Funda Sadikahmet : “Meslek Hayatim Boyunca Cübbemi Her Zaman Tüm Sosyal Ve Siyasi Kimliklerimin Üzerine Giydim
Sadikahmet Hukuk Bürosu Kurucusu Av. Funda Sadikahmet, Hukukçu Olma Hikayesini Ve Meslekteki Başarisini Klass’a Anlatti 1982 yılında Gümilcine’de dünyaya gelen ve Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Av. Funda Sadıkahmet, hukuk dünyasının başarılı isimleri arasında yer alıyor. Sadıkahmet Hukuk Bürosu olarak ofislerinde devlet kurumlarının dava ve toplu icra takipleri ile özel şirketlere danışmanlık ve hukukun birçok alanında hizmet verdiklerini ifade eden başarılı avukat, yaptıkları her işte müvekkillerinin çıkarlarına öncelik verdiklerini ve hiçbir zaman maddi saiklerle hareket etmediklerini, insanları dini, dili, ırkı ya da görüşü ne olursa olsun ötekileştirmeden dinleyip her daim onların penceresinden bakmaya gayret ettiklerini sözlerine ekliyor. Aynı zamanda Batı Trakya Türklerinin hak mücadelesinde bir simge haline gelmiş olan Dr. Sadık Ahmet’in kızı olan Funda Sadıkahmet, babasının hayat hikayesinin anlatıldığı ‘Sadık Ahmet’ filminin beyaz perdeye aktarılmasının son derece gurur verici olduğunun altını çizerek filmin kendisi için de bir yüzleşme olduğunu belirtiyor ve babasının hayatındaki anlam ve önemine de vurgu yapıyor. Sadıkahmet Hukuk Bürosu Kurucusu Av. Funda Sadıkahmet ile meslekteki başarı sırlarını, ‘Sadık Ahmet’ filmini Klass okurları için konuştuk.
24 Nisan 1982 tarihinde Batı Trakya’nın Gümülcine şehrinde doğdum. 24 Temmuz 1995 yılında şüpheli bir trafik kazasında babam Dr. Sadık Ahmet’in vefatı ve şahsımın da ağır yaralı olması nedeniyle oradaki eğitimimi yarıda bırakmak zorunda kaldım. Sonrasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin beni ve ailemi ambulans uçakla İstanbul’a getirmesiyle, İstek Bilge Kağan Okulları’nda orta ve lise eğitimimi tamamlamamın ardından Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. Akabinde Avukatlık stajımı tamamlayıp Sadıkahmet Hukuk Bürosu’nu kurdum. Hukukun dışında sanata olan ilgim sebebiyle 2005 yılında ilk şiir kitabım ‘Kardan Kız’ ve ilk ebru ve yağlı boya karma resim sergimi açtım. 2014 doğumlu ‘İlke Işık’ adında bir kız çocuğu annesi olup, Yunanca, İngilizce ve Almanca bilmekteyim.
Müvekkillerinize hukukun hangi dallarında hizmet veriyorsunuz?
Şahsen severek çalıştığım dallar arasında başta Ceza Hukuku ve Aile Hukuku yer alıyor. Ancak ofis olarak hizmet verdiğimiz devlet kurumlarımızın dava ve toplu icra takipleri ile özel şirketlere danışmanlık ve hukukun birçok alanında hizmet veriyoruz. Ayrıca Sağlık Hukuku, Enerji Hukuku, Spor Hukuku ve Fikri Sinai Haklar Hukuku alanlarında da sertifikalarım mevcuttur.
Hukukçu olmaya nasıl karar verdiniz? Babanızın verdiği ‘Demokrasi ve İnsan Hakları’ mücadelesinin meslek seçiminizle bir ilgisi oldu mu?
Kendimi bildim bileli rahmetli babam Dr. Sadık Ahmet’in haklı mücadelesinin her anında tüm aile fertlerimizle yer aldık. Kendisine ve toplumuna ‘Türk’ dediği için Yunan Mahkemeleri tarafından hapis cezasına hükmedildiğinde ben henüz 8 yaşımdayken babamı Selanik Dudullu cezaevinde ziyaret eden bir çocuktum. Demir parmaklıkların arasından babamı koklamayı o yaşlarda öğrenmiştim. Zira her fırsatta Yunan Polisleri tarafından gözaltına alınan babamı karakol nezaretinde defalarca görmüş bir çocuk da oldum. Yargılandığı mahkemelerde her zaman hemen arkasındaki sandalyede oturup izleyen ve çocuk aklımla anlamaya çalışan bir çocuktan farklı bir meslek de beklenemezdi sanırım. Zira vefatından sonra Atina Mahkemeleri’nde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde onun haklı mücadelesinin ve şüpheli ölümünün de mirasını sürdürmek bizlere kalmıştı. Üniversite tercihlerimde hukuk dışında başka hiçbir bölüm tercihim yoktu. Her fırsatta “genel cerrah olacağıma avukat olsaydım davalarım için çalışmakla vakit kaybetmezdim” derdi. Sanırım biraz da onun hayalini gerçekleştirmek istedim.
‘CÜBBEMİ HER ZAMAN TÜM SOSYAL VE SİYASİ KİMLİKLERİMİN ÜZERİNE GİYDİM’
Mesleğinizdeki başarı sırrınız nedir?
Meslek hayatım boyunca cübbemi her zaman tüm sosyal ve siyasi kimliklerimin üzerine giydim. Bununla birlikte karşımdaki meslektaşlarımın ve temsil ettikleri tarafları da her zaman sosyal ve siyasi kimliklerinden bağımsız birer birey olarak gördüm. Bu sebeple hiçbir zaman karşıdan gelen tehdit ve baskılara karşı boyun eğmedim.
‘SIR SAKLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ SADIK AHMET HUKUK BÜROSU’NUN HER FERDİNİN EN TİTİZ YÖNÜ OLDU’
Sadıkahmet Hukuk Bürosu olarak sizi
diğer hukuk bürolarından ayıran özellikler nelerdir?
Hiçbir zaman maddi saiklerle hareket etmedik ve insanları dini, dili, ırkı ya da görüşü ne olursa olsun ötekileştirmeden dinleyip her daim onların penceresinden bakmaya gayret ettik. Yaptığımız her işte müvekkillerimizin çıkarlarına öncelik verdik. Maddi menfaat elde edeceğimiz fakat müvekkilimizin zararına olacak her türlü iş ve işlemi yapmaktan son derece imtina ettik. Elbette avukatlık mesleğinin olmazsa olmazı olan sır saklama yükümlülüğü de Sadık Ahmet Hukuk Bürosu’nun her ferdinin en titiz yönü oldu.
Funda Hanım, babanız Dr. Sadık Ahmet, Batı Trakya Müslüman Türk azınlığının demokratik hakları için yıllarca mücadele eden önemli bir şahsiyetti. Babanızın mücadelesinin sizin hayatınızda nasıl bir etkisi oldu?
Bana haklı olduğuna inandığı davadan canı pahasına bile vazgeçmemeyi öğretti. Çünkü o ne canı, ne ailesi, ne de başka bir şey için asla vazgeçmedi. Ben de hayatımın her anında onun gibi dik, kararlı ve gözü kara oldum. Onun mücadelesinin bir kısmını yaşayıp bir kısmını da dinledikçe yıllar sonra ona daha çok hak verdim. Her fırsatta da bunu söylerim, “Yine gelecek olsa, yine onu bu uğurda feda etmeye hazırım…”
Babanızın hayat hikayesi ‘Sadık Ahmet’ filmi ile beyaz perdeye aktarıldı, sizin film hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Bu film benim için bir gurur kaynağı olmakla birlikte, 29 yıl sonra babamla kucaklaşmama sebep oldu. TRT ve MCG Film ortak yapımı olarak beyaz perdeye yansıyan Sadık Ahmet’i izleyenlerden çok güzel geri dönüşler aldık. Ancak benim için bu film bir uyanış, bir yüzleşme ve veda diyebilirim. Babamın rahmetli olduğu kazada ben çok ağır yaralı olduğum için bana öldüğü aylarca söylenmemişti ve ben cenazesini de görmemem sebebiyle hep gelmesini bekledim. Bir rüyadan uyanıştı. Babamın öldüğü gerçeğiyle yüzleşmemdi. Ve ben yıllar sonra filmin son sahnesinde onunla vedalaştım. Sizlerin vasıtasıyla emeği geçen herkese ayrı ayrı tekrar teşekkürü bir borç bilirim.
Siz bir hukukçu olarak gelecek nesillere nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Hiçbir zaman adalet çizgisinden şaşmamayı kendilerine amaç edinmelidirler. Adalet çizgisini kendi çıkarları doğrultusunda eğip bükenler gün gelecek düzeltemedikleri adalet sistemi önünde boyunlarını eğip bükmek zorunda kalacaklardır. Genç nesille mesajımı bu durumu anlatan çok sevdiğim bir sözle tamamlamak isterim. “Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni tartar!”