Hayalimdeki Mimari Çizgileri Zeytindalı Konakları Projesinde hayata geçirdim

Hayalimdeki Mimari Çizgileri Zeytindalı Konakları Projesinde hayata geçirdim Hayalimdeki Mimari Çizgileri Zeytindalı Konakları Projesinde hayata geçirdim

Özartaş Avize ve Zeytindalı Konakları Yönetim Kurulu Başkanı Altay Özgen, Demirciköy’de hayat bulan yeni projesini Klass’a anlattı...

Yönetim Kurulu Başkanlığını üstlendiği özartaş Aydınlatma ile mimari projelerin en önemli çözüm ortağı olan Altay özgen, sahip olduğu tasarım anlayışını ve yaşam gustosunu inşaat sektöründeki projelerine de yansıtıyor. İlk olarak İstanbul’un gözde semtlerinden Sarıyer-Zekeriyaköy’de Zeytindalı Konakları projesini hayata geçiren özgen, son olarak da Demirciköy’de bir projeyi hayata geçirdi. Yaşamdan zevk alan insanları ortak bir projede buluşturan Zeytindalı Konakları Demirciköy’deki her bir detayı incelikli olarak düşünüp hayata geçiren Altay özgen burada yaşayacak olan kişilere kusursuz bir kalite ve yaşam zevkini adeta altın bir tepside sunuyor. İnşaat sektöründeki yolculuğunu butik ve ses getiren projelerle yönlendiren Altay özgen büyük bir incelikle hayata geçirdiği projelerini ve hedeflerini Klass’a anlattı.

 

“Zeytindalı Konakları Demirciköy, iki bağımsız araziden oluşuyor; birisi küçük parsel birisi büyük parsel. Küçük parselde 2 blok var, büyük parselde 8 blok var. İkisinin de müthiş bir spası var. Her birinin 50 metrekare Türk Hamamı var ki musluklarına kadar altın kaplama yapılmış olan ve son derece şık bir hamam. Buna artı olarak saunanızı alırken denizini seyrettiğiniz bir manzara konsepti de var.”

 

“Burası yaşamak için çok güzel, insanın ömrüne ömür katacak, huzurla yaşanacak bir yer. Tabii mekan ne kadar güzel olursa olsun orayı güzelleştirecek olan insanlar. İnsanların içindeki huzur yoksa heryer altın kaplama da olsa o huzuru bulamazsınız”

 

 “Benim aydınlatmayı çok sevmemin nedeni bizim doğru bir iş yapıyor olmamız. Her şeyden önce müşterilerimiz bizden çok memnunlar. En zor müşteriyi bile mutlu gönderebiliyoruz. İnsanları evimize gelmiş gibi ağırlıyoruz”

 

“Aydınlatma bizim lokomotif işimiz olduğu için bu sektörde biz çok fazla iç mimarla çalışıyoruz. 520’nin üstünde mimarla çalışıyoruz ve görüyoruz ki birçok evde antikalaşmış, şık, keyifli ürünlerle modern detaylar kullanılabiliyor. Modern denince sadece uçuk, yalın şeyler kullanılmıyor. Birbirine harmanladığın zaman çok keyifli tasarımlar çıkabiliyor”

 

Altay Bey, inşaat sektörüne butik projelerle adınızı yazdırdınız. Zekeriyaköy’den sonra 2’inci projeniz Demirciköy’de hayat buldu. İnşaat sektöründeki yerinizi ve bu projeyi bizim için değerlendirir misiniz?

