Bu Dönemi Yılmaz Morgül Adına ‘Altın Çağ’ Olarak Adlandırıyorum

Bu Dönemi Yılmaz Morgül Adına ‘Altın Çağ’ Olarak Adlandırıyorum Bu Dönemi Yılmaz Morgül Adına ‘Altın Çağ’ Olarak Adlandırıyorum

Türk Sanat Müziğinin Zeki Müren’i Yılmaz Morgül, Survivor ve Rising Star’da yaşadıklarını, albüm çalışmalarını ve gelecek planlarını Klass’a anlattı...

Müzik dünyasına adım attığı ilk günlerinde herkes ‘yeni bir Zeki Müren doğuyor’ dedi ve halk onu yıllar geçtikçe, sesi, sanatı, efendiliği ve yardımseverliğiyle sanat güneşi Zeki Müren’in yerine koydu. Gönüllerde taht kuran Yılmaz Morgül, o günlerden bugünlere ‘En İyi Türk Sanat Müziği Sanatçısı’ ödüllerinin sahibi olurken, zamanla karşımıza büyük yorumcu, yardım derneklerinin ve vakıfların kanatsız meleği ve artık sosyal medyanın da en sevilen fenomen ismi olarak çıktı. öyle bir yükselişti ki bu, Yılmaz Morgül ekranların en çok izlenen programlarından Survivor’ın bile aranan ismi oldu. Altı yıldır Survivor’da yarışması için teklif götürülen Yılmaz Morgül sonunda ikna oldu ve önce Survivor ardından Rising Star’da sergilediği performanslarla bu kez yediden yetmişe herkesin sevgilisi oldu. Survivor’da kimsenin kendisinden beklemediği performanslar sergilerken aynı zamanda insanlığından da hiç ödün vermeyen Morgül’ün hayran yaşı ikilere, üçlere kadar düştü. Morgül, Rising Star’da sesinin yanı sıra kıyafetleri, gözlükleri ve yine ekranda sergilediği duruşla her hafta sosyal medyada en çok takip edilen isimlerden biri oldu. Kendisine her geçen gün artan bu ilginin getirdiği yoğun tempo arasında röportaj yaptığımız Yılmaz Morgül ile Survivor ve Rising Star’ın bilenmeyenlerini konuşurken aynı zaman da gelen sayısız dizi, film ve program teklifini, yaza damgasını vuran single çalışmasını, yolda olan yeni maxi single’ını ve sürpriz projelerini Klass okurları için konuştuk.

 

“Survivor’da Yılmaz Morgül, doğallığını, samimiyetini, mizahi yönünü yani her yönüyle kişiliğini sergiledi. O yüzden, Survivor bana çok şey kazandırdı. Yarışmacı kimliğimle de tam bir Survivor olduğumu kanıtladım. Yarışmalarda kimsenin benden beklemediği performanslar sergiledim. Aynı zamanda insanlığımdan da hiçbir zaman ödün vermedim.”

 

“Ben diğer ülkelerde yapılan Survivor’ları da izlemiştim yarışmaya gitmeden önce ve gördüm ki Türk Survivor’ında tamamen yalnızsınız. Herkes egoları ve hırslarıyla orada bulunuyor, yarışmayı kazanma hırsı ağır basıyor. Yani takım dahilinde olsanız bile herkes kendini bireysel düşünmek zorunda. Herkes kendi hırsları ve egolarıyla savaşmakta.”     

 

“Survivor’da kırmızı bandanamla, farklı gözlüğümle, kırmızı spor ayakkabımla bir mit oluşturdum. Ve dönüşümde gördüm ki çocuklar beni sanki bir çizgi film kahramanı gibi benimsemişler. Hayran yaşım iki buçuk yaşlarına düşmüş. Şimdi konserlerime anneleriyle babalarıyla bu beş yaş grubu çocuklar geliyorlar. Bu da bana Survivor’ın hediyesi oldu.”

