Ferhat Fazlıoğlu : “Just Evora’da Beklentiler Çok Yüksek. Çünkü Globalde İsmi Duyulan Bir Mobilya Markası Olmak İstiyoruz”

Ferhat Fazlıoğlu : “Just Evora’da  Beklentiler Çok Yüksek.  Çünkü Globalde İsmi Duyulan Bir Mobilya Markası Olmak İstiyoruz” Ferhat Fazlıoğlu : “Just Evora’da Beklentiler Çok Yüksek. Çünkü Globalde İsmi Duyulan Bir Mobilya Markası Olmak İstiyoruz”

Ünlü İç Mimar Ferhat Fazlıoğlu, Just Evora’nın Tasarım Vizyonunu Klass’a Anlattı Just Evora Uluslararası Projeler Sorumlusu, İç Mimar Ferhat Fazlıoğlu, firmanın uluslararası alanda geliştirdiği projelerin her aşamada kusursuz bir şekilde ilerlemesini sağlayarak, Just Evora’nın marka kimliğini, Türkiye’nin mobilya alandaki gücünü ve özgün tasarım anlayışını en iyi şekilde yansıtıyor. Dünyanın farklı ülkelerinde, farklı zevk anlayışlarına sahip müşterilerinin talep ve beklentilerini en iyi şekilde anlayıp, onları büyük bir disiplin ve ustalık ile hayata geçiren İç Mimar Ferhat Fazlıoğlu, Just Evora’nın global bir marka olma hedefi ve vizyonu doğrultusunda büyük bir özveriyle çalışıyor. Ünlü iç mimar, tüm proje ve çalışmalarında sürdürülebilirliğe de büyük bir önem vererek tüm çalışmalarını çevre dostu, doğal malzemelerle gerçekleştiriyor. Just Evora Uluslararası Projeler Sorumlusu, başarılı İç Mimar Ferhat Fazlıoğlu ile marka ile yollarının nasıl kesiştiğini, yurt dışındaki projeleri nasıl yönettiğini ve kendisini mesleğinde farklı kılan özelliklerini Klass okurları için konuştuk.  

Ferhat Bey, öncelikle sizi daha yakından tanıyarak Just Evora ile yollarınızın nasıl kesiştiğini öğrenebilir miyiz?
Doğma büyüme İstanbulluyum. Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümü mezunuyum. Yaklaşık 25 senedir bu mesleği sürdürüyorum. Türkiye ve yurt dışında birçok projede çalışma fırsatım oldu. Daha çok mobilya üretimi, imalatı ve tasarımı alanında kendimi geliştirdim. Just Evora ile yollarımız İlknur Cici hanım sayesinde kesişti. Markayı daha önce de tanıyordum. İlknur Hanım ile de geçmişte birlikte çalışmıştık. Kendisinden gelen bir teklifle ben de buraya katıldım.

“BİR PROJENİN BAŞARISI, O PROJENİN NASIL YÖNETİLDİĞİNE BAĞLIDIR”
Mimarlık ve proje yönetimine olan ilginiz nasıl başladı?
Aslında bu ilgi bizim mesleğimizin gerekliliği. Çünkü belirli bir disiplin içinde devam etmezseniz üretilen ürünlerden ve ortaya çıkan projelerden ne bunu talep eden taraf ne de uygulayıcı kısım memnun kalır. Teknik olarak baktığınızda bir projenin başarısı, o projenin nasıl yönetildiğine bağlıdır. Doğru zamanda doğru ekibin, doğru yerde çalışıyor olması her iki tarafı da memnun eder. Örneğin boş bir dairede önce boya ustası sonra da elektrik ustası çalışırsa sonrasında tekrar sıva ve boya işi yaptırmak zorunda kalabilirsiniz. Mesleğe ilk başladığım zamanlarda en çok odaklandığım konu buydu. O dönem yanlarında çalıştığımız, büyüklerimiz olan mimarlarımızın projeyi idare etme, ekipleri yönetme şekli, malzeme bilgisi ve sorunları çözme becerisine hayran kaldım. O yüzden bu mesleğe yöneldim.

Tasarımlarınızda nelerden ilham alıyorsunuz?
Kendi tarzımı göz önünde bulunduracak olursam ben brütal mekanları seviyorum. Doğal ve yalın malzemelerle yapılan fonksiyonel yapıları daha çok tercih ediyorum. Ama brütalin Türkiye’de çok fazla bir yeri olmadığı için onun yerine aynı şekilde doğal malzemeleri kullanarak fonksiyonel ve birden fazla özelliği taşıyan ürünler üretmeyi tercih ediyorum. Ancak her şeyden önce müşteri taleplerini esas alarak projemizi gerçekleştiriyoruz.

