Cem Arslan : "Radyo Dinlemek İçin Dünyaya Eleştirel Gözle Bakabilmek Gerekiyor"

Cem Arslan : "Radyo Dinlemek İçin Dünyaya Eleştirel Gözle Bakabilmek Gerekiyor" Cem Arslan : "Radyo Dinlemek İçin Dünyaya Eleştirel Gözle Bakabilmek Gerekiyor"

Türkiye'de ve dünyada yaşanan gelişmeleri kendisine has üslubuyla yorumlayarak dinleyicilerle paylaşan, tecrübeli radyo programcısı Cem Arslan'ın sunduğu ‘Gazoz Ağacı’ programı bundan böyle yeni adresi olan Kafa Radyo'da dinleyicileriyle buluşmaya devam edecek. Keskin zekası, her türlü olaya mizah penceresinden bakabilme yeteneği ve sahip olduğu bilgi birikimiyle Türkiye'de radyo yayıncılığını farklı bir boyuta taşıyan Cem Arslan "Bu iş emekli olunacak bir iş değil. Radyo yayıncılığından ancak öldüğünüzde emekli olabilirsiniz." diyor. Ünlü radyo programcısı Cem Arslan ile ‘Gazoz Ağacı’ programının neden farklı olduğunu ve kendi tarzını nasıl tanımladığını Klass okurları için konuştuk.  

Cem Bey, Kafa Radyo'da, 31 yıllık bir radyo klasiği olan “Gazoz Ağacı” programıyla dinleyicilerle buluşmaya başladınız. Bu yeni projeniz hakkında öncelikle bizlere neler anlatırsınız?
Gazoz Ağacı bu sene 31. yılını kutluyor. Artık insanların radyoda veya televizyonda duymaya, görmeye dayanamadığı haberleri biz günlük doza indirgeyen bir katalizör gibi davranmaya çalışıyoruz. Habersizlik de ekmeksiz, susuz kalmak gibi bir şey. İnsanların dünyada ve Türkiye'de neler olup bittiğini öğrenmeye ihtiyacı var. Ben de bunu sağlamaya çalışıyorum.

'GAZOZ AĞACI HER TÜRLÜ KONUYU BİLGİYLE DONATMAYA ÇALIŞIR'
Gazoz Ağacı'nın diğer radyo programlarından farkı nedir?
Bizim farkımızı benim söylemem abes olur. Bunu dinleyicinin söylemesi lazım. Gazoz Ağacı her türlü konuyu, mevzuyu bilgiyle donatmaya çalışır. Geçmişte yaşanan örnekleri hatırlatmaya, konuyu onlarla bezemeye çalışıyorum. Üzerine de olmazsa olmaz mizahı ekliyorum. En hassas konulara bile değinip manevralar yapıyoruz ve orada espriler üretebiliyoruz. Bana göre programın sevilmesinin ana sebebi de bu.

Radyo programcılığına nasıl başladınız ve yollarınız Kafa Radyo ile nasıl kesişti?
Ben 1992'de medya sektöründe çalışmaya başladım. ATV'nin ilk birkaç personelinden birisiyim. Adı o zaman ATV değil Satel TV'ydi. 1994 yılında Kanal 6'ya geçiş yaptım. Orada bir arkadaşımın yoğun ısrarı ile radyo yayıncılığına ilk adımımı attım. İlk programımı yaptıktan sonra dünyaya sanki radyo programı yapmak için gelmişim gibi hissettim. O günden bugüne sayısız radyo programı yaptım. Daha sonrasında şu anda Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un eşi olan Pervin Ersoy ile beraber programa devam ettik. Kendisi de son derece iyi bir radyocudur. O da kendi işlerine devam etmeye karar verdikten sonra ben tekrar tek başıma yayın yapmaya başladım. Kafa Radyo mert bir radyo, dik duran bir radyo. Hiçbir konudan ve yorumdan kaçmayan bir radyo. Benim Kafa Radyo ile bir araya gelişim daha çok dinleyicinin yoğun isteği ile oldu.