 

“Sergilediğim gözlüklerin yüzde 80’i benim kendi tasarımım. Kıyafetlerime modacımla birlikte karar veriyorum. Dikişlerine varana kadar her şeyiyle ben ilgileniyorum. çok ilginç fikirler var kafamda ve modacı arkadaşım ‘Birlikte bir şeyler yapalım. New York’ta bir yer açalım’ diyor. Giyim ve yemek üzerine kurgulanmış bir cafe fikri var aklımızda. çünkü bu yeteneklerin hepsi var bende. Sanat hayatım boyunca bu yeteneklerimin yüzde 50’sini sergileyebildim.”

 

2016 yılı Yılmaz Morgül için yoğun, hızlı ve keyifli bir yıl oldu. Yıla Survivor ile başladığınızı düşünürsek sizin için gerçekten farklı bir yıl oldu. Peki, nasıl oldu da bu yarışmaya katılmayı kabul ettiniz? 

2016 hayatımın dönüm noktası olarak kabul ettiğim bir dönemin başlangıcı. Survivor altı yıldır hep Yılmaz Morgül’ün konuşulduğu, Yılmaz Morgül’ün görülmek istendiği bir televizyon programıydı. Medyada anketlerde her zaman birinci sırada Yılmaz Morgül Survivor’da olsa da onu izlesek sonuçları vardı. Ama ben bu tekliflere asla ve asla sıcak bakan bir sanatçı olmamıştım. Acun Ilıcalı beni toplantıya çağırdığında söyledim “Hayatımda hiçbir zaman düşünemeyeceğim tek televizyon programı Survivor, o yüzden ben bu teklifinizi kabul etmiyorum” dedim. Başka bir program olursa yapabileceğimi söyledim. Zaten dört sezondur da ‘Yılmaz Morgül Show’ vardı, Olay Tv’de. Acun Ilıcalı yapmış olduğumuz toplantıda bana “Senin bu ülke için ne kadar değerli olduğunu biliyoruz. Bu ülke insanı için yüzlerce yardım vakıf ve dernekle sosyal çalışmalar içinde neler yaptığını da en iyi gözlemleyenlerden biriyim. Survivor’ı bu çerçevede düşünmeni istiyorum” dedi. Ve ben düşündüm; yüzlerce vakıf ve derneğin içerisindeki 38 çocuk Sağlık Vakfı’nın temsilcisi olabilirim böyle bir noktada. Yani orada ‘ekranda göründüğüm her saniye o çocukları temsil ettiğim için o vakıf ve derneklere yardımlar aktarılabilir’ düşüncesi oluştu aklımda. Teklife bu açıdan bakınca ‘olabilir’ dedim. Hatta şampiyonun kazanacağı paranın yarısını da bu vakıf ve derneklere aktaracağını söyleyince güçlendim, ikna oldum. Her ne kadar zorlanacağımı düşünsem de program teklifini kabul ettim. Zaten doğuştan Survivor olduğumu söyledim. çünkü 7 aylık prematüre bebek olarak dünyaya gelmiştim. Ekonomik açıdan da çok zor koşullarda geçinen bir ailenin yedinci çocuğuydum. Yani rahmetli babam ve Allah uzun ömürler versin anneciğim hep “Bu yoklukta bu çocuk yaşayacak mı?” diye düşünürlermiş. Survivor’a ilk gittiğimde de bunu söyledim. “Ben zaten doğuştan Survivor’ım” yani doğduğum ilk saniyeden itibaren hayatta kalma mücadelesi içine girmişiz ben ve ailem. O yüzden bütün zorluklara karşı dayanıklı bir Yılmaz Morgül vardı zaten hayatın içerisinde. Güçlü bir kimliğe sahibim ayrıca bir duruşum bir misyonum vardı. Bunu Survivor’a gidip oradaki insanlarla tartışıp kavga ederek farklı boyutlara taşımam gibi bir durum zaten söz konusu olamazdı. Bence dünyada yapılan Survivor örnekleri içerisinde en zoru Türk Survivor’ı.

 

Neden böyle olduğunu düşünüyorsunuz?

