Her ikisi de uluslararası arenada katıldıkları yarışmalarda birincilik elde ederek güzelliklerini tescil ettirdi. Ardından onları televizyon dünyasının iki güzel yüzü olarak tanıdık. Tolgahan Sayışman, eğitimiyle pekiştirdiği oyunculuğunda sergilediği performanslarla Türkiye’nin sınırlarını aşarken Almeda Abazi Sayışman ise hem katıldığı yarışmalarda hem sunuculuk ve oyunculuk konusundaki başarısıyla Türk halkının gönlünde taht kurdu. İşte bu iki güzel insan gün geldi aşık oldu ve evlendi. Klass olarak Türkiye’nin gözde çiftleri arasında yer alan Almeda-Tolgahan Sayışman ile birlikte çırağan Sarayı’nın görkemli atmosferinde keyifli bir çekim eşliğinde röportaj yaptık. Birbirine çok yakışan ve aşk dolu gözlerle bakan Sayışman çifti iş ve özel yaşamlarına dair merak edilenleri Klass okurları için anlattılar.
TOLGAHAN SAYIŞMAN
“Amerikan dizileri dünyada birinci sırada ama şu an biz onlara çok ciddi bir rakibiz. çünkü Amerikan dizileri ne kadar kaliteleri yüksek olsa ne kadar izlenilirliği kuvvetli de olsa ister istemez aile yapılarından ve insan ilişkilerinden dolayı farklı toplumlara soğuk gelebiliyorlar.”
TOLGAHAN SAYIŞMAN
“Süre uzadıkça dizilerin kalitesi düşüyor. Kimse onun farkında değil. Prodüksiyon zengin olabilir ama oyunculuğun kalitesi düşüyor. Bu da yurtdışındaki alıcıların da gözünden kaçmamış, bunun şikayetinde bulunuyorlardı. Bu konuda eleştirileri oldu. çok uzun sürelerde çekince hazırlık için yeterli süreyi sağlayamıyor insanlar. Bir anda ilk çektiğiniz şeyin yayınlanması söz konusu oluyor. Yönetmeninden ışık şefine kadar ekip yorgun oluyor. O yorgunluk da ekrana yansıyor.”
TOLGAHAN SAYIŞMAN
“Almeda ile aramızda bir özlem var sürekli. çok da gezmeyi seven bir çiftiz aslında. Geçtiğimiz sene çok fazla gezdik. Bu kadar gezdikten sonra biraz çalışalım dedik. Şimdi ciddi bir yoğunluğun içindeyiz. Yoğunluk bittikten sonra yine bir tatil yaparız. Ama ikimizin de ayrı ayrı çalışıyor olması, farklı sektörlerde farklı işler yapıyor olmamız ilişkiye daha da heyecan katıyor.”
ALMEDA SAYIŞMAN
“Sonuçta evli bir kadınım ve beni İstanbul’da eşim ve ev işleri de bekliyor:) Hatta Tolgahan’la da telefonla sürekli konuşuyoruz. Bazen tam sahneye çıkmak üzereyken beni arıyor ve “Şunu nasıl yapayım, bunu nasıl çözeyim” diye soruyor. Orada sahneye çıkmak üzereyken Tolgahan’a nasıl çamaşır yıkanacağını anlatıyorum. O yüzden garip ama bir o kadar da güzel oluyor. çalışmak evliliğe, evli olmakta çalışmaya enerji katıyor.”
ALMEDA SAYIŞMAN
“Allah’a olan inancım benim her zaman en büyük yardımcım oldu. İnançlı olmam her şeye daha pozitif bakmama yardımcı oldu. Yapamadığım zamanlarda yapabileceğime inandırdı ve böylece yaptım. Allah’ın her şeyde yanımda olduğunu hissediyorum. O yüzden de mutlu oluyorum.”
ALMEDA SAYIŞMAN
Türk kahvesiyle organik zeytinyağını karıştırıyorum. Bu karışımı hazırlar banyoda bir kenara koyarım ve her gün yüzümü bu karışımla yıkarım. Haftada bir yaptığım bir maskem de var. Türk kahvesi, tarçın, bal, yumurtanın sarısı ve çok az da süzme yoğurdu karıştırıp yüzüme sürüyorum. çok iyi geliyor. Ondan sonra yumurtanın beyazını sürüyorum. Bu da botoks etkisi yapıyor.
