Elvan Bayraktar : Çocuğunuz Her An Sizin Ruhunuzun Ve Vücudunuzun Bir Parçasi”

Elvan Bayraktar : Çocuğunuz Her An Sizin Ruhunuzun Ve Vücudunuzun Bir Parçasi” Elvan Bayraktar : Çocuğunuz Her An Sizin Ruhunuzun Ve Vücudunuzun Bir Parçasi”

Estetik, Plastik Ve Rekonstrüktif Cerrahi Doktoru Elvan Bayraktar İle Kizi Asel Özdemir, Anne-Kiz İlişkilerini Klass’a Anlatti Nişantaşı’nda bulunan kliniğinde hastalarına nitelikli bir estetik cerrahi hizmeti sunan Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Doktoru Elvan Bayraktar, yaşam yolculuğundaki zorlukları kızı Asel ile birlikte aşarak bugünlere gelmeyi başarmış bir isim. Fedakâr ve kendisini evladına adamış bir anne olan Dr. Elvan Bayraktar, hayatının en zorlu dönemeçlerinde daima tek evladı olan Asel’den güç aldı ve onun güzel bir geleceğe sahip olması adına büyük bir mücadele verdi. Hekim kimliğinin yanı sıra müzisyen olarak da tanınan ve şarkılarıyla sevilen bir isim olan Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Doktoru Elvan Bayraktar ile Asel Özdemir, Anneler Günü’nün kendileri için ne anlam ifade ettiğini, birbirleriyle ilgili hayallerini ve birlikte nasıl bir yaşam sürdüklerini Klass’a anlattı.  

Elvan Hanım, siz başarılı bir doktor olarak bilinen ama onun dışında tek kızınız Asel’i büyütürken oldukça zorluklar yaşamış bir annesiniz. 
Öncelikle Anneler Günü ile ilgili duygularınızı öğrenebilirmiyiz?
Elvan Bayraktar: Çocuğunuz her an sizin ruhunuzun ve vücudunuzun bir parçası aslında. Anneler Günü’nde bir hediye ile anılmak tabii ki güzel. Ancak evladımız her anımızda bizim zihnimizde ve kalbimizde. Dünyada insan nüfusunu azaltmak adına yapılan bütün girişimleri hepimiz biliyoruz. Ben aile planlamasıyla daha düzgün ve daha konforlu bir nesil yetiştirme taraftarıyım. Doğan her insanın dünya üzerindeki her güzelliğe ulaşma imkanı varken bunlara ulaşamamanın mutsuzluğu ile yetişen çocuklar var. Ben bir çocuk dünyaya getirdikten sonra ona bir konfor sağlamak zorundayım. Çünkü bizler hiç kimseyi kendi isteği ile dünyaya getirmiyoruz.

“ASEL’İ EMZİRMEYE
BAŞLADIĞIM AN ARAMIZDA
MUCİZEVİ BİR BAĞ OLUŞTU”


Asel dünyaya geldiği ve onu ilk gördüğünüz anda neler hissettiniz?
E. B.: Ben dokuz ay boyunca o benim karnımdayken çocuğuma âşıktım. Bir insan karnındaki çocuğu ancak bu kadar sevebilir. Sonra sezaryenle doğum yaptım. Gözümü açtıktan sonra çocuğumu görür görmez babasına ne kadar benzediğini fark ettim ve büyük bir şaşkınlık yaşadım. O anda tarifi zor bir merhamet ve sevgi hissettim. Onu emzirmeye başladığım an aramızda mucizevi bir bağ oluştu. Asel ailenin ilk çocuğuydu. Herkesin gözü önünde bir evlat düşünün. Ben o kadar çok sevdim ki Asel’i, ona daha iyi bakabilmek için 9 sene uzmanlığımı geciktirdim. Asel okula başladığında artık uzmanlığımı yapmaya karar verdim. O dönemde çok zorlandım. 36 saat nöbet tuttuğum zamanlar oluyordu. Benim mesleğim olan Estetik plastik cerrahi tıbbiyenin en zor branşlarından biri. Sabaha kadar bazen hep ayakta olurduk. O dönemde nöbetlerime bazen çocuğumla gelirdim. Benim için çok zor bir asistanlık süreciydi. Asel ise çok güçlü bir çocuktu. Eşimle de ayrıldığımız için Asel’in hem anne hemde baba duygusunu yaşaması için hepimiz çok destek olduk. Bu dönemi en az tramvayla atlattığını düşünüyorum. Okuldaki öğretmenleri bana hep ne kadar olgun bir çocuk yetiştirdiğimi söylerdi. O benden daha olgun oldu. Benim panik ataklarım vardı, o beni sakinleştirirdi. Bu asistanlık süreci bizi daha da birbirimize bağladı.
Kızınızla ilgili hayalleriniz nelerdir, nasıl bir hayat yaşamasını istersiniz?
E. B.: Ben her ne kadar çok çalışsam da kalan zamanlarımı olabildiğince Asel ile geçiriyordum. Fakat bir yandan da şu gerçeği biliyordum. Onun bir arkadaş, bir eş isteğini ben bir anne olarak karşılayamazdım. Asel, üniversiteyi kazandıktan sonra birlikte İstanbul’a geldik. İkimiz çok güzel ve özgür bir hayat yaşadık. Üniversitedeki ilk aşkı şimdiki eşi oldu. Ben kimsenin yalnız kalmaması gerektiğini düşünüyorum. Her insanın bir ruh eşine, bir sevgiliye ihtiyacı var. Bunun yerini ne anne ne baba doldurabilir. Kızım ve eşi birbirlerini çok sevdi. Evlendiler ve İstanbul’da yaşamaya başladılar. Şimdi beraber çok güzel bir hayatımız var. İş hayatında da birlikteyiz.

Peki kızınızın kariyeri ile ilgili planlarınız oldu mu? Mesela sizinle aynı mesleği yapmasını istediniz mi?
E. B.: Ben Asel’i büyütürken asla tıp okumasını istemedim. Çünkü ben bu mesleği icra ederken çok zorlandım. Kendimi bir kürek mahkûmuna benzetirdim. Kızımın daha keyifli ve mutlu bir hayatı olmasını istedim. Hatta zaman zaman onu biraz daha zorlayacak bir mesleğe yönlendirebilirdim diye düşünüyorum. Ancak ben bunun kararını tamamen ona bıraktım ve kendisinin de en doğru kararı verdiğini düşünüyorum. Ben de doktorluk gibi zor bir mesleği olan bir anne olarak kızımı en iyi şekilde yetiştirdiğime inanıyorum. 

“ANNEM DUYGUSAL, BEN İSE DAHA RASYONEL BİR İNSANIM”

Asel Hanım, peki siz annenizi nasıl tanımlarsınız?
Asel Özdemir: Annem beni tek başına çok zor şartlarda büyüttü. Bu yüzden dışarıdan çok yumuşak gözükse de aslında otoriter bir kişiliğe sahip. Bana gerçekten arkadaş gibi davranır. Onunla her derdimi paylaşabiliyorum. Hiçbir zaman ondan en küçük bir şeyimi bile saklamadım. Çünkü beni hiçbir zaman yargılamadı. Bu yüzden yanlış yapsam da o yanlışlardan hep dönebildim. Aslında onunla karakterlerimiz çok farklı. Annem erken kalkmayı, erken saatlerde müzik dinlemeyi, çalışmayı seven bir insan. Onu evin içinde hiç otururken görmedim. Ben de onun tam aksine geç uyanmayı seven, daha rahat bir insanım. Ancak birlikte çok güzel aktiviteler yapabiliyoruz, birlikte çok güzel zamanlar geçirdik. Annem duygusal ben ise daha rasyonel bir insanım.