çağlar Solmaz, genç yaşlarda adım attığı iş hayatında birçok başarılı projeye imza atmış bir isim. Yazılım, bilgisayar teknisyenliği, restoran işletmeciliği gibi birçok farklı alanda çalışmalar yaptıktan sonra son olarak baba mesleği olan demir-çelik sektörüne giren başarılı iş adamı, sıfırdan geldiği bu yolda artık hayali olan markalaşma adına önemli işleri hayata geçiriyor. Solmazlar Group olarak demir-çelik sektöründe yurtiçi ve yurtdışında önemli projeler gerçekleştirerek adından söz ettiren Solmazlar Group Yönetim Kurulu Başkanı çağlar Solmaz, yeni yatırımları olan mayo markası “Louren” ile tekstil sektörüne iddialı bir giriş yapmaya hazırlanıyor. Louren ile özgüvenli ve cesur kadınlara hitap ederek A Plus sunumlarıyla bir dünya markası olmayı hedeflediklerini belirten Solmazlar Group Yönetim Kurulu Başkanı çağlar Solmaz, başarı hikayesini, yeni yatırımlarını ve hedeflerini Klass’a anlattı.
“Koç burcuyum ve burcumun özeliklerini taşıyorum. Liderlik vasfına sahibim ve cesaretliyim. Bir işe girerken çevremin ve gücümün buna yetebileceğinin hesabını yaparım. İnandığım şeylere gücümün oluştuğunu düşündüğümde o işe giriyorum.”
“Türkiye’de mayo ve bikini alanında markalaşma adına bir açık olduğunu düşünüyorum. Yurtdışında da birçok markayı inceledik. Bu alanda çok popüler olan bir marka göremedik. Louren ile hedefimiz bir dünya markası olabilmek. Bunun için de elimizden geleni yapacağız.”
“Louren kendine ve vücuduna güvenen, özgüvenli ve cesur kadınlara hitap ediyor. Bu sezon için normalde 100 model tasarladık. 100 modeli kendi ekibimizle 25’e düşürdük. Sonra bunların arasından en iyi 10 modeli seçip sezona bu modellerle girmeyi düşündük. ürünlerimizin çekimlerini Antalya, Hawaii, Phuket, Dubai, Bali ve New York’ta gerçekleştirdik.”
çağlar Bey, geçmişten bugüne gelen başarılarla dolu bir hikayeniz var. Geçmişte yaptığınız çalışmalarla şu an çok önemli bir konuma gelip farklı sektörlerde önemli işlere imzalar atıyorsunuz. öncelikle çağlar Solmaz kimdir ve iş hayatına nasıl başladı bunları öğrenebilir miyiz?
1985 Tokat doğumluyum. 5 yaşında İstanbul’a geldim. Dudullu semtinde ikamet ediyorduk ve geçim sıkıntısı yaşayan bir ailem vardı. Yaklaşık 30 yıldır da aynı dost çevremle bir arada yaşamaya devam ediyorum. Onlar benim için özel kişiler. O ortamın içerisinde paranın gücü her zaman ikinci planda kalır. Benim param olduğu için değil, kişiliğimden dolayı saygı ve sevgi ilişkimiz var. Bunlar benim için önemli detaylar. İlkokula giderken birçok arkadaşımla beraber kilometrelerce yol yürüdük. Okuldan giyecek yardımları alıyorduk. Tabi bunun dışında evimizin altındaki dükkanda babamın açtığı küçük demir doğrama dükkanında kardeşim Deniz Solmaz ile beraber çıraklık yaparak demir çelik sektörüne girmiş olduk. Bu oluşum bizim çocukluğumuzla birlikte büyüdü. Ortaokul ve lisede başarılı bir öğrenciydim. Ders çalışmayı sevmiyordum ama gördüğümü veya duyduğumu hafızama işleyip güzel başarılar elde ettiğimi düşünüyorum. Lisede voleybol ve futbol takımlarında oynadım. Başarılı öğrencilik hayatımın yanında başarılı bir spor hayatım vardı. O zamanlarda okul başkanlığı ve ilçeler arası okul başkanlıkları yaptım. Liderlik vasfım o zamanlarda da hayatımı şekillendiren önemli bir unsurdu.
Ticaret hayatınıza ilk olarak nasıl giriş yaptınız?
