Gafur Bey, bugün dünya çapında bir mobilya markası olan Asortie Mobilya’nın fikir babası ve kurucu isimlerinden birisiniz. Asortie Mobilya’nın o günlerden bugünlere nasıl geldiğini sizden dinleyebilir misiniz?
Ülkemizdeki en büyük sıkıntı, ticaretin kuşaktan kuşağa geçmesinde yaşanan zorluklardır. Bugün dünya düzenine baktığınız zaman 300 yıllık aile şirketleri görmekteyiz. Bu eğitim, kurumsal ve profesyonel anlayış ile olabilir. Maalesef bizim coğrafyamızda ve ülkemizde bu çok mümkün olamamaktadır. Coğrafyamızda her şey çabuk değişmekte, mülk ve sermaye hızlı el değiştirmektedir. Tabi bu düzene zaruri de olsa şirketlerde ayak uydurmak zorundalar. Ben ticareti bilen bir aileye mensubum. Rahmetli dedem İstanbul’un en eski halı tüccarlarından biriydi. Rahmetli babamın da sayesinde iki kuşak öncesinden bize kalan bu emaneti bu zamana kadar taşıdık işin mutfağında yetişerek. Bu işe başladığımız dönemde sektörde gördüğümüz en önemli boşluk, klasik mobilya ve dekorasyon konusunda Türkiye’de belli bir marka olmayışı idi. Firmalar vardı lakin dünyaya açılabileceğimiz bu sektörde bir marka yoktu. Bizde dünyaya, ticarete farklı pencerelerden bakan, gördüklerini ortak payede toplayabilen 3 ortak olarak bir araya gelip Asortie markasını kurduk. İlk işimiz markamızın Türkiye ve AB’de klasik mobilya ve dekorasyon konusunda tescil ettirmek oldu. İşe başlarken önem verdiğimiz üç şey bilişim, finans ve üretimdeki kalitemiz oldu. Kıymetli ortaklarımdan özellikle Murat Bey’in (Murat Erat) bilişim ve finans konusundaki çözümleri, Feyyaz Bey’in (Feyyaz Anlı) üretim kalitesini arttırmaya yönelik yapmış olduğu ar-ge çalışmaları sayesinde bugün hem ülkemizde hem dünyada tanınmış bir marka olmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
Yakın zamanda mobilya sektörünün duayen ismi olarak sektördeki 50. yılınızı kutladınız. Mesleğinizde 50. yılı geride bırakmak sizin için nasıl bir duygu?
Henüz geride bıraktığımız bir durum söz konusu değil, gemi hala okyanusta ilerliyor yeni ufuklara. Fakat geçirmiş olduğumuz 50 küsur yılı dikkate alırsak, birçok ülkede çok başarılı projelere imza atmanın yanı sıra tanışmış olduğumuz birçok kıymetli insanla misyon ve vizyonumuza güç kattık. Kurumsal kimliğimiz ve marka değerimizin artmasında da oldukça önemli rolleri olan bu kıymetli insanlar sayesinde yurt dışında kısa sürede markalaşma ve mağazalaşmada başarı sağladık. Kısacası dedemden bana miras kalan ticaret ahlakını, dünyaca ünlü bir marka olan Asortie Mobilya ile bugüne taşımak ayrıca gurur verici olmuştur benim için.
Mobilya sizin için ne anlam ifade ediyor?
Mobilya benim için hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. İnsan doğduğunda ilk mobilyası beşik, öldüğü zaman son kullandığı mobilya tabut oluyor. Yani hayatın başlangıcı ve sonunda insanın mutlak ihtiyaçlarından biri mobilya. Öğrencinin sırasından kralın tahtına kadar her şey mobilyadır. Günlük hayatta yemek masanızdan yatacağınız karyolaya kadar her şey mobilyadır. En prestijli toplantılar mobilyalı salonlarda yapılır. En güzel ziyafetler mobilyalar ile dekor edilmiş salonlarda yapılır. Ve önemlisi doğanın bize sunduğu birçok şeyi mobilya ile hayatımıza dahil ediyoruz. Mobilya iyi bir lokomotiftir. Tabiatta bulunan mermerden ağaca, ketenden, pamuğa, metalden cama birçok ürün üretimde kombin oluşmaktadır. En değerli inşaat projeleri bile mobilya döşemeli görselleri kendilerine değer katarlar.
Sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
İnsanlar yaşarken hayat devam ederken ihtiyaçları da aynı hızla devam etmekte ve büyümektedir. Böylelikle yeni ihtiyaçlara göre mobilya hayatımızın her alanında var olmaya devam edecektir. Dijitalleşen dünya da artık birçok konuya hızlı ve kolay ulaşabiliyoruz. Ve kendimize reel çevre dışında bir de sanal çevre oluşturuyoruz. Bu durumda insanlar yaşantılarını da sadece kendi çevrelerinin değil dünyanın farklılıklarını hayatlarına uygulayarak yaşama başladı. Buna göre mobilyada bu düzenin içinde mutlak surette kullanılmaya devam edecek lakin ihtiyaçlara göre sürekli olarak değişim de geçirecektir.
Asortie markası olarak ülkemizde ve dünyada insanların hızla değişen bu ihtiyaçlarını yakından takip ederek ürün ve projelerimizi buna göre şekillendiriyoruz.
Bu sektöre adım atmak isteyen genç yatırımcı ve girişimcilere neler söylemek istersiniz?
Mobilya sektörü, yaşamın içinde toplumla büyüyen ve gelişen prestijli bir sektördür. Yeni başlayanlar için tavsiyem; klasik mobilya tecrübe isteyen, sermaye isteyen geniş bir donanım ve alanında profesyonel bir ekip çalışması ile yapılabilmektedir. İşin mutfağında pişmek önemli. Yeni nesil genç arkadaşlarımız şanslı ki teknoloji sayesinde dünyanın mobilya ihtiyaçlarını daha kolay anlayıp çözüme kavuşturabilecekleri birçok araştırma yaparak daha da üretken olabilirler. Hem ülkemizde hem dünyada insanlar artık lüks, konforlu ve güvenli evlerde oturmak istiyor. Bazı insanlar ise yaptıkları iş, toplumdaki statüleri gereği kendilerinden bahsettirecek marka olmuş konutlarda oturmayı tercih ediyor. Aslında bir anlamda kendilerini, oturdukları ev ile vitrine çıkarmaya çalışıyorlar. İşte biz mobilyacılara düşen en önemli görev bu vitrini kişilerin istediği özel mobilyalarla daha zengin ve asil göstermektir.