Merve Nur Meriç : “Her Proje, Yeni Bir Yaşam Hikâyesidir Benim İçin”

Merve Nur Meriç : “Her Proje, Yeni Bir Yaşam Hikâyesidir Benim İçin” Merve Nur Meriç : “Her Proje, Yeni Bir Yaşam Hikâyesidir Benim İçin”

Ünlü İç Mimar Merve Nur Meriç, Kariyer Yolculuğunu  Klass’a Anlatti Ankara’da TOBB ETÜ Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden iç mimar olarak mezun olan Merve Nur Meriç, 11 yıldır iç mimarlık alanında çalışmalarını başarıyla sürdürüyor. İç mimarlık kariyerine küçük yaşlarda başlayan ilginin etkisiyle adım attığını belirten başarılı iç mimar, özellikle anneannesinin gelinlik tasarımları ve babasının inşaat mühendisliği ve müteahhit geçmişinin meslek seçimini şekillendirdiğini vurguluyor. Tasarımlarını, müşterilerinin yaşam tarzlarını ve ihtiyaçlarını dikkate alarak bir tiyatro sahnesi gibi ele aldığını söyleyen Meriç, estetik ve fonksiyonelliği birleştirerek her projeyi bir yaşam hikâyesine dönüştürdüğünü vurguluyor. İç mimarlık kariyerinde en tatmin olduğu projeyi ise Göktürk’te gerçekleştirdiği villa tasarımı olarak açıklayan başarılı İç Mimar Merve Nur Meriç, bu projede hem tasarım hem de uygulama sürecinin kendisi için özel bir deneyim sunduğunu belirterek kariyer yolcuğunu ve tasarım anlayışını Swissotel The Bosphorus İstanbul’da Klass okuyucularıyla paylaştı.  

Merve Hanım, iç mimarlık alanında estetik ve fonksiyonelliği ustalıkla birleştirerek her projeye özgün bir değer katan, sektördeki deneyimiyle öne çıkan başarılı bir iç mimarsınız. Öncelikle sizi okuyucularımız için daha yakından tanıyabilir miyiz?
Ankara’da TOBB ETÜ Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden iç mimar olarak eğitimimi tamamladım. 11 yıldır iç mimar olarak çalışıyorum ve estetik ile işlevselliği bir araya getirerek mekânları hayatla doldurmayı hedefliyorum. Sanatla iç içe bir yaşam sürmeyi seviyorum. Evliyim ve 1 çocuk annesiyim.

İç mimarlık kariyerinize nasıl başladınız? Bu alana yönelmenize sebep olan ilham kaynağınız neydi?
İç mimarlık yolculuğum, aslında çok küçük yaşlarda başlamıştı. Anaokulu çağlarımda anneannemle birlikte geçirdiğim zamanlar, bu mesleğe olan ilgimi şekillendirdi diyebilirim. Anneannem, gelinlik tasarımları yapıyordu ve ben de bu süreçte bebeklerime elbiseler dikerdim. Kumaşa, renklere ve tasarıma olan ilgim zamanla arttı. Bir diğer önemli ilham kaynağım ise babam oldu. Babam, inşaat mühendisi bir müteahhitti ve çok farklı projeler üzerinde çalışıyordu; yüksek gerilim hatları, köprü, konutlar ve AVM’ler gibi büyük inşaat projelerini hayata geçiriyordu. Çocukluğumda, pazar günleri beni şantiyeye götürürdü. O anlar, mekanların nasıl inşa edildiğine dair hayal gücümü geliştirirken çok heyecan vericiydi. İnsanların yaşam alanlarını yaratmak, o süreçte beni büyülemişti.
Lise dönemine geldiğimde, artık babamın projelerine fikir vermenin ötesine geçerek sanatla inşaatın birleştiği bir alanda eğitim almak ve iç mimarlık okumak istedim. Bu karar, benim için bir dönüm noktası oldu ve kariyerime doğru emin adımlarla ilerlememi sağladı.

Kendi projelerinizde en çok tercih ettiğiniz tasarım tarzı nedir? Modern, minimal ya da klasik gibi belirli bir stil var mı?
Mesleğimi tiyatro oyuncusuna benzetiyorum. Sahne şantiye alanım, oyunu göstereceğim sınırları belirliyor. Benim için her projenin konseptini belirleyen şey; müşterimin yaşam tarzı ve olmak istediği kahramanın sahnesini tasarlıyorum. Yani aslında tıpkı bir psikolog gibi analiz edip, yaşamı bir tiyatro sahnesi ve oyunu gibi tasarlamayı seviyorum. Fonksiyonel sürdürülebilirlik sanatı ve mimariyi sentezliyorum. Her proje, yeni bir yaşam hikâyesi benim için.

Sizi en çok tatmin eden proje veya tasarımınız hangisiydi? O projede sizi özel kılan neydi?
En çok tatmin olduğum proje, Göktürk’te gerçekleştirdiğim villa projesi oldu. Hem tasarım hem de uygulama süreci açısından benim için çok özel bir deneyimdi. Mesleğimizde, tecrübe kadar kişisel deneyimlerimizin de çok önemli olduğuna inanıyorum. Tasarımda, sadece görsel ve estetik unsurlar değil, aynı zamanda fonksiyonellik de devreye giriyor. Bir evin içinde her ayrıntıyı düşünmek, o mekânın gerçek ihtiyaçlarına odaklanmak gerekiyor. Örneğin, bir ev hanımının temizlikte yaşadığı sorunlara pratik çözümler, mutfakta yemek yaparken hız kazanmayı sağlayacak düzenlemeler ya da yeni doğan bebek güvenliği gibi konular, tasarımın her noktasına yansıyor. Ayrıca, açık alanlarla kapalı mekanları uyumlu bir şekilde birleştirerek, bahçelerin de konforlu bir yaşam alanı haline gelmesi gerekiyor. Kendi villamı tasarladıktan sonra, Göktürk villa projemde bu deneyimleri hayata geçirmek benim için çok tatmin ediciydi. Bu projede, fonksiyonel bir tasarımı, estetik ve sanatsal bir değerle birleştirmeyi başardığımı düşünüyorum.