Farangiz Hanım, Dubai’de başladığınız modellik kariyerinizle kısa sürede global çapta tanındınız. Öncelikle sizi daha yakından tanıyarak modellik serüveninizin nasıl başladığını öğrenebilir miyiz?
Benim Dubai’de markalarla çalışan profesyonel fotoğrafçı arkadaşlarım vardı. Bana birkaç kez teklifte bulundular Dubai’de fotoğraflarımın çekilmesi için. O zamanlar arkadaşlarımın tekliflerini kabul edememiştim. İstanbul’da güzellik merkezim olduğu için pek zamanım olmuyordu. Zaman içerisinde bir şeyler yaşadım ve Dubai’ye taşınma kararı aldım. Ve birkaç ay sonra fotoğrafçı arkadaşlarımla çok güzel bir fotoğraf çekimi yaptık atlarla beraber. Çekilen fotoğrafları Instagram’da paylaştığımızda çok güzel tepkiler aldık, çok beğenildi ve güzel yorumlar geldi. Bir gün İtalyan markası olan Elisabetta Franchi’den aldığım yeni bir elbiseyle fotoğrafımı çekip Instagram’da markayı etiketledim. Marka benim fotoğrafımı kendi sayfasında paylaştı ve o fotoğrafa oldukça güzel yorumlar yapıldı. Ertesi gün ise Elisabetta Franchi’nin orijinal sayfasından bana yazdılar ve bende inanamadım nasıl böyle bir şey olur diye. Beni yeni sezon koleksiyonu için çekime davet ederek iş birliğinde bulunmak istediler. Bu benim çocukluk hayalimdi ve tabi ki çok mutlu oldum. Görüşmeye gittim ve sözleşmeyi imzaladım. Böylelikle modellik kariyerim başlamış oldu ve arkasından İtalyan Elle dergisinde kapak oldum. Ardından başka telifler gelmeye başladı, çok mutluydum çünkü hayallerim gerçek oluyordu.
Aynı zamanda bir Türkiye maceranız da var. Türkiye’ye nasıl geldiniz ve neler yaptınız?
Türkiye’ye gitmek, İstanbul’da yaşamak benim hayallerimden biriydi. Kafama koymuştum, İstanbul’a gideceğim ve orada güzellik merkezi açacağım diye. Ne olursa olsun bu hedefime ulaşacağım diye kendime söz vermiştim. 18 yaşıma kadar Özbekistan’da turizm okudum, dil öğrendim ve aynı zamanda güzellik uzmanlığı okudum. 19 yaşında ise hayatta en sevdiğim değerli insanım olan babamı kaybettim. Tüm dünyam yıkılmıştı, hayallerimden vazgeçmiştim. Hiçbir şey yapmak istemedim, hiçbir yere gitmek istemedim. Çok karanlık ve bulutlu günler geçirdim. Ama iyi ki annem varmış, iyi ki yanımda olup bana destek vermiş. Annem bana bir cümle söyledi ve o söz beni yine hayata döndürdü; “Baban eğer yaşıyor olsaydı senin bu hale düşmeni asla istemezdi, hayallerinden vazgeçmeni istemezdi, seni böyle üzgün görmek istemezdi.” dedi. Birkaç gün sonra babamın arabasını sattı ve parasını bana vererek, “Bu parayı al ve hayallerin neyse git onu gerçekleştir. Hayata geri dön, güçlü kadın ol, insanlara göster hayallerin gerçek olabileceğini.” dedi. En büyük desteği ben annemden gördüm. Sonra İstanbul’a taşındım ve neyse ki yalnız değildim. Aile dostlarımız vardı, bana çok yardım ettiler. Bende çok mutluydum, her günüme şükrediyordum çünkü hayallerimden birine kavuşmuştum. İstanbul’a aşıktım. Sonra bir plan yaptım hedefime ulaşmak için. Nişantaşı’nda güzellik uzmanlığı eğitimi aldım. Okulum bittikten ve diplomamı aldıktan sonra 20 yaşımda, Maslak 1453’te ‘Sultanova Beauty Center’ı açtım. 2 sene boyunca güzellik merkezimde hizmet verdim.
