Kemale Musayeva : “Masumiyet Ve Güç: Hayatin Akişinda Yeni Bir Başlangiç”

Kemale Musayeva : “Masumiyet Ve Güç: Hayatin Akişinda Yeni Bir Başlangiç”  Kemale Musayeva : “Masumiyet Ve Güç: Hayatin Akişinda Yeni Bir Başlangiç”

Kadin Hastaliklari Ve Doğum Uzmani Kemale Musayeva, Serkan Mumcuoğlu’nun Eserinin, Yaşaminda Nasil Bir İz Biraktiğini Klass’a Anlatti Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Kemale Musayeva, rutin kontroller sırasında göğsünde kötü huylu bir kitle olduğunu öğrendi. Bir hekim olarak pek çok kadına destek olmuştu; ancak bu kez tedavi kararı kendi sağlığı içindi. Bu teşhisle birlikte, içine kapanmak yerine hayatın ona sunduğu anlamları keşfetmek için bir yolculuğa çıktı. Teşhis konulduğu gün, fotoğraf sanatçısı Serkan Mumcuoğlu’nun sergisine katıldı. Sergide karşısına çıkan bir eser, Dr. Musayeva’nın içinde derinlerde saklı kalan duygularını uyandırdı. “Bu tabloya bakarken sadece kendimi değil, tüm kadınları gördüm. Görünenin ötesindeki gerçekliklerin keşfine bir davet niteliği taşıyan bu eser, bizi içimize, kırmızı tutkunun ve sonsuz döngünün derinliklerine çağırıyordu,” diyor. Bu eser, yalnızca Dr. Musayeva’nın değil, kadınların masumiyetini ve gücünü temsil ediyordu. Tedavi sürecini başarıyla tamamladıktan sonra, ameliyatını gerçekleştiren Dr. Cihan Uras’a teşekkür etmek ve eserin anlamını tüm kadınlarla paylaşmak amacıyla tabloyu ona hediye etti. Tıbbın, sanatın ve dayanışmanın bir araya geldiği bu hikaye, Dr. Kemale Musayeva’nın kadınlara verdiği güçlü bir mesaj olarak hatırlanacak.Sanatın iyileştirici gücünü gözler önüne seren bu hikayeyi Dr. Kemale Musayeva, sanatçı Serkan Mumcuoğlu ve Prof. Dr. Cihan Uras ile Klass okurları için konuştuk.  

Kemale Hanım, bu süreçte birçok kadına ilham oldunuz. Bu süreci sizden de dinleyebilir miyiz?
Her şey aslında düzenli yaptırdığım kontrollerle başladı. Sağlıklı yaşamaya özen gösteren bir insanım; sporuma, beslenmeme dikkat ederim. Ancak bir kontrol sırasında mamografimde kötü huylu bir kitle tespit edildi. O an hayatımda yeni bir sayfa açıldı. İlk başta bu haberi sindirmek zordu ama kendime olan güvenim ve hastalığıma yaklaşımım bu süreci daha güçlü atlatmamı sağladı. Bu süreçte hayatın her anında şükredecek bir şey bulmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha fark ettim.

Sanatla bu süreçte nasıl bir bağ kurdunuz? Bu bağ nasıl bir anlam kazandı?
Kanserle tanışma sürecimde fark ettim ki kişi önce duygusal olarak iyileşmek zorunda. Serkan Mumcuoğlu’nun bu soyut eseriyle karşılaştığımda içimde inanılmaz bir bağ kurdum. Bu eser beni adeta kendi içime dönmeye davet etti. Kırmızının enerjisi ve figürün zarafeti, benim içsel yolculuğumu simgeliyordu. Bu eser bana, görünmeyenle yüzleşmenin ve içimizdeki gücü bulmanın ne kadar önemli olduğunu hatırlattı.