Kendi tarzınızı radyo dünyasında nasıl tanımlıyorsunuz?
Benim sosyal medya hesabımda "Ne sağcı ne solcu. Radyocu" ile 'tarizist' yazıyor. Böyle bir kelime normalde Türk Dil Kurumu'nda yok. Tarizist, tarizi yapan kişi anlamına geliyor. Tariz bir kelime sanatıdır. İçinde göndermeler, imalar barındırır. Benim programımı taklit eden çok fazla kişi oldu. Gazoz Ağacı'nın ana özelliği bilgi olduğu için ben kendimi geliştirmeye çok önem veriyorum. Olayları takip etmeye, çok yönlü yaklaşmaya büyük önem veriyorum. Esprinin en önemli kaynağı da bence bilgidir. Bilgi sahibiyseniz konuları derinleştirebilirsiniz.

"BENİM DİNLEYİCİLERİM BENİMLE AYNI FREKANSTA OLAN İNSANLAR"
Bir radyo programcısı olarak dinleyicilerle ilişkinizi nasıl tanımlarsınız ve onlardan gelen geri dönüşler sizin için ne ifade ediyor?
Sosyal medyadan gelen bazı yorumlar insanı çok üzüp sinirlendirebiliyor. Bir yandan da sizi yanlışlarınızla yüz yüze getiriyor. Sosyal medya bence bizi kendimize getirdi. Özellikle benim gibi sorumlu yayın yapan, vatanını milletini seven ve yayın marifetiyle ülkesine fayda sağlamaya çalışan kişiler için sosyal medyanın varlığı çok önemli. Çünkü biz direkt dinleyicinin kendisinden geri dönüş aldığımız için neyi doğru neyi yanlış yaptığımızı çok iyi anlayabiliyoruz. Benim dinleyicilerim benimle aynı frekansta olan insanlar. Onlarla fikir çatışmasına girmek de benim için büyük bir keyif oluyor.


“RADYO DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİREN BİR ŞEY. TELEVİZYON İSE BANA GÖRE DÜŞÜNCEYİ ÖLDÜREN BİR MECRA.”
Radyo dinleyicisi ile televizyon izleyicisi arasında sizce nasıl bir fark var?
Bence dağlar kadar fark var. Atların önüne yem torbası bağlanır ya... Televizyon da insanlar için böyle bir şey oldu. İnsanların gözünün önüne birtakım diziler konuluyor ve insanlar izliyor. Bir söz var... Sanırım Konfüçyüs söylemiş. ‘Hiçbir şey bilmiyorum diyebilmek için çok şey bilmek gerekir.’ Radyo dinlemek için de dünyaya eleştirel gözle bakabilmek gerekiyor çünkü sizin radyoda anlattıklarınızı dinleyenin kendi kültürüne göre tamamlaması gerekiyor. Bu anlamda radyo düşünceyi geliştiren bir şey. Televizyon ise bana göre düşünceyi öldüren bir mecra.

Radyo programcılığı sizin sadece bir iş mi yoksa içinde bir tutku barındıran özel bir uğraş mı?
Hiç kimse dinlemese bile, kablonun ucu uyduya bağlı olmasa bile benim o odaya girip o programı yapmam lazım. Bu programları yapabilmek, kendimi geliştirmek adına çok uğraştım ve uğraşmaya da devam ediyorum. O bilgileri anlatmadığım zaman bir şeyleri eksik yapmış gibi hissediyorum. Bu iş emekli olunacak bir iş değil. Radyo yayıncılığından ancak öldüğünüzde emekli olabilirsiniz. Radyo programım benim hayatımın bir parçası değil. Benim bir radyo programım var, kalan zamanda da bir hayatım var. Yayıncılık artık bir yaşam tarzı haline dönüşüyor.

Türkiye'deki radyo kültürünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Kafa Radyo'yu tercih etme sebebiniz nedir?
Türkiye'deki en önemli problemlerden bir tanesi insanların sizi anlamak için değil size itiraz etmek için dinliyor olması. İnsanların sizi dinleyip anladıktan sonra yorum yapması olabilecek en güzel şey. Bu anlamda da Kafa Radyo ve Gazoz Ağacı oldukça uyuştu çünkü yayın politikaları birbirine çok yakın. Türkiye'de radyoyu müzik kutusu gibi gören insanlar da var. Bundan dolayı birçok radyocu meslekten uzaklaştı. Günümüzde de ise yeninden konuşan insanlar program yapmaya başladı. Çünkü dinleyiciler artık bir fikir duymak istiyor.