Her Ne İş Yaparsanız Yapın Doğru Konuşmanız Lazım

Her Ne İş Yaparsanız Yapın Doğru Konuşmanız Lazım Her Ne İş Yaparsanız Yapın Doğru Konuşmanız Lazım

Ünlü Sunucu ve Spiker Gökay Kalaycıoğlu öğrencisi olduğu ve 10 sene sonra eğitmen olarak döndüğü Dialog Anlatım İletişim’de verdiği eğitimleri ve ekranlardaki kariyer planını Klass’a anlattı...

 

Profesyonel iş hayatına 2004 yılında Kanal D Haber Merkezi’nde başlayan, ardından TGRT Haber ile kamera arkası tecrübesi devam eden, 2007 yılında haber kanalı Tv Net’te ekran önüne çıkan Gökay Kalaycıoğlu bugüne kadar Airport TV, TV8, 24 Tv ve son olarak 360 Tv’de sunucu ve Ana Haber Spikeri olarak görev yaptı. Ekranların 35 yaşındaki başarılı ismi bugün ise öğrencisi olduğu ve 10 yıl sonra eğitmen olarak geri döndüğü Arsen Gürzap ve eşi Can Gürzap’ın kurucu eş başkanı olduğu Dialog Anlatım İletişim’de ekolünün takipçisi olan onlarca insana eğitmenlik yapıyor. Başarılı sunucu, spiker ve eğitmen Gökay Kalaycıoğlu ile Dialog Anlatım İletişim’deki eğitmenlik sürecini, başarısının sırrını, ekranlardaki kariyer planını ve hedeflerini Klass okurları için konuştuk.

 

 

 

 

 

“Biz burada insanları sahneye hazırlıyoruz. İmajı, duruşu, görünüşü, doğru ve etkileyici konuşmadan ayrı tutamazsınız. çok doğru ve etkileyici konuşabilirsiniz ama kıyafetleriniz standardın çok altındaysa olmaz. Kişiye yatırım sadece dil üzerinden değil, duruş, hayata bakış, vizyonla olmalı. Bunların hepsi bir bütün. O kadar acımasız bir dönemdeyiz ki bunların bir tanesinin eksikliğini kabul etmiyor. On binlerce mezun var. Herkes farkını gösterebilmeli.”

 

 

 

“23 yaşında ekranın karşısına çıktığımdaki farkım; ekranlara aday olan ama ekonomi mezunu bir öğrenciydim. Farkım ekonometri mezunu olmamdı. Parametreleri yorumlamak kolay değil. Ve bunu bilen spiker sayısı çok azdı. Ekonomi bültenlerine çıkartacak spiker bulamıyorlardı. Spiker çünkü etkili iletişimi biliyor ekonomiyi bilmiyor, ekonomici de etkili iletişimi çok iyi bilmiyor. Benim bunları bir araya getirmem farkımı oraya koydu.”

 

 

 

Gökay Bey, Dialog Anlatım İletişim’de ne gibi hizmetler veriliyor, sizden öncelikle bunları öğrenebilir miyiz?

 

Arsen Gürzap ve eşi Can Gürzap’ın kurucu eş başkanı olduğu Dialog Anlatım İletişim 27 yıllık iki tane şubesi olan bir kurum. Arsen Hoca her zaman şunu söyler; biz bu hikâyeye başladığımız zaman 27 seneyi devirebileceğimiz hiç aklımızın ucundan geçmedi. Spikerlik, sunuculuk, oyunculuk eğitimlerinin verildiği bireysel ve kurumsal eğitimlerin düzenlendiği bir yer. Kurumsal eğitimler konusunda da uçsuz bucaksız bir derya deniz; etkili iletişim, eğitimcinin eğitimi, telefonda etkili konuşma, etkili sunum yapma, liderlik, beden dili gibi etkili iletişimle alakalı kişisel gelişime hizmet eden ucu olmayan programları var. Ama sınıf olarak bakacak olursak etkili iletişim sınıfımız var, oyunculuk sınıfımız var ve spikerlik, sunuculuk sınıflarımız var. Biz haberciler röportaj teknikleri ve spikerlik dersi tekniklerine giriyoruz. Yani bir öğrenci ki bu öğrenci yeri geliyor liseden yeni mezun olmuş biri veya bir bakıyorsun kurmay albaylık yapmış biri geliyor burada eğitim alıyor. Bizler ise onlara bir medya kurumunun içerisinde ya da yazılı medyada herhangi bir ortamda röportaj ya da haber yazacak bir duruma dahil olduklarında, o kurumdan içeri gireceklerinde başlarına gelebilecek her şeyi, karşılaşacakları her terimi, yapmaları istenecek her şeyi A’dan Z’ye anlatıyoruz.

