Özgür Esen Çetiner : “Yüzü Başkalaştirmadan, Doğal Yöntemlerle Gençlikten Yana Olmam En Büyük Tercih Edilme Sebebim”

Özgür Esen Çetiner : “Yüzü Başkalaştirmadan, Doğal  Yöntemlerle Gençlikten Yana Olmam  En Büyük Tercih Edilme Sebebim” Özgür Esen Çetiner : “Yüzü Başkalaştirmadan, Doğal Yöntemlerle Gençlikten Yana Olmam En Büyük Tercih Edilme Sebebim”

Medikal Estetik Uzmani Dr. Özgür Esen Çetiner, Kliniğinde Gerçekleştirdiği Tedavi Yöntemlerini Ve Farklarini Klass’a Anlatti  

Tıp eğitimini Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamlayan Dr. Özgür Esen Çetiner, medikal estetik, ozon, nöral terapi ve proloterapi alanlarında hastalarına hizmet sunan başarılı bir isim. Medikal estetik ve ozon tedavisi konusunda uzmanlaşan Dr. Özgür Esen Çetiner, bu alanlardaki eğitimini Londra’da tamamlayarak özellikle medikal estetik alanında ezbere yapılan uygulamalardan ziyade hasta odaklı, kişiye özel planlanan tedavi yöntemlerini benimsediğini ve etik değerler çerçevesinde hasta memnuniyetini ön planda tuttuğunu belirtiyor. Kliniğinde uyguladığı medikal estetik uygulamaları ve ameliyatsız bir şekilde gerçekleştirdiği işlemlerle hastalarına daha genç ve dinç bir cilt görünüşü kazandıran Çetiner, doğal çalışma metodunun kendisini tercih edilir kıldığını ifade ederek “Yüzü başkalaştırmadan, başka birine dönüştürmeden, doğal yöntemlerle gençlikten yana olmam en büyük tercih edilme sebebim.” diyor. Başarılı Medikal Estetik Uzmanı Dr. Özgür Esen Çetiner ile kliniğinde gerçekleştirdiği tedavi yöntemlerini ve farklarını Klass okurları için konuştuk.

Özgür Hanım, siz özellikle medikal estetik alanında uyguladığınız yöntemler ile dikkat çeken başarılı bir hekimsiniz. Öncelikle sizi okuyucularımız için yakından tanıyabilir miyiz?
1997 yılında Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. 12 yıl devlete bağlı kurumlarda çalıştan sonra yolum medikal estetik ve tamamlayıcı tıp ile kesişti. Yaklaşık 10 yıldır Bağdat Caddesi’nde kendi kliniğimde danışanlarımı ağırlıyorum. Medikal estetikle yolum kesiştiği zaman ilk olarak Londra’ya eğitime gittim. O zaman Türkiye’de bakanlık eğitimleri açılmamıştı. Orada medikal estetiğin daha çok botoks ve dolgu kısmıyla ilgilendim. Daha sonra İtalya’da Camerino Üniversitesi’nde estetik medyson ve terapötik diye sadece medikal estetik ve estetik medikalin 2 yıllık bir master programına katıldım. Onu da tamamladıktan sonra yaklaşık 15 yıllık bir tecrübeyle kendi kliniğimde hastalarıma kişiye özel tedaviler planlıyorum.
 
Kliniğinizde hangi hizmetleri veriyorsunuz?
Kliniğimizde daha çok sağlıklı yaşamaya ve genç kalmaya yönelik tedaviler mevcut. Biliyorsunuz ömür uzadı. Literatürde de tıp literatüründe de ömrün uzamasından bahsediyoruz. Bizler tıp fakültesindeyken ellili yaşlara çok yaşlı diye bakıyorduk ama şimdi ellili yaşlar neredeyse orta genç bir sınıf oldu. Dolayısıyla ömür uzayınca ne oldu? Bu uzun ömrü daha sağlıklı nasıl yaşarım, hastalanmadan daha iyi bir birey olarak nasıl yaşarım, aynı zamanda yaşımın daha iyisi nasıl olabilirim? Bunlar düşünülmeye başlandı ve bütün dünyada da aslında bununla uğraşılmaya başlandı. Yani bilimsel çalışmalar ve teknolojik ekipmanlar hep insanların daha genç görünmesine, daha sağlıklı yaşlanmasına göre düzenlenmeye başlandı. Cildimiz genetik etkenler, yaşlanma ve çeşitli dış faktörler nedeniyle belirli bir müddet sonra kırışır, sarkar ve çeşitli lekelenmeler ile yıpranarak cansız ve yaşlı görünmeye başlar. Medikal estetik, ameliyatsız bir şekilde bu yıpranmaları gidererek daha genç ve dinç bir cilt görünüşü elde etmeye yarayan tedavilere denilir. Mezoterapiler, kanla yapılan tedaviler, PRP’ler, kök hücreler, dolgular, lifting sağlayıcı enerjiler, lazerler gibi birçok şey var aslında bünyemizde. Son zamanlarda hücresel tedaviler çok meşhur oldu. Artık insanlar kendi kanıyla, kendi yağıyla, kendi dokusuyla nasıl gençleşebilir onları konuşur oldu.

