İngiltere’de yaptığı araştırma ve incelemeler neticesinde geliştirdiği tedavi yöntemi ve açtığı klinik ile saç uzmanlığı alanında adını duyurmayı başaran Este Medical Group Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin çınkır, elde ettiği başarılı sonuçların ardından İngiltere’de birden fazla kez yılın kliniği seçilerek haklı yükselişini perçinledi. İstanbul’a açtığı şubesiyle de tecrübelerini Türkiye’ye taşıyan ve hedefinin saç tedavisi konusunda insanları bilinçlendirmek olduğunu söyleyen Hüseyin çınkır ile kendi şirketini kurma hikayesini, büyüme sürecini, geliştirdiği tedavi yöntemi “Saç Lazeri” hakkında herşeyi Klass okurları için konuştuk
“Yeni bir şey geliştirdiğinizde insanların güvenini kazanmanız zor oluyor. Ben bu güveni kazanmak adına tedaviden memnun kalınmaması durumunda insanlara para iadesi garantisi verdim. İnsanlar yaptığım tedavilerin iyi sonuçlar verdiğini görünce bize daha fazla rağbet göstermeye başladı. İngiltere’de sadece bir merkezimizde günde ortalama 200-250 arası tedavi uyguluyoruz.”
Hüseyin Bey, yurt dışında Saç Lazeri ve Saç bakımı konusunda büyük bir başarı yakaladınız ve bu kariyerinizi çok farklı boyutlara taşıdı. Kariyerinizin gelişini ve mesleğe nasıl başladığınızı kısaca anlatır mısınız?
Yurt dışında Galler, İskoçya ve İngiltere’de yaşadım. Şu an Birmingham’dayım. Mesleğe ilk olarak bir saç kliniğinde çalışarak başladım. Eğitimimi de orada aldım. Araştırmacı bir kişiliğe sahip olduğumdan dolayı bir şeyi keşfettikten sonra onunla yetinmeyip yeni bir proje için çalışmaya başlarım. İngiltere’de yaptığımız ve başarılı sonuçlar elde ettiğimiz bir tedavi vardı. Ben bu tedaviyi yenisiyle değiştirmek istedim. çalışmalarım sonucu yeni bir tedavi yöntemi geliştirerek çalıştığım şirketin sahibine sundum. Şirketin sahibi bu tedavi yöntemine sıcak bakmayınca ciddi bir karar alarak az miktardaki sermaye ve yalnızca bir kişiyle beraber kendi şirketimi kurmaya karar verdim. Kendi şirketimi kurduktan sonra çok hızlı bir şekilde büyüdüğümüzü gördük. Şu anda İngiltere ve Avrupa’nın çeşitli şehirlerinde kendi kliniklerimiz bulunuyor.
“İNGİLTERE’DE SADECE BİR MERKEZİMİZDE GüNDE 200-250 ARASI TEDAVİ UYGULUYORUZ”
Şirketinizin büyüme sürecini anlatabilir misiniz? İnsanların sizi tercih etmesindeki en önemli sebep neydi?
Yeni bir şey geliştirdiğinizde insanların güvenini kazanmanız zor oluyor. Ben bu güveni kazanmak adına tedaviden memnun kalınmaması durumunda insanlara para iadesi garantisi verdim. İnsanlar yaptığım tedavilerin iyi sonuçlar verdiğini görünce bize daha fazla rağbet göstermeye başladı. Şu anda İngiltere’de sadece bir merkezimizde günde ortalama 200-250 arası tedavi uyguluyoruz.
“SAçINIZ KENDİ KANINIZ SAYESİNDE OLUŞUYOR”
Bu durum sizin geliştirdiğiniz Saç Lazeri Tedavisi’nin büyük başarısı sanırım? Saç Lazeri’ni ne zaman ve hangi durumlarda uyguluyorsunuz?
Esas saçın dökülme sebebi, kalıtsal olarak başınızın tepe kısmındaki kan dolaşımının az olmasıdır. Kan bu bölgeye az gittiğinde buradaki organlar iyi beslenemez. Bu süreci hızlandıran insan vücudundaki iyi ve kötü bakterilerdir. İyi bakteriler derinin sağlıklı olduğu bölgede yaşarken, kötü bakteriler derinin sağlıksız olduğu bölgede yaşar. Kılcal damarlar yoluyla saç kökünün içerisine yerleşen bir enzim adeta bir duvar oluşturarak kanın saç köküne ulaşmasını engeller. Bu duvar kalınlaşıp büyüdükçe saç kökü küçülür ve saçlarını giderek kaybetmeye başlar. Nihayetinde o saç kökündeki saç incecik bir tüy haline gelir ve en sonunda koparak ölür. Bu saç kökü tıpkı kalp gibi 10 saatlik bir ömre sahiptir. Ancak saç kökünde ince bir tüy halinde olsa bile saç varlığı henüz sonlanmamışsa oraya kan pompalayarak onu kurtarabilirsiniz. Ama orada bulunan enzimi de öldürmüyoruz. Onu oradan çıkarıp başka bir yere gitmesini sağlıyoruz. Bu süreçten sonra saç kökü yavaş yavaş eski haline gelmeye başlayarak daha sağlıklı saçlar çıkmaya başlıyor. Vücudumuzun herhangi bir yeri zarar gördüğü zaman onarma işlevi gören kan hücreleri beynimizin komut vermesiyle aktif hale gelir ve hasar görmüş bölgeyi onarır. Kanın bu özelliği sayesinde dolaşımı tepeye doğru organik bir biçimde hızlandırıyoruz. Vücudumuzda bulunan damarlar tıpkı ırmak gibidir. Bir ırmağa çok su giderse ırmak yatağı açılır ve yeni kollar oluşur. Bizler bu örnekte olduğu gibi damarların açılmasını sağlayarak kan dolaşımını hızlandırıyoruz. Bu genişliğin sağlanması için de kan akışının uzun süre gerçekleşmesi gerekiyor. Bunun için de danışan kişinin en az 6 aylık bir tedavi sürecine bağlı kalması önem taşıyor. Hızlanan bu kan dolaşımı sayesinde kendi kanınız sayesinde saçınız oluşmaya başlıyor. Kendi kanınız en etkili ilaçtır. Tedavinin kalıcı hale gelmesi için geliştirdiğimiz bir solüsyon geliştirdik. Bu solüsyonu da kullanarak lazerler aracılığı ile saçın etrafında biriken yağ tabakasını eritiyoruz. özellikle kalıtsal saç dökülmelerinde tedaviyi tamamen bıraktığınız zaman saçın yeniden dökülme riski ortaya çıkıyor. Bundan dolayı danışanlarımız üç ayda bir kliniğimize gelip check up işlemlerini düzenli bir biçimde yaptırıyor. Bu tedavinin sonunda aslında saçı çıkartan biz değil kendi vücudunuz oluyor. Biz yalnızca saç derisini buna uygun hale getiriyoruz. Saç derisini bir tarlaya benzetebiliriz. Biz o tarlayı sürüyor, suluyor ve gübresini veriyoruz.
Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Aralık sayısında...