Zekeriyaköy’deki inşaatın bitimine yaklaşırken Demirciköy’deki arsayı görünce çok etkilendim; müthiş bir deniz manzarası, müthiş bir orman ve huzurlu bir sakinlik vardı. Burası tam yaşanılacak bir yer dedim içimden. Mal sahipleriyle birlikte 2,5 ay süren ikna turları ve uzun bir koşuşturmacanın ardından yeri alabildim. Buranın 4 tane ayrı ayrı çok değerli sahipleri vardı. Yaş ortalamaları 70 olan arsa sahiplerini ikna etmekte epey bir zorlandım. Ama aldıktan sonraki süreç çok iyi geçti. Zekeriyaköy’e ve Demirciköy bölgelerine çok inanıyorum. Yerleşim alanı az ve yaşam kalitesinin yüksek olduğu bir bölge. Arazinin konumu da çok güzel. Biz yeşili seven insanlarız. Zeytindalı Konakları Demirciköy projemizde 7 bin metrekarelik yeşil alanımız var. Evlerin arası çok geniş. Zaten 40 dubleks daireden oluşan bir yer burası. Bir kısmını inşaat safhasındayken yaşam kalitesi yüksek, hayattan keyif alan dostlarıma verdim. çünkü burada çok güzel spamız, çok güzel yeşilimiz var. Komşu çok özel bir olay. İyi komşu olduğu zaman insan kardeşten yakın oluyor. O mantıkta giderek arkadaş çevremden bazı insanlara buralardan ev vermeyi tercih ettim. Şu an 16 ayrı yer kaldı. Burası iki bağımsız araziden oluşuyor; birisi küçük parsel birisi büyük parsel. Küçük parselde 2 blok var, büyük parselde 8 blok var. İkisinin de müthiş bir spası var. Her birinin 50 metrekare Türk Hamamı var ki musluklarına kadar altın kaplama yapılmış olan ve son derece şık bir hamam. Buna artı olarak saunanızı alırken denizini seyrettiğiniz bir manzara konsepti de var. Saunanın önü olduğu gibi cam ve denizi seyrediyorsunuz. Aynı şekilde buhar odası da öyle. Sabah sporunuzu doğayı ve denizi seyrederek yapıyorsunuz. İstanbul’da yaşadığınız evde 7 yıldızlı tatil modunu da yaşayabileceğiniz keyifli bir yer burası. Büyük parselin kendine ait bir alanı ve çok güzel çardağı ve süs havuzu da var. Bütün insanların ortak kullanabileceği ortak alanlar bulunuyor. 25 metreye 15 metre alana yarı olimpik yüzme havuzuna sahip. Bütün arazi ve bahçeler led ışıklarla aydınlatılmış durumda. Enerji son yıllarda tasarruflu ve akıllı kullanmamız gereken doğal bir servet. Bunu ne kadar akıllı tüketirseniz o kadar ömrü uzun olacaktır. Hoyrat kullanırsanız çok çabuk tüketilmiş bir servet gibi çok çabuk kaybolacaktır. Doğa ve enerjiyi çok akıllı kullanmak lazım. Projemizi enerjiden tasarruf edecek şekilde hayata geçirdik. Evler çok kullanışlı. Her şeyden önce buranın ısısı ve havası İstanbul’un içine göre biraz daha sert, 2-3 derece daha serin ama bir o kadar da temiz.

 

Enerji tasarrufu dediniz, İstanbul geneline nazaran daha serin olan bir bölgede ısı tasarrufunu nasıl sağladınız?

İnşaat evresinde yaptığımız araştırmalara göre bütün duvarları çift duvar ördük. Bir duvar örüldü arasına 3 cm strafor köpük konuldu ondan sonra bir duvar daha örüldü ve 5 cm mantolama yapıldı. Yani ısı yalıtımı müthiş sağlandı. Kaloriferinizde bir sıkıntı olsa servis gelene kadar 4 tane mum yaksanız odanız ısınacak derecede sağlam bir izolasyonu var evlerimizin. Her şeyin en iyisi kullanıldı. Ben alüminyum korkuluktan nefret eden bir insanım. Alüminyumun içinde siyanür vardır. Küçük bir çocuğun alüminyuma dokunması benim içimi acıtır. Burada her şey paslanmaz demir kullanılarak yapılmıştır.

 

Projeyi gezip dolaştıktan sonra gerçekten yaşanılacak konutlar inşa ettiğinizi anlıyoruz. Her detayı düşünmüşsünüz ve projeye sahip olduğunuz yaşam gustosunu eklemişsiniz. Peki genel olarak projenin özellikleri nelerdir?