Bu işlemler arasında en çok tercih edilenlerden biri de Ozon Terapi uygulaması. Ozon Terapi nedir?
Ben ozon tedavisini çok seviyorum. Bu işe başlangıç yolum da ozonla. O yüzden onun hakkında söyleyecek çok fazla şey var. Ozon tedavisini şöyle özetleyebilirim. Yaşarken hastalanmadan nasıl yaşarım? Yani hastalanırsam en basitinden bir gripten, nezleden bahsedelim. Nezle olduktan sonra en kolay şekilde nasıl atlatabilirim ya da hiç olmamanın yolunu bulabilir miyim? Daha az hasta olmak adına, hasta olunca çok çabuk ayağa kalkmak, çok çabuk atlatmak adına bağışıklık sistemini düzenleyen, bir hücrenin yaşaması hatta iyi yaşaması için en önemli şey oksijen olduğundan bol miktarda oksijenizasyonu sağlayan, metabolizmayı hızlandıran, enerjinizi arttıran, sizin optimum düzeyde daha iyi bir bünyeyle, daha iyi bir birey olmanız için kan yoluyla gerçekleştirilen bir destek tedavi şekli. Ozon tedavisi yaparken daha sağlıklı bir birey haline geliyorsunuz. Damarlarınız daha genç, organlarınız daha genç, bünyeniz daha genç ve sonunda da cildiniz de daha genç hale gelebiliyor. Yani hem anti aging tedavilerimde kullandığım hem de bağışıklık sistemi iyi olsun, daha sağlıklı olsun diye kullandığım bir tedavi şekli ozon tedavisi.

Ozon tedavisinin uygulama
yöntemleri nelerdir?

Ozonun esası kan yoluyla. Bir fincan kadar kanınızı alıyorum. Cihazın üretmiş olduğu ozonu hemen kanla birleştiriyorum. Daha sonra açık damar yolunuzdan, aynı damar yolundan size geri iade ediyorum Mükerrer seanslar gerekiyor. Genel bünyeler için 8-10 seans mutlak öneriyorum ama fibromiyalji, bel fıtığı, boyun fıtığı, eklem rahatsızlıkları, yaygın ağrılar, romatizmal hastalıklar söz konusu olduğunda da ozon tedavisini yine kan yoluyla veriyorum. Ama aynı zamanda ek olarak lokal enjeksiyonları da ozonla gerçekleştiriyorum. Kas içi, eklem içi, omurga içi enjeksiyonlarla bütünleştirip bir tedavi haline getiriyorum.

Ozon tedavisi hangi hastalıklara iyi gelir?
Eklem, omurga, bel fıtığı, boyun fıtığı, romatizmal hastalıklar, metabolizmanın hızlanması, kronik yorgunluk, enerji düşüklüğü, performans düşüklüğü, mutsuzluk kronik mutsuzluk, bunların hepsinde ozon tedavisi başarılı oluyor.