Ben diğer ülkelerde yapılan Survivor’ları da izlemiştim yarışmaya gitmeden önce ve gördüm ki Türk Survivorı’nda tamamen yalnızsınız. Herkes egoları ve hırslarıyla orada bulunuyor, yarışmayı kazanma hırsı. Yani takım dahilinde olsanız bile herkes kendini bireysel düşünmek zorunda. Herkes kendi hırsları ve egolarıyla savaşmakta. Bir de bunların üzerine, açlık ve yalnızlık senfonileri geliyor. Herkes ailelerinden ayrı, iletişim imkansız, bir adaya sizi bırakıyorlar. Ada da tarla fareleri, örümcekler, böcekler, yengeçler, akrepler her şey var. Bir de sıcak tropikal iklim kumların arasında kaynıyorlar. O akrepler yengeçler arasında çıplak ayakla dolaşmanız mümkün değil. Gece o sıcakta battaniyelerle kafanı bacaklarını vücudunun her yerini kapamak zorundasın. Sırılsıklam ter içinde kalıyorsun ki fareler seni ısırmasın, yemesin diye. Bir gece üç tanesi geldi, boğazıma, göğsüme, ellerime. Şimdi düşününce gerçekten korkunçtu.

 

“SURVIVOR’A 72 KİLO GİTTİM 58 KİLO OLARAK GERİ DöNDüM”

Anlattıklarınız inanılmaz şeyler. Peki ya açlık? Açlık size neler yaptırdı?

Yemek ödülünü kazandığınızda ödülün içindeki küçücük bir sandviç büyüklüğünde yani bir öğünü bile teşkil etmeyecek bir yemek ödülü oluyor. Kesinlikle doyurucu değil hep açsınız. 70 metre 100 metre uzunluğundaki palmiyelerden o Hindistan cevizlerini nasıl toplayacaksın, nasıl iyisini bulacaksın. çünkü bozuk ve çürük çıkabiliyor. Bir de herkesin midesi onları kabul etmiyor. Kesinlikle benim midem Hindistan cevizini kabul etmedi, açlıktan dolayı zorla yemeye çalışıyordum. Ama hemen istifra ediyordum. Survivor’a 72 kilo gittim 58 kilo olarak geri döndüm. Ama hayattan almış olduğun derslerin üzerine çok farklı dersleri de Survivor’ın bana öğrettiğini düşünüyorum. Her şeyden önce değerini biliyordum ama daha çok ailemin değerini bilmeye başladım. Korkunç bir mücadelenin ve yarışmanın içinde buldum kendimi. Acımak yoktu, hep güçlü olmak zorundaydın. İstediğin kadar aç ol ama o gün o yarışmayı kazanmak zorundasın. Kendini göstermek zorundasın, çünkü bir taraftan da Yılmaz Morgül’ün güçlü kimliğini de orada sergilemek zorundaydım ki kişiliğini en iyi sergileyenlerden biri olduğumu düşünüyorum.

 

Normalde izleyici Survivor’da gördüğünde sempatisini kaybediyor karşı tarafa “Böyle bir insanmış” oluyor. Ama sizde tam tersi oldu insanların aklındaki Yılmaz Morgül daha bir üst konuma yükseldi…

Sizinle yıllardır çalıştık ve bir aile sayılırız, bu yüzden siz beni daha iyi tanırsınız. Ama milyonların beni bu şekilde tanıma imkânı olmadığı için Survivor aynı zamanda Yılmaz Morgül’ün karakteristik yapısını da ortaya çıkardı. Yılmaz Morgül’ün hayata karşı nasıl bir duruş sergilediğini, nasıl insanlar için hayatını çalışarak idame ettirdiğini, nasıl bir ailenin ferdi olduğunu, oradaki yarışmacılara elinden geldiği müddetçe doğru yollar göstermeye çalıştığını gördü insanlar. Bunların yanı sıra da kendisi çok hassas bir karakter yapısına sahip olduğu içinde bir insanlık duvarı örmek zorunda kaldığını, orada yarışmacılara karşı bütün insanlara karşı diyaloglarını kestiğini ve kendi barakasını kendi elleriyle kurduğu halde hep takım arkadaşları tarafından Yılmaz Morgül konuşuluyordu. Ben hepsine şunu söyledim; bu program bitip Türkiye’ye döndükten sonra hepiniz Acun Medya’dan bu programla ilgili videolarınızı alın seyredin, bir tek şey göreceksiniz, hepiniz herkes hakkında konuşuyorsunuz ama bir tek kişi var ki Yılmaz Morgül hiçbiriniz hakkında olumsuz bir şey konuşmuyor. Olabilir diyorum, buna mizah yönünden de bakıyorum, kara mizah yönünden de bakıyorum.