Bu projedeki her bir evi kendim yaşayacakmışım gibi tasarladım. Mekanlar çok geniş. çatı dublekslerim ortalama 233 metre kullanım alanları olan yerler. Bahçe dublekslerimiz 250 metrekare civarlarında. Artı olarak her evin ortalama 300 ile 700 metre arasında kendine ait bir bahçesi var. Sitenin ortak kullanımına ait yeşil alanlarının dışında canlı çiçeğinizi ekeceğiniz kendi toprağınıza, yeşilinize sahip olacağınız bir yer. Burası yaşamak için çok güzel, insanın ömrüne ömür katacak, huzurla yaşanacak bir yer. Tabii mekan ne kadar güzel olursa olsun orayı güzelleştirecek olan insanlar. İnsanların içindeki huzur yoksa heryer altın kaplama da olsa o huzuru bulamazsınız. Benim için her insan çok önemli ama dilerim ki yaşamdan zevk alan, başkalarının hayatına önem veren, komşusunun haklarına saygı gösteren, birbirlerini gördükleri zaman güler yüzle, içtenlikle ‘Günaydın, gününüz güzel geçsin’ diyecek insanlar burada olur.

 

Burası modern inşa edilmiş bir proje ama detaylarda antika ve etnik detaylar görebiliyoruz…

Aydınlatma bizim lokomotif işimiz olduğu için bu sektörde biz çok fazla iç mimarla çalışıyoruz. 520’nin üstünde mimarla çalışıyoruz ve görüyoruz ki birçok evde antikalaşmış, şık, keyifli ürünlerle modern detaylar kullanılabiliyor. Modern denince sadece uçuk, yalın şeyler kullanılmıyor. Birbirine harmanladığın zaman çok keyifli tasarımlar çıkabiliyor. Burada da o etkiyi yaşatmaya çalıştık. Ben kendi hayalimde olan mimarileri burada hayata geçirmeye çalıştım. Orijinali 600 bin lira olan kapıyı antikacıdan rica ettim ve onu kalıpladık. Bahçemizde benim hayalim olan bir duvar inşa ettik ve o duvarı bu özel kapıyla bütünleştirdik. Kapıyı sert hava koşullarına dayanacak şekilde çeşitli uygulamalarla sağlamlaştırdık. Benim çok sevdiğim Pelit Pastanesi’nin sahibi Selahattin Ayan beyefendiyle birlikte yaptık bu kapıyı. Onun isteğiydi bu. Hatta onun fabrikasındaki çikolata müzesinin girişinde de var. O onu çikolatadan yaptı. Ben eskitilmiş şekilde metalden yaptım. çok da güzel oldu. Her kenarına dokunulmuş bir proje burası. Yine hamam kapısını antikacıdan aldım ve 300 yıllık bir kapı. Burada 600 yıllık 2 tane zeytin ağacı var. 2 tanesi 1 tırla geldi ve aynı gün içinde buradaki toprağına kavuştu. özellikle izinler alındı, söküldü ve kendi toprağıyla dikildi. çok da iyi bakılıyor, filizlerini de verdi. O açıdan çok mutluyuz. Balıklarımız, kuşlarımız var. 30 taneye yakın papağanımız var. 7-8 tanesi bizim yavrularımız. Buralar satıldıkça hepsini yeni ev sahiplerine bırakacağız.

 

“APARTMAN TARZI PROJELER SEVMİYORUM BEN GENELDE BUTİK çALIŞMALAR SEVİYORUM”

İnşaatta bundan sonraki hedefleriniz nelerdir?

Emirgan’da bir projem var. 2600 metre bir arsam var ve oranın izinleri çıkartılıyor. Ben apartman tarzı projeleri sevmiyorum. Genelde butik çalışmaların altına imza atmayı tercih ediyorum. Sanırım kendi hayat tarzımı bu şekilde işime yansıtıyorum. İlk görüşlerime göre oradan 8 tane triplex daire çıkacak. Oranın konumu da çok güzel, koruya çok yakın, lokasyonu çok güzel bir yerde. Zaten o projeyi ailem için hayata geçireceğim. Orayı satma amaçlı düşünmüyorum. Orası olduğu gibi aileme kalacak. Biz aile olarak yaşamayı seviyoruz. Bu durum Karadenizlilerin geninde var sanırım. Ama tabi 5 parmağın 5’i bir değil. Her yörenin zor insanı da var. Biz güzel insanlardan olma taraftarıyız; paylaşmayı bilen, huzuru bilen, sevgiyi bilen, sevdiğini söyleyebilen… Böyle olursa hayat daha güzel geçiyor. Babam derdi ki “Neyi yaşamak istiyorsan aynanın karşısına onu koy. Eğer mutlu bir yüz görmek istiyorsan mutlu yüzü koymak zorundasın. Sen yaşamda sevgi, saygı, mutluluk, hoşgörü istiyorsan o zaman senin etrafında ayna olarak tabir edilen hayata bunları vermek zorundasın. öfkeyle, sinirle, stresle, kavgayla sunduğun hayat sana bir fazlasıyla geri gelecektir.” Babam benim için çok özel bir adamdı. Sadece babam değil aynı zamanda da arkadaşımdı. Telefonumda her an resmini taşıyorum. Kendisini kaybedeli 12 yıl oldu.