ALMEDA SAYIŞMAN
“Tolgahan benden çok daha fazla tecrübeli. çok şey öğreniyorum ondan. Sadece işle ilgili değil her konuda tavsiyeler alıyorum. Her zaman da güzel tavsiyeler veriyor. Hep dediği de çıkıyor. Benim de bazen Arnavut damarım tutuyor ve dinlemiyorum, kendi yapmak istediğimi yapıyorum. “Tamam yap ama dediğim çıkar” diyor.”
TOLGAHAN SAYIŞMAN:
“Ben hayatta baktığım her şeyden mutlu olan bir insanım. özellikle son 1-2 senedir böyleyim. önceden böyle değildim. Daha kötümser ve eleştirel bir gözle bakıyordum. Şimdi artık daha pozitif daha keyfini çıkaran bir gözle hayatı irdelemeye çalışıyorum.”
Tolgahan Bey, rol aldığınız dizi sonrasında yoğun bir seyahat programı içerisindeydiniz. Hayranlarınızla bir araya geldiğiniz bu seyahat programından öncelikle bahsedebilir misiniz?
TOLGAHAN SAYIŞMAN: Rol aldığım dizi geniş bir coğrafyada yayınlanmaya başladı. Balkanlar’da Bulgaristan, Arnavutluk, Kosova, Romanya, Polonya gibi ülkelerde büyük bir ilgiyle izleniyor. Orta Doğu’dan sonra şimdi de Afrika ve Güney Amerika gündeme geldi. Yine dizilerimiz Asya’da Endonezya’da çok fazla izlenmeye başlamış. Bana hep bu ülkelerden davetler geliyor. Fakat dizi-film çekimleri olduğu zaman seyahat yapma şansımız çok fazla olmuyor. çekimlere ara verdiğim dönemde o ülkedeki insanlarla hem bir dirsek teması olsun hem de ülkemizi tanıtma adına önemli olan bu fırsatı avantaja dönüştürelim istedim. Hazır dizi ve bir proje yokken davet gelen ülkeleri ziyarette bulunuyorum.
Ayağınızın tozuyla geldiğiniz Afrika seyahatinizde neredeyse izdihamlar yaşanıyormuş. Nasıl geçti bu seyahat? Nasıl duygularla döndünüz oralardan?
T.S.: Afrika denilince herkes çok şaşırmıştı, ben de çok şaşırmıştım. Hatta giderken korkmuyor musunuz diye soranlar da çok oldu. Ben de “kesinlikle hayır” dedim. Sosyal medya üzerinden bir sevgi ve ilgi olduğunu görmüştüm. Ama tabi oraya indiğimizde karşılaştığımız ortam bambaşkaydı. Benim hayallerimin de ötesindeydi. çok keyifli geçti. İlk durak olarak Angola’ya gittim. Angola, Namibya, Mozambik ve Zimbabwe’de çok ciddi ilgi ve sevgi seli olduğunu söylediler. Baktığınız zaman çok büyük ülkeler, çok büyük nüfusa sahipler. Toplamında 100 milyona yakın bir coğrafyadan bahsediyoruz. Oralarda tanınıyor ve seviliyor olmak çok güzel bir duygu. Ben de bu fırsatı avantaja çevirelim, ülkemizi de tanıtalım dedim. Bir festival vardı. Onun adını da “İstanbul’la Tanışma” olarak değişmesini talep ettim. Kendi adım yerine Türkiye’nin adını ve İstanbul’un adının ön plana çıkmasını istedim. Bu benim bireysel isteğim doğrultusunda oldu ve çok güzel geçti. Daha önce Balkan ülkeleri yakın olduğu için eşim de Arnavut olduğu için biraz daha Balkan ülkelerine yakın olduk. Oralarda da çok iyi karşılanıyoruz, beni çok seviyorlar. Kosova’da inanılmaz bir ilgi ile karşılaştım. Şimdi yakın zamanda Bulgaristan’a gitme durumumuz var. Artık Arnavutluk zaten ikinci vatanım gibi oldu. Ama daha fazla ilgiyi Afrika’da da görünce çok mutlu oldum. Tekrardan gideceğim gibi gözüküyor. Bu seferki durak Mozambik olacak gibi görünüyor.
Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Mayıs sayısında...
Fotoğraflar: Ali Kangal
Mekan: çırağan Sarayı
Saç: özdemir özcan
Makyaj: Nisa Köse