Survivor’da Yılmaz Morgül, doğallığını, samimiyetini, mizahi yönünü yani her yönüyle kişiliğini sergiledi. O yüzden, Survivor bana çok şey kazandırdı. Yarışmacı kimliğimle de tam bir Survivor olduğumu kanıtladım. Yarışmalarda kimsenin benden beklemediği performanslar sergiledim. Aynı zamanda insanlığımdan da hiçbir zaman ödün vermedim. İstediği kadar karşımdaki insanların hırsları egoları olsun, ben zaten duvarımı örmüş kendi barakasını elleri kanayarak bir yapı haline getirmiş bir Yılmaz Morgül olarak, hiçbir zaman ben şöhretim, ben assolisttim tavrını sergilemedim. Benimle ilgili Survivor’da söylenen en önemli şey eleme gecesi Acun Ilıcalı’nın yapmış olduğu yorumdu. Kendisi; “Yılmaz Morgül, hem örnek sanatçı kimliği hem adadaki yaşantısı hem de yarışmalardaki performans başarısıyla bu yarışmanın gerçek kazananlarından biri olmuştur. Bugün eleniyor ama Survivor 2016’nın kazananlarından biri Yılmaz Morgül’dür ve o benim artık dostumdur.” Bu sözler benim için önemliydi. Zoru başardım, hiç kimse benden böyle bir şey beklemiyordu. çünkü 18-20 yaş kuşağı yarışmacılar ve bir de ben. “Bu İstanbul beyefendisi, çok kibar, naziktir” gibi bir bakış açıları vardı. Ama ben dayanıklı bir kişiydim. Hatta bir gün uzun süren tropikal yağmurlarında üzeri palmiye yaprakları ile kaplı barakamdan çıkmadan durdum. Diğer arkadaşların korunaklı barakalarına geçmedim. Yani yine gururumdan, onurumdan ödün vermedim ve çok hastalandım. Hayatımda ilk defa küçük tansiyon sorunuyla karşılaştım ve onlarda Survivor’ın hediyesi oldu bana. Ama Acun Ilıcalı’yı dinlediğim için Survivor’a gittiğim için çok mutluyum. çünkü ben Acun Ilıcalı gibi ‘dostum’ diyebileceğim bir insanı kazandım.

 

“TüRKİYE’YE DöNDüĞüMDE GöRDüM Kİ HAYRAN YAŞIM İKİ BUçUKLARA DüŞMüŞ”

Giyim tarzınızdan kişiliğinize Survivor’da bir fenomen oldunuz. Hayran yaşınız bile küçüldü…

Survivor’da kırmızı bandanamla, farklı gözlüğümle, kırmızı spor ayakkabımla bir mit oluşturdum. Ve dönüşümde gördüm ki çocuklar beni sanki bir çizgi film kahramanı gibi benimsemişler. Hayran yaşım iki buçuklara düşmüş. Şimdi konserlerime anneleriyle babalarıyla bu yaş grubu çocuklar geliyorlar. Bu da bana Survivor’ın hediyesi oldu. çünkü Türk Sanat Müziği sanatçısıyım. Beni belirli kitleler dinliyordur, ama artık anneler babalar “çocuklarımız artık seni dinliyorlar, seni çok seviyorlar” gibi yaklaşımlarda bulunuyor ve ben çok mutlu oluyorum. Survivor bana çok güzel hediyeler verdi.  

 

çıkardığınız yeni single’ınızda da küçük hayranlarınız için bir şarkı var değil mi?

