‘Gelecek için daha güzel bir dünya’ bilinciyle yola çıkan Gülferi Meral Yıldırım, bu sene 8-9-10 Mart’ta beşincisini düzenleyecekleri “Mutlu İnsan/Zihin, Ruh, Beden Festivali”nde Kadınlar Günü’ne özel çalışmalarıyla farklı bir konsepte hazırlanıyor. Bu seneki festival ile “Mutlu Kadın, Mutlu çocuk, Mutlu Dünya” temasını ele alarak anne-çocuk ilişkisinin önemi vurgulamayı hedeflediklerini belirten Gülferi Meral Yıldırım, bu yıl beşincisi düzenlenen “Mutlu İnsan/Zihin, Ruh, Beden Festivali”nin detaylarını ve farklarını Klass’a anlattı.
“Erkeği de kadını da yetiştiren annedir. Annenin kültürü, bilinç düzeyi değiştikçe toplumların da düzeni değişiyor. O yüzden kadınların farkındalığını yükseltmek, onları her yönden zihinsel, ruhsal ve bedensel sağlığını yukarı taşımak dünyaya faydalı olacak mutlu bireyler yetiştirmelerini destekleyecektir.”
“Siz sevdiğiniz insanlarla vakit geçiriyorsanız, iş birliği içinde mutlu olduğunuz insanlarla bir şeyler üretiyorsanız, bedeninize iyi bakıp sağlığınızı koruyabiliyorsanız zaten mutluluğun ana kaynağı ve temeli bunların olduğunu anlayacaksınızdır.”
Gülferi Hanım, sağlık sektöründeki yöneticiliğinizin ve çalışmalarınızın yanı sıra sosyal sorumluluk bilinciyle çok özel projeler hayata geçiriyorsunuz. öncelikle kendinizden ve projenizden bahseder misiniz?
Ben yaklaşık 28 yıldır sağlık sektöründe çalışan bir yöneticiyim. Aslında İstanbul Teknik üniversitesi Elektronik Mühendisliği bölümü mezunuyum. Mühendisliğin sağlıkla ilişkisinden bahsetmek gerekirse ilk iş deneyimim göz çizme ameliyatlarında uygulanan lazer tedavilerini yapan cihazları Türkiye’ye getiren firmada çalışarak oldu. Son 6-7 yıldır özellikle insan psikolojisi, insan davranışlarının temelleri, biraz kendi hayatımda yaşadığım zorlu dönemlerden başlayan bir merakla birtakım eğitimler almaya başladım. Bunlar hem Türkiye’de hem yurtdışında kişisel gelişim adını vereceğimiz eğitimlerdi. Bunlara yöneldikçe hayatıma giren birtakım teknikler, uygulamalar oldu; yoga, meditasyon, mindfulness gibi çalışmalarım benim hayatımda bir şeylerin daha iyi olmasını, kendimi daha iyi hissetmemi sağladı. Ve eğer bu yöntemler, teknikler bu şekilde işe yarıyorsa daha çok insan bu eğitimlerle, yöntemlerle nasıl buluşabilir diye düşüncesiyle birkaç arkadaşımla beraber festival yapmaya karar verdim. 2014 yılında bu festivalin birincisini gerçekleştirdik. Bu sene 8-9-10 Mart’ta beşincisini düzenleyeceğiz. İlk başladığımızda ufacıktık. Ama yavaş yavaş her sene geliştikçe, yeni deneyimler elde ettikçe, yeni insanlarla tanıştıkça bunları festivale yansıtıp büyütmeye başladık. Son 4 sene içinde iki tane yüksek lisans bitirdim. Bir tanesi psikoloji yüksek lisansı, diğeri nörobilim yüksek lisansı. Ayrıca mindfulness ve meditasyon eğitmenliği yapmaya başladım. Bütün bunlardan benim anladığım aslında mutluluğun birine verilebilecek bir şey olmadığı hiçbir maddenin ya da insanın sizi mutlu etmek gibi bir garanti olmadığı bunu ancak kendi içinizde yeşertebileceğiniz, büyütebileceğiniz ve etrafınıza yayabileceğiniz bir olgu olduğunun farkına vardım. Farkına varmaktan da başka bütün dünyadaki Oxford, Harvard, Stanford üniversitesine kadar şu anda insanları ne mutlu eder üzerine çok büyük araştırmalar yapılıyor. Hepsinin gösterdiği şey ne para, ne mevki, ne sahip olduğunuz maddi kıymetlerdir. Bunlar olmasın demiyoruz ama bunlar mutluluğun garantisi değil. Ama siz sevdiğiniz insanlarla vakit geçiriyorsanız, iş birliği içinde mutlu olduğunuz insanlarla bir şeyler üretiyorsanız, bedeninize iyi bakıp sağlığınızı koruyabiliyorsanız zaten mutluluğun ana kaynağı ve temeli bunların olduğunu anlayacaksınızdır.
