Dentaluna Ağız ve Diş Sağlığı Kliniği’nin Kurucusu Diş Hekimi Arzu Zogun

Dentaluna Ağız ve Diş Sağlığı Kliniği’nin Kurucusu Diş Hekimi Arzu Zogun Dentaluna Ağız ve Diş Sağlığı Kliniği’nin Kurucusu Diş Hekimi Arzu Zogun

Türkiye’de turizm kötü denilse de biz hiç durmadık en çok çalıştığımız dönem bu dönem oldu...

23 yıldır diş hekimliği yapan ünlü Diş Hekimi Arzu Zogun, 17 yıldır Nişantaşı’ndaki kurucusu olduğu Dentaluna Ağız ve Diş Sağlığı Kliniği’nde diş sağlığı ve estetiği alanında yerli ve yabancı hastalarına uluslararası standartlarda hizmet veriyor. Kliniğinin formatını genişleterek personel sayısını arttıran, dışarıdan profesyonel eğitim hizmetleri alıp aynı zamanda dışarıya da eğitim hizmetleri vermeye başlayan başarılı Diş Hekimi Arzu Zogun, “Türkiye’de turizm kötü denilse de biz hiç durmadık en çok çalıştığımız dönem bu dönem oldu” diyerek sağlık turizmiyle ilgili hem Avrupa hem de Orta Doğu ülkelerinden çok büyük talep gördüklerini söylüyor. özellikle implant ve implant üstü protez çözümlerine inanılmaz bir talep olduğunun altını çizen Dentaluna Ağız ve Diş Sağlığı Kliniği Kurucusu Arzu Zogun kliniklerinin büyüme sürecini, sağlık turizmiyle ilgili çalışmalarını ve gelecek planlarını Klass okurları için anlattı.

 

 

 

“Yurtdışından Türkiye’ye gelen VIP hastalara hem İstanbul’u hem Türkiye’yi gezip ülkemize döviz kazandıracak şekilde hem tedavileri hem de turizmle ilgili alabilecekleri tüm hizmetleri verebileceğimiz bir formatta çalışmalarımız başladı. Bunu zaten yapıyorduk şimdi ise bunu tek bir çatı altında toplayacağız.”

 

“Hem konsolosluk bazında hem yurtdışında çok kilit isimlerle yol alıyoruz.. Acenteler bu anlamda biraz pasif kaldılar. Bunu çok net söylüyorum; kendi çalışmalarımın yarısı kadar bile hiçbir acenteden verim alamadım. Acente oldukları için belki daha ucuza yapma çabaları vardı. Ama yurtdışında ister Suudi Arabistan, Katar, Dubai, Kuveyt, ister Belçika’da, Hollanda’da, Almanya’da, İngiltere’de hastalar ucuzdan ziyade iyi iş istiyorlar. çünkü işin ucunda sağlık var.”

 

“Biz estetiği, implantı  iyi yapıyoruz ve sağlık turizminde en faydalı hizmeti vermek için çalışıyoruz. Türkiye’de ve İstanbul’da kendimizi kanıtladık şimdi dünya çapında kendimizi kanıtlamaya çalışıyoruz. Ve ben şimdi İstanbul’daki kliniklerimde personelimin eğitimleriyle ilgili hem yurtdışı hem yurtiçi kaynaklı bir proje içerisindeyim.”

 

Dentaluna Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde önemli yenilikler yapıyorsunuz. Kliniğinizdeki son gelişmelerden bahsederek başlayalım. Kliniğinizle ilgili son gelişmeleri bizlerle paylaşır mısınız?