Evet onları düşünerek söz ve müziği Serdar Ortaç imzalı ‘Ne Zaman’ isimli şarkıyı okudum ve geçtiğimiz yazın 10 hit şarkısından biri oldu. Bütün beach’lerde club’lerde her yerde şarkı çalınmaya başladı. Ayrıca meslek hayatımda bir ilki de yaşıyorum; orkestralı sahne performansımın dışında bu şarkıyla dj programları yapmaya başladım. İnanılmaz bir de klip çektik. Serdar Ortaç’a da çok teşekkür ediyorum çünkü hiçbir maddiyat beklentisinde bulunmadan bu şarkıyı bana hediye etti. Şimdi dur durak bilmeden haftanın beş günü Türkiye’nin her yerinde beach’lerde ve barlarda dj performansları yapmaya başladım. Yani bu pozitif enerjimi o sahnelerde insanlara yansıtmaya başladım. Şimdi beni daha çok sevdiler. İki şarkılık bir single’dı bu. Bir de Hakan Altun’un ‘İstanbul Olmaz Olsun’ adlı şarkısını okudum. önümüzdeki günlerde onu da klip yapacağız. Hakan Altun’da hiçbir maddiyat beklemeden hediye etti. Ama ben tabii Yılmaz Morgül olarak şimdi yeni maxi single’ımın bile hazırlıklarına başladım. çok büyük sürprizlerim var.

 

Peki jüri üyesi olduğunuz Rising Star süreci nasıl gelişti?

Survivor bittikten sonra yine Acun Ilıcalı bana Rising Star yarışmasında jüri üyeliği teklifinde bulundu. Daha önceki bütün müzik yarışmalarından jüri üyeliği teklifi almıştım fakat benim müzikten çok yarışmacıların dramatik ve ajıtasyona yönelen hayat hikayelerinden tutun da vücutlarına kadar eleştirildikleri bir format genelinden dolayı kabul etmedim, oralarda bulunmak istemedim. Rising Star’da Acun Ilıcalı, Mustafa Sandal, İrem Dereci, Emina Sandal ile bir dörtlü oluşturdu ve bizim mayamız çok güzel tuttu. Rising Star çok büyük kitlelere ulaştı. Sosyal medya da her hafta ‘tt’ olmaya başladı.

 

Program boyunca çok güzel bir duruş sergilediniz. Ama burada giyim tarzınızda büyük dikkat çekti.

Sergilediğim gözlüklerin yüzde 80’i benim kendi tasarımım. Fikirler üretiyorum, bu gözlüklerle ilgili çalıştığım bir firma var. Etiler Optik’in sahipleri sağ olsunlar her türlü fikrimin uygulanabileceğini gösterdiler. Hakikaten kıyafetlerim her hafta olay yarattı. Atıl Kutoğlu ve Gülşah Saraçoğlu gibi başarılı modacılar beni tebrik etti.

 

Kıyafetlerinizi kim hazırlıyor?

Kıyafetlerime modacımla birlikte karar veriyorum. Dikişlerine varana kadar her şeyiyle ben ilgileniyorum. çok ilginç fikirler var kafamda ve modacı arkadaşım ‘Birlikte bir şeyler yapalım. New York’ta bir yer açalım’ diyor. Giyim ve yemek üzerine kurgulanmış bir cafe fikri var aklımızda. çünkü bu yeteneklerin hepsi var bende. Sanat hayatım boyunca bu yeteneklerimin yüzde 50’sini sergileyebildim. İşimi çok seviyorum ve bizler aynı zamanda bir şov gerçekleştiriyoruz ekranda. Sahnede zaten yıllar içerisinde kıyafetlerine kostümlerine çok dikkat eden bir insan oldum. Rising Star boyunca da Pazartesileri günleri daha klas, sahne şovlarına yakın kostümler, Salı günleri daha neo klasik, dömi klasik, sporla klasiği birleştirdiğim kıyafetler daha spor gözlükler tercih ettim. Aldığım tepkiler çok güzeldi.

 

Yeteneklerinizin yüzde ellisini sergilediğinizi dile getirdiniz. Bundan sonrası için Yılmaz Morgül nasıl projelerle gelecek?

önümüzdeki dönemlerde farklı projelerle Türkiye, Yılmaz Morgül’ün çoğu yeteneklerini görecek. Ama bu yeteneklerimi, fikirlerimi yardım dernekleri ve vakıflarla birleştirmeyi bir borç olarak görüyorum. Ve mesela son dönemde çok dikkat çeken gözlüklerimi bir çocuk yardım derneği ve vakıf yararına açık arttırma yoluyla satmak istiyorum.

