Uğur Talayhan : “Rotana İle Türk Misafirperverliğini Global Arenaya Taşımak İstiyoruz”

Uğur Talayhan :  “Rotana İle Türk Misafirperverliğini Global Arenaya Taşımak İstiyoruz” Uğur Talayhan : “Rotana İle Türk Misafirperverliğini Global Arenaya Taşımak İstiyoruz”

Rotana Grup Türkiye, Doğu Ve Merkez Avrupa Ülke Başkanı Uğur Talayhan, Rotana Grubu’na Geçiş Sürecini Ve Kariyerindeki Önemli Dönüm Noktalarını Klass’a Anlattı Rotana Grubu, Türkiye, Avrupa ve Orta Doğu’daki genişlemesini hızlandırırken, önemli bir ismin kariyer yolculuğuna da odaklanıyor. Swissotel The Bosphorus İstanbul’daki uzun yıllar süren deneyiminden sonra Rotana Grubu’na katılan Uğur Talayhan, geçiş sürecini kariyerindeki önemli bir dönüm noktası olarak tanımlıyor. Talayhan, Rotana’nın büyüme stratejisi ve misafirperverlik anlayışının, Türk otelciliğini global pazarda daha güçlü bir şekilde temsil etme hedefiyle uyumlu olduğunu belirtiyor. Uğur Talayhan, Rotana Grubu’na geçişinde en çok etkileyen faktörün, markanın bir aile tarafından yönetilen samimi ve profesyonel yapısı olduğunu vurguluyor. Rotana Grubu’nun Türkiye’deki hedefleri arasında, Antalya, Bodrum ve İstanbul gibi özel lokasyonlarda büyümek, aynı zamanda Doğu Avrupa ve Rusya gibi stratejik pazarlarda da yeni projeler geliştirmek bulunurken Talayhan, Türk misafirperverliğini bu bölgelerde daha geniş bir kitleye tanıtmayı amaçlıyor. Rotana Grup Türkiye, Doğu ve Merkez Avrupa Ülke Başkanı Uğur Talayhan, Rotana Grubu’na geçiş sürecini, markanın sunduğu fırsatları ve gelecekteki büyüme hedeflerini Klass okuyucularıyla samimi bir şekilde paylaştı.  

Uğur Bey, otelcilik sektöründe uzun yıllardır gösterdiğiniz başarılar ve liderlik vizyonuyla tanınan, sektöre yön veren önemli bir isimsiniz. Hem profesyonel hem de kişisel anlamda sektöre katkı sağlayan deneyimlerinizle Rotana Grubu’nda büyük bir değişim yaratmayı hedefliyorsunuz. Swissotel’den Rotana Grubu’na geçiş süreciniz nasıl gelişti? Marjinal bir geçişti ve bu geçiş kariyerinizde ne tür bir dönüm noktası oluşturdu?
Açıkçası marjinal bir geçiş olarak değil de kariyerimde ilerlemeye ve yenilik getirmeye yönelik bir değişim diyebiliriz. Genellikle bir otelde ortalama 2- 3 sene kadar görevime devam ediyorum. Ancak Swissotel The Bosphorus İstanbul’da 7 sene kaldım ve üç farklı görevde bulundum, lüks markalardan başladı ve tüm markaları yöneterek büyüme süreci tamamlandı.

