Su Ayan : “Sevgi, Benim Hayat Yolculuğumda Her Zaman Başroldedir”
Spiritüel Yaşam Gurusu Su Ayan, İşine Duyduğu Aşkı Ve Sevginin Kendisi İçin Ne Anlam İfade Ettiğini Klass’a Anlattı Sevginin kendi hayat yolculuğunda her zaman başrolde olduğunu ifade eden Spiritüel Yaşam Gurusu Su Ayan, mesleğine büyük bir aşkla bağlı olduğunu ve mesleğini bebeği gibi gördüğünü vurgulayarak çalışma aşkının meslek sevgisi ile doğru orantılı olduğunu söylüyor. İşini büyütürken maddi manevi birçok alanda kendinden ödün verdiğinin altını çizen Su Ayan, bu durumun bir annenin çocuğunu büyütürken fedakarlıklarda bulunması ile benzerlikler taşıdığını vurguluyor. İnsanları hayata bağlayan en güçlü duygunun sevgi olduğuna inandığını, mutluluk ve sevginin kendi içimizde saklı olduğunu, onu açığa çıkartmanın ve dünyayla paylaşmanın bizim elimizde olduğunu belirten Spiritüel Yaşam Gurusu Su Ayan ile sevginin önemi, anlamı, iş aşkını ve minik dostlarıyla iletişimini Klass okurları için konuştuk.
Hayatım boyunca insanlara hep faydalı olmak istedim. Daima insanlara iyilikle yaklaştım. Bizler nasıl ki bir çocuğu ilk günden itibaren büyütüyoruz, işimizde bizim çocuğumuz gibi olmalıdır. Çocuklarımızı topluma faydalı bir birey olmaları için itinayla, sabırla ve sevgiyle yetiştiriyorsak işimizde de aynı şekilde davranmalıyız. Bir nevi kelebek etkisi diyebiliriz. Sen kalbine ne kadar çok sevgi tohumu ekersen karşılığında o kadar çok “sevgi, mutluluk, huzur, başarı” tohumu alırsın.
Mesleğinizde aldığınız eğitimler doğrultusunda kendi tekniğinizi geliştirerek adım adım ilerlediğinizi görüyoruz. Bu metodunuzu bir bebeğinin büyüme evrelerine benzetebilir miyiz?
Evet, benzetebiliriz. Bu alana 15 yılımı verdim. Kendimi bildim bileli faydalı olma isteği içerisinde bulunduğum bir alandı. Küçüklükten beri canlılara faydamın dokunmasını istiyordum. Bu düşünce bile beni çok mutlu ediyordu. Bu süreç içerisinde birçok kampa, seminere ve eğitime katıldım. İlk önce emeklemeyi öğrendim, sonra yürümeyi öğrendim. Daha sonra düştüm ve her düşmem de kendimde bir eksiği gördüm. Zamanla eksiklerimi tamamladım.
‘KENDİ DUYGULARIMIZI SEVGİYLE BESLEMEMİZ VE ÖFKE, NEFRET GİBİ DUYGULARI KENARA BIRAKMAMIZ GEREKİR’
Bir anne çocuğunu büyütürken fedakarlıklarda bulunur. Siz işinizi büyütürken ne tür fedakarlıklarda bulundunuz?
Maddi ve manevi olarak birçok alanda kendimden ödün verdim. Eğitim alırken yıllarca kendimi eve kapattım. Yeri geldi dağlarda vakit geçirdim, yeri geldi insanlardan, arkadaşlarımdan, sosyal çevremden kendimi soyutladım. Ve şunu öğrendim ki bu hayatta kimsenin bakış açısını değiştiremeyiz. Sadece kendi bakış açımızı değiştirebiliriz. En büyük fedakarlığı kendimiz için yapmalıyız. Kendi duygularımızı sevgiyle beslememiz ve öfke, nefret gibi duyguları kenara bırakmamız gerekir.
Bir annenin bebeğine tüm vaktini ayırmasını, tüm zamanını onla geçirmesini göz önünde bulundurursak siz de bu duygu ile işinize ne kadar süre vakit ayırıyorsunuz?
