Ticareti seviyorum. Biri iki yapmak çok keyifli. Ticaret içinde riski de barındırıyor elbette… Hepimizin yaşadığı iniş ve çıkışlar hayatın ritmidir. Bunlar olmasaydı hayatımız dümdüz sıkıcı ve tekdüze bir çizgiden ibaret olacaktı.” diyor. Gaziantep Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nı kazandığı dönemlerde her konservatuar öğrencisi gibi onun da tek hayali albüm yapmaktı; Bunu gerçekleştirerek 2 albüm, bir de “maxi single” yaptı. Ancak hayatta yaptığı şeyler bunlarla sınırlı kalmadı. Sahip olduğu şeylere sürekli şükredip her zaman daha fazlası için de hiç durmadan çalıştı. üniversite yıllarında kurduğu organizasyon şirketiyle büyük çapta davetler düzenleyen Hacer özil. Bu işi ile ilgili düşüncelerini “Bir organizasyon yapmanın orkestra şefliğinden hiçbir farkı yok. Zorlayıcı, bir o kadar da eğlenceli ve öğretici bir iş. 11 yıl yaptığım bu işte kendimi kriz yönetimi konusunda fazlasıyla geliştirdiğimi rahatlıkla söyleyebilirim.” şeklinde ifade ediyor. Attığı her adımın, yaptığı her işin ve konuştuğu, iletişim kurduğu her insanın kendisine bir renk kattığına inanan ve bu renklerden beslenen özil, enerjiye, akılcı pozitifliğe ve iş ahlakına çok önem veren bir iş kadını… Televizyonda “Şarkını Söyle” ve “İçimizden Gelen” programlarını sunduğu dönemleri sadece daha da tanınır olduğu değil, aynı zamanda damak hafızasını da geliştirdiği, gastronomiye daha da merak duyduğu dönemler olarak nitelendiriyor ve “Şunu söylemeden geçemeyeceğim; ekranda olmanın verdiği heyecan ve haz gerçekten bambaşka.” diyerek nitelendiriyor. Yetenekli olmanın yanı sıra bu yeteneğini nasıl kullanacağını çok iyi bilen Hacer özil bu konuyla ilgiliyse “Nasıl ki yaptığımız her iş bize yeni yetiler kazandırıyor bizi güçlendiriyorsa, yaşadığımız hayat da bize her gün yepyeni fırsatlar sunuyor. çalışarak, savaşarak kazandığımız yetenekleri hayatın sunduğu fırsatları değerlendirmede kullandığımızda doğru yerlere ulaşıldığını görüyorum, yaşıyorum.” diyor. İş hayatındaki başarının sadece iş odaklı olmamaktan geçtiğini düşünen, önceliği her zaman iyi, sağlam ve güvenilir ilişkiler kurmaya veren özil, bir olup birlik olup bulunduğu çevreye ve yaşadığı ülkeye katkı sağlamanın yollarını arayıp bulmak gerektiğini belirtiyor ve “İşte tam da bu yüzden vatanıma milletime üreterek, istihdam yaratarak ve hiç durmadan çalışarak hizmet ediyorum.” diyerek bu konudaki sorumluluğunun da altını çiziyor. Girişimci kişiliğiyle hayatının her anında iş konusunda aktif roller üstlenen Hacer özil, Türkiye’de gelinlik denilince akla ilk gelen markalardan olan Beyaz Butik’i devralıp kolları sıvayarak markanın hafızasını kaybetmeden, köklü bir değişim süreci başlattı. Markayı ithalat yapan bir yapıdan üreten, ihracat yapan bir yapıya dönüştürdü ve bu aksiyonların meyvelerini de toplamaya başladı. Geldiği noktayı ve hedeflerini “Başarılı tasarımcılarla yaptığımız iş birlikleriyle artık farklı tarzlara hitap ediyoruz. Kısa vadedeki hedefimizse markayı yurtdışına taşımak.” şeklinde özetleyen özil aynı zamanda kadın istihdamına da önem veriyor. Sektördeki en iyileri bir araya getirerek, işini kaliteli şekilde yapan bir ekip oluşturduğunu söyleyen özil, bunu yaparken de kadınlara öncelik verdiğini, şu anda şirketindeki kadın çalışan oranının %93 olduğunu, bununla gurur duyduğunu ve kadın olmanın güçlü olmak olduğunu ifade ediyor. Bu yüzdendir ki 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde indirim yapmıyor, bu değerli günü tam da olması gerektiği kadın istihdamını artırmak için çözümler sunarak kutladığını söylüyor.
Hacer Özil; Şirketindeki %93’lük Kadın Çalışan Oranıyla Gurur Duyuyor
Beyaz Butik’in sahibi Hacer Özil, renkli ve başarılı bir kariyere sahip. Çalışma hayatına kuzeninin mağazasında tezgahtarlık yaparak başladığında henüz 14 yaşında olan Hacer Özil genç yaşta çalışmaya başlamasıyla ilgili “Şimdilerde bunun ne kadar önemli olduğunu anlıyorum.