Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ersin Gönüllü, mesleki tecrübeleri doğrultusunda günümüzde birçok başarılı estetik operasyonun altına imza atıyor. Ağırlıklı olarak Meme Cerrahisi, liposuction ve burun operasyonları gerçekleştiren ünlü ve başarılı hekim, elde ettiği güzel ve sağlıklı sonuçları kendisine kazandırdığı bir ödül gibi görüyor. Nişantaşı’nda bulunan kliniğinde hastalarını ağırlayan Op. Dr. Ersin Gönüllü, gerçekleştirdiği operasyonlara dair merak edilenleri, kullandığı yöntemleri ve en çok tercih edilen estetik operasyonları Klass okurları için anlattı.
“çok sayıda tariflenmiş yöntem olsa da günümüzde en sık kullanılan yöntem olarak silikon meme protezleri ve ikinci sırada da yağ enjeksiyonu yerini almaktadır. Seçilmiş hastalarda bu iki yöntemin kombine olarak da kullanılması söz konusu olabilmektedir. Benim günlük pratiğimde meme büyütme ameliyatının çok büyük yeri mevcut. En sık uyguladığım üç ameliyattan biri olduğunu söyleyebilirim.”
“Erkek hastalarda en çok talep edilen ve dolayısıyla sık uyguladığımız ameliyat jinekomasti, yani diğer bir deyişle erkeklerde olmaması gereken kadınsı tip meme dokusu artışı ve yağlanma durumudur. Bu sorunu olan hastaların büyük çoğunluğunda sadece liposuction yeterli olmakla birlikte bazı durumlarda bazı cihaz veya cerrahi yöntemleri de kombine etmek gerekebilmektedir.”
Ersin Bey, özellikle vücut şekillendirme ve göğüs protezleri konusunda başarılı çalışmaların altına imza atıyorsunuz. Bize öncelikle sıkça uyguladığınız estetik operasyonlardan bahsedebilir misiniz?
Her operasyondan sonra bir iyileşme, toparlanma ve olgunlaşma evresi mevcuttur. Bu evrelerin tamamlanmasından sonra nihai neticeyi görebiliyoruz aslında. Fakat ameliyat bitiminde henüz operasyon bölgesinde ödem oluşmadan önce, altı ay sonraki neticeye çok yakın olan sonucu bizim görme şansımız oluyor elbette. Bazı ameliyatlarda bu durum daha da ön planda olabiliyor. Bunların arasına estetik meme cerrahisi (büyütme, küçültme, dikleştirme veya büyütme ve dikleştirme), liposuction, karın germe gibi vücut şekillendirme ameliyatları girebilirken burun ameliyatlarında da benzer durum söz konusudur. Genel olarak hızlı ve pratik olarak netice alabildiğim ve yaptığım anda sonucunu görebildiğim ameliyatlar beyindeki ödül merkezini uyardığından olsa gerek akut dönemde daha çok tatmin sağlıyor sanırım.
“BENİM GüNLüK PRATİĞİMDE MEME BüYüTME AMELİYATININ çOK BüYüK YERİ MEVCUT”
Meme büyütme operasyonlarında birkaç farklı yöntem olduğu biliyoruz. Siz hangi yöntemleri hangi şartlar altında hastalarınıza uyguluyorsunuz?
Bu konu ile alakalı uygulanagelen çok sayıda farklı yöntem mevcut. Yağ enjeksiyonu, silikon veya salin meme protezi gibi ameliyatlar ya da suni dolgular bunlara örnek olarak gösterilebilir. çok sayıda tariflenmiş yöntem olsa da günümüzde en sık kullanılan yöntem olarak silikon meme protezleri ve ikinci sırada da yağ enjeksiyonu yerini almaktadır. Seçilmiş hastalarda bu iki yöntemin kombine olarak da kullanılması söz konusu olabilmektedir. Benim günlük pratiğimde meme büyütme ameliyatının büyük yeri mevcut. En sık uyguladığım üç ameliyattan biri olduğunu söyleyebilirim. Ve yine sıklıkla bu ameliyatı silikon meme protezleri ile güvenli bir şekilde uygulamaktayım.
Protez hangi yaklaşımla ve memenin neresine yerleştirilir? Meme operasyonlarında kanser gibi ya da Kapsül Kontraktürü oluşması gibi riskler var mı? Bu riskler ne sıklıkla görülüyor?
Protezin konulacağı yerin tarifi için pektoral kas denilen göğüs kası mihenk taşı olarak kullanılır. Bu kasın altı, üstü, yarı kas altı, yarı kas üstü (dual plan) veya tamamen kas zarının altına konulabilmektedir. Sayılan planlardan hangisine konulacağına hastanın meme dokusunun fiziksel özelliklerine göre karar vermekteyiz. Hastaların büyük çoğunluğunda protezin “dual plan” denen üst kısmı kas, alt kısmı meme dokusu altında kalan plana yerleştirilmesi uygun olmakta. Tıpkı memesinde silikon protez olmayan hastalarda olduğu gibi meme protezi ameliyatı olmuş olan hastalarda da meme kanseri görülme ihtimali mevcuttur. Fakat silikon protezi olan ve olmayan hastalar arasında meme kanseri oluşumu açısından anlamlı bir fark bulunmamaktadır. Bir başka deyişle silikon meme protezleri meme kanseri gelişimine sebep olmaz. Kapsül kontraktürü meselesine gelecek olursak; vücudumuza cildi bir şekilde aşarak dışarıdan herhangi bir cisim girdiğinde cismin ne olduğuna bakmaksızın vücut bu cismi kendine bir tehdit olarak algılar ve kendini bu cisimden korumak için cismin etrafını bir kılıf ile sarar. Kapsül bu kılıfa verilen ismi tarif eder. Sadece silikon meme protezlerinde değil, ortopedik ve benzeri ameliyatlarda da kullanılan platinlerde de aynı durum söz konusudur fakat bunlar zaten sert bir dokuya yerleştirildiği için buralardaki kapsülün kontrakte olması yani sertleşmesi herhangi bir sorun oluşturmamaktadır. Meme dokusu ise yumuşak bir yapıya sahip olduğu için bu durum sorun teşkil edebilir. Fakat doğru hamlelerle hastaları bu durumdan korumak da gayet mümkündür. Sterilizasyon şartlarına yüksek düzeyde riayet edilmesi, sigara kullanımının durdurulması, hastaya uygun planlama ve uygun özelliklerde silikon protezin kullanılması bu hamlelerden bazılarıdır.
Fotoğraflar: Ahmet çevik
Devamı Klass Magazin Mart sayısında...