Bu anlamlı eseri Prof. Dr. Cihan Uras’a hediye etmeniz çok dikkat çekti. Neden böyle bir karar aldınız?
Cihan Hocamız, kadın sağlığına olan hassasiyeti ve özverili çalışmalarıyla sadece bir doktor değil, bir şifa elçisi. Kendisi benim için bir güven ve huzur kaynağı oldu. Bu eseri ona hediye ederek hem minnettarlığımı ifade etmek hem de bu süreçte bana rehberlik eden herkese bir teşekkür sunmak istedim. Ayrıca bu eserin, onu gören her kadının kendi içsel yolculuğunu keşfetmesine ilham olmasını diliyorum.

Son olarak, bu süreçten geçmekte olan kadınlara bir mesajınız var mı?
Hastalık sürecinde kendimize olan inancımızı kaybetmemek çok önemli. Hem fiziksel hem de duygusal olarak kendimize şefkat göstermeliyiz. Sanat, doğa ya da bizi iyi hissettiren herhangi bir şeyle bağ kurmak, bu süreçte bize güç verebilir. Unutmayalım ki biz kadınlar, içimizde muazzam bir güce sahibiz. Bu gücü keşfetmek ve kendimize inanmak, bizi her zorluğun üstesinden getirebilir.

Cihan Bey, sizin için hasta-doktor ilişkisi ne ifade ediyor?
Hasta-doktor ilişkisi, bir güven bağı üzerine kurulmalı. Hastalarımız sadece tıbbi olarak değil, duygusal olarak da kendilerini güvende hissetmeli. Onların bize duyduğu güven, bizim de işimize olan tutkumuzu artırıyor. Bir doktor olarak, bu güveni boşa çıkarmamak için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz ve yapıyoruz.

Serkan Bey, Kemale Hanım’ın sizin aracılığınızla bu süreçten geçen kadınlara hediye ettiği sanat eserinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kemale Hanım’ın bu anlamlı hediyesi beni çok duygulandırdı. Sanat, hayatın derinliklerini yansıtan bir ifade biçimi ve bu eser de onun içsel yolculuğunu ve gücünü yansıtıyor. Bu eseri görmek bana her zaman onun güçlü duruşunu ve bu süreci nasıl zarafetle atlattığını hatırlatacak. Kadınların hayatına dokunabildiğimizi bilmek, yaptığımız işin ne kadar özel, değerli ve önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Eserim, kadınların iç dünyasına bir yolculuk yapmalarına olanak tanıyor. Kadının yaşamın kaynağı ile olan bağını, duygusal derinliğini, içsel dünyasını ve dönüşümünü yansıtıyor. Kadının sadece görünen değil görünmeyen gücünü ve zarafetini anlatıyor.

“KADINLARIN HAYATINA DOKUNABİLDİĞİMİZİ BİLMEK, YAPTIĞIMIZ İŞİN NE KADAR ÖZEL, DEĞERLİ VE ÖNEMLİ OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA HATIRLATIYOR”

Eserinizin de yer aldığı ‘In-Visible’ (İçsel Görünümler) sanat serinizden biraz bahseder misiniz?
Zamanın ve insanın çok katmanlı doğasını, insanın hem görünen hem de görünmeyen varlığını irdelediğim bir seri oldu. İnsan ve zaman çok katmanlı çok yönlü ve her an değişen olgular. Katmanlı, dinamik ve çok boyutlu figürler yalnızca fiziksel bir olguyu değil, aynı zamanda zihinsel ve duygusal bir bütünleşmeyi betimliyor. Figürlerin hareketleri ve şekil alışı, geçmişin, şimdinin ve geleceğin eş zamanlı varlığını görselleştiriyor. “İçsel Görünümler” bedeni yalnızca fiziksel bir varlık olarak değil, insanın içsel derinliklerinin ve görünmeyen duygusal gerçekliklerinin bir yansıması olarak ele alıyor. Bedenin sınırlarını aşan, görünmeyenle yüzleşen, insanın çok katmanlı varlığını ve zamanla olan bağ