 

“EN ZOR MüŞTERİYİ BİLE MUTLU GöNDEREBİLİYORUZ”

İnşaat sektörünün yanı sıra özartaş olarak aydınlatma sektöründe kendini ispatlayıp dünyaya yayılmış bir markasınız. Peki, bu sektörlerden hangisi size daha çekici geliyor?

İnşaat sektörü de zevkli ama benim için aydınlatma farklı bir olay. Ben onunla büyüdüm. 13 yaşından beri bu işi yapıyorum. 56 yaşındayım 43 yıldır bu sektördeyim. Hayalden metale, cama veya bir objeye bir şekil veriyorsunuz ve insanların en değer verdiği şeyleri paralarını alıyorsunuz. Ama ciddi rakamlar alıyorsunuz. İsterse çok uygun fiyatlara da mekanı döşeyebilirsiniz. Benim aydınlatmayı çok sevmemin nedeni bizim doğru bir iş yapıyor olmamız. Her şeyden önce müşterilerimiz bizden çok memnunlar. En zor müşteriyi bile mutlu gönderebiliyoruz. İnsanları evimize gelmiş gibi ağırlıyoruz. Keyifli bir kafemiz var. Bazen müşteri oradan iki gün çıkmıyor; mimarlarıyla geliyor, projeler açılıyor, mobilyacısı, perdecisi geliyor ve iki gün çıkmıyor. İki gün boyunca bir insanı mağazanın içinde tutmak mümkün değil. İnsanlar ancak mutlu olduğu yerde durabilirler. Benim için avize her şeyden önce gelir ama inşaatı da en az avize kadar güzel yapıyoruz. Bu kadar güzel mimari yapımı herkes yapamaz, bu kadar bitkiyi kimse koymaz, yeşili yaparlar ama bitkiyi koymazlar. Buradaki palmiyeler 40 yılık. Buraya kendi özel yetiştirdiğim bitkilerden koydum. Düşünün oturduğunuz evinizin bahçesinde 600 yıllık yaşamış bir bitkiye sahipsiniz. Bahçelerin hepsine de 20 yıllık zeytin ağaçları diktim.

 

“BU üLKEYE HUZUR VE MUTLULUK DİLİYORUM”

Projelerinizin adı Zeytindalı. Peki, bu adı seçmenizin özel bir nedeni var mıdır?

Zeytindalı’nın hem huzur, hem bereket, hem de barış ve iyi niyet getirdiğine inanıyorum. Tarihe bakıyorum bütün barış anlaşmalarında zeytin dalı hikayeleri var. Zeytin Kur’an-ı Kerim’de geçen belirli gıdalardan biri. Doğa oluştuğundan beri insanlara yaşamaları için güç veren bir gıda maddesi zeytin. Ben zeytinin bereketine, huzuruna, keyfine inanıyorum. Bu yüzden bütün evlerin bahçelerine diktim. Ben bu ülkeye huzur ve mutluluk diliyorum. İnsanların birbirini daha fazla sevmesini, saymasını, hoşgörülü davranmasını, büyüğüne, küçüğüne aynı hisle davranmasını istiyorum. Bilsinler ki karşısındaki insanlara nasıl hitap ederlerse, nasıl davranırlarsa, hangi ses tonuyla yaklaşırlarsa, hangi yüz mimiğiyle bakarlarsa onu görecekler.

 

Fotoğraflar: Ahmet çevik