Çalışmak ve Başarmak Benim İçin Yemek Yemek Kadar Doğal Bir İşlev

Çalışmak ve Başarmak Benim İçin Yemek Yemek Kadar Doğal Bir İşlev Çalışmak ve Başarmak Benim İçin Yemek Yemek Kadar Doğal Bir İşlev

Ünlü Mücevher Tasarımcısı, Ressam ve Yazar Eser Elgür üretkenliğinin sırrını, çok yönlü sanatçı kimliğini ve yeni projelerini Klass’a anlattı...

İstanbul ve İzmir Alaçatı’da iki atölyesi bulunan ve bir süredir sanat yaşamını şehirler arası sürdüren tasarım dünyasının ünlü ismi Eser Elgür, çizen, tasarlayan, üreten ve satışına kadar takip edebilen gerçek bir sanatçı üretkenliğine sahip. Mücevher ve takı tasarımının yanı sıra resim çalışmalarına da ağırlık veren, yazar ve başarılı bir tenisçi olan ünlü tasarımcı, gönül verdiği sporu da Alaçatı’da yapmaya devam ediyor. Her yıl kendi adına düzenlenen Eser Elgür Cup tenis turnuvasında Alaçatı’da başarılı sporcuları ağırlayan ünlü tasarımcı sosyal sorumluluk projelerinde ve uluslararası yarışmalarda da tasarımlarıyla yer alarak adından sıklıkla söz ettiriyor. Pek çok alanda tasarımcı kimliğini ve üretkenliğini konuşturan ve şu sıralar beşindi kitabını yazmakla da meşgul olan ünlü tasarımcı Eser Elgür ile çok yönlü sanatçı kimliğini, yeni projelerini, başarılarının sırrını Klass okurları için konuştuk.  

 

 

“Bir dünya insanı olarak tüm kültür zenginliklerini kendi içinde yaşayıp, yaşamın ve yaşanmışlıkların etkisini desenlere aktarmaya bayılıyorum. önce sadece desen çizerim. Sonra gidebilirsem oralara giderim gidemezsem müziklerini dinlerim. O kültürlerle ilgili filmler seyrederim. çok komiktir ki bazen kültürel yemeklerini yapar yerim. Yerken çizimimi tamamlarım. Koleksiyon bittiğinde aşkım da biter heyecanım da…”

 

“çocuklarım benim yaşam enerjim, zaten işimle beraber büyüdüler. O yüzden çocuklarım bana her zaman destektirler. Oğullarım mücevher ve imalatından anlar. özellikle 17 yaşında olan ortanca oğlum Mehmet Naci Şenocaklı mücevher işinde en yetenekli ve yatkın olan. Mehmet atölye eğitimini Türkiye’nin en eski ve en iyi mücevher ustası olan babası aracılığıyla çok güzel öğrendi. Elleri atölyede çok marifetli. İşin ustalığını babasından, taşları ise benden öğreniyor. Sanırım muhteşem bir mücevherci yetişiyor.”

 

Eser Hanım mücevher ve takı tasarımının yanı sıra sporcu, yazar ve bir de ressam kimliğiniz var. Bütün bu meziyetlerinizle birlikte öncelikle sizi sizden dinleyebilir miyiz?

Sanırım adımın ve soyadımın anlamını taşıyor ve yaşıyorum. Eser sanatla bütünleşen bir isim, Elgür ise eli gür, eli bol, eli hünerli ve her işi laikiyle yapan anlamına geliyor. Ben sanatçı kimliği taşıyan insanların beyin hormonlarının farklı çalıştığını düşünüyorum. Bu DNA’larına da yansıyor. Ve bu zor bulunan bir şey. Eğer gerçekten tasarlayan, üreten, imaj verebilen bir yapınız var ise bir de üretimini ham maddesini öğrendiyseniz, tasarlayamayacağınız hiçbir şey yoktur. Ben çizen, tasarlayan, üreten ve satışına kadar takip edebilen bir kişinin sanatçı olduğuna inanıyorum. Sadece çizen ve üreten kişi profesyonel anlamda alanında çalışan kişidir.

 

çarpıcı koleksiyonlarınızla mücevher tasarımına farklı bir bakış açısı getiren çok başarılı bir tasarımcısınız. Koleksiyonlarınızı oluştururken nelerden etkileniyorsunuz? İlhamınızı nereden alıyorsunuz?

