Bülent Bey, siz pek çok sektörde başarılı işlere imza atmış girişimci bir iş insanısınız. İş hayatına ne zaman başladınız ve ilk başladığınızda hedefleriniz nelerdi?
İş hayatına aslında 18 yaşımda iken başladım. 1992 yılında İstanbul’a gelerek bir deri sektöründe işe girdim ve ticareti öğrendim. 1996 yılında ise kendi işimi yapmaya karar vererek tekstil markamı kurdum. Tabii o zamanlar şimdikinden farklı bir markayla çıkmıştım ve Rusya krizine kadar o marka ile devam ettim. 18 yaşında kurduğum şirket 20 yaşındayken battı. Daha çok genç olduğum için şirketimin batması benim daha çok mücadele etmeme sebep oldu. İşlerim yavaş yavaş düzelince üretim yapmaya başladım. Laleli, Osmanbey, Rusya ve Paris’te mağazalar açtım. Sensiline markasını ise 2005 yılında 29 yaşımdayken kurdum ve başarı hikayem Sensiline ile başladı.
Sizin hikayeniz büyük bir girişimcilik ve başarı hikayesi aslında. Bu kadar erken yaşta girişimci olmaya nasıl karar verdiniz?
Benim babam esnaftı. Küçükken okula gidip gelirken babamın yanına da sık sık giderdim ama ticaret bilgim çok yoktu. Liseyi bitirdikten sonra İstanbul’a geldim. Ben kendime hep bir hedef belirlerim. Hedeflerim doğrultusunda pek çok şeyi de gerçekleştirdim.
Hayatınızdaki arzuladığınız her şeyi gerçekleştirmiş biri olarak bundan sonraki hedefleriniz arasında neler var?
Daha fazla restoran ve otel açmak istiyorum. Şu anda hali hazırda olan Zebra Lounge ile ya da farklı isimlerle de olabilir. Benim ana işim tekstil olduğu için bu alanda da Türkiye içinde mağazalaşma projelerimiz var. Ama hotel ve restoran alanında çok daha farklı çalışmalar yapacağım.
Bülent Bey, şu an Tonigt Port Hotel’in en üst katında bulunan Zebra Lounge’un Kurucusu olarak İstanbul’un en gözde mekanlarından birine sahipsiniz. Restoranınıza neden ‘Zebra’ ismini verdiniz?
Tekstilci olduğum için siyah-beyaz renkleri bana her zaman asil gelmiştir. Bugün zebra tişörtünü, elbisesini yap hiçbir zaman eskimez, her zaman zebra deseni kullanılır. Siyah-beyaz konsepti her yerde ve her şeyde kullanabiliyorsun. Bu anlattıklarımdan dolayı da böyle bir marka kurmak istedim.
‘DÜNYANIN HER YERİNDEKİ MÜŞTERİLERİMİZ İÇİN ÜRETİM YAPIYORUZ’
Dünyaca ünlü giyim markanız Sensiline ile hangi ülkelere satış yapıyorsunuz?
Sensiline, dünyanın her bölgesine satılıyor. Bugün Kuveyt, Katar, Arap ülkeleri, Rusya, Fransa, İngiltere, Almanya’ya kısacası her yere gidiyor. Bizim koleksiyon yelpazemiz çok geniş olduğu için tercih ediliyoruz.
Sensiline’nın diğer markalara göre farkı nedir?
Biz modayla ilgili dünyadaki tüm gelişmeleri takip ederek fuarlara katılıyoruz, katılamadığımız fuarlar için markalara gidip koleksiyon ziyareti yapıyoruz. Bu araştırmalar neticesinde de sezonlarımızda 500-700 farklı modelin üretimini yapıyoruz. Yüzlerce farklı çeşitte modelimiz olduğu için de insanlar mutlaka kendi tarzlarına göre tasarımlar bulabiliyorlar. Bizim tasarım ekibimiz hiç durmaz, 365 gün model üretirler. Biz toptan olarak üretim yaptığımız için koleksiyonumuzu geniş tutuyor ve model üretimlerimizi çok çeşitli yapıyoruz.