Türkiye’yi kendinize yakın buldunuz mu? Dubai’ye yerleşmeye nasıl karar verdiniz?
Türkiye’yi çok seviyorum; havasını, suyunu, insanlarını. Sanki oraya aitmişim gibi hissediyordum. Ama biliyorsunuz ki araya bir pandemi girdi, corona herkesi mahvetti. Ev yasakları, her yerin kapanması derken bende o sıralar küçük bir kriz yaşadım ve güzellik merkezimi kapatmak zorunda kaldım. 2021 yılının sonunda Dubai’ye taşınmak zorunda kaldım. Çünkü sokağa çıkma yasaklarının olmadığı tek yer Dubai’ydi. Herkes maskelerle geziyordu ama her yer çalışıyordu. Orada da zaten fotoğrafçı arkadaşlarımın tekliflerini değerlendirdim ve model oldum.
Güzelliğinizi ve formunuzu nasıl koruyorsunuz? Sporla aranız nasıl?
Hem model hem de güzellik uzmanı olarak tabi ki güzellik benim için çok önemli ve bir numarada. Fazla kilo almamam gerekiyor, cildime çok dikkat etmem gerekiyor. Biliyorsunuz ki spor sadece kilo vermek için değil sağlık için de çok önemlidir. Bu yüzden spor yapmayı çok seviyorum, zaten küçüklüğümden beri spor yaparım. Hatta 10 yaşımda karateye başlayıp 15 yaşıma kadar da yapmaya devam ettim. O yüzden spor benim hayatımın bir parçası diyebilirim. Bazen her gün gidip günde bir-bir buçuk saatimi spora ayırıyorum. Çekimlerim olduğu zaman yorulup gidemediğimde de mutlaka telafi ediyorum. Ekstra olarak vücudum için protein ve vitamin kullanıyorum. Haftada bir kere tam bakım için hamama gidiyorum. 15 dakika sıcakta oturup buzlu banyoya giriyorum. Buzlu banyoda beş-altı dakika kaldığınız zaman vücut gençliğini bırakmıyor. Yani vücudun yaşlanmamasını sağlıyor bu çok güzel bir şey. Yüzümü ve cildimi kendim temizlemeyi tercih ediyorum. Bunun eğitimini alıp uzmanı olduğum için her gün evde farklı vitaminlerle, doğal ve organik ürünler kullanarak maskelerimi yapıyorum.
Yaşam felsefeniz nedir? Yaşadığınız zorlukları nasıl aşıyorsunuz?
Bu hayatta herkes bir zorluk yaşıyor ve zorluk yaşamayan bir insanın da başarıya ulaşabileceğini düşünmüyorum. Bende babamı kaybettikten sonra çok zorluklar yaşadım. O zamanlar yanımda olan bir annem bir de hayallerim vardı. Ve geçen her bir günüme çok teşekkür ediyorum çünkü bu zorluklar bana çok şey öğretti, tecrübe kazandırdı. Gözüm açıldı, insanları tanıdım. Ve yaşadığım şeylerden ders çıkardım. Çünkü düşene kalk diyen olmuyormuş. Benim hayatımda öyle bir insan olmadı. Bende kendi kendime motive olmaya çalışıyordum. Arkadaşlarımın arasında, “Boş ver yapamazsın, ne yapacaksın evlen git. Daha çok gençsin, belki zamanla ilerde olur. Çok büyük şeyler hayal ediyorsun, masallarda yaşıyorsun” diyerek gülenlerde oldu. Bu lafları dinledikçe ben daha da güçleniyordum. Her gün Allah’a dua ediyordum, her gün niyet ediyordum. Galiba biraz da hırs yaptım bu insanlara haksız olduklarını ve başarabileceğimi göstermek için. Şu an ispatladığımı da düşünüyorum. Benim hayat felsefem ise olursa olsun umudunu kaybetmemek, insanları dinlememek. Çünkü insanlar her zaman istedikleri gibi konuşabilir ve sana güvenmeyebilir. Ama senin kendine güvenmen gerekiyor. Başarabileceğini bilmen gerekiyor. Hayallerinin peşinden gitmen gerekiyor. Eğer kaybedenler tarafında olmak istemiyorsan güçlü olmak zorundasın. Kurtlara yem olmaman için aslan olman gerekiyor diyorum kendime. Her gün bunları diyerek günüme başlıyorum. Önce şükrediyorum, başarabileceğimi ve bu minvalde şeyler söyleyerek güne güzel başlıyorum.