Swissotel’den Rotana’ya geçerken nasıl bir kültür farkı ile karşılaştınız? İki markanın kültürel yapısını karşılaştırdığınızda ne gibi temel farklılıklar gözlemliyorsunuz?
Rotana yöneticileri eski iş hayatından tanıdığım arkadaşlarımdır. Samimiyetlerine ve profesyonelliklerine güvenirim. Yakın ve samimi hissettiğim için Rotana’ya geçtim diyebiliriz aslında. Rotana‘ya geçişimin başka nedeni ise bu marka bir ailenin tutkusu ve misafirperverliği ile doğmuş bir marka. İlişkiler daha yakın, daha samimi, daha pozitif bir yaklaşımla ilerliyor. Global şirketlerdeki yapı daha çok şirket politikası üzerine kurulu. Rotana ise büyük bir aileyle yönetiliyor. Türkiye’de 6 otelimiz var. Benim Türkiye’deki 6 otelimizi yenilememi, kalite düzeyini artırmamı, Rotana’yı bir şekilde Türkiye’de varlığını duyurmamı ve belli ana bölgelerde de Rotana geliştirmemi istediler.

Rotana Grubu’na geçiş yaparken, şirketin sunduğu hangi fırsatlar veya yenilikçi yaklaşımlar sizi en çok heyecanlandırdı? Özellikle hangi yönleri sizin için belirleyici oldu?
Bir önceki soruda da belirttiğim gibi profesyonelliklerine ve samimiyetlerine güvendiğim ve pozitif bir yaklaşım içinde olduklarını bilmem kararlarımda etkili oldu. Benim her zaman önceliğim Türk otelciliği ve mesleğime olan sevgim ve aşkım oldu. Türk otelciliğini diğer ülkelere taşıyarak gerçekten başarılı olduğumuz Türk misafirperverliğini diğer ülkelere tanıtmak hedefimiz. O yüzden yatırımcılarımız da varsa bana ulaşabilirler.

‘DOĞU AVRUPA, ORTA AVRUPA VE TÜRKİ CUMHURİYETLERİ’NDEN SORUMLUYUM’
Bu geçişte sadece profesyonel değil, kişisel olarak da sizi etkileyen faktörler var mıydı? Belirli bir bölgeye daha fazla katkıda bulunmak gibi özel bir hedefiniz var mı?
Beni heyecanlandıran 27 ülkeden, çok büyük bir coğrafyadan sorumlu olup bu coğrafyayı geliştirecek olmak. Belarus, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Moldova, Polonya, Romanya, Rusya, Slovakya, Ukrayna, Almanya, Slovenya, Avusturya, İsviçre, Lihtenştayn gibi birçok ülkeden söz ediyorum. Türkiye’de üç ayrı marka adı altında altı otelimiz mevcut. Doğu Avrupa ve Orta Avrupa ve Türki Cumhuriyetler’den sorumluyum. Bu bölgelerde yeni oteller açarak Türk misafirperverliğini, Arap merkez şehir kültürünü birleştirerek iş geliştirmek ve otelciliğe devam etmek hedeflerimiz arasında. Daha önce de bahsettiğim gibi ben 4 seneliğine dönmüştüm Türkiye’ye. Ama 7 sene kaldım. Swissôtel’e olan aşkım, ekibime olan sevgim ve onlarla başardığımız başarıların sayısı yoktu. O yüzden son 7 senem yoğun bir tempoyla geçti. Onların da beni bulmasının en büyük nedenlerinden biri Rotana’nın odaklandığı büyüme ve Türkiye’ de onların odaklandığı bir coğrafya. Tabii ki işin ehlini bularak, burada Türkiye’de büyümek istiyorlar. Türkiye’den öte Rusya, Bulgaristan, Yunanistan gibi 20 küsür ülkeden de sorumlu olmamı ve oralarda da projeleri geliştirip açmamı istiyorlar. Çok güzel projeler var. Mesela Yunanistan’da bir proje, Sayarova’da var, Rotana. Gürcistan’da çok güzel büyük bir gazino, otel projemiz var. Rotana ile Türk misafirperverliğini global arenaya taşımak istiyoruz. Yeni projeler gerçekten çok ve ben bunu üst düzeyde Türk yatırımcılarıyla buluşturmak ve üzerinde çalışmak istiyorum.