Peki, farklı ülkelerde yürüttüğünüz projelerde en çok karşılaştığınız zorluklar nelerdir? Kültürel farklılıklar iş süreçlerini etkiliyor mu?
Bizim ülkemizin çok farklı bir hamuru var. Bizde her şey çok hızlı ilerler. Biz, mesai mefhumu olan insanlar değiliz. Bir an önce finale varmaya çalışıyoruz. Yurt dışında durum böyle değil. Oradaki insanların çalışma şekli ilk dikkatimizi çeken şey oldu. Oradaki insanların alışık olduğu malzemelere adaptasyon da biraz zaman alıyor. Örneğin Afrika’da Sahra altında bir yer yapıyorsanız alçıpan duvar uygulaması yaptığınızda bizdeki gibi alçının üzerine bir kat karışık alçı sıva, onun üzerine saten sıva, onun üzerine de boya şeklinde bir uygulama yapılmıyor. Orada genelde alçıpanın üzerine sadece birleşim yerlerine bir ince tamir sıvası çekilip direkt üzerine boya yapıyorlar. Ya da seramikte tercih ettikleri renkler, alışkanlıklar gibi birçok değişik etken var. Ama uyum sağlamak zor değildir. Dünyanın neresine giderseniz gidin insanların beklentileri temelde aynı. Bütün dünyada ticari anlamda da iş süreci anlamında da istekler nettir. Güven, doğru fiyat ve kalite. Bir diğer önemli konu da taahhüt edilen ve talep edilen projenin birbirini karşılıyor olması. Bu yüzden kültürel olarak farklılıklar olsa bile temelde değişen çok fazla bir şey yok. 

Ferhat Bey, Just Evora’nın marka kimliği ve mimarlık anlayışı sizin tasarım anlayışınızı nasıl etkiliyor?
Beni biraz zorluyor diyebilirim. Çünkü beklentiler çok yüksek. Globalde ismi duyulan bir yer olmak istiyoruz. Eğer böyle bir beklentiniz var ise rakiplerinizden bir adım önde olmanız gerekiyor. Bunun için iyi hizmet verip, iyi malzemeyi doğru fiyata sunuyor olmanız gerekir. Piyasada rakiplerinizde olmayan ürün ve hizmetleri de sunmalısınız. Türkiye hizmet sektöründe dünya genelinde yukarı seviyelerde olduğu için bu durum beni biraz zorluyor. Çünkü yeni fikirler ve ürünler sunmak için burada sürekli geliştirme çalışmaları yapıyoruz.

Uluslararası ekiplerle çalışırken iletişim ve iş birliğini sağlamak için siz hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?
Yurt dışına çıktığımızda tek tek personel bulmaktansa belirli ekiplerin başında bulunan bir firmaya yönlenmeyi tercih ediyoruz. O noktada hem Avrupa’da hem Türki Cumhuriyetler’de hem de Afrika’da bağlantılarımız var. Bu bağlantılarımız sayesinde gerekli ekiplere ulaşabiliyoruz. Tek tek ekibi yönetmek yerine ekibin başındaki firma ile iletişimde olmak ve düzenli olarak projenin takibini sağlamak bize zaman ve enerji kazandırıyor.

Uluslararası global ölçekteki mimarlık trendlerini düşündüğünüzde ve Türkiye ile kıyasladığınızda ne gibi farklar görüyorsunuz?
Birincisi global çapta bayrağı önde götüren ülkelerin hepsinde mimarların ve tasarımcıların toplum içerisindeki yerleri biraz daha farklı. Biraz daha görece rahat şartlarda çalışıyorlar. Bu yüzden de daha esnek davranıp daha iddialı hareket edebiliyorlar. Biz hıza odaklı olduğumuz için bunu yapamıyoruz.

Sürdürülebilirlik ve yenilikçilik uluslararası projelerde ne ölçülerde ön plana çıkıyor? Bu konuda neler söylersiniz?
Geçtiğimiz iki yıl içinde bu konu ile alakalı çok ciddi yaptırımlar hayata geçirildi. Sizden talep edilen ürünlerin içerisinde kullanılan malzemelerin doğa dostu olmasının haricinde onları üreten fabrikanın da ne kadar yeşil olduğunu denetlemeye başladılar. Dolayısıyla önümüzdeki süreçlerde Avrupa ile Amerika’ya ürün göndermek zorlaşacak. Ülkemizdeki hammadde üreticileri bunu öngörüyor. Biz de burada, Just Evora’da kullandığımız malzemelerde sürdürülebilir ve geri dönüştürülebilir malzemelere yer vermeye başladık.

Sizin kendi tasarımlarınızda sizi farklı kılan nedir?
Ben iyi bir dinleyiciyim. Müşteri taleplerini doğru alırsanız onlara doğru ürünü sunabilirsiniz. 25 yıllık meslek hayatımda en çok önem verdiğim şey bu oldu. Dünya geneline baktığımızda da müşteriler dinlenmek ve anlaşılmak istiyor. Dolayıyla biz her zaman son kullanıcının isteğine ve ne hayal ettiğine bakıyoruz.

“DOKUSUNU VE RENGİNİ DEĞİŞTİREREK HERKESİN KENDİSİNE UYGUN HALE GETİREBİLECEĞİ ÜRÜNLER GELİŞTİRMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Son yılların mimarlık trendleri nelerdir?
Geçtiğimiz iki-üç yıl içinde başlayan minimalist-bohem bir akım var. Etrafımızda yeni açılan mekanlarda ve ürünlerin tasarım trendlerinde kullanılan kumaş ve dokularda bunları görüyoruz. Yavaş yavaş bu trend yerini yeni tarzlara bırakmaya başlayacak. Bundan sonra tek bir tasarım trendinin liderliği alıp piyasayı domine edeceğine inanmıyorum. Çünkü sosyal medyanın da etkisiyle insanlar diğer tasarımları da görebiliyorlar. Biz de 2025-2026 sezonu için özellikle Eylül ayından itibaren çıkaracağımız yeni kreasyonda; belli bir tarza ve konsepte haiz ürünler yerine kişiye özel, farklı tarzlarda, sadece dokusunu ve rengini değiştirerek herkesin kendisine uygun hale getirebileceği ürünler geliştirmeye çalışıyoruz.