Sizin moda anlayışınız nasıldır? Renkli ve hareketli parçaları mı tercih edersiniz yoksa daha elegan mı?
Modayı çok seviyorum ve çok da önem veririm kıyafetlerime. Tabi ki giydiğim kıyafetler yerine göre değişiyor. Tüm renkleri de çok severim, sevmediğim bir renk yoktur. Ama tarz olarak daha elegan ve ağır giyinmeyi seviyorum. Ruh halime ve moduma göre de giyeceğim kıyafetlerin renklerini seçiyorum. Mesela yüksek bir moddaysam daha açık ve renkli kıyafetleri seçerken üzgün olduğum bir gün daha koyu renkleri tercih edebiliyorum. Hatta giydiğim kıyafetlerin renginden artık arkadaşlarım nasıl bir ruh halinde olduğumu anlıyorlar. Yine de elegan daha çok seviyor ve tercih ediyorum. Siyah, beyaz, bej ve koyu kahve renklerini çok kullanıyorum.
Hangi markaları tarzınıza yakın buluyorsunuz? Çalışmayı çok istediğiniz bir marka var mı?
Balmain, Fendi, Elisabetta Franchi, Louis Vuitton markalarından alışverişimi yapıyorum. En sevdiğim markalar bu saydıklarım diyebilirim. Beraber çalışmak istediğim markalar Dior, Fendi ve en çok istediğim ise Hermes. Hermes atlarla çekim yapıyor ve bende atları çok sevdiğim için Hermes’le çalışmak çok isterdim.
Kariyer hedefleriniz neler? Modellik dışında iş hayatına tekrar dönmeyi düşünüyor musunuz?
Modellik dışında eski iş hayatıma dönmek istiyorum. Pandemi araya girmeseydi muhtemelen güzellik merkezimi kapatmak durumunda kalmazdım. Ama her şeyde bir hayır var derler, eğer ben güzellik merkezimi kapatmasaydım belki de model olamazdım. Demek ki böyle olması gerekiyormuş diyorum. Yine de eski işimi de yapmak istiyorum çünkü o benim birinci işim.
Peki Türkiye’ye tekrar yatırım yapmayı planlıyor musunuz?
Evet aslında öyle bir niyetim var. Çok güzel projeler üstünde çalışıyoruz. Modelliği olduğu kadar eski işimi de çok seviyorum. Nerede başladıysam orada da bir güzellik merkezimin olmasını istiyorum. Türkiye’yi ve İstanbul’u çok sevdiğim için oradaki insanlara da bir katkım olmasını istiyorum. Umarım tez zamanda bir açılışımız olacak. Bu açılışı zaten siz de duyacaksınız. Sultanova Beauty Center’ı sadece İstanbul’da değil Avrupa’da, Dubai’de ve her ülkede açmayı istiyorum.
Son olarak gelecekteki hedeflerinizi ve hayallerini paylaşabilir misiniz?
İnsan büyüdükçe hayalleri de büyüyormuş. Benim şu an çok büyük hayallerim var. Şu zamana kadar eski hayallerimi gerçekleştirdim ve inanıyorum ki yeni hayallerime de kavuşacağım. Bunun için ne gerekiyorsa yaparım, emek veririm. Kendi üstümde çalışırım, eğitim almaktan vazgeçmem. Şu anki hedefim ise Sultanova soyadının bir marka olması. Sultanova marka kıyafetleri, Sultanova kozmetik ürünleri ve Sultanova güzellik merkezlerini açmayı hayal ediyorum. Allah olmayacak şeyleri hayal ettirmezmiş insanlara. Sultanova bir marka olduktan sonra şu an ben nasıl model olup markalara çalışıyorsam; modeller gelip benim markamla da çalışmak isteyecek. Şu an ki istediğim ve hayalim bu.
İnstagram:iamsultan_ova