 ‘BİYOMATEMATİK VE
 BİYOMÜHENDİSLİK TEKNOLOJİLERİ
 İLE CİLT PROBLEMLERİNE ÇÖZÜMLER
 SUNUYORUZ’
Özgür Hanım, kolajen takviyeleri ile yüzün daha genç ve daha fresh görünmesi sağlanıyor.  Siz kolajen yitimine karşı nasıl bir yöntem uyguluyorsunuz?
Son zamanlarda doğal güzellik demişken, cildin alt tabakasına enjekte ettiğimiz en çok önemsediğimiz şey kolajenler. Yani biz yirmili yaşlardan itibaren kolajenimizi yitirmeye başlıyoruz. Yaş 25 dediğimiz zaman o kolajen üretimini azaltmaya başlıyor. Dolayısıyla bizde son zamanlarda kolajen üreten, kolajen üretmeyi teşvik eden maddelerin enjeksiyonundan bahsetmeye başladık. Bunlarda da kolajenin yapısını oluşturan bazı amino asitler var. Yani ben cilde öyle şeyler enjekte edeyim ki yine mezoterapi olarak kolajeni üretsin. Kolajen tükenmesin diye uğraşmak son zamanlarda hedef noktam olmaya başladı ve her sene mutlaka kolajeniniz yitmesin diye bir yöntem seçmenizi istiyorum. Bunlardan da o değerli amino asitleri içeren bir ürün var ki; glisin, prolin, hidroksiprolin ve lizin içeriyor. Nedir bu amino asitler? Bunların hepsi bir araya gelip kolajen yapısı oluşturuyor. Dolayısıyla ben bunu cildin altına enjekte edersem hele de yaşlanmaya başladığımız zamanlar yani otuzlu yaşlar o zaman bunları enjekte etmeye başlarsam, yanına o efsane tabi ki olmazsa olmaz Hyaluronik asiti de koyarsam serbest radikal hasarlığına karşı cildim savaşacak. Yani yaşlanma hızını düşürecek, daha yavaş yaşlanacağız. Bu ürünü Hyaluronik asit ile amino asitleri bir araya getirip enjekte etme yöntemini ayda 1-2 seans, 6 ay sonra bir seans daha yıllık kürünüzü tamamlamış oluyorsunuz. Bunu da özellikle vurgulamak istiyorum. Biyomatematik ve Biyomühendislik teknolojileri ile cilt problemlerine çözümler sunuyoruz. Ciltte yaşanan nem kaybının uzun süreli telafisi, dokuda elastikiyet artışı ve son derece sağlıklı bir görünüş için, multifaktöryel bir süreç olan cilt yaşlanmasını en iyi ürünler ile ertelemeniz mümkün.

 ‘YAZ KIŞ DEMEDEN HER GÜN 
 NEMLENDİRİCİ KREMİNİZİN ÜSTÜNE 
 EN SON TABAKA OLARAK GÜNEŞ 
 KORUYUCU KREMİNİZİ SÜRMENİZ
 LAZIM’
Özgür Hanım, siz cilt uygulamalarında da işlemler ve tedaviler yapıyorsunuz. Yaz ayının bitimi ile beraber güneş koruyucularının kullanımına son mu vermeliyiz, kış ayı içerisinde de güneş koruyucu kremlerin kullanımını tavsiye ediyor musunuz?
Kesinlikle kullanmamız gerekiyor. Güneş kreminin artık yazı kışı yok. Her sabah yaz kış demeden kullanmanız gerekiyor. Ayrıca ben bugün evde oturuyorum güneş koruyucu sürmeme gerek yok düşüncesi çok yanlış. Yaz kış demeden her gün nemlendirici kreminizin üstüne en son tabaka olarak güneş koruyucu kreminizi sürmeniz lazım. Şimdi kış geldi. Tedavilerimiz biraz değişti. Yazın soyucu işlemleri pek yapmak istemiyoruz. Peelingler, lazerler, plazma enerjisi. Bunlar yazın çok yapılan şeyler değil ama artık bunları yapmaya başladık. Zaten bunları yapmaya başlamamızla birlikte de güneş koruyucu krem sürme ihtiyacınız daha da artıyor. Çünkü cilt hassaslaşıyor. Peelinglerde mutlaka üst tabakaya güneş koruyucu sürmenizi istiyoruz. Yine lazerlerde ve plazmada da öyle. Bakın dünyada bugün güneş serbest radikal olarak en ön sıraya oturdu.

Sizinbir hekim olarak  farkınız ve tercih ediliyor olma sebepleriniz nelerdir?
Galiba en çok doğal çalışıyor olmam. Yani yüzü başkalaştırmadan, başka birine dönüştürmeden, doğal yöntemlerle gençlikten yana olmam en büyük tercih edilme sebebim. Ben birbirine benzeyen yüzleri; aynı dudak, aynı çene, aynı yanak yapısı, aynı kaşları sevmiyorum. Bunların haricinde bir estetik anlayışım var gerçekten. Dolayısıyla bence en çok tercih edilme nedenim de bu olabilir diye düşünüyorum.