İnsanlığın Derinliklerindeki Güzellikleri Bulma Yolcuğu Bana Heyecan Veriyor

İnsanlığın Derinliklerindeki Güzellikleri Bulma Yolcuğu Bana Heyecan Veriyor İnsanlığın Derinliklerindeki Güzellikleri Bulma Yolcuğu Bana Heyecan Veriyor

Saç ekimi ve tedavisi konusundaki başarıları ile iş ve sosyal yaşam dünyasında büyük bir üne sahip olan EsteWorld Saç Ekimi ve Plastik Cerrahi Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Servet Terziler, aynı zamanda antika ve değerli eser tutkusuna sahip bir isim. İşi gereği sıkça yurt dışına çıkan başarılı doktor gittiği ülkelerde değerli gördüğü antika eserleri toplayarak odasındaki koleksiyona dahil ediyor. Muayenehane odasını adeta bir müzayede alanında çeviren Dr. Servet Terziler koleksiyonundaki objelerin her biriyle duygusal bir bağ kurduğunu söylüyor. EsteWorld Saç Ekimi ve Plastik Cerrahi Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr.Servet Terziler ile antika tutkusunu ve bu merakının iş hayatına olan yansımalarını Klass okurları için konuştuk.  

Servet Bey, saç tedavisi konusundaki başarılarınız kadar antika eser tutkunuzla da tanınıyorsunuz. Bu merakınızın nereden geldiğini öğrenebilir miyiz?
Geçmişin derinliklerindeki gizemli duyguları ve değerleri keşfetme merakı çocukluğumdan geliyor. Çok değerli rahmetli amcam evinde birçok antikayı bulundurur, ben de yanına gittiğimde onları hayranlıkla incelerdim. İnsan belli imkanlar elde ettiğinde eksikliğini hissettiği şeylerin yerini doldurmak için hayat boyunca mücadelesine devam ediyor. Eserleri son beş yıldır toplamaya başladım. Bu eserlerin her birisine bakıldığı zaman 19’uncu yüzyıldan, neredeyse 200-250 yıllık geçmişleri olan değerlere ve sanat eserlerine ulaştığınız anda o yüz yılın duygularını, ruhunu, bakış açısını ve derinliklerini keşfetme imkanına sahip oluyorsunuz. İnsan kökleri itibariyle geçmişe ve genlerine bağlı bir varlık. Bireysel hayat yaşamamıza rağmen topluluk halinde yaşayan varlıklarız. Bu özellikle antika biriktirmeye başladıktan sonra İtalyan bakış açısı, Fransız bakış açısı, Alman bakış açısı, Uzak Doğu bakış açısı ve Orta Doğu bakış açısında insanların aslında temelde hep güzelliği esas tuttuğu, kendi farklılık ve farkındalıklarını yaşatmaya çalıştığını keşfetmeye başladım. Aslında bir şey keşfettiğiniz zaman birçok şeyin kapısının size açılmaya başladığını görüyorsunuz. Tıpkı kelebek etkisi gibi bir yaprağın hareketi kainatta birçok dengeyi değiştiriyor. Yavaş yavaş bu bakış açısının derinliklerini keşfetmeye başlıyorsunuz. İnsanlığın tablolar ve yapılmış eserler aracılığı ile derinliklerindeki güzellikleri bulma yolcuğu bana heyecan veriyor. Kendi muayenehanemde, odamda farklı farklı sanat eserlerini toplamak bana farklı bir bakış açısı, farklı bir vizyon getirdi.

“BEN BOĞA, TOPRAK GRUBU BİR BURÇ OLDUĞUM İÇİN İNSANLARA BİR ŞEYLER SUNMAYI VE GELİŞTİRMEYİ SEVERİM
Antika eserlerin sizin için anlam ve önemi nedir?
İstanbul’ da antika konusunda çok değerli yerler olduğunu keşfettim. Birçok değerli antika üstatlarından, sanatçılarından; onların dükkân, benim müzayede salonu dediğim yerlerden değişik eserleri toplamaya başladım ve zamanla odamda antika eserlerden oluşan bir dekor ortaya çıktı. Hayatımda vaktin büyük bir bölümünü odamda geçiriyorum. Burası benim için bir muayene odasından ziyade bir hobi ve sanat odasına dönüştü. İnsanları gezdirebileceğim, onlara buradaki eserleri gösterebileceğim bir alan oluşturdum. Bu yolculuktan büyük bir keyif alıyorum. İnsanlar bir katma değer sundukları zaman hayatın bir keyfi ve lezzeti oluyor. Ben boğa, toprak grubu bir burç olduğum için insanları beslemeyi, insanlara bir şeyler sunmayı ve geliştirmeyi severim. En başta kendime bu konuda çok fazla yatırım yaparım. Bir noktadan sonra insanlara bu konuda ışık tutma heyecanı da yaşıyorum. Masanın üzerine Osmanlı Sarayı’nda kullanılmış, özel okkaların bulunduğu, çok farklı bir eser koydum. Benim için geçmişi unutturmayan bir özelliğe sahip. Kütüphaneme bakıldığı zaman İtalya ve Almanya’da çok değişik kitap tutamaçları buldum, getirdim. Onlar bana kitaplarıma farklı bir boyut ve derinlikle bakmayı öğretti. Osmanlı Sarayı’na hediye edilmiş bir antika olan, altın kaplamalı çok değerli bir saati de koleksiyonuma dahil ettim. Ona baktığımda da Osmanlı’nın sanata ne kadar düşkün bir devlet olduğunu görüyorum. İtalya’dan çok farklı seramik ve mozaik kaplamalı vazolar getirttirdim. Onlar da bana İtalya’da yaşanan Rönesans’ı hatırlatıyor. Dolayısı ile her birinin bende çok değişik izleri, derinlikleri ve bakış açıları var. Dolayısı ile bu eserleri çoğaltmaya devam edeceğimi biliyorum. İnşallah bunlar benden sonra gelen nesle hediye edeceğim güzel armağanlar olacaktır.