 

 

 

“BİZE İLK TELEFON AçTIĞINIZ ANDAN İTİBAREN SINAV BAŞLIYOR”

 

Peki, buraya gelen kişiler hangi aşamalardan geçiyor?

 

Dialog’a kabul olmak kolay değil. Bildiğiniz bilmediğiniz farklı farklı testlerden geçiyorsunuz. Bize ilk telefon açtığınız andan itibaren sınav başlıyor. Telefonda konuşurken ne kadar kararlı ve istekli olduğunuz, diksiyonla ilgili var olan problemlerinize kadar her şey test ediliyor. Dialog öğrencisi olmak ve Dialog mezunu olmak gerçekten kolay değil. Ve en nihayetinde finalde 150 saatlik bir programın ardından Arsen Gürzap ve Can Gürzap’ın karşısında son sınava çıkıyorsunuz. Ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlıyız. Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı onaylı sertifikalar veriliyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın sorumluluğunu taşıyoruz. Ve çok ünlü isimlerin yetiştiği bir kurumdan bahsediyoruz. Hocaların hocası Arsen ve Can Gürzap ve tiyatroda Atsız Karaduman, Ece Okay, Derya Alabora gibi oyunculuk bölümünde sektörün en başta gelen isimleri bu çatı altında derslere giriyorlar. Ve bu isimlerle aynı ortamı soluyabilmek herkese nasip olmuyor. Kişi ilk geldiğinde önce ses-nefes artikülasyon dersine girer ve doğru nefes almayı öğreniyor. Ondan sonrasında diksiyon fonetikte tiyatronun duayen isimlerinden yanlış telaffuz etmeye alıştığımız ve artık onu doğru kabul ettiğimiz kelimelerin gerçekleriyle yüzleşiyor. Türkçenin yazıldığı gibi okunmadığını okunduğu gibi yazılmadığını öğreniyor. Beden dilini etkili kullanmayı öğreniyor. Daha sonra ortalama 150 saat olan derslerin sonuna doğru gelindiğinde finalde spikerlik, sunuculuk tekniklerini ve röportaj tekniklerini öğreniyor. O süreçlerde dersin sonlarında da uygulama derslerinde Can ve Arsen Gürzap ile beraber tüm hocalarımızın verdiğini öğrencilerimiz ne kadar gündelik hayatlarına adapte ediyorlar bunu test ediyoruz. Aslında o hepimizin sınavı.

 

Herkes buraya spikerlik, sunuculuk için gelmiyor. Etkili iletişim, konuşmak, kişisel gelişime yatırım yapmak için tabi ki idealist öğrencilerimiz var. Hiçbirini birbirinden ayırmıyoruz ama bu sınıfın kapısından çıkan ya da sertifikasını alıp Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayladığı o sertifikayı alıp çıkan insanlar her türlü kazanmış oluyor. Bir eğitmen olarak senin de etkili bir iletişim kurabiliyor olman gerekiyor, banka gişesindeysen de buna ihtiyacın var. İletişim kuramamak günümüzün en büyük problemi değil mi? Etkili iletişim sadece televizyon sektörünün bir gereği değil. Her bireyin öz Türkçesini etkili bir şekilde konuşma hakkı var. Yüz yüze gelindiği zaman, duygular devreye girdiği zaman, jestini mimiğini kullanmayı bildiği zaman, tane tane konuştuğu zaman, heyecanlanmadığı zaman, nerede durmak gerektiğini bildiğinde her şey çok daha farklı oluyor.

 

 

Fotoğraflar: Mert Can Alşahin