Her zaman etkilendiğim şey kültürel zenginliklerdir. Bir dünya insanı olarak tüm kültür zenginliklerini kendi içinde yaşayıp, yaşamın ve yaşanmışlıkların etkisini desenlere aktarmaya bayılıyorum. önce sadece desen çizerim; Arap deseni, Ottoman deseni, Kızılderili deseni, ürgüp deseni veya Celtic deseni gibi. Sonra gidebilirsem oralara giderim gidemezsem müziklerini dinlerim. O kültürlerle ilgili filmler seyrederim. Hissetmeye başladığımda desenlerden yola çıkıp onları değişik bağlara kulp toka veya zincirlere eklerim. Zaten bir süre sonra o kültürlerin ruhlarını benimseyip bitmiş tasarımların üzerinde deformasyonlar veya modernize edip tasarımı bitiririm. çok komiktir ki bazen kültürel yemeklerini yapar yerim. Yerken çizimimi tamamlarım. Bu duyu organlarımın hepsiyle o kültürü anlamak için çok yardımcı olur. Koleksiyon bittiğinde aşkım da biter heyecanım da… Sanki bir çocuk doğduktan sonraki sessizliğe bürünürüm.

 

Tasarımlarınızda ağırlıklı olarak hangi taşlara yer veriyorsunuz? Tasarımlarınız nasıl bir işçilik gerektiriyor? 

Tasarımlarımda o kültüre veya desene gidecek taşları kullanmayı seviyorum. Bir Marin koleksiyonunda zümrüt kullanmam asla. Aklıma mercan, incir gelir veya Cosmos koleksiyonunda bol bol ay taşı ve hematit kullanmıştım. İşçilik ise nerede zor işçilikli, ustamı zorlayacak mekanizması olan işçiliği emek ve beyin isteyen modeller var onları yapmak beni motive ediyor. Onları yapmayı, bakmayı seviyorum. Bazı ustalarımızın ürünleri veya yurtdışı fuarlarda vitrinlere bakarken sadece açma-kapama, kilit, zincir ve teknik özelliklerini pimlerini inceler modellerine bakmam bile. Bana böyle öğrettiler. Ne de olsa büyük ustaların elinde yetiştim.

 

“TASARIMCI KİMLİĞİMİ SPORA DA YANSITTIM VE TASARIMLI KUPALAR, TİŞöRTLER, çANTALAR, ŞAPKALAR VE KOLYELER üRETTİM”

Güzellik ve dans yarışmalarının koleksiyonlarını tasarlıyorsunuz. Hatta son olarak 6. Uluslararası İstanbul Dans Festivali’nin ödüllerini, hatıra eşyalarını ve kurumsal kimliğine dair tüm tasarımları da üstlendiniz. Bu iş birlikleri nasıl doğdu? Bu çalışmalar size neler kazandırıyor?

Ben bir tenis oynayıcısıyım. Ve her sene Alaçatı’da Eser Elgür Cup düzenliyoruz. Tasarımcı kimliğimi spora da yansıttım ve tasarımlı kupalar, tişörtler, çantalar, şapkalar ve kolyeler ürettim. Tüm bunlar beğenildi, oyuncuların dikkatini çekti. Ve federasyon kendi organizasyonları için logolarıyla tam bir çalışma desteği istemeye başladı. çok heyecan verici ve vizyonumu besleyen bir çalışmaydı. Bu organizasyonların içinde olmak, beraber çalışmak sanırım sanatçı kimliğimi besliyor. Ben modacı değilim. Ancak kostüm, hele hele de dönemsel ve kültürel veya tiyatro kostümleri yapmayı çok seviyorum. çünkü bir birikim ve araştırma gerektiriyor; anlamak, bilmek yetmiyor. Sanırım kumaşa ruh katmak daha zevkli benim için.

 

Siz yaptığınız sosyal sorumluluk projeleriyle de dikkat çekiyorsunuz. Yakın bir zamanda bu tarz bir çalışmanız olacak mı?