Oldukça başarılı bir iş adamı olarak çalışma hayatınızda hangi noktalara dikkat edersiniz?
İşimin başında durmayı çok severim. Bütün ürünlerin hepsinin alımını, kontrolünü kendim yaparım. Hiçbir zaman kalitesiz ürün kullanmam, her zaman en iyisini alırım. Hedefimiz her zaman kalitedir, hep en iyisini yapmak için uğraşırım. Günde en az 14-18 saat aralığında çalışan biri olarak her zaman işlerin yolunda gidip gitmediğini kontrol ederim.
“BEN GECE EVE 2’DE YA DA 5’TE DE GİTSEM SABAH 9’DA KALKAR VE İŞİME GİDERİM.”
Siz kısa sürede başarıya ulaşmış bir iş insanısınız. Size göre başarıya giden yolun hikayesi nedir?
Öncelikle işine sabah erken gideceksin. Ben gece eve 2’de ya da 5’te de gitsem sabah 9’da kalkar ve işime giderim. İşe bir saat geç gidersem kendimi çok kötü hissederim. İşini severek yapacaksın, sevdiğin iş başarıyı da getirir. Bir de iş bilgisi çok önemli. Derler ya her insan esnaf olamaz, ticaret farklı bir şey. Ticarette her zaman işine zamanında gitmeye, titiz olmaya ve işine sahip çıkmaya dikkat edeceksin. Müşterilerimize de çok önem veririm. Onların ufacık bir eleştirisine karşı hemen önlemlerimi alırım ve değiştirmem gereken şeyleri değiştiririm. Gerçekten çok emek veriyorum, bir tane bile kötü yorum gelmemesi için elimden geleni yapıyorum. İşte hatayı katiyen kabul etmem.
“HAFTA SONLARINI ÖZEL HAYATIM İÇİN AYIRIRIM. GEZMEYİ VE EĞLENMEYİ ÇOK SEVERİM”
Günde en az 14-18 saat aralığında çalıştığınızdan bahsettiniz. Özel hayatınıza nasıl vakit ayırıyorsunuz?
Hafta sonlarını özel hayatım için ayırırım. Gezmeyi ve eğlenmeyi çok severim. Bugün 18 yaşında bir çocuğun yaptıklarını bende yapıyorum. Bazen zor olabiliyor ama özel hayatım için mutlaka zaman ayırmaya çalışırım. İşten arta kalan zamanlarımı dostlarımla beraber geçirmeyi severim. İstanbul’daki en ünlü mekanların, en iyi restoranların en iyi müşterilerindenim. Dostlarıma önem verdiğimden onları sık sık ziyaret ederim.
En çok nerelere gidiyorsunuz ve sizin için en güzel yer neresi?
Ben dünyanın her yerine gittim, gezmediğim ülke yok. Ama benim için Türkiye bir başka. Gerçekten Türkiye gibisi yok.
‘HER ZAMAN AŞKA İNANAN VE AŞKI SEVEN BİR İNSANIM’
Aşk ve ilişkiler konusuna nasıl bakıyorsunuz?
Aşka çok değer veren aşka inanan bir insanım. Aşksız bir hayat düşünemiyorum. Aşk yaşarken belli prensiplerim olur. Her zaman karşılıklı aşka inanırım. Hiçbir zaman günübirlik ilişkileri sevmedim. Bu prensibi işimde de uygularım. Ben çok iş yaptım. Girişimci olduğum için film yapımcılığı da müzik yapımcılığı da yaptım. Müteahhitlik yaptım, inşaat sektörüne girdim. Alaçatı’da mekân dahi açtım. Lakin yaptığım işler olmuyorsa, yürümüyorsa geri çekilmeyi bilirim. Bu ilişkilerim için de geçerli. Eğer bir kişiyi çok seviyorsam o ilişkiyi sonuna kadar devam ettirmeye çalışırım. Her zaman aşka inanan ve aşkı seven bir insanım. Ayrıca, iş hayatımda ne kadar stresli ve ciddi bir adam olsam da normal hayatta eğlenceli, esprili, komik ve hayatı seven biriyimdir.