Biliyorsunuz uzun zamandır sağlık turizmiyle ilgiyle birçok önemli çalışmalar içindeydim. Bu çalışmalarla beraber kliniğimizin de formatını genişlettik. Dışarıdan profesyonel eğitim hizmetleri alıp aynı zamanda dışarıya da eğitim hizmetleri vermeye başladık. Personel sayısını arttırdık. Bu dönem Türkiye’de turizm kötü denilse de biz hiç durmadık en çok çalıştığımız dönem bu dönem oldu. Orta Doğu ve Avrupa’dan da implant konusunda, implant üstü protez çözümlerinde de inanılmaz talep var. Artık minimum implantlarla yani tek çenede ortalama altı implantla hastaya hemen ertesi gün diş takabiliyoruz. Bu hastalar için müthiş bir lüks. çünkü sağlık turizmi denilince insanların aklında “Hem gidelim ucuz tedavi olalım hem de oraları gezelim” mantığı var. Ben sağlık turizminin algısının değiştirilmesinden yanayım. Yurtdışı hastaları buraya “Türkiye’de bu işi çok iyi yapıyorlar” diye gelmeli ve gelmişken de Türkiye’nin eşsiz güzelliklerini yaşasınlar istiyorum ve bu konuda ciddi çalışmalar yapıyorum.

 

Sağlık sektörü ve sağlık turizminin gidişatını nasıl görüyorsunuz. Sağlık turizmi Türkiye’nin önemli bir can damarı olacak mı?

Sağlık konusunda çok güzel bir noktadayız. çünkü dünyadaki bütün teknolojiler ülkemizde mevcut. Dünya ile aynı hızda teknolojiye sahip olabiliyoruz. Dünyada bugün çıkan bir ürün yarın bizim elimize de ulaşmış oluyor. Açıkçası poliklinikler arası olan rekabet de teknolojiyi yakından takip etmemizi sağlıyor. ülkemizin bu gibi durumlarını ben her zaman fırsat olarak değerlendirdim. Bana hiç kimse ekonomi kötü demesin. Ben buna inanmıyorum; çünkü biz çalışıyoruz. Geçen sene ektiklerimizi bu sene biçiyoruz. önümüzdeki sene için de bu sene çok çalışıyoruz. Ve kafamızı kaşıyacak vaktimiz yok. Ben 23 yıldır diş hekimliği yapıyorum, 17 yıldır kendi yerimde hekimlik yapıyorum ve çok kriz gördüm ve her krizi fırsata çevirmeyi bildim. Benim insanlara önerim morallerini bozmadan çok çalışarak bugünlerin üstesinden gelsinler. Ve kriz diye düşünülen dönemleri fırsata çevirmenin daha doğru olduğuna inanıyorum ve bana sorarsınız şu anda çok iyi durumdayız. çünkü her şey belki de olması gereken noktada. İnsanların ayakları yere basar durumda, dünya bazında bakarsak sağlık konusunda iyi bir noktadayız ve birçok ülkeye göre fiyatlandırmalarımız daha iyi.

Kalifiye elemanları daha rahat istihdam etme şansımız var. İnsanlar çalışsın diye, iş hayatında olsunlar diye devletin bu konuda teşviki de var. Bu konuda şüphesi olan varsa gelsin bana sorsun ben öyle bir şey olduğuna inanmıyorum. Hayatımın en yoğun dönemini geçirdim. özellikle Orta Doğu’dan inanılmaz hastalar geldi. çünkü Türkiye’nin duruşu Orta Doğu açısından inanılmaz güzel. Avrupa’dan çok fazla hasta geliyor. Sağlık açısından bakıldığında Avrupa’daki duruşumuz çok güzel. Türkiye’de hem estetikte hem sağlıkta birçok cerrahi yöntemlerde çok iyi olduğumuz gözlemleniyor. çünkü vakamız çok. Bir İsviçre’deki hekimin gördüğü vaka 1 ise bizim gördüğümüz vaka 100… Bu kadar açık var, bu kadar fark var aramızda. Bu rakamsal farklılık da büyük bir tecrübeye dönüşüyor. ülkemizde yapılmış kötü vakaların toparlama tecrübesinden tutun imkansız denen vakaların çözümüne kadar çok değerli sağlık çözümleri sunuluyor. O yüzden biz ülkemizdeki kendi vatandaşlarımıza çok güzel hizmet veriyoruz. Estetikte çok güzel çözümler üretiyoruz ve her türlü sorunlara çözüm bulabiliyoruz. İmplant uygulamalarında, ileri cerrahilerde, vücudu ilgilendiren diğer plastik cerrahların yaptığı tedavilerde kendi vatandaşlarımıza çok güzel hizmetler veriyoruz. Aynı zaman içinde bizim bulunduğumuz organizasyonlardan gördüğüm, bizim oluşturduğumuz platformda gördüğüm yurtdışı hastalarının da öncelikli tercihlerinden oluyoruz. Bu da sağlık turizmini destekliyor. Yeter ki biz bu sağlık turizmini destekleyecek güzel hizmetler verebilelim. Neticede ülkemize döviz gelsin. Mutlu giden hastalar daha sonradan gelecek olan turistler adına da çok büyük önem taşıyorlar. Bu konuda sağ olsunlar hem valilikten hem de devletten destekler görüyoruz. Bu destekleri hakikaten önemsemek lazım.