Ticaret hayatım aslında ilk olarak lisede başladı. Okulda bir şeyler alıp bir şeyler satabiliyordum. A sınıfından kitap alıp B sınıfına kitap satıyordum. Ticari düşünüşler o zamandan beri vardı. Lisede bilgisayar okudum ve lise bitmeden bir arkadaşımla beraber bu alanda şirket kurduk. 18 yaşlarındaydım. O zamanlar bilgisayar sektörünün popüler olmasından dolayı web tasarımı öğrendik ve birçok kişiye web tasarım ve teknik servis alanında hizmet vermeye başladık. İki sene orada çalıştıktan sonra abimin de ısrarlarına dayanarak babamın ortak olduğu demir doğrama alanındaki firmaya satın almacı olarak işe başladım. Yaklaşık bir sene onların yanında çalıştım. Ve emir almayı sevmediğim için anlaşamadım, oradan ayrıldım. Sonrasında dışarıdan yine web tasarım yapmaya başladım. Bununla birlikte Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nde yeni açılan TüVTüRK Muayene İstasyonu’nun önündeki oluşan kuyruklar beni restoran işletmeciliğine yönlendirdi ve oraya dünya mutfağından birçok lezzetin yer aldığı çok güzel küçük bir restoran açtım. Buranın Coca Cola Genel Müdürlüğünün karşısında olması beni biraz lükse de yönlendirdi. Bizim köyde de meşhur olduğu için restoranın adını ‘Vişne’ koydum. İki yıl orada kafe ve restoran işletmeciliği yaptım. O arada turizm şirketinde çalışan arkadaşların restorana gelip gitmesiyle servisçilik işine yöneldim. çünkü gündüzlerim çok dolu değildi. Sabah ve akşam servis şoförlüğü yapmaya başladım. Yaklaşık 3 yıl bu şekilde çalıştım. Mesailerle birlikte getirisi iyi olan bir işti. Daha sonra 2010 yılında kendimi baba mesleği olarak gördüğüm demir-çelik alanına geri döndüm. Yanıma 3-4 kişi alarak kendimin de çalışacağı bir ekiple başladım. Bu arada restoran ve servisi de devam ettiriyordum. Her sabah saat 6’da kalkardım akşam gece 2’ye kadar servis oluyordu. Sosyal bir hayatım yoktu sürekli çalışıyordum. Daha sonra demir-çelik ile alakalı ufak işler yapmaya başladım ve birkaç tane firmanın taşeronu olarak çalışmalar yaptık. 2012’nin başlarında babam ve ortaklarının zorda olduğu durumu göz ardı etmeksizin bir görüşme yaparak firmanın borçlarıyla beraber her şeyi kendim üstlendim. O zamanın parası ile yaklaşık 500 bin liralık bir riske girdim. O riski alarak şu anki firmam Solmazlar Group’u 2012 başlarında kurdum. 2012 yılında firmayı kurduğumda servisi bıraktım, restoranı devrettim. Bütün yükümü demir-çelik alanında vererek 2012 yılında Solmazlar Group’ta devam ettim. Babam bana meslek öğretti, dürüstlüğü öğretti. Onun bana bıraktığı en önemli miras da budur. Babamız Anadolu’dan gelip temiz bir insan olmasından dolayı kaybetti. çünkü eski insanların sözleşmeleri söz ile olurdu. Ama babam burada birçok insandan çok büyük darbeler yediği için elinde olmadan battı. Bu noktada sıfırdan gelip bir firma kurmak çok zordur. çünkü önünüze birçok engel gelir. Allah’ın yardımıyla bunların üstesinden geldik. Belli işler yaptık, referanslarımızı kuvvetlendirdik. Babam, ben ve kardeşimle birlikte işlerimize devam ettik. Yönetim bendeydi. Sağ olsunlar küçük olmama rağmen herkes benim söylediklerime ve fikirlerime saygı duydu ve onun çerçevesinde şu anki konumumuza geldik. 2014 yılında tekrar Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’ne demir-çelik profil satış mağazası açtım. çevremin genişliğinden ve yapabileceğime inandığım için bu alanda yatırım yaptım. Bu şekilde 2018 yılında kadar geldik. Tesadüftür ki belli sebeplerden dolayı tekstil işine girmeye karar verdim. Allah yine karşıma güzel insanlar çıkardı. özellikle Hakan Arslan abim benim için özel bir insandır. Desteği ve benim yanımda olması benim için çok güzel bir durum. Allah bu şekilde karşımıza güzel insanlar çıkarsın.
“MARKA OLMAK HEP HAYALİMDİ”
Bu genç yaşınıza rağmen çok büyük başarılar elde etmişsiniz, büyük sorumluluklar almışsınız. Başarılarınızdaki sırlarınız nelerdir, bu başarıyı nasıl elde ettiniz?
Koç burcuyum ve burcumun özeliklerini taşıyorum. Liderlik vasfına sahibim ve cesaretliyim. Bir işe girerken çevremin ve gücümün buna yetebileceğinin hesabını yaparım. İnandığım şeylere gücümün oluştuğunu düşündüğümde o işe giriyorum. Bugüne kadar çok fazla iş teklifleri aldım ama herkesle her iş yapılamıyor. Olabileceğini ya da düşündüğünü gerçekleştirebilme kapasiten varsa o işe girmeyi göze alıyorsun ve giriyorsun. Bugüne kadar da öyle oldu. Tekstille alakalı çok fazla çevrem yoktu ama yeni bir sektöre birkaç güvendiğim kişi ile girebileceğime inandım. çünkü marka olmak hep hayalimdi. Solmazlar Group kendi alanında bir marka oldu ama şimdi mayo ve bikini markamız “Louren” farklı bir alanda ve herkesin dikkatini çekebilecek bir marka. Louren dediğimizde A’dan Z’ye herkesin dikkatini çekebilecek ve tekstil sektörüyle Solmazlar Group’u çok daha fazla ön plana çıkartıp dünyada ismimizi duyurabilecek duruma geleceğiz. Louren büyüdüğünde çağlar Solmaz da büyüyecektir çağlar Solmaz büyüyünce Solmazlar Group da büyüyecektir. Bunun için de çalışmalarımıza durmadan devam etmekteyiz. Benim için en önemlisi; Allah insana iyi bir vicdan vermeli ve insan bu vicdanı gerçekten düzgün ve doğru yerlerde kullanmalı. Karşısına çıkan her insana inanmamalı ve güvenmemeli. Bir söz vardır “Arkadaş çoktur ama dost azdır” diye. Bizim sektörümüzde de aynıdır. Benim için inandığım bir iş varsa dışardaki insanların söylemleri benim için çok önemli değildir.
Röportaj: Erdi Kartal
Fotoğraflar: Yavuz Kaynar
Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Nisan sayısında..