşek : “Güzel Bir Tiyatro Oyununda Yer Almak İstiyorum. Çünkü Tiyatro Oyunculuğun Zirve Noktasidir”   Belgin Şimşek : “Güzel Bir Tiyatro Oyununda Yer Almak İstiyorum. Çünkü Tiyatro Oyunculuğun Zirve Noktasidir”

Kuruluş Osman’in Goncasi, Güzel Oyuncu Belgin Şimşek Mesleğinin Kendisinde Nasil Bir Değişim Yarattiğini Ve Gelecek Hedeflerini Klass’a Anlatti Oyunculuk kariyerine tiyatro sahnesiyle adım atan ve yeteneği sayesinde kısa sürede keşfedilerek televizyon yapımlarında yer almaya başlayan genç ve güzel oyuncu Belgin Şimşek, ATV ekranlarında yayınlanan ve her sezon reyting listesinde üst sıralarda yer alan Kuruluş Osman dizisinde canlandırdığı Gonca karakteriyle diziseverlerin gönlünde taht kurmayı başardı. Bu rol için birçok eğitim alan ve karakteri en mükemmel şekilde canlandırmak adına adeta sınırlarını zorlayan Belgin Şimşek, gösterdiği performansla da göz doldurdu. Beyaz perdedeki başarısı kadar doğallığı ile de sosyal medyada kısa sürede büyük bir hayran kitlesine sahip olan Belgin Şimşek, oyunculuk mesleğinin zirve noktasının tiyatro olduğuna inanıyor. Ünlü Oyuncu Belgin Şimşek ile oyunculuk serüvenini ve sosyal yaşantısına dair merak edilenleri Klass okurları için konuştuk.  

Belgin Hanım, öncelikle okuyucularımız için sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
İstanbul doğumluyum. Aslen Giresunluyum. Beş senedir oyunculuk yapıyorum. Öncesinde tiyatro ile uğraşıyordum. Sonrasında pandemi dönemi başladı, tiyatro ve sinemalar kapandı. Bunun üzerine eğitmenlerimin de desteği ile televizyona geçmeye karar verdim. Şu anda da dördüncü dizi projemde yer alıyorum. Benim aklımda aslında televizyonda olmak yoktu. Tiyatro yapmak istiyordum. Ancak bizim ülkemizde tiyatroya ne yazık ki kıymet verilmiyor. Bu konu beni üzüyordu. Yakın çevremdeki insanlar benim dizi oyunculuğuna çok yatkın olduğumu söyleyip teşvik ettiler. Televizyona geçiş sürecim bu şekilde gerçekleşti.
“TİYATRO, OYUNCULUĞUN
ZİRVE NOKTASIDIR”


Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı. Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz?
Oyuncu olma sürecim aslında çok hızlı gelişti. Daha öncesinde tiyatro yapıyordum, turnelere çıkıyordum. Bu şekilde birçok il gezdim. Benim için oldukça keyifli bir süreçti. Hala da güzel bir tiyatro oyununda yer almak istiyorum. Çünkü tiyatro oyunculuğun zirve noktasıdır. Anlık reaksiyon alırsınız ve çok tatmin edicidir. Aynı zamanda çok heyecan vericidir. Bu duyguyu da tekrar yaşamak istiyorum açıkçası.
Ailenizin ve çevrenizin oyuncu olmanıza tepkisi nasıl oldu?
Aile tarafında bir memnuniyetsizlik söz konusuydu. Onlar istediği için üniversitede elektro nörofizyoloji bölümünü okumuştum. Oyunculuk inişli çıkışlı bir süreç olduğu için farklı bir mesleğimin olmasını istediler. Oyunculuğu bir hobi olarak görmemi istediler ama benim için hiçbir zaman böyle değildi. Diplomayı aldım, önlerine koydum ve benden bu kadar dedim. Daha sonrasında oyuncu olmak istediğimi onlara net bir şekilde söyledikten sonra bu alanda eğitim almak istediğimi de söyledim. Sadri Alışık Kültür Merkezi’nde 2 yıllık bir eğitim aldım. Sonrasında cast sınavını kazandım. Tiyatroya başladım ve sonrasında pandemi geldi.
Bu dönemde ekrana çıkmaya karar verdim ve bir mecra ile çalışmaya başladım. Kendimi bu konuda çok şanslı hissediyorum. Her şey çok hızlı bir şekilde ilerledi. Kendime inandığım için zorlukları aşmayı başardım. Ailem bu konuda biraz mesafeli yaklaştı. Benim fikrimi değiştirmeye çalıştılar. Sonra ise bana çok inandılar. Şu anda en büyük destekçim onlar diyebilirim çünkü başarabildiğimi ve bu konuda çok net bir şekilde ilerleyebildiğimi gördüler.