Evet, Tenis ödülleri Gecesi olacak Tenis Aile Komitesi’yle beraber çalıştığımız bir organizasyon. Tenise yatkın olan oynamak isteyen yeteneği olan tüm çocukların imkanlarını arttırmak için kurulan bu komite için muazzam bir gece düzenleniyor. Sanırım Ekim ayında gerçekleşecek. Dünyadaki tüm ünlü temsilcilerin yardımları komiteye ulaşıyor. Herkes elinden gelenin en iyisini yapıyor. Okullara ve durumu olmayan çocuklara ulaşacak bu yardımlar için çok heyecanlıyım. İçinde tasarımlarımla birlikte aktif rol alacağım için kendimi şanslı hissediyorum. Tenis federasyonuna ve tenis aile birliğine benimle birlikte yola çıktıkları için şimdiden teşekkür ederim.

 

“çOCUKLARIM BENİM YAŞAM ENERJİM, ZATEN İŞİMLE BERABER BüYüDüLER”

İstanbul’da ve Alaçatı’da iki atölyeniz bulunuyor. üç çocuk annesi olan başarılı bir tasarımcı olarak hayatınızdaki dengeyi nasıl kuruyorsunuz?

çok zor. Ama zor olan her şey güzel. çünkü emek ister. Emek verilen her şey daha kıymetli. Sevgiyle yapılan her zor iş de kolaylaşıyor sanırım. çocuklarım benim yaşam enerjim, zaten işimle beraber büyüdüler. O yüzden çocuklarım bana her zaman destektirler. Oğullarım mücevher ve imalatından anlar. özellikle 17 yaşında olan ortanca oğlum Mehmet Naci Şenocaklı mücevher işinde en yetenekli ve yatkın olan. Mehmet atölye eğitimini Türkiye’nin en eski ve en iyi mücevher ustası olan babası aracılığıyla çok güzel öğrendi. Elleri atölyede çok marifetli. İşin ustalığını babasından, taşları ise benden öğreniyor. Sanırım muhteşem bir mücevherci yetişiyor. Bu nedenle işimi hem anlıyor hem seviyorlar. Bizden haftalık alarak bu durumu eğlenceli hale getiriyorlar. İşi paylaşınca oyun haline getirdiğinizde sorunsuz bir şekilde yürüyor ve kolay oluyor.

 

“BEŞİNCİ KİTABIMA BAŞLAMAMIN MUTLULUĞU İçİNDEYİM”

Mücevher tasarımcılığı konusunda tüm birikimlerinizi nesiller boyu yaşayacak eserlerle kitaplar halinde gelecek nesillere aktarıyorsunuz. Yeni bir kitap projeniz var mı?

Evet, mücevher tasarımı ve esinlenecek motivasyonu sağlayacak materyellerle çizimi kolaylaştıracak detaylarla ilgili bir kitap çalışmam var. Ancak benim kitaplarım çok araştırma ve zaman içinde edinilen tecrübeler ile geliştiğinden yazım ve hazırlık aşamaları uzun sürüyor. Beşinci kitabıma başlamamın mutluluğu içindeyim. Umarım kısa sürede biter ve yeni mücevher tasarımlarıma ışık tutar.

 

“KENDİMİ EN VERİMLİ YAŞIMDA VE TECRüBEDE HİSSEDİYORUM. çALIŞMAK VE BAŞARMAK BENİM İçİN YEMEK YEMEK KADAR DOĞAL BİR İŞLEV”

Son olarak bizimle hayata bakış açınızı paylaşır mısınız?

Bir Koç burcu kadını olarak uzun dönem hayatı zorlayarak yaşadım. çok çalıştım, çok ürettim, çok gezdim, çok yarattım, çok öğrettim. Ama bu hayatta bunları yapmaktan hiç yorulmadım. Kendimi en verimli yaşımda ve tecrübede hissediyorum. çalışmak ve başarmak benim için yemek yemek kadar doğal bir işlev. Spor yapmadan ve çalışmadan yaşayabileceğimi sanmıyorum. Yine de keyifli, özel, tek, kaliteli proje, organizasyon ve koleksiyonlarla her zaman olacağım. ömrümün yettiği yere kadar eserler üretmek için çabalayacağım. Bu his ve çocuklarım beni hayatta tutan tek şey. Umarım sağlıkla yıllar boyunca hayatımı, işimi yaparak doğru yerlerde ismimi yaşatarak bitiririm. Benim için ne kadar yaşadığımdan çok ne kadar kaliteli ve topluma faydalı, hakkaniyetli, vicdanlı ve dürüst yaşamak önemli. Hayatımda en çok değer verdiğim şey ise vefadır.