İbrahim Çevik : “Golf Tamamıyla Beni Tanımlıyor Ve Benim Büyük Aşkım”

İbrahim Çevik : “Golf Tamamıyla Beni Tanımlıyor Ve Benim Büyük Aşkım” İbrahim Çevik : “Golf Tamamıyla Beni Tanımlıyor Ve Benim Büyük Aşkım”

Estecenter Plastik Cerrahi Tıp Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çevik, Golf Tutkusunu Klass’a Anlattı Saç ekimi, kozmetik cerrahi ve medikal estetik konularında uzmanlaşmış çok sayıda sağlık personeli ile mükemmel bir sağlık hizmeti sunan Estecenter’ın kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çevik, profesyonel yaşamının dışında doğaya olan aşkı ve golf tutkusuyla tanınan önemli bir isim. Hayatının her anını dolu dolu yaşamayı seven; fotoğrafçılık, seyahat, dağcılık ve binicilik gibi faaliyetlerde bulunan İbrahim Çevik, başarı sırrının ise hobileri, düzenli hayat biçimi ve disiplin olduğunu söylüyor. Golfe olan tutkusundan ve merakından dolayı ormanlar içinde Beykoz’da üç dönüm bir arazi satın alarak burayı bir golf ve aktivite alanına çeviren İbrahim Çevik, bunu çocukluğunu yeniden özgürce yaşamak için yaptığını anlatıyor. Estecenter Plastik Cerrahi Tıp Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çevik ile başarı sırlarını, doğa ve hayvan sevgisini, bir yaşam felsefesi haline getirdiği golf aşkını ve kurduğu bağı Klass okurları için konuştuk.     

İbrahim Bey, Estecenter Plastik Cerrahi Tıp Merkezi’nin kurucususunuz. Yıllardır sağlık sektörünün önemli bir temsilcisisiniz. Öncelikle sizi ve mesleğinizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
2000 yılından bu yana sağlık sektörünün içindeyim ve 24 yıldır saç ekimi yapıyorum. 2006 yılında EsteHair markasıyla saç ekimi sektörüne giriş yaptım. Daha sonrasında 2014 yılında bu işin sadece saçla kalmaması gerektiğine karar vererek Estetik Plastik Cerrahi’yi de bünyemize dâhil ettik. Buna bağlı olarak da İstanbul’un merkezinde bir plastik cerrahi tıp merkezini kurguladık. Ve burada sadece saç değil tepeden tırnağa bütün estetik operasyonları gerçekleştiriyoruz. Geniş bir plastik cerrahi kadromuz, ameliyathanelerimiz, hasta müşahede odalarımız var. Hastalarımız bizi tercih ettikleri zaman karşılama, konaklama, transfer gibi hizmetlerimizden yararlanabiliyorlar. Bu şekilde onlara kapsamlı bir hizmet sunmuş oluyoruz. Ben de saç ekimi konusunda birçok seminerlere ve kurslara dâhil oldum. Birçok televizyon programına konuk oldum. Canlı yayın sunuculuğu yaptım. Dünyanın dört bir yanından hastaların bizi tercih ediyor olması bizim için büyük bir gurur kaynağı. Şu anda Estecenter’da yaklaşık yüzde 60 estetik, yüzde 40 saç ekimi tedavileri uyguluyoruz. Kaliteli bir süreç, iyi bir çalışma ortaya koyduğunuz takdirde bu sürekli bir hale geliyor. Günümüzde Amerika’dan, Avrupa’dan ve özellikle düzenli olarak Japonya’dan ayda 50’ye yakın hastamız bize başvuruyor.

“DOĞA VE HAYVAN SEVGİSİ AİLE KÖKLERİMİZDEN GELİYOR”
İbrahim bey, siz oldukça başarılı bir yönetici ve işadamısınız. Sizin başarı sırrınız nedir?
Benim başarı sırrım disiplin ve çok çalışmaktır. Ben düzenli hayatı olan bir kişiyim. Sabah 6’da uyanır ve bir saatlik bir yürüyüş yaparım. Sonra da işime gider, hastalarımla ilgilenirim. Onun dışında da mümkün olduğunca hafta sonu etkinlikler yaparım. Mesela geçen hafta Boğaz’da kano yaptım. Binicilik sporuna da fırsat buldukça zaman ayırıyorum. Dağcılık ve tırmanma da ilgi alanım. Önümüzdeki ay nasip olursa Everest’in ana kampına tırmanmayı hedefliyorum. Orada fotoğraflar çekmek istiyorum. Fotoğraf çekmeyi çok seviyorum. Bunun için seyahat ediyorum. Bununla alakalı olarak profesyonel fotoğrafçı bir arkadaşımın bir yıl boyunca asistanlığını yapacağım. Bir sergi açmayı da planlıyorum. Su altı fotoğrafçılığında Türkiye’nin yetiştirmiş olduğu en başarılı isimlerden birisi olan bir dostumla önümüzdeki aylarda bir proje başlatmayı düşünüyorum. Fırsat buldukça dalış da yapıyorum. Geçtiğimiz aylarda Ağrı Dağı’na tırmandım. Bir insanın gelişmesi adına hayatına yeni şeyler dahil etmesi gerekiyor. İnsanın kendisine değer katması çok güzel bir şey. Fırsat buldukça seyahat etmeyi çok seviyorum. Ayda bir yurt dışına çıkmak olmazsa olmazım diyebilirim. Mümkün olduğunca kızlarım ile beraber seyahat ediyorum. Birlikte çeşitli etkinlikler yapıyoruz. Hayvanları çok seviyoruz. Evde kedi ve köpeklerimiz var. Bir kızım şu anda evde kaplumbağa bakıyor. Doğa ve hayvan sevgisi bizim aile köklerimizden geliyor. Ben de doğaya âşık bir insanım. Bu konuyla alakalı izlediğim belgeseller bana ilham oluyor. Bir gün doğada tek başıma kalmak istiyorum.