Şu anda “Kuruluş Osman” gibi çok başarılı bir proje ve yapımın içerisindesiniz. Bu diziye nasıl dahil oldunuz?
Kuruluş Osman, zaten benden önce de 4 sene devam eden bir projeydi. Reyting birincisi olan bir işti. Bu dizide oynamak istediğimi her yerde dile getirdim. Geçen yaz hiç beklemediğim bir anda Kuruluş Osman’dan ‘audition’ geldi. Apar topar hazırlandım ve evimde ‘audition’ çektim. Tek başına ‘audition’ çekmek gerçekten meşakkatli. Çekimi gönderdikten sonra beni kostümlü provaya çağırdılar. Bir anda kendimi projenin içinde buldum. Gonca karakterine seçilmiştim. Gonca tamamen bana benzeyen bir karakter. Onunla bütünleştik diyebilirim. Bu role çok şey kattığımı ve çok şey de öğrendiğimi düşünüyorum. Ata binmek, kılıç kullanmak gibi. Gonca bir bey kızıydı. O yüzden bunların hepsini çok iyi yapabilmesi gerekiyordu. Bunları öğrenmek için de sürem çok kısaydı. Bununla alakalı çok çalıştım. Nihayetinde de karşılığını aldım.

Gonca karakteriyle benzerlikleriniz
nelerdir?

Birincisi Gonca çok inatçı ve aynı zamanda çok merhametli bir karakter. İnatçı olduğu için bu noktaya geldi. Ben de çok inatçı bir kişiliğe sahibim. Gonca her şeyi sorguluyor. Babasının ona verdiği, yapmakla mükellef olduğu vazifeleri bile. Aynı zamanda çok vicdanlı bir insan. Aynı zamanda aşık oluyor ve kırılmalar yaşamaya başlıyor. Aşk, sevgi devreye girdiğinde o ana kadar doğru bildiklerinin kırıldığını fark ediyor.

“HER GÜN ÇİFTLİĞE GİTTİM VE BİNİŞ EĞİTİMİ ALDIM”

Dizi için eğitimler aldığınızı söylediniz.
Bunları yaparken zorlandınız mı?

Elbette zor oldu. Çünkü atla daha önce tek bir temasım vardı. Bir kere hobi olarak binmiştim. Diziye başlarken benim 10 gün gibi kısa bir sürede ata binmem gerekiyordu. Bu süreci nasıl hızlandırabiliriz diye düşünürken her gün çiftliğe gittim ve biniş eğitimi aldım. Bu konuda yetenekli olduğumu fark ettim. Seyisimiz de böyle söylüyordu. 10 günlük sıkı bir kamptan sonra ilk bölümde bir anda dörtnala çıktım.

Peki, set nasıl geçiyor? Sizi zorlayan
sahneler oldu mu?

İşimiz doğası gereği zor ve aykırı. Tamamen doğanın içerisindesiniz ve 1300’lerdesiniz. İster istemez bazı sahnelerde zorlanıyorsunuz. Çünkü kostümünüzde bir problem olmasa bile dış etkenler söz konusu. Yağmur, çamur, kar, rüzgar sizi etkiliyor. Bir anda patlamalar oluyor, ateşler çıkıyor. Biz her hafta bir sinema filmi çekiyoruz. Türkiye’nin en zor setindeyiz. Aynı zamanda birçok şey öğrenebileceğiniz bir set. Oyunculuğunuza çok şey katıyorsunuz. İnanılmaz bir ortamın içerisindesiniz. Herkes işini çok ciddiye alıyor. Zor şartlarda olmanıza rağmen çalışan herkes çok iyi anlaşıyor. Hiçbir tartışma olmuyor. Bu setlerde çok zor bir şey. Bu proje bence bunu sağlayabildiği için bu kadar uzun süre başarılı oldu. Herkes bu işe çok inanıyor. Bundan dolayı bu sezon da çok iyi reytingler alacağımıza eminim.
Daha önce hangi projelerde yer aldınız?
İlk olarak Star Tv’de bir dizimiz vardı. Ne yazık ki sadece 6 bölüm sürdü. Sonrasında TV 8’e bir günlük dizi yaptım. “Dünya Bu”nun bir skecinde oynadım. Sonrasında da Kuruluş Osman oldu.
 
Mesleğiniz, sizde bir değişim ve dönüşüm yarattı mı?
Tabii ki yarattı. Canlandırdığınız her karaktere bürünmeniz gerektiğinden dolayı insanları daha iyi anlamak, daha iyi analiz etmek, incelemek, gözlemlemek durumunda kalıyorsunuz. Bunlar oyunculuğun ana prensiplerinden bazıları. Çok iyi bir gözlemci oluyorsunuz. Çok dikkatli bir insana dönüşüyorsunuz. Karakteri anlamak adı altında bambaşka olaylara dikkat kesilebiliyorsunuz aslında.