7/24 işimle beraberim desem yalan olmaz. Yeri geliyor merkezimizde gece yarısına kadar kaldığım oluyor. Çalışma aşkı mesleğini sevmekle doğru orantılı bir olay. İşten çıkıp akşam eve döndüğümde bile danışanlarımla mesajlaşıyorum, asistanlarımla iş üzerine konuşuyorum. Mesleğimle alakalı olan her şeyi araştırıyor, bilgi ediniyorum. Geceleri çok uyuyan birisi değilim. Bu uyumadığım zamanı etkili bir şekilde işimde en iyisi olmak için kullanıyorum.
‘TÜRKİYE’NİN BİRÇOK BÖLGESİNDEN CANLILARI TEDAVİ ETTİRİP YUVALANDIRIYORUM’
Su Hanım, evcil hayvanlarınızla da aranızda güçlü bir bağ olduğunu biliyoruz. Sevgi içeren bu bağı okuyucularımızla da paylaşır mısınız?
Tek mevzu iki insan arasındaki bağ değildir. Evrendeki tüm canlıların sevgiyle büyütülmesi gerekir, onlarda ruha sahiptir. Canlıların tümü türleri ne olursa olsun aslında bebektir. Benim evimin önünde beslediğim 40’tan fazla kedim, köpeklerim, kuşlarım var. Sokaktaki tüm canlılar benim yavrularım. Hiçbirinin gözümde Patron ve Hera’dan farkı yoktur. Ben hayatımdaki en büyük dersi Patron ve Hera’dan aldım. Patron ve Hera ölüme terkedilmiş canlılardı. İkisi de uzun müddet tedavi gördü. Tedavi, sevgi ve sabırla iyileştiler. Halen daha Türkiye’nin birçok bölgesinden canlıları tedavi ettirip yuvalandırıyorum.
Hayvanlarınız sizin çocuklarınız gibi. Onlarla nasıl vakit geçirirsiniz ve başka evcil hayvan sahiplenmeyi düşünüyor musunuz?
Patron ve Hera’nın evde kendilerine ait ayrı odaları var. Haftalık banyo bakımları var, kendilerine has bakımları var. Evde olduğum, dışarıda olduğum her dakika neredeyse onlarla birlikteyim. Bazen işteyken onları özleyip merkezime getiriyorum. İkisinin de karakteri birbirinden farklı. Diğer insanlarla iletişimleri de farklı. Oyun oynama, sevilme tarzları bile kendilerine has ve özel. Onlarla anı biriktirmeye bayılıyorum. Evimde sokakta bulduğum hamile kedim var, yavruladılar. Onun haricinde kanadı kırık bir kuş bahçemize geldi onun tedavisini yaptık ve sokakta beslediğim birçok canlı var. O yüzden başka can beslemeyi düşünmüyorum.
‘BİZİ HAYATA BAĞLAYAN EN GÜÇLÜ DUYGUNUN SEVGİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM’
Anneler Günü ve bugünün en güçlü duygusu olan sevginin sizin için ne anlam ifade ettiğini bizimle paylaşır mısınız?
Daha genel olarak sevginin tanımından bahsetmek istiyorum. Bizi hayata bağlayan en güçlü duygunun sevgi olduğunu düşünüyorum. İnsanlara, doğaya, canlılara, sevgi duymasak; onların varlığından mutlu olmasak bizi hayata ne bağlayabilir ki? Bir işe, bir duruma sevgiyle, heyecanla yaklaştığımızda bir de nötr olarak o yola koyulduğumuzda alacağımız geri dönüş ne kadar aynı olabilir? Mutluluk ve sevgi içimizde yani özümüzde saklıdır. Onu açığa çıkartmak ve dünyayla, insanlarla paylaşmak da bizim elimizdedir. Sevgi benim hayat yolculuğumda her zaman başroldeydi. Benim diri, heyecanlı, mutlu ve her duruma umutla bakan tarafımın içimde bulundurduğum sevgi dolayısıyla olduğuna inanıyorum. Hayatımı, ailemi, yakınlarımı, dostlarımı, can dostlarım Patron ve Hera’yı her zaman en şeffaf halimle sevdim. Seviyor olacağım. Kalbime sevgi tohumunu veren Allah’a şükrediyorum.