Enis Bey, Sartoria Napoletana markasının kurucusu ve özel dikim alanında başarılı işlere imza atmış biri olarak sektörünüze farklılık katmış bir isimsiniz. Öncelikle bize markanızı nasıl kurduğunuzdan bahsedebilir misiniz?
Sartoria Napoletana’nın kuruluş hikayesi 2013’te başladı. İtalyan bir arkadaşım olan Antonia ile kurduk, kendisi aynı zamanda bir terzi. Ben ondan eğitim aldım. Benim asıl işim bu değildi. Ben normalde turizm-işletme mezunuyum ve uzun yıllar boyunca turizm sektöründe bulundum. Özel dikim Türkiye'de büyük bir açıktı. Tabii şimdi önde gelen markalar ve özel dikim yerleri var ama herkesin yaptığı iş aslında çok tekdüze, benim şahsi fikrim böyle. Biz dedik ki bu sektöre niye farklı soluk getirmeyelim. Dünyada farklı iki terzilik türü vardır. Biri İngiliz, biri de İtalyan tarzı. İtalyan deriz ama İtalya'nın da farklı tarzları vardır. Roma'da farklı yapılır, Venedik'te farklı yapılır, Napoli’de farklı yapılır. Bizim coğrafyamıza ve kültürümüze Napoli terziliği daha uygun. Hafif ceket, gömlek gibi tabir ettiğimiz günlük hayat için daha uygun bir terzilik kültürleri var. İlk öncelikle kendi kültürümüze bakarak bir Ar-Ge çalışması yaptık. Sonra baktık ki zaten bazı hazır giyim mağazalarında ve markalarında İtalyan marka satışları da yapılıyor, insanlar bunları giymekten mutlu oluyorlar. Bizde özel dikimi bu şekilde konumlandıralım dedik. Tabii ki müşterimiz isterse İngiliz tarzında diktiğimiz de oluyor ama bizim mottomuz ve yaptığımız asıl tarz Napoli terziliği. Markamızı kurduktan sonra işlerimiz daha da hızlı ilerlesin diye atölyemizi kurduk. Çünkü iş yapmanın terminleri biraz sorunlu ülkemizde. Yetenekli ve usta terzilerimizi biraz da Napoli tarzında eğittik. Şimdi hem Türkiye’de hem İtalya’da üretimlerimize devam ediyoruz.
‘DÜNYA MARKALARINDAN TAMAMEN ORGANİK KUMAŞLAR KULLANIYORUZ’
Kıyafetlerin dikimini nasıl gerçekleştiriyorsunuz ve kumaşlarınızı seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Tamamen vücut anatomisine uygun bir şekilde dikiyoruz. Gerekirse 2-3 prova yapıyoruz, gömleklerimizde ve pantolonlarımızda da keza bu şekilde. Geleneksel kesim öneriyoruz müşterilerimize. Diyoruz ki vücut anatominiz uygunsa mutlaka pantolonlarınızda yüksek bel ve pileleriniz olsun. Ceketlerimiz hafif ama istiyoruz ki vücudu sarsın, dar ise de gün içinde insanı rahatsız etmesin. İstediğimiz bir şey de şu; ceketi çıkartırız kırışmasın vesaire diye ama öyle bir ceket dikmek isteriz ki insanlar bu ceketlerle saatlerce rahat bir şekilde oturabilsin. Ceket onu rahatsız ettiği için çıkartıp sandalyenin arkasına asma ihtiyacı duymasın. Her işini yaparken rahatlıkla kullanabilsin. Dünya markalarından tamamen organik kumaşlar kullanıyoruz. Asla ne olduğu ile markasını bilmediğimiz, dokusu ve karışımı belli olmayan kumaşları kullanmıyoruz. Zaten öyle tarz kumaşlar özel dikime gelmiyorlar daha çok konfeksiyon ve tekstil için yapılmış oluyorlar.
Sizi farklı kılan özellikleriniz nelerdir?
Atölyemizde 2 bazen 3 prova yapıyoruz, böylelikle müşterimizin tam kalıbı ortaya çıkıyor. İlerleyen süreçlerde kilo ve anatomisi çok değişmediği sürece aynı kalıptan devam ediyoruz. Model konusunda en ufak bir sıkıntımız yok. Her türlü ceket, gömlek, pantolon modelleri yapabiliyoruz. Elimizden geldiğince bütün kişiselleştirmeyi yapmaya çalışıyoruz tüm ürünlerde. Çok enteresan isteklerde çıkabiliyor müşteriler tarafından. Onları da yapmaya gayret ediyoruz. İnsanların mağaza mağaza gezip alışverişe ayırdığı vakti bazen keyiftir ama bazen ızdıraba da dönebiliyor. O zamanı olabildiğince asgariye indirmeye çalışıyoruz. Sınırsız bir kumaş koleksiyonumuz var, 20 binin üzerinde kumaş opsiyonumuz var. Renkler, desenler çizgiler vesaire ve bunlar zamansız tasarımlar. Yani bugün diktiğimiz bir ceketin deseni, kumaşı bundan 50 sene önce popüler olabiliyor, 20 sene sonra da popüler olabileceği anlamına geliyor. Dolayısıyla bizim ana akım modayla bir alakamız yok. Biz insanlara her zaman kalıcı moda dediğimiz ürünleri teslim etmeye çalışıyoruz.
Kıyafet dikmenin yanı sıra müşterilerinize sunduğunuz yan ürünler de var. Onlardan da biraz bahsedebilir misiniz?
Dünyanın dört bir yanında gücünü ispat etmiş markalardan oluşturduğumuz bir aksesuar grubumuz var. Şemsiyesinden bastonuna, kol düğmelerinden çeşitli mücevherat ürünlerine kadar aklınıza gelebilecek ne varsa. Aslında dükkân küçük bir gardırop gibi. Bu da lazım diyebileceğiniz her obje bulunuyor özel dikimin yanı sıra. Bir tek ayakkabıya giremiyoruz çünkü orası sonsuz bir okyanus, bunun için ciddi bir alana ihtiyacınız var. Eskiden kişiye özel ayakkabılar da yapıyorduk fakat o çok riskli bir iş ve bizim bunu dair büyük bir profesyonelliğimiz yok. Biz aslında neyde profesyonelsek ona eğilmeye ve vakit ayırmaya çalışıyoruz. Yani her şeyi yapabiliriz, her şeyi sağlayabiliriz, her şeyi tedarik edebiliriz gibi bir durum yok. Ben günlük hayatımda neyi kullanmak istiyorsam müşterime ve dostlarıma da onu öneriyorum.