İlk aldığınız eseri hatırlıyor musunuz? Onu aldığınızda neler hissetmiştiniz?
Aldığım ilk eser Osmanlı’ya hediye edilmiş bir saatti. Osmanlı benim gözümde bir dünya lideridir. Kendimi Osmanlı’nın 400-500 yıl kadar dünyaya liderlik yapmış bir ülkenin evladı olarak gördüğüm için bu duygu bana ayrı bir değer katar. Benim bir de çocukken evimizde dedemin aldığı bir saat vardı. Bu saat onu da çok andırıyor. Hem dedemi hem çocukluğumu hem de Osmanlı’yı hatırlattığı için duygulanarak baktığım bir saattir.

Şu an itibariyle koleksiyonunuzda kaç eser var ve bunların bakımlarını nasıl gerçekleştiriyorsunuz?
Şu anda koleksiyonumda 42 adet eser var. Bunların her biri benim evladım gibi olduğu için her birinin bakımı konusunda özel profesyonel destek alıyorum. Bu işe tek başına yetişmem gerçekten zor. Seramiklerin zamanında parlatılması, cilalanması, her birisinin çok özel bir şekilde tozlarının alınması; renk kaybının olmaması için koruyucularının kullanılması gibi birtakım detaylar var. Her bir eseri evladım gibi görüyorum.

Koleksiyona ekleyeceğiniz eserleri nasıl seçiyorsunuz?
Koleksiyonum genellikle seyahatler esnasında edindiğim eserlerden oluşuyor. Özel bir koleksiyon için yurt dışına gitmedim çünkü yurt dışını çok gezmiş, hekim olarak da senede belki en az 20-30 ülkeye giden bir insanım. Sadece bir obje için gitmeye zamanım olmadı. Dünya çapında bir hekim olduğum için iş seyahati için gittiğim her yerde eserleri toplamak için vakit ayırırım. 

Bu hobinizin işinize yansımaları nasıl oldu?
İnsanoğlu çok boyutlu bir varlıktan ziyade sonsuz boyutlu bir varlık. Hayat da böyledir. Nereden baktığınıza da bağladır. Ben bir nevi mücevherat ustasıyım. Ben yalnızca saç ekmiyorum. İnsanların başlarında her bir kıl kökünü dünyanın en değerli mücevheri gibi görüyorum. Ekibime ‘sizler birer mücevherat ustasısınız’ der, onları asil ustalar gibi görürüm. İnsanın başı kainatın en değerli varlığı, çünkü içerisinde beyin var. Onun üzerinde bir taç var. O tacın üzerinde de sanat eserleri var. Bu sanat eserleri çıkarıldıktan sonra bazen odamda oturup dakikalarca onları inceliyorum. Koleksiyonumda insanoğlunun yaptığı eserlere bakıyorum. Ekim yaparken de yaratıcımızın yaptığı eserlere bakıyorum. Ekibimi de bu yönde işliyorum. İnsanoğlu yaptığı işe ruhunu ne kadar katarsa sonuçlar o kadar bambaşka oluyor. Gerçekten de vücut enteresan bir yapı. Siz sevginizi, yüreğinizi, ruhunuzu misafirinize aktardığınız zaman vücut da size misliyle dönüş yapıyor. Teoride belki herkesin yaptığı bir işi yapsak da pratikte bambaşka sonuçlar elde ediyoruz.

“HER BİR ESERİN ARKASINDA MÜESSERİ VARDIR. O MÜESSER ESERE RUHUNU GEÇİRİR”
Bir objeyi veya eseri satın alırken nelere dikkat ediyorsunuz? Sizin için tarihi mi yoksa size hissettirdiği duygular mı daha önemli?
Ben biraz duygu insanıyım. Bir objeyi almam için önce onu sevmem gerekir. Bir diğer dikkat ettiğim husus da koleksiyonumdaki eksikler. Şu an elimde İtalya’da seramikten yapılmış beş değişik eserim var. Bana göre bir ülke için beş eser yeterli. Şimdi artık Uzak Doğu’dan, kuzey ülkelerinden, Afrika’dan eserler toplamak istiyorum. ‘Evcil hayvan sahibini kendi seçer’ derler. Ben de alacağım eserle önce göz temasına girerim. O göz temasında onun da beni sevip sevmediğine bakarım. Her bir eserin arkasında müesseri vardır. O müesser esere ruhunu geçirir. Ben enerji uyumunu her şeyden önce müesserle sağlıyorum. Bu sevgi bağının da aramızda sanatçıyla oluştuğuna inanıyorum.

Koleksiyonunuzdaki en pahalı ve sizin için en önemli eser hangisi?
Eserlerin hepsi çok değerli. Her birinin benim için farklı bir anlamı ve hikayesi var. Osmanlı Sarayı’na hediye edilen altın kaplamalı saat belki de edindiğim ilk eser olduğu için hem manevi hem de maddi olarak benim için çok kıymetli.
 

Servet Terziler