Nihal Hanım, yaz mevsimini geride bıraktık ve güneşin cildimiz üzerindeki etkileri daha belirgin hale geldi. Kış sezonuna girerken danışanlarınızda en çok hangi problemlerle karşılaşıyorsunuz?
Güneşten en çok cildimiz etkileniyor, özellikle de yüzümüz. Güneş kremi düzenli kullanılsa da denizde fazla kalınıyor ve denizde kalınan süre boyunca da güneş koruyucu kremlerin etkisi azalıyor. Yaz mevsiminde en çok gördüğümüz sıkıntılar ciltte lekelenmeler, kuruluk, kuruluğa bağlı kırışıklıklar, nemsiz kalma ve elastikiyet kaybı. Yaz bittiği için bu sorunları gidermek için harekete geçmenin zamanı diyebiliriz. Yazın sürülen güneş koruyucuların gözenekleri de tıkadığını söylemeliyiz. Oluşan siyah noktaların temizlenmesi gerekir.
Bu durumda hangi uygulamaları öneriyorsunuz?
Hastalarımıza mutlaka öncelikle bir cilt temizliği öneriyorum. Bunu klasik cilt bakımları ile yapabildiğimiz gibi kimyasal peelingler de kullanıyoruz. Özellikle kimyasal peelingleri sonbahar-kış ayında tercih ediyoruz. Bu kimyasal peelinglerle cilt güzel bir şekilde arındırılıyor, gözenekler temizleniyor. Ciltte olan kalıntı maddeler temizlenmiş oluyor. Daha sonrasında da cildi neme doyurmak çok önemli. Bunun için de nem aşıları, gençlik aşıları dediğimiz mezoterapi yöntemleri kullanılıyor. Bunlar aslında her mevsim uygulanabiliyor ama bu dönemde daha önce bu işlemleri hiç yaptırmamış kişiler için bir başlangıç olabilir. Mezoterapide çeşitli ürünler kullanabiliyoruz. Şu anda en önemlisi hyalüronik asit içeren, nem aşısı. Buna ek olarak bazı vitaminler ve aminoasitler de katabiliyoruz. Çünkü cilt aynı zamanda matlaşıyor, ayrıca sigara içen kişilerde yine ciltte matlaşma, renk tonunda eşitsizlik görüyoruz. Bunlar için nem aşılarının içine özel karışımlar, vitaminler de ekliyoruz. Bunun dışında lekeler de yazın sık görülüyor. Lekelere yönelik tedaviler de kış aylarında tercih ettiğimiz tedaviler. Bunlar için çeşitli mezoterapi ve özel maske tedavilerimiz var. Bunları uygulamanın tam zamanı. Çünkü bunlar sıcak-güneşli havalarda uygulanmıyor. Mezoterapilerden bazıları ise her zaman uygulanabilir. Şu anda her ikisini kombine bir şekilde uygulayabiliyoruz.
Bu uygulamaları ne sıklıkla uyguluyorsunuz?
Mezoterapiler genellikle 10-15 gün arayla 2-4 seans şeklinde uygulanır. Ayrıca bu dönemde yakın zamanda çıkan özel bir göz çevresi mezoterapi ürünümüz de var. Bu ürün halihazırda kullandığımız DNA Işıltısı’nın göz çevresine için geliştirilen seçeneği. Yeni çıkmış ve özel bir ürün. Göz çevresi yüzün diğer bölgesindeki cilde göre daha hassas, daha ince. Bundan dolayı fazla özen gerektiriyor. Özellikle maske taktığımız bu dönemde de göz ve alın en ön planda olan bölgelerimiz. Özellikle yazın güneşe bağlı kaşlarımızı çatmamız ve mimiklerimiz kırışıklıklara da yol açıyor. Bu sorunu gidermek için de her zaman olduğu gibi botoksu öneriyorum. Botoksu kaz ayağı dediğimiz göz kenarlarına yapabiliyoruz ancak göz altlarına yapamıyoruz. Bu tip durumlarda yeni çıkan bir ürünümüzü kullanıyoruz. Bu ürün göz altına ve tüm göz çevresine etki edebiliyor. Diğer mezoterapiler gibi hem cildin kalitesini artırıyor ayrıca göz altındaki morluklara iyi geliyor. Göz altı torbalarını, üst göz kapağındaki hafif sarkmaları toparlayabiliyor. Bu yüzden hem göz çevresine özel, hem ciltte tüm yüze uygulanan mezoterapi yöntemlerini öneriyorum. Göz çevresine uygulanan ürünümüz 10-15 gün arayla iki seans şeklinde uygulanıyor.
Kış mevsimi öncesinde danışanlarınıza hangi önerilerde bulunursunuz?
Kış aylarında insanlar biraz daha az su içmeye meyilli. Tüm danışanlarıma günde en az iki buçuk litre su içmelerini öneriyorum. Tüm vücut sağlığımız ve cildimiz açısından su çok önemli. Bunun dışında D vitamini takviyelerini yapmalarını öneriyorum. Bağışıklığımız kışın biraz daha zayıflıyor. Bağışıklığı güçlendirmek için ozon tedavisini de mutlaka öneriyorum. Ozon hem cilt sağlığı hem tüm vücut sağlığı açısından önemli çünkü vücuttaki anti-oksidan sistemini aktive ederek bir nevi tüm vücuda detoks uyguluyor. Cildin daha parlak ve canlı görünmesini sağlıyor. Tansiyon, damar, kalp tedavisi gören kişileri de destekliyor. Tüm bakteri, virüs ve mantarlara karşı antimikrobiyal etkiye sahip. Özellikle bu dönemde hem de antimikrobiyal etkisiyle covid hastalığına karşı etkili. Ozon çocuklara da uygulanabilen bir tedavi. Ozonun farklı uygulama çeşitleri var. Major terapi denilen yöntemde kişinin kanını alıp ozonladıktan sonra kişiye geri veriyoruz. Minör terapi ise kas içerisine iğne şeklinde yapılabildiği gibi aynı zamanda lokal uygulamaları da var. Saç tedavisinde, saç mezoterapisiyle kombine olarak kullanabiliyoruz. Covid sonrası saç dökülmesi sık rastladığımız bir durum. Bu dönemde biz saç mezoterapisi, PRP ve ozon kombinasyonları yaparak saçların tekrar gürleşmesine yardımcı oluyoruz. PRP yönteminde kişinin kendi kanını alıp, özel bir cihazdan geçirip içindeki trombosit denilen hücreleri çoğaltıyor ve onu kişiye tekrar veriyoruz. Yüze ve saça uygulama yapılabiliyor. Bunlar da cildin yenilenmesinde önemli etkenler.
INSTAGRAM: drnihalkoc, drmuskclinic