1996 yılında bir aile işletmesi olarak kurulan Biget, bugün 22 yıllık deneyimi ve üç şubesiyle hizmet veriyor. Türkiye’nin dört bir yanından özenle seçilmiş etleri kusursuz hizmet anlayışıyla müşterilerine sunduklarını belirten Biget Kurucu Başkanları Murat ve Filiz Köken çifti, son yatırımları olan Biget Steak & Co ile etin her tadını keyifle misafirlerine aktarıyor. çalışanları ve misafirleri ile büyük bir aile olduklarını söyleyen Murat ve Filiz Köken, kuruluş hikayelerini, farklılıklarını ve hizmetlerini Klass’a anlattı.
MURAT KöKEN: “Gençlik İksiri dediğimiz bir menümüz var. Bu kolajen deposu olan bir ürün. Dana kemiğinin içindeki iliği 36 saat pişirerek yağını ayırıyoruz ve suyunu çıkartıyoruz. Bu da ilik suyu oluyor. Buna gençlik iksiri dememizin sebebi içinde özellikle kadınların ilgisini çeken cilt gençleştirme, cilt yenileme etkisi olan kolajen maddesinin bulunmasıdır. Dolayısıyla gelen kişiler doğal yollarla gençlik iksirine kavuşmuş oluyorlar..”
FİLİZ KöKEN: “Yurtdışı için planlarımız ve projelerimiz var, çok fazla talep geliyor. Bunları da zaman içerisinde değerlendireceğiz. Londra, Dubai, Ortadoğu ve Amerika’da yatırım yapmayı düşünüyoruz.”
Murat Bey, Biget 1996’da kurulmuş bir aile işletmesi. 22 yıldır et üzerine ihtisaslaşmış Biget’in başarı hikayesini bize anlatır mısınız? Bugünlere nasıl geldiniz?
MURAT KöKEN: Biget, yıllar öncesinin hayaliyle ortaya çıkmış bir markadır. Benim küçüklüğümdeki en büyük hayalim gastronomi üzerine bir işletme açmaktı. İlk hayalime 1996 yılında 5 masalı ufak bir burgerci açarak ulaştım. Sonrasında eşimle birlikte çok çalışarak ve müşterilerimizle olan samimi ilişkilerimiz sonrasında bugünlere geldik. Bizim salonumuza gelen misafirlerimizin hepsi kendi ailemiz gibidir. Hatta bazı misafirlerimiz “Biz size çok geldik, artık siz bize gelin. Bize gelmezseniz bir daha gelmeyiz” demeye dahi başlamışlardı. Müşterilerimizin bütün mutlu günlerinde beraber olduk, üzüntülerini paylaştık. Bizim 22 yıllık misafirlerimiz var. 22 yıl önce annelerinin karnında bize misafir olan bebekler doğdular ve sonrasında bizden içtikleri çorbalarla beslendiler, bizim köftelerimizle büyüdüler. Şimdi genç bireyler oldular kız veya erkek arkadaşlarıyla bizim mekanımıza geliyorlar. Bunu görmek insana çok fazla gurur ve keyif veriyor.
“BİGET STEAK & CO’YA GELEN MİSAFİRLERİMİZE TüRKİYE’DE YİYEBİLECEKLERİ İYİ ETİ İYİ HİZMETLE SUNUYORUZ”
Yeni yatırımınız olarak Hadımköy Yolu üzerinde 4000 metrekarelik Biget Steak & Co konseptinde muhteşem bir mekan hayata geçirdiniz. Neden bu kadar büyük bir yer açma kararı aldınız ve buraya gelen insanlar burada neler buluyorlar?
M.K.: Burası bir Biget et üssü oldu. Biz buraya Biget Ar-Ge diyoruz. ISO 500’ün yüzde 20’si bu bölgede yer alıyor, büyük sanayi kuruluşları ve büyük konut projeleri olan bir bölge. Biz kendimiz de burada ikamet ettiğimiz için bu bölgeye yatırım yapmak istedik. 1000 metrekare imalat alanı ve et dinlendirme deposu olan bir merkez aynı zamanda. Merkez üretim, merkez muhasebe, yönetimin hepsini tek binada topladık. Biget Steak & Co’ya gelen misafirlerimize Türkiye’de yiyebilecekleri iyi eti iyi hizmetle sunuyoruz. Etlerimizi temin ederken Türkiye’nin dört bir yanından yaptığımız araştırmalar sonucunda güzel yağ dokusu olan iyi eti temin ediyoruz. Onları da güzelce dinlendiriyoruz ve sonrasında misafirlerimize sunuyoruz.
“GENçLİK İKSİRİ DEDİĞİMİZ BİR MENüMüZ VAR. BU KOLAJEN DEPOSU OLAN BİR üRüN.İLİK SUYUNU İçENLER DOĞAL OLARAK GENçLİK İKSİRİNE KAVUŞMUŞ OLUYORLAR”
Burada birbirinden özel menülerin olduğunu görebiliyoruz. Fark yaratan menülerinizden bahseder misiniz?
M.K.: Burası sadece bir steak house değil. Biz de etin her türlüsü var. Biz buraya steak & co dedik; bu da steak ve diğerleri anlamına geliyor. Burada herkesin damak tadına uygun olan etli pizzalarımızı da yiyebilirsiniz, müşterilerimizin deyimiyle ‘uzaya çıkmış döner’i de yiyebilirsiniz, çok kaliteli belki başka yerde yiyemeyeceğiniz lezzetli İskender’i de yiyebilirsiniz veya bunların dışında canınız kokoreç çektiyse onu da yiyebilirsiniz. Etin her türlüsünü Biget Steak & Co’da bulabilirsiniz. Gençlik İksiri dediğimiz bir menümüz var. Bu kolajen deposu olan bir ürün. Dana kemiğinin içindeki iliği 36 saat pişirerek yağını ayırıyoruz ve suyunu çıkartıyoruz. Bu da ilik suyu oluyor. Buna gençlik iksiri dememizin sebebi içinde özellikle kadınların ilgisini çeken cilt gençleştirme, cilt yenileme etkisi olan kolajen maddesinin bulunmasıdır. Dolayısıyla gelen kişiler doğal yollarla gençlik iksirine kavuşmuş oluyorlar. Bana nasıl bu kadar genç göründüğümü soruyorlar. Bütün gün ilik suyu içtiğimi ve yediğimi söylüyorum.
Röportaj: Muammer Kapucuoğlu
Fotoğraflar: Yavuz Kaynar
Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Aralık sayısında..