“BİR AJAN ROLÜNÜN BANA GÖRE OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM. GÜÇLÜ KADIN KARAKTER ROLLERİNİ SEVİYORUM”

Oyunculukla alakalı gelecek hedefleriniz nelerdir? Oynamak istediğiniz bir rol var mıdır, çok uç karakterlere açık mısınız?
Eskiden Tuğba Büyüküstün’ün oynadığı “Asi” diye bir dizi vardı. Çok güzel bir işti. Tuğba Büyüküstün de benim çok beğendiğim bir karakterdi. Onu izlerken çok küçüktüm ve çok etkilenmiştim. Şimdi de o tarz bir projede yer almayı çok isterim. Ata bindiğim, kırlarda koştuğum, aşk dolu, dram dolu bir dizide oynamak isterim. Tabii ki bir sinema filminde de yer almak isterim. Bir ajan rolünün bana göre olduğunu düşünüyorum. Güçlü kadın karakter rollerini seviyorum.
“SAHNE ARALARINDA KİTAP OKUMAYA ÇALIŞIYORUM”

Oyuncu kimliğinizin yanı sıra Belgin
Şimşek nasıl biridir desek bize neler
söyleyebilirsiniz?

Belgin Şimşek aslında göründüğü gibi biri. Zamanımın büyük bir bölümü sette geçiyor. En sevdiğim hobim kitap okumaktı. Artık ona da çok zamanım kalmıyor. Sahne aralarında okuyabilirsem kitap okumaya çalışıyorum. Bu şekilde biraz dinleniyorum. Onun dışında boş kalan zamanımı yine dinlenerek geçirmeye çalışıyorum. Ailemden çok ekibi görüyorum.

Güzelliğinizin bir sırrı var mı?
Genel olarak güzellik rutinleriniz
nelerdir?

Ben cilt bakımını çok severim. Çok fazla makyaj yapmamaya çalışıyorum.
Genelde allık ve rimel kullanırım. Benim için vazgeçilmez olan tek şey vücut spreyi. Güzel kokmayı ve güzel kokan her şeyi çok severim. Bence koku çok önemli bir detay. Onun dışında detoks maskelerini kullanırım. Aloe veralı ürünleri, kil maskelerini tercih ederim. Bence vücuda çok iyi geliyor. Yağ oranını dengeliyor. Cildimi her zaman temiz tutmaya özen gösteririm. Yüzümü yıkamadan asla uyumam.

Bugüne kadar benzetildiğiniz bir oyuncu oldu mu? Ya da sizin kendinize yakın gördüğünüz bir oyuncu var mı?
Ben tam bir Türk ‘cast’ıyım. Kara kaş, kara göz, uzun kirpik. Esra Bilgiç’e benzetilmekten gurur duyuyorum. Kendisi bana göre çok güzel bir kadın. Bizim onun gibi çok güzel kadınlarımız var. Ben bununla da gurur duyuyorum.

Hayatınız tamamen işinizden mi ibaret? Aşka bakış açınız nedir?
Uzun süre hayatım işimden ibaret olacak gibi görünüyor. Belki de öyle kalmalı.
 
Gelecek hedefleriniz nelerdir?
Oyunculuk adına ne varsa yapmak istiyorum. Keşke her şeye zamanım olsa da her şeyi deneyimleyebilsem. Yeni deneyimlere çok açık birisiyim. Örneğin bir müzikal yapmayı da çok isterim. Yay burcuyum. Olduğu yerde duramayan bir insanım. Çalışmaktan da hiçbir zaman gocunmuyorum açıkçası. Her türlü projeye çok açığım.

Sosyal hayatınızda nasıl giyinmeyi tercih edersiniz? Nasıl bir tarzınız var?
Bu durum güne göre çok değişiyor. Belirli bir tarzım yok. Belki bu bana oyunculuğun kattığı bir şey. Ruh halime göre giyiniyorum. O günü nasıl geçirmek istiyorsam kıyafetimi de ona göre seçerim. Bazen şık giyinirim bazen sadece bir pijama ile de çıkabilirim. Giydiğim kıyafet günümü kesinlikle etkiliyor.

Sosyal medya ile aranız nasıl?
Sosyal medyayı seviyorum ve aktif olarak kullanıyorum. Eskiden çok ilgim yoktu ancak sosyal medya da artık bir sektör haline geldi. Orada da önemli bir kitle var. İşim gerektirdiği ölçüde orada olmam gerekiyor. İnsanlar orada mesaj atıyorlar, editler yapıyorlar, fotoğraflar paylaşıyorlar. Ben bunlara kayıtsız kalabilecek birisi değilim. İnsanların bir beğeniyle mutlu olduklarını görmek beni de mutlu ediyor. Elimden geldiğince orada verilen emeğin karşılığını vermek isterim. Sosyal medya elbette hayatım olamaz. Bazen onun da detoksunu yapmak lazım çünkü çok daldığınızda da işin içinden çıkamıyorsunuz. Pozitif tarafı olduğu kadar negatif tarafı da var.

Proje seçimlerinizde daha çok neye dikkat ediyorsunuz?
Bir senaryo geldiğinde dikkat edilmesi gereken bir nokta var. İzleyiciler bizi dümdüz bir şekilde izlemiyor. 7’den 70’e bir izleyici kitlesi var. Bir yapıtın insana bir şey katması, bir mesaj vermesi önemli. Biz insanlar günün sonunda bir şey anlamak istiyoruz aslında. Bir senaryoyu okurken benim de en çok dikkat ettiğim şey budur.