İstanbul çapa Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Amerika’da ihtisasına devam eden Doç. Dr. Eren Erdem, University of Arkansas for Medical Sciences’de (UAMS) akademik kariyerine devam ederken Nöroradyoloji kürsüsünü kurarak bulunduğu eyalette tıp eğitimi alanında önemli hizmetlerde bulunmuş bir isim. Hastaların problemlerine uzman bakışıyla yorum getiren Girişimsel Nöroradyoloji Uzmanı Doç. Dr. Eren Erdem, İstanbul Cerrahi Hastanesi’nde çeşitli sağlık problemleri yaşayan hastaları, gerçekleştirdiği kapalı ameliyatlar sayesinde sağlığına kavuşturabiliyor. Anevrizma gibi önemli sağlık sorunlarının yanı sıra vücudun birçok ağrı problemini girişimsel nöroradyoloji yöntemiyle çözebildiklerini belirten Girişimsel Nöroradyoloji Uzmanı Doç. Dr. Eren Erdem ile tıp hayatında verdiği hizmetleri ve girişimsel nöroradyolojinin özelliklerini Klass okurları için konuştuk.
Röportaj: Erdi Kartal
Fotoğraflar: Ahmet çevik
Mekan:İstanbul Cerrahi
Ara spot///
“Ameliyat sadece fıtık patlamışsa ve kendini yenemeyecek durumdaysa sinire baskı yapıp kuvvet kaybı yapıyorsa o zaman gerekiyor. Fıtığı değil hastalığı tedavi etmek gerekiyor. Sizde kuvvet kaybı yoksa fıtığı açık ameliyatla tedavi etmeye gerek yok. Biz bunu iğnelerle çözebiliyoruz.”
Eren Bey, girişimsel nöroradyoloji ve nöroradyoloji alanlarında yurtdışında aldığınız önemli eğitimler ve deneyimlerle şimdi İstanbul Cerrahi Hastanesi’nde hizmet veriyorsunuz. öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
İlk üniversite eğitimimi İstanbul çapa Tıp Fakültesi’nde yaptım. çapa’yı bitirdikten sonra ihtisasa İstanbul’da başladım ama tamamlamadan çok kısa bir süre içinde Amerika’ya giderek ihtisasımı New York’ta tamamladım. Biri nöroradyoloji, diğeri girişimsel nöroradyoloji olmak üzere iki tane ihtisas yaptım. 2000 yılında da University of Arkansas for Medical Sciences’de (UAMS) bu alanla ilgili kürsüyü kurdum. Benden önce orada bu bölüm yoktu. Bizim dalımız oldukça genç bir alan. Bu işi 2000’li yıllarda Amerika bulunduğum eyalette ilk yapan kişiyim. 7-8 sene de o eyalette bunu yapan bir tek ben vardım. Amerika’da 26 yıl kaldım bunun 7 yılı eğitimle geçti. Arkansas’ta 2015 yılına kadar çalıştım ondan sonra Baptist Hastanesi’nde 4 yıl görev aldım. Aynı zamanda bir ağrı merkezinde de part time olarak çalıştım. Türkiye’ye dönüşüm kişisel isteklerle bir de oradaki görevimi tamamladığımı düşünerek oldu. Artık Türkiye’de çalışmak istiyordum.
İstanbul Cerrahi Hastanesi’yle yollarınız nasıl kesişti?
Yaklaşık 8 sene önce burada bir doktor arkadaşım çalışıyordu. Birkaç operasyonuna yardım ettim, anevrizma yapmıştık. Hatta sonra o arkadaşım Amerika’ya geldi, ihtisas yaptı. O artık görevine orada devam ediyor. Ben de burada devam ediyorum. Burada çalışacağım bir yer düşünüyordum. Tesadüfen Eser Bey beni aradı. Ardından Banu Hanım’la tanıştık. Burada hekimlere değer veren, başka bir gözle bakan bir yönetim grubu var. O şekilde yaklaşık 3 ay önce çalışmalara başladık.
Nöroradyolojiyle, girişimsel nöroradyolojinin farkları nelerdir?
Nöroradyoloji görüntüleme sistemidir. Yani beyin ve omurga MR’larını okumaktır. Her türlü nörolojiyle ilgili görüntüleme işlemlerine rapor yazma, tanı koymadır. Girişimsel radyoloji olunca da bu görüntüleri kullanarak prosedürler yapmaktır. Yani damar yolundan beyindeki anevrizmaları tedavi etme ya da şah damarına stent koyma gibi uygulamalar yapılıyor. Ayrıca bunun içine omurgadaki ağrı tedavileri de giriyor. Bel fıtığının ameliyatsız tedavisi, değişik bel ve boyun ağrılarına sebep olan başka sorunların iğnelerle girip ozon ya da kortizon tarzı ilaçlarla tedavisi, kanal darlığı varsa bunu ameliyatsız daha minimal invaziv şekilde tedaviler yapılabilmesidir.
Girişimsel nöroradyoloji daha önceki uygulamalara göre ne gibi avantajlar sağladı?
özellikle anevrizma (baloncuk) tedavisinde genelde açık ameliyatlar yapılıyordu. özellikle patlamış baloncuk yani kanamış hastalarda açık ameliyat bir hayli riskli ve sonuçları çok iyi değildi. çünkü zaten beyin hasar görmüş bir durumda size geliyor. Ve siz de hastanın kafasını açıp bir şeyler yapmaya çalıştıkça siz de beyne hasar vermiş oluyorsunuz. Bu yüzden de hastanın sonuçları iyi olmuyor. Bu yöntem geliştikten sonra yapılan çalışmalar birebir karşılaştırıldı ve görüldü ki kapalı yöntem ile yapıldığı zaman hastada daha iyi sonuçlar alınıyor. Bu 2000’li yıllarda başladı ve bugüne geldiğimizde artık tercih edilen bir tedavi yöntemi haline geldi. Artık beyinde bir baloncuk tedavisi yapılacağı zaman ilk önce bunu kapalı yöntem ile yapabilir miyiz diye düşünülüyor. Kapalı yöntem ile yapılamayacak durumdaysa açık ameliyatlar tercih ediliyor. Bu şekilde bizim dalımız kısa sürede önemli şekilde yol aldı.
Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Nisan sayısında..