Sporla aranızın çok iyi olduğunu biliyoruz. Aranızdaki bu ilişkinin boyutu nasıldır?
Çocukluğumdan bu yana sporla aram çok iyidir. Bir o kadar da yemek ile aram iyidir. Yemek yapmayı çok seven bir insanım. Hafta sonu benim olduğum yerde kimse mutfağa girmez. Küçüklüğümde hep futbol oynardım. Okul takımındaydım. Yüzmeyi ne zaman öğrendiğimi hatırlamıyorum. İstanbul’a geldikten sonra daha çok fitness ve yürüyüş yapmaya başladım. Tenis oynamayı da çok seviyorum.

“GOLF’Ü DAHA RAHAT OYNAYABİLMEK İÇİN BEYKOZ’DA ORMANIN İÇİNDE 3 DÖNÜM BİR ARAZİ ALDIM VE ORAYA BİR GOLF SAHASI YAPTIM”
Golf sporuna ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?
Biz sokakta yetişen çocuklardık. Sokakta elimizdekini paylaşarak, oyunlar oynayarak büyüdük. Golf konusunda da hep yetenekli olduğumu düşündüm. Fakat maalesef hep bir engelle karşılaştık. Bizlere küçükken golfun hep zengin sporu olduğu söylendi. Ben açıkçası bunun böyle olmadığını düşünüyorum. Golf oynarken yeşilin içinde olmak bana kendimi iyi hissettiriyor. Orada tek başına olmak müthiş bir şey. Golf tamamıyla beni tanımlıyor. Bu sporun benim karakterimle tezat oluşturan tek yönü sakinlik istemesidir. Golf, çok basit gibi görünse de oyun esnasında tüm bedeninizi ve zihninizi kontrol etmeniz gerekiyor. Bu durumun beni terbiye ettiğini düşünüyorum. Golf’e olan ilgim ve merakım beni Ataşehir Golf Kulübü’ne üye olmaya kadar götürdü. Orada Okan Hocam bana “Sen daha önce bu sporu yapmışsın.” dedi. Daha önce golf oynamasam da zihnimde birçok kez bunun hayalini kurdum. Genel olarak spora karşı ciddi bir yatkınlığım var. Örneğin su kayağında direkt olarak ayağa kalkabiliyorum. Bir kere Uludağ’da bütün pistlerden kaymayı denedim ve kaydım. Sonrasında da ayaklarıma kramp girdiği için sabaha kadar uyuyamadım. Tabii tüm bunları yapabilmek için ciddi bir zaman ayırmanız gerekiyor. Golfun de gerçekten inanılmaz kuralları var. Bu sporu yapan kişiler aynı zamanda dünyada en uzun ömre sahip olan insanlardır.  Bundan iki sene önce Golf’ü daha rahat oynayabilmek için Beykoz’da ormanın içinde 3 dönüm bir arazi aldım ve oraya bir golf sahası yaptım.

Golf sahası projenizden daha detaylı bahsedebilir misiniz?
Bu araziyi çocukluğumu yeniden özgürce yaşamak için aldım. Ben bir de misafir ağırlamayı çok seviyorum. Burada arkadaşlarımızla zaman geçirmek bizim için çok keyifli oluyor. Burada hepimiz özgürüz. Biz insanlar olarak hayata çok fazla anlamlar yüklüyoruz. Bence hayatı o kadar da ciddiye almamak gerekiyor.

“İŞE VE GÜNLÜK KOŞUŞTURMACALARA DA BAZEN ARA VERMEK GEREKİR”
Bu kadar yoğun iş trafiği arasında kendinize nasıl zaman ayırabiliyorsunuz?
‘Seyahat edin, sıhhat bulursunuz’ sözünü benimsemiş bir insanım. Sağlıklı olmak adına bence bunu yapmak lazım. İşe ve günlük koşuşturmacalara da bazen ara vermek gerekir. Gittiğiniz çok daha mütevazı yerlerde konaklayarak da o anın tadını çıkarabilirsiniz. Ben her şey dahil konaklamayı gereksiz görüyorum.
 
“BANA GÖRE KÖTÜ HAVA DİYE BİR ŞEY YOKTUR”
Okuyucularımız için ne gibi önerilerde bulunmak istersiniz?
Hayatı çok ciddiye almamak lazım. Ben bulunduğum ortamlarda genelde hep en genç kişi oluyorum. Hayatın tadını çok geç olmadan çıkarmak gerektiğine inanıyorum. Çocuklarım bir dönem bir yıl boyunca Göcek’te yaşadı. Okullarına bir süre orada devam etti. Ben de her hafta sonu onların yanına gidip geldim. Her hafta sonu da denize girdim ve iki haftada bir tekne ile açıldım. Göçek’te çok sayıda tekne olmasına ve bölge çok güzel bir iklime sahip olmasına rağmen insanların bunu değerlendiremediğini gördüm. Ben her hava koşulunda bir şeyler yapmayı seven bir insanım. Bana göre kötü hava diye bir şey yoktur. Benim yaşam felsefemde doğayı korumak ve hiçbir canlıya zarar vermemek var. Tabiata saygı duymak ve onun bir parçası olmak lazım.