Toplumun gelişimine katkısı bulunan projeleri yatırımcılar ile bir araya getiren ve sosyal girişimcilerin çoğalması adına önemli projelerin altına imza atan Dr. Türkan Ayda Gürkan, Yıldız Teknik üniversitesi’nin resmileşen Sosyopark projesi ile proje sahipleri ve firmalar arasında önemli bir köprü kuruyor. Gençlere girişimci bir ruh kazandırmak adına da önemli çalışmalar yapan Türkan Ayda Gürkan, danışmanlık yaptığı Leo International ile de öğrencileri, eğitimcileri, proje sahiplerini ve iş insanlarını bir araya getiriyor. Birçok önemli firmaya danışmanlık yapan Yıldız Teknik üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkan Yardımcısı ve Leo International Danışmanı Türkan Ayda Gürkan sosyal girişimcilik kavramını, Sosyopark projelerini ve bir eğitimci olarak yaşam felsefesini Klass okurları için anlattı.
“Sosyopark projesi sayesinde kamu, toplum ve girişimciyi bir araya getiriyor, sosyal gelişmeyi ve sosyal faydayı gözeten projelerin bir şekilde fonlandırmasına yardımcı oluyoruz.”
“Sosyopark’ın söylemi şu; “gelişim sadece teknolojiyle olmaz”. çünkü sonuçlarına katlanmak durumunda kalırız. Mesela cep telefonu bir devrim ama sonrasında çocukların vaktini orada geçirmesi, bağımlılık, bireyselleşme, asosyalleşme gibi birçok olumsuz faktörü beraberinde getiriyor.”
“Bir insan sadece tek başına kazanarak ya da bir şirket sadece kendini düşünerek asla büyüyemez, hiçbir zaman sınırlarını aşamaz. Kendinizden daha büyük bir şeye inandığınızda ve o amaç için çalıştığınızda aslında siz de içinde bulunduğunuz ekosistemle birlikte büyürsünüz.”
“Dokunduğum her hayata kendisi ile yüzleşebilmesi ve kendi içindeki gücü keşfedebilmesi için konuşuyorum. Ayna olmaya çalışıyorum ve kişisel gelişimimden, yolculuğumdan söz ediyorum. Bir eğitimcinin en önemli özelliği rol model olmasıdır.”
“Tıpkı nasıl teknolojiyle sosyaliteyi dengelemeniz gerekiyorsa aslında kendi içinizdeki bilgi ile duygu dünyanızı uyumlamak noktası çok önemlidir. Bu yüzden her yeni güne öğrenci olarak uyanmak ve hayatımda karşıma çıkan her insanı ayırt etmeksizin bazen bazı şeylerin nasıl olması gerektiğini, bazen de nasıl olmaması gerektiğini bana öğretmek için karşıma çıkmış kişiler olarak sayarım.”
“İnsanın kendine yaptığı yatırımın kendimce ifade şekli şudur; “Benim bu hayattaki en büyük yatırımım iki kulağımın arasına yaptığım yatırımdır” bu yüzden beni hiç tanımadığım bir ülkeye hiçbir şeysiz bırakın 10 gün içinde kafamın üstüne bir çatı kurarım. çünkü içinizdeki donanım sizinle her yere gelir. O yüzden insanın her anlamda kendini geliştirmesi, gelişime açık olması, öğrenmesi, egosuz olması çok önemli.”
Ayda Hanım, sosyal girişimcilik ruhunuzla toplumda oldukça ön plandasınız ve yıllardır bu konu için mücadele veriyorsunuz. Sizden ‘Sosyal Girişimcilik’ kavramının tam olarak ne olduğunu dinleyebilir miyiz?
Toplumdan aldığımız her şeyi belli bir ölçüde topluma geri vermek bence insani olarak da bir görev. İşte tam da bu noktada sosyal girişimcilik kavramı devreye giriyor. Son dönemlerde kurulan işletmelerin sadece kârlılık üzerine değil kârlarının ciddi bir kısmını da içinde bulundukları topluma geri vermeleri hakikaten etkileyici bir dönüşüm. Bu yüzden sosyal girişimciliğin hayırseverlikle, sivil toplum kuruluşlarıyla, yapılan sosyal gönüllülük projeleriyle karıştırılmasını istemiyorum. Sosyal Girişimcilik daha çok balık tutmayı sağlıyor.
Son dönemlerde Yıldız Teknik üniversitesi ile birlikte yürüttüğünüz Sosyopark projelerinin amaçları nelerdir?
Kapitalist düzenin ölçüsü kârlılıktır. Kârlılıkla toplumsal faydayı aynı potada erittiğimizi düşünün. Kurum ve kuruluşlar, kârlılıklarının büyük bir çoğunluğunu içinde bulundukları toplumun bir sorununu tespit edip o sorunun çözümü ve dönüşümü için kaynak yaratıyorlar. Dolayısıyla aslında böyle bir bütüne sosyal girişimcilik diyebiliriz. Dünyada çok gelişmiş global anlamda proje sayabiliriz. Türkiye’de bu daha emekleme döneminde ve Mikro finans bunlardan biri. Yıldız Teknik üniversitesi’nde ben Siyaset Bilimleri Bölümü’nde başkan yardımcısıyım. Türkiye’de üniversitelerin ciddi bir kısmı sektörle iş birliği yapmak ve teknolojiyi takip edebilmek ve entegre olabilmek adına teknoparklar kuruyor. Teknoparklar da olan işletmeler ilk başta bu Sosyopark projeleri gibi çok bebekti. İçinde bulundukları yere bir değer yaratarak teknolojik teşviklerle başladılar. Ondan sonra bu teşvikler sonucu kazanımlarını değer olarak yansıttıkça devlet de bunları desteklemeye başlıyor, vergi indirimlerine gidiyor, başka farklı teşvikler sağlanıyor. Dolayısıyla işletmeler bu anlamda hem kendilerini geliştirip hem de bir fon yaratmış oluyorlar. Yıldız Teknik üniversitesi olarak devlette ve özelde de bunu ilk yapan biziz. Ardımızdan da Medeniyet üniversitesi geliyor. Sosyopark’ın söylemi şu; “gelişim sadece teknolojiyle olmaz”. çünkü sonuçlarına katlanmak durumunda kalırız. Mesela cep telefonu bir devrim ama sonrasında çocukların vaktini orada geçirmesi, bağımlılık, bireyselleşme, asosyalleşme gibi birçok olumsuz faktörü beraberinde getiriyor. Dolayısıyla teknolojiyi içinde bulunduğu toplumun sosyal sonuçlarıyla entegre edebilirseniz ve kalkınma daha sağlıklı bir şekilde gerçekleşir. Sosyopark projesi bu yıl resmiyete döküldü, resmi gazetede yayınlandı. Sosyal girişimcilik için fon ayıran projeleri desteklemek adına devlette bazı kamu ve kuruluşları var. Bir yanda özel sektörde de buna katkı getirmek isteyen işverenler var. Aslında onlarla hem üniversite içinden (çoğunlukla) hem de üniversite dışından projeleri değerlendirme kurullarına almak ve bizim süzgeçlerimizden geçenleri girişimcilerle bir araya getiriyoruz. Kısacası fonlama noktasında bir ara yüzüz, değerlendirme mekanizmasıyız. Bunu ben çok önemsiyorum. Sosyopark projesi sayesinde kamu toplumu ve girişimciyi bir araya getiriyor ve hem teknolojik hem sosyal gelişmeyi ve sosyal faydayı gözeten projelerin bir şekilde fonlandırmasına yardımcı oluyoruz.
Röportaj:Muammer Kapucuoğlu
Fotoğraf:Yavuz Kaynar
Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Şubat sayısında..