Swissotel gibi bir markadaki tecrübelerinizi Rotana Grubu’na nasıl yansıtmayı planlıyorsunuz? Hangi yönleri Rotana’daki misafir deneyimine taşımak istiyorsunuz?
Uzun yıllardır lüks otelcilik sektöründeyim, küçük yaştan beri otellerde çalıştım ve bu deneyim mesleğime daha da aşık etti beni. Özel olarak sunulan hizmetlerde teknoloji ve dijitalleşme çok gelişti ve pandemi sonrasının lüks sektördeki değişimlere etkisi büyük. Bu doğrultuda misafirler beklenti düzeylerini değiştirdiler ve beklentiler deneyimlere dönüştü. Gastronomi, sağlık, dağcılık, wellness üzerine yoğunlaşıldı ve bu hizmetleri veren otel arayışına girdiler. Ve bu hizmetleri misafirlere kusursuzca sunmak bize düşen, sürekli yenilenmek, yaratıcılığa ve gelişime yönelmek gerekiyor.

“MESLEĞİME AŞIK BİRİYİM VE İŞİMİ BÜYÜK BİR MUTLULUK İLE YAPIYORUM”
Swissotel’de İstanbul’a bakarken, burada tüm Avrupa ve Orta Doğu’ya bakacaksınız. Bunun için heyecanlı mısınız?
Son derece. Mesleğime aşık biriyim ve işimi büyük bir mutluluk ile yapıyorum. Heyecan verici bir işim olduğunu biliyor ve bu dinamiği her zaman canlı tutuyorum.

Uzun yıllar lüks otelcilik sektöründe yer aldınız. Bu süre zarfında sektörde ne gibi büyük değişimlere tanık oldunuz?
Özellikle pandeminin etkisiyle otelcilik sektörü dijitalleşmeye ve hijyen standartlarına çok daha fazla odaklanmaya başladı. Bir yandan da seyahat alışkanlıkları ve lüks anlayışındaki değişimler, otellerin sundukları hizmetleri ve tasarımları dönüştürdü. Örneğin, daha kişisel ve özgün deneyimler sunma eğilimi artarken, otellerin sürdürülebilirlik ve çevre dostu uygulamalara daha fazla yönelmesi dikkat çeker hale geldi.

‘DUBAİ VE ABU DABİ EN İYİ PERFORMANS GÖSTEREN LOKASYONLAR. SUUDİ ARABİSTAN İSE GELİŞMEKTE’

Rotana Grubu’nun Türkiye, Avrupa ve Orta Doğu’daki operasyonlarını yönetmek nasıl bir sorumluluk gerektiriyor? Bu bölgedeki pazarlarda en büyük zorluklar nelerdir?
Sorumluluk çok büyük çünkü hem misafirlere hem çalışanlara hem iş ortaklarına hem de yatırımcılara beklentileri kusursuzca sunmak gerekiyor. Tabi bu noktada politik etkenler zorluklar yaratabiliyor. Dubai ve Abu Dabi en iyi performans gösteren lokasyonlar. Suudi Arabistan ise gelişmekte, hac turizmi de çok büyük etken bizim başarılarımız için.

“MİSAFİRLER ARTIK SADECE BİR OTEL ODASINDA KALMAKLA YETİNMİYOR; OTEL DENEYİMLERİNİN KENDİLERİNE ÖZEL, BENZERSİZ VE KİŞİSEL OLMASINI İSTİYORLAR”

Lüks otelcilikte müşteri beklentileri hızla değişiyor. Sizin gözünüzde, günümüzde misafirlerin en çok önemsediği unsurlar neler?
Lüks otelcilikte müşteri beklentileri zaman içinde büyük bir dönüşüm geçirdi. Günümüzde misafirlerin en çok önemsediği unsurların başında kişiselleştirilmiş deneyimler geliyor. Misafirler artık sadece bir otel odasında kalmakla yetinmiyor; otel deneyimlerinin kendilerine özel, benzersiz ve kişisel olmasını istiyorlar. