Erkek Olsam Kendime Âşık Olurdum

Erkek Olsam Kendime Âşık Olurdum Erkek Olsam Kendime Âşık Olurdum

Ünlü şarkıcı Deniz Seki, 20 kilo zayıfladı, adeta gençleşti ve yeni imajıyla magazin gündeminde. Herkes fotoğraflarında göründüğü kadar zayıflayıp zayıflamadığını, değişip değişmediğini merak ediyor. Kendisi de "Eski Deniz’i sevmiyordum. Onu yolladım, yeni Deniz’i getirdim" diyor. Yakın zamanda ‘Savaş ve Aşk’ isimli şarkısını çıkaran Deniz Seki'yle hayatında açtığı yeni dönemi Klass okurları için konuştuk.  

Size herkesin merak ettiği soruyu sorarak başlamak istiyoruz. Deniz Hanım, yeni şarkınız için çektirdiğiniz fotoğraflarla her yerde konuşuluyorsunuz. O fotoğrafların ne kadarı photoshop ne kadarı gerçek?
“Ne kadar photoshop var” lafına çok kızıyorum. Buse Tirman, Türkiye’nin en önemli fotoğraf sanatçılarından biri ve fotoğraflarım onun çektiği fotoğraflar... Hepsi gerçek. Zaten eski Deniz’i sevmiyordum. Onu yolladım, yeni Deniz’i getirdim. Bunun içinde photoshop falan gibi şeyler aramayın. Bacaklarım, vücudum incecik. Çok şükür, olmam gereken kıvama geldim. Yakında da görürsünüz zaten. Şu an pandemi nedeniyle çok fazla ortaya çıkmayı istemiyorum. Kendime de dikkat etmeye çalışıyorum. Çünkü hasta bir annem var, kendimi muhafaza ediyorum.

Nasıl kilo verdiniz?
Şeyda Coşkun hayatıma giren sihirli değneğim oldu. Tabii, çok zorlu bir yoldu. Ama Şeyda çok disiplinli. Bana da bu konuda disiplinli olmayı öğretti. Beslenmeyi ve sporu çok sağlıklı şekilde hayat tarzıma dönüştürecek biri haline getirdi beni. Antidepresan alıyordum. Onu bile bıraktırdı.

Kaç kilo verdiniz?
Kısa sürede 20 küsur kilo verdim. Ardından koruma dönemine geçtik. İnsan arada 1-2 kilo alıyor, veriyor. Hemen Şeyda’ma başvuruyorum. Detoks sularıyla bir haftalık kamplarla yola devam ediyoruz. Operasyondan ötürü pilates ve spora küçük ara verdim, hemen başlayacağım. Vücudumla ilgili söyleyeceklerim bu kadar.

“BÜYÜK NAZARA GELDİM. EVDE HER GÜN ADAÇAYI YAKILIYOR”
Özçekim ya da hikaye atmıyorsunuz. Bu da kafada soru işareti yaratıyor. Kendinizi saklıyor musunuz?
Sosyal mecradan çok anlayan biri değilim. Teknolojiye de pek bayılmıyorum. Ben manuel bir kadınım. Ama dünya bunun üzerine kurulduğu için kendime bunlarla ilgilenen bir ekip kurdum. Yine de gündelik fotoğraflar ve özçekimler de yüklediğim oluyor. O yüzden bir sıkıntı yok. Ama büyük nazara geldim. Evde her gün adaçayı yakılıyor. Geçen gün ocağım patlıyordu. Sonra sağ gözümde kocaman bir arpacık çıktı ve gözüm kapandı.


“BENİM YÜZÜMDE KÜÇÜK DOKUNUŞLAR VAR, O KADAR”
“Deniz kilo vermiş ama bu yüz onun değil” diyenlere ne diyeceksiniz?
Benim yüzümde küçük dokunuşlar var, o kadar. O da normal, 50 yaşındayım. Yoksa Fransız askısı falan yok yani.

Yeni Deniz’den memnun musunuz?
Çok memnunum. Eski hüzünlü, kilolu Deniz’den çok sıkılmıştım. Ama o Deniz’in de sebepleri vardı. Bir sürü yaşanmışlıklar, geçmiş travmalar, annemin hastalığı, kardeşimin beyin ameliyatı… Bunlara çok üzüldüm. Üzüntü insana yarayan bir şey değil. Pandemi sebebiyle de kaç aydır evde yaşıyoruz. Mikrofonumu, alkışlarımı özledim. Ama pandemi ortamında üretmek de içimden gelmedi. Ben de biraz kendime yatırım yaptım. Kendime “Sıkıldığın Deniz'i yolla, İngiltere’den küçük kız kardeşi gelsin” dedim. Sıkıldığım Deniz’i gömdük, gönderdik.

“HABER İZLEYEMİYORUM. KADINA ŞİDDET HABERLERİNİ GÖRÜNCE SAÇLARIMI YOLASIM GELİYOR”
İçsel olarak nasıl yenilikler var?
Hepimiz gibi gelgitli. Haber izleyemiyorum. Kadına şiddet haberlerini görünce saçlarımı yolasım geliyor. İnsanlar kudurmuş, delirmiş durumda! “Dünyanın çivisi mi çıktı Allah’ım” diyorum ama umudumu kesmiyorum. Çünkü umut kaybolunca her şey kayboluyor. Her yeni güne penceremi açıp “Melekler içeri, şeytanlar dışarı” diye başlıyorum, bunu da Kenan Erçetingöz’den öğrenmiştim.
 
“PARMAĞIM ACIDIĞI ZAMAN BİLE ONA KIYAMIYORUM. KENDİMİ SEVMEYİ ÖĞRENDİM. ESKİDEN KENDİMİ SEVMİYORMUŞUM”
Fiziğinizdeki değişimler sebebiyle sosyal medya şiddetine maruz kalanlardan oldunuz diyebiliriz. Neden bu kadar acımasız olduk sizce?
Medya takip benim haberlerim için kullandığım mecra. Her sabah oraya hakkımda çıkan haberler geliyor. Bakmıyorum bile. Çünkü canımı sıkmak istemiyorum. Yıllar içinde o kadar canım sıkıldı ki... Parmağım acıdığı zaman bile ona kıyamıyorum. Kendimi sevmeyi ve bununla baş etmeyi, nasıl yaşamam gerektiğini öğrendim. Eskiden kendimi sevmiyormuşum, “Önce canan, sonra can” diyormuşum. Şimdi tam tersi, “Önce can” diyorum.

Hayatınızda bir şeyi geri almanız gerekse…
Benim keşkelerim yok. Neysem oyum. Bana seni 18 yaşına döndürelim deseler, asla istemem. Yaşanmış yaşanmıştır. Olmuşla ölmüşün çaresi yok.

Kendinizde en gurur duyduğunuz şeylerden birini söylemeniz gerekse?
Allah’ın sevgili bir kuluyum. Bir sürü kez düştüm ama aslanlar gibi ayağa kalktım. Güçlü bir kadın olduğum için kendimle gurur duyuyorum.

En son ne zaman ağladınız?
Rasim Öztekin’in öldüğü an. Bir de sevdiğim arkadaşlarım Ebru ve Aslı’nın annesini kaybettiğimizde ağladım.

Şöhreti hep en uçlarda yaşadınız; en zirveyi de gördünüz, kötü şeyleri de…
Hayat böyle; inişli çıkışlı. Bir sabah kalkıyorsun çok mutlusun, ertesi sabah kalkıyorsun biraz sen de bulutlusun. Herkesin sorumlulukları var. Bunlarla başa çıkabilmenin de ruhsal gidiş gelişleri var.

Keşke şöhret olmasaydım dediğiniz zamanlar oldu mu?
Şöhreti şöyle algılıyorum; ben müzik aşkıyla yaşıyorum. Eğer müziğe âşık olmasaydım, bu işi bir saniye yapmazdım. Ne kadar okullu olmasam da Allah tarafından verilen bir yeteneğim var. 5 yaşında da böyleydim, 50 yaşında da böyleyim. O yüzden bu aşkla yaşıyorum.

Yeni şarkınız ‘Savaş ve Aşk’ yayımlandı. Biraz bahsedebilir misiniz?
Hem bedenen hem ruhen kendimi değiştirdim. Yapım şirketimi de... Artık Polat Yağcı’yla çalışıyorum. Yakında bir ‘Best of’ yapacağız. 150’ye yakın şarkı yazmışım. 25’inci yılım, albümde de 25 şarkı olacak. Ama bu meşakkatli bir iş. Bu arada sevenlerime bir şey vermem gerek diye düşündüm. Bu şarkıyı da Polat bana getirdi. Sözler Gökhan Şahin, müzik Nezih Ünen’in. Sözleri itibariyle sanki ben yazmışım gibi hissettim.

“SÖZLER KURŞUN, DUDAK SİLAHTIR”
Şarkıda “Savaşta ve aşkta her şey mubah” diyor. Gerçekten öyle mi?
Evet, mubahtır. Sözler kurşun, dudak silahtır.

Siz aşk için nasıl bir mücadele verdiniz?
Aşk üç harften oluşan çok küçük bir kelime ama içi çok dolu. A, Ş, K… Çok büyük… Ben de büyük mücadeleler verdim. Aşksız hayatta yaşanmıyor ama aşk sadece karşı cinse beslenecek bir duygu da değil. O kadar çok şeye âşık olabiliyorsun ki; evindeki kediye, köpeğine, baharda açan çiçeğe…

Siz bir erkek olsanız kendinizle sevgili olur muydunuz?
Erkek olsam kendime âşık olurdum.

“BEN HERKESİ TAHAMMÜLLÜ OLMAYA, TEVEKKÜL ETMEYE DAVET EDİYORUM”
Sizin şarkılarınız yıllar geçse de dinleniyor. Ama yeni çıkan isimlerin, günümüz şarkılarının ömrü çok kısa sürüyor. Neden?
Çok fazla yeni sanatçı arkadaşım var. Hepsinin yolu açık olsun. Gemisini yürüten kaptandır. Ama bazen dinlemeye tahammül edemediklerim de oluyor. Herkes üretme peşinde, bu bile güzel. Üretin ama her şeyi de bu kadar çabuk tüketmeyin. Hayat fast food’a dönüştü. İnsanlar her şeyden bunalıyor. Ben herkesi tahammüllü olmaya, tevekkül etmeye davet ediyorum. Tabii bunun için sanırım hayattan bir tokat yemek gerekiyor. Çünkü tokat yemeden ayağa kalkamıyorsun. O sınavdan da aynı hataları yapmamak adına kendine bazı dersler çıkarman lazım.

 

Deniz Seki