 

“YILMAZ MORGüL KİMLİĞİNİ EN İYİ YANSITTIĞIM DöNEMDEYİM”

Biraz da gündeminizdeki Maxi singledan bahsedelim…

Dört veya altı şarkılık bir Maxi Single projemiz var. Rising Star’da sergilediğim kendi dışımdaki tarzlardan örnekler vereceğim. çünkü dinleyici yaşım çocuklara kadar düştüğü için artık çocukların da dinleyebileceği, benimseyebileceği şarkılarım ön plana çıkacak. Yani bütün kesimlere hitap edecek çok farklı bir repertuar sergilemeyi hedefliyorum. çalışmalara başladım. Bu albümümde bir ilkim olacak. Dominik Cumhuriyeti’nde bestelediğim şarkı da bu single’da olacak. çok farklı bir Yılmaz Morgül geliyor. Bu dönemi Yılmaz Morgül adına ‘Altın çağ’ olarak adlandırıyorum. Kendi çevrem ve basın da bu yönde konuşuyor. Yılmaz Morgül kimliğini en iyi yansıttığım dönemdeyim diyebilirim. Beni en çok mutlu eden Yılmaz Morgül’ü hangi yabancı kanala koyarsanız koyun orada da iş yapar diye konuşmalar çıkması. Demek ki ekran yüzü olarak beğenildim ben. İnsanlar beni sevdiler, çok doğal ve çok samimi buldular. Yeri geldiğinde işimin gereği çok ciddi, yeri geldiğinde de hayatı tiye almayı bilen çok hayat dolu, pozitif enerjili bir sanatçı olarak gördüler. Şimdi beni artık hep ekranlarda görmek istiyorlar. Ben de artık adımlarımı dostum dediğim, görüşlerine çok değer verdiğim Acun Ilıcalı’ya danışarak yoluma devam etmek istiyorum. Televizyon dünyasının en önemli düşünürlerinden biri olmayı başarmış bir insan olduğu için harfi harfine dediklerini uyguluyorum.

 

Yeni projeler, teklifler var mı?

çeşitli dizi ve televizyon programı gibi teklifler alıyorum. Hepsiyle görüşeceğim ve düşüneceğim. Benim duruşuma, çizgime yakışan prodüksiyonlarda yer almak istiyorum. Kim bilir belki de bir dizide rol alır, insanlar benim oyuncu yönümü de görmüş olurlar.

Müzik dünyasına adım attığı ilk günlerinde herkes ‘yeni bir Zeki Müren doğuyor’ dedi ve halk onu yıllar geçtikçe, sesi, sanatı, efendiliği ve yardımseverliğiyle sanat güneşi Zeki Müren’in yerine koydu. Gönüllerde taht kuran Yılmaz Morgül, o günlerden bugünlere ‘En İyi Türk Sanat Müziği Sanatçısı’ ödüllerinin sahibi olurken, zamanla karşımıza büyük yorumcu, yardım derneklerinin ve vakıfların kanatsız meleği ve artık sosyal medyanın da en sevilen fenomen ismi olarak çıktı. öyle bir yükselişti ki bu, Yılmaz Morgül ekranların en çok izlenen programlarından Survivor’ın bile aranan ismi oldu. Altı yıldır Survivor’da yarışması için teklif götürülen Yılmaz Morgül sonunda ikna oldu ve önce Survivor ardından Rising Star’da sergilediği performanslarla bu kez yediden yetmişe herkesin sevgilisi oldu. Survivor’da kimsenin kendisinden beklemediği performanslar sergilerken aynı zamanda insanlığından da hiç ödün vermeyen Morgül’ün hayran yaşı ikilere, üçlere kadar düştü. Morgül, Rising Star’da sesinin yanı sıra kıyafetleri, gözlükleri ve yine ekranda sergilediği duruşla her hafta sosyal medyada en çok takip edilen isimlerden biri oldu. Kendisine her geçen gün artan bu ilginin getirdiği yoğun tempo arasında röportaj yaptığımız Yılmaz Morgül ile Survivor ve Rising Star’ın bilenmeyenlerini konuşurken aynı zaman da gelen sayısız dizi, film ve program teklifini, yaza damgasını vuran single çalışmasını, yolda olan yeni maxi single’ını ve sürpriz projelerini Klass okurları için konuştuk.