 

Peki, siz bu konuda nasıl hareket ediyorsunuz? Kimlerle hareket ediyorsunuz?

Benim ortak çalışma yaptığım sağlık turizmiyle uğraşan herkesin ismini bildiği birkaç partnerim var. Ama özellikle bir partnerim var ki onunla birlikte de ileriki dönemlerde projelerimizi sizlerle paylaşacağız. Yurtdışından Türkiye’ye gelen vip hastalara hem İstanbul’u hem Türkiye’yi gezip ülkemize döviz kazandıracak şekilde hem tedavileri hem de turizmle ilgili alabilecekleri tüm hizmetleri verebileceğimiz bir formatta çalışmalarımıza start verdik. Bunu zaten yapıyorduk şimdi ise bunu tek bir çatı altında toplayacağız. Hem konsolosluk bazında hem yurtdışında çok kilit isimlerle yol alıyoruz. Acenteler bu anlamda biraz pasif kaldılar. Bunu çok net söylüyorum; kendi çalışmalarımın yarısı kadar bile hiçbir acenteden verim alamadım. Halbuki işleri bu. Acente oldukları için belki daha ucuza yapma çabaları vardı. Ama yurtdışında ister Suudi Arabistan, Katar, Dubai, Kuveyt, ister Belçika’da, Hollanda’da, Almanya’da, İngiltere’de hastalar ucuzdan ziyade iyi iş istiyorlar. çünkü işin ucunda sağlık var. Ve bunun için gereken neyse bunun bedelini ödemeye hazırlarken bizim bunu ayağa düşürmememiz lazım. Eğer ayağa düştüyse de bunu kaldırmak yine bizim görevimiz. Buna vakıfız ve bundan sonraki hedefimiz de Türkiye’ye gidiliyor ise Türkiye’den en iyi hizmet alınacak. Ve en iyi hizmeti vermeyen varsa bunlar zaten deklare olunuyor. İletişim çağındayız ve hepimizin kimin ne şekilde memnuniyet sağladığını, hastayı zor durumda bıraktığını duyuyoruz, görüyoruz. İyi olan her zaman kazansın ve biz iyiyiz. Türkiye iyiyse spekülasyonlarla bu ancak geciktirilebilir veya yavaşlatılabilir. Ama bunun kimse önüne geçemez.

 

Turizm ülkemiz için önemli bir sektör. O yüzden turizmle ilgili her şey ön planda tutuluyor. Dünyaca ünlü sağlık turizmiyle ilgili markalar da Türkiye’ye yatırım yapmaya başladılar. Siz sağlık turizminin geleceğini nasıl görüyorsunuz, turizmden ne kadar pay alır kendine?

