Bugün Elde Ettiğim Başarıda Geçmişten Gelen Tecrübelerimin Büyük Rolü Var

Bugün Elde Ettiğim Başarıda Geçmişten Gelen Tecrübelerimin Büyük Rolü Var Bugün Elde Ettiğim Başarıda Geçmişten Gelen Tecrübelerimin Büyük Rolü Var

Medya İletişim Danışmanı Konca Kumkum, kariyerini, başarı sırlarını ve yaşamını Kass’a anlattı...

 

Radyoda başladığı programcılık serüvenini televizyonla devam ettiren ve uzun yıllar ekranların görünmeyen yüzü olarak önemli işlerin altına imza atan Konca Kumkum, zamanla edindiği tecrübelerini ve güçlü iletişim yetisini Medya İletişim Danışmanı olarak kişi ve kurumlarla paylaşıyor. Sekiz yıl önce kurduğu şirketiyle hem televizyon programlarına hem de kişi ve kurumlara medya iletişim danışmanlığı hizmeti veren Kumkum, 2017 yılı içinde aldığı üç ödülle de başarılarını taçlandırdı. Eşi Süleyman Kumkum ve oğlum dediği Sezar isimli pitbull dogo kirmasi cinsi köpeği ile mutlu bir yaşantı süren ve iş hayatında her zaman sağlam adımlarla ilerleyen Konca Kumkum kariyerinin kilometre taşlarını, başarı sırlarını Klass okurları için anlattı. 

 




Konca Hanım öncelikle başarılı bir medya iletişim danışmanı olarak mesleğe başlama serüveninizi sizden dinleyebilir miyiz?
Aslında ben oyunculuk eğitimi aldım. Konservatuvar eğitimi aldım. Müjdat Gezen’in de talebesiyim aynı zamanda. Abim Şafak Karaman bu sektörün en eskilerinden biridir. O Alem FM’in Akşam Grubu’nun Genel Müdürüydü. Bana bir gün hadi benimle radyoya gel dedi ve kültür magazin programı 'Alem Magazin' adi altındaki programımla radyo serüvenim başladı. Alem FM’de yaklaşık 8 sene yapımcı-sunucu olarak devam etti ; Radyoculuğun en popüler olduğu dönemde Alem FM, Radyo Klas gibi dönemin iyi radyolarında çalıştım. Mehmet Ali Ilıcak döneminde “Yılın reytinglere giren en iyi kadın sesi” oldum. Radyo programcılığı bana çok şey kattı. Abim Şafak Karaman' in devam eden televizyon programlarında işin mutfağını öğrendim. Akşam Keyfi gibi hala benzerleri yapılan sektöre damga vuran programlar ki hala onun yaptığı formattaki programların taklitleri bu dönemde de yapılmaya devam ediyor. Sunuculuk hariç arka plandaki tekniği montajı, sesi, kurguyu, dekor kurmayı, program içeriği hazırlamayı, editörlüğü öğrendim ve sponsorluklarla ilgilenmeye başladım. O süreç benim için önemli bir süreç. Bir taraftan da markalaşan firmalarla çalıştım. Yavaş yavaş geliştirdim. Bir yapımın sunum hariç her aşamasını tek başıma bir ekip gibi hazırlayıp ekrana sunabilecek donanıma sahibim.

 

 

 

“2017 YILI İçİNDE ANKARA, İSTANBUL VE İZMİR’DE YILIN EN İYİ MEDYA DANIŞMANI öDüLüNü ALDIM”
2017 yılı sizin başarılarınızın ödüllerle taçlandırıldığı bir yıl oldu. Bu ödüllerden ve başarı sırlarından bize bahsedebilir misiniz?

2017 yılı içinde Ankara, İstanbul ve İzmir’de yılın en iyi medya danışmanı ödülünü aldım. Ben ödül aldığım törenlerde hep şunu söylüyorum; dik durarak ilerlemek zorundayız. çünkü benim başarımın sırrı bence şu; bu kadar karışık bir sektörde ayaklarımın üstünde sağlam durabiliyorsam ve bugün başarılıysam bunda geçmişten gelen tecrübe ve donanımının  büyük rolü vardır. çünkü ben işin mutfağını biliyorum.
Bizim işimizde satış-pazarlama çok önemlidir. Ama görüyorum ki şu anda belli programlar için üç beş tane ağzı laf yapan kızları telefonun başına oturtuyorlar ve satış yapmaya çalışıyorlar. Pek çok firma böyle, sadece televizyon için bunu söylemiyorum. Satış öyle bir şey değil. Ciddi bir iştir. Satış insan tanımak demek, olayı bilmek, vakıf olmak, tanımak ve anlamak demek. Satış ve pazarlama İşinin bütün çetrefillerini, çıkmazlarını bilirim. Ben medya danışmanlığı yapmasam da benim alternatiflerim var. Yapım hazırlarım. Ben dublaj yaparım, kurgu yaparım, editörlük yaparım. İşin yönetmenliğini yaparım. Hiç olmadı eğitim aldığım oyunculuk ve sunuculuk yaparım. Yapabileceğim alan çok geniş. üstelik de çok başarılı yaparım. Dili dönmeyen, konuşmasını bilmeyen sunucular var. Ben ekran önünü hiç düşünmedim. Ama düşünürsem. Bunun 4 yıl eğitimini almış biri olarak. Konuşmamla, tavrımla, duruşumla dört dörtlük yaparım. Dolayısıyla işi biliyorum ve bildiğim için de duruşum sağlam. Şu anda sektöre yeni girenlerin hemen hepsi donanımsız. Bu yüzden de geliyorlar ve gidiyorlar. Yoklar.

 


“İŞ İLİŞKİSİYLE DOSTLUK İLİŞKİSİNİ AYRI TUTARIM”
Peki, iş hayatınızdaki kurallarınız ve vazgeçilmez prensipleriniz nelerdir?

Ben çok açık konuşurum. Pek çok şeyi yaşayarak öğrendim. Açık konuşurum, kartlarımı açık oynamaya çalışırım, doğru ve yanlışı mümkün olduğunca net bir şekilde masanın üstüne koyarım. Düzenli bir yaşamım vardır. Kendi içimde kurallarım vardır. Eğer işim yoksa beni gece dışarıda göremezsiniz. Ev hayatını da çok seviyorum. Bir köpeğimiz var. O benim oğlum. Eşim var, ailem var. Bizim kendi içimizde bir düzenimiz, kurallarımız var. Akşam evimizde oluruz. Gideceksek tiyatroya, sinemaya gideriz yada konsere gideriz. Tatile çok sık gideriz. Bizim için en önemli şey tatil. Gece bir yere çıkmam ama tatile çok sık giderim. Ne zaman sıkılsam eşim anlar der ki hadi bir Karadeniz yapalım! Yaylalara gideriz. Karadeniz ve Bursa yaylaları en sevdiğimiz yerler. Eşim çok iyi bir tüplü dalıcıdır. Dalış ekibiyle Türkiye'nin hemen her dalış noktasına gittik. Artık Sezar aramıza katıldığından bu yana Hayvan dostu olan mekan ve otelleri tercih ediyoruz. Yani sıkıldığımda ve kendimi kötü hissettiğimde nefes almak için mutlaka gezerim. çalıştığım insanlarda özel yaşamımda görüşmem. çünkü iş ve arkadaşlık ilişkisi mutlaka ayrı tutulmalı. Dolayısıyla işimi yaparım, çayımı, kahvemi içerim, evime giderim. 

 


“BİR PİTBULL’LA BİRLİKTE YAŞIYORUM”
Aynı zamanda bir hayvan seversiniz… Evinizde bir Pitbull bulunuyor. Bu kadar uysal bir pitbull ile yollarınız nasıl kesişti ve ailenize nasıl dahil oldu?

Köpeğimin geliş hikayesini ben sonradan öğrendim. Ailesine çok düşkün bir kızım. Akciğer kanseri yüzünden babamı kaybettim. 4 sene çok uzun bir mücadele verdik ve o zorlu süreç içerisinde bir gün eve geldim, bir baktım halılar toplanmış. Eşim eve temizlikçi gelecek diye topladığını söyledi. Anlam veremedim. Ertesi gün beni almaya geldi. Bir baktım arabanın önünde minicik bir şey var. Bunu bizim eve getireceğini söyledi. Ben de asla kabul edemem dedim. çünkü farklı bir sorunumuz vardı ve benim bütün hayatım ve emelim babamı iyileştirmeye yönelikti. Misafir olarak gelsin ama asla bir arada yaşayamam dedim.. Eşim bana sonra söyledi. Babamı kaybedeceğim bir süreçti, çocuğumuz da yoktu. Bu önemli süreçte  ya acisini dindirmekte ben ona  yetemezsem diye düşünmüş. Acısını dindirmek için bir şey yapmam lazım demiş ve o dönemde oğlumu bana getirdi. İyi ki de getirmiş. Hakikaten o bana çok güzel bir dost oldu. 3 yıldır benimle ve gerçekten hayvan sevgisi başka bir şey. Onu büyüttüm 3 yıl boyunca ve şunu anladım; Nasıl eğitirseniz o şekilde büyüyorlar. Eğer koşulsuz sevgi verirseniz ayni sevgi ile size karşılık veriyorlar. 

 


Hiç korkmadınız mı?
Korkmadım çünkü bana geldiğinde çok küçüktü. Onu eve gelince kucağıma aldım ve ağlamaya başladım. Bir sarıldım ve bir daha hiç bırakmadım. Hiç kimseyle bir problem yaşamadık. Tam tersi bulunduğu yerin maskotu oldu.. Sezar’ı tanıyan ve gören pek çok tanıdığımız Hayvan beslemeye başladı.  Duyuları çok güçlü, Benim en yakın dostum. Ben eşime teşekkür ediyorum. İyi ki benim yaramı sarmak için benim oğlumu getirmiş.

 

 

 

 Fotoğraflar: Ahmet çevik