“İNSANLARI DOĞRU UZMANLARLA VE DOĞRU YöNTEMLERLE BULUŞTURABİLMEK İSTİYORUZ”
Peki, biraz da düzenlediğiniz festivalden bahsetmenizi istersek Mutlu İnsan/Zihin Ruh Beden Festivali’nin özellikleri nelerdir?
Zihin, Ruh, Beden Festivali adını koymamızın sebebi mutlu bir insan hem zihnen hem ruhen hem de bedenen sağlıklı olan, psikolojik olarak dengede olan insan demektir. Bu festivalin ana gayesinde pek çok yol ve yöntem var. Bedeninizle ilgili ne kadar hareket edeceğiniz, ne kadar egzersiz yapacağınız, beslenirken nelere dikkat edeceğinizin hepsi önemli. çünkü yediğimiz bütün gıdalar aslında hücrelerimizi, beynimizdeki nöronları besliyor ve içeriye ne gönderiyorsak aslında biz onu yansıtıyoruz. O yüzden beslenme çok önemli. Onun dışında işin zihin ve psikoloji tarafı var. çocuklardan yetişkinlere kadar bu festivalde yaptığımız psikoloji, nörobilim, beslenme, tasavvuf, meditasyon, mindfulness, yoga gibi aklınıza gelen tüm yolları ve yöntemleri bu konunun uzmanı olan kişilerle eğitimler, workshoplar, atölyeler, seminerler ile büyük kitlelere ulaşmayı hedefliyoruz. çünkü herkesin ihtiyacı, herkesin algı ve bilinç düzeyi bir değil. Bugün günümüzün hem yaşam temposuna hem de maddi olanaklara baktığınızda hepimizin 2-3 bin liraya eğitime gitmek, 500-600 lira bir seans ücreti verip 15-20 seans birilerine gitmesi pek mümkün olmuyor. Biz istiyoruz ki insanlar televizyonlarda gördüğü, medyada duyduğu, gazetede okuduğu bir yöntemi, bir hocayı, bir kitabı yakından tanısınlar. İnsanları doğru uzmanlarla ve doğru yöntemlerle buluşturabilmek istiyoruz.
Bu seneki Zihin Ruh Beden Festivali’nin geçmişteki dönemlere göre ne gibi farklılıkları olacak?
Bu sene özellikle başlangıç gününün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olması sebebiyle temamız “Mutlu Kadın, Mutlu çocuk, Mutlu Dünya”… çünkü biliyorsunuz aslında erkeği de kadını da yetiştiren annedir. Baba elbette çok kıymetli ama annenin kültürü, bilinç düzeyi değiştikçe toplumların da düzeni değişiyor. O yüzden kadınların farkındalığını yükseltmek, onları her yönden zihinsel, ruhsal ve bedensel sağlığını yukarı taşımak dünyaya faydalı olacak mutlu bireyler yetiştirmelerini destekleyecektir. Aşk, başarı gibi konuların yanı sıra ağırlığımız kadın ve çocuk gelişimi üzerine olacak. önceki festivallerde 4 gün boyunca 60’a yakın seminer, panel ve workshop çalışmaları hep yetişkinlere yönelikti. Bu sene çocuk atölye alanı da ayırdık. Ebeveynler çocuğuyla birlikte rahatça gelebilecekler. çocuklar için de yoga, mindfulness gibi güzel oyun atölyeler de olacak.
Röportaj: Erdi Kartal
Fotoğraflar: Uğur Atun
Mekan:çırağan Palace Kempinski İstanbul
Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Şubat sayısında..