Rakiplerimiz farklılaştı. Şimdiye kadar daha ucuz tedavi veren rakiplerimiz vardı. Hindistan bile bunlardan biriydi. Bizim hedefimiz onlarla rekabet içinde olmak olmamalı. çünkü sağlığı ucuza satmak iyi bir şey değil. Sağlıkta önemli olan hastanın kapı komşusunda tedavi olmuşçasına her dakika hizmet aldığı hekimine ulaşabilmesi. Hasta uluslararası hizmet almalı ve kendi ülkesine döndüğü zaman burada aldığı hizmetin back up’ını orada yaptırabiliyor olmalı. Biz bu konudaki tüm çalışmalarımızı yaptık. Bizi tercih eden yabancı hastaların kendi ülkesinde partnerle anlaştık. Yoksa ‘Hizmeti verdiniz ve hastayla işiniz bitti’ gibi bir şey değil bu. Zaten uluslararası çalışıyor olmamızın şimdiye kadar ektiğimiz tohumları orada koşturmalarımızın en büyük sebebi buydu. Daha büyük bir pay alabilmek, ülke turizmine ileriye dönük katkı sağlayabilmekti.

 

Kaç ülkede yapılandınız bu anlamda?

Dört ülkede yapılandık. Şimdi onun sayısını sağlık turizmi hizmetlerinde birlikte yol aldığım ortağım Leyla Pamukçu ile arttırmak için çalışıyoruz. Bu konuda bir tane daha ofis açacağız ortağımla.

 

Yabancı hastalar niçin diş konusunda Türkiye’yi çok fazla tercih ediyorlar? Nasıl bir hizmet almak istiyorlar?

Aslında yurtdışından Türkiye’ye daha çok, büyük konstrüksiyonlar için (büyük cerrahi işlemler) geliyorlar. Fizik tedavi ameliyatları, implant ameliyatları veya savaş mağdurlarının yüz toparlama gibi çok büyük operasyonları için özellikle Orta Doğu ülkemizi tercih ediyor. Eskiden bizim için Amerika’da tedavi olmak ne ise onlar için de Türkiye’de tedavi olmak aynı mantıkta. çünkü Türkiye hem Müslüman hem de gelişmiş bir ülke. Avrupa ve Amerika’da ne tedavi varsa hepsi burada da var ama diğer bir ayrıcalığı da Müslüman bir ülke olması. Hastanın en büyük isteği doktoruna güvenmektir. Doktorun aslında milliyetine de güvenmeleri önemli dinamiklerden. Amerika’da da çok başarılı Türk doktorlar olduğu için yurtdışındaki hastalar da Türklere güveniyorlar. çünkü biz işimizi iyi yapıyoruz. Bizim bir dönem olumsuz baktığımız beyin göçü kavramının aslında o başarılı Türk hekimler tarafından avantaja dönüştüğünü söyleyebilirim. Bizleri ve ülkemizi çalıştıkları ülkelerde öyle güzel temsil ediyorlar ki bu gerçekten bize büyük katkılar sağlıyor. Bir kere Avrupa’da bu tedaviler çok pahalı ve bir miktar güven sarsılmış durumda. Mesela Avrupa’daki Türkler buraya gelip tedavi olduklarında ve oradaki insanlar da bunları gördüklerinde bu çok etkili oluyor. Ve aynı zamanda uluslararası birçok şeyde de var oluyor olmamızın etkisi büyük. çünkü internet diye bir şey var. İnternete girdikleri zaman insanlar bir ülkenin, bir kliniğin, bir hastanenin ne olduğunu, ne kadar çok bağlantısı olduğunu internette çok rahatlıkla görebiliyorlar.

 

“BİZ ESTETİĞİ, İMPLANTI İYİ YAPIYORUZ VE SAĞLIK TURİZMİNDE EN FAYDALI HİZMETİ VEREBİLMEK İçİN çALIŞIYORUZ”

 

Dentaluna olarak okuyuculara son mesajınız nedir?

Biz estetiği, implantı iyi yapıyoruz ve sağlık turizminde en faydalı hizmeti verebilmek için çalışıyoruz. Türkiye’de ve İstanbul’da kendimizi kanıtladık şimdi dünya çapında kendimizi kanıtlamaya çalışıyoruz. Ve ben şimdi İstanbul’daki kliniklerimde personelimin eğitimleriyle ilgili hem yurtdışı hem yurtiçi kaynaklı bir proje içerisindeyim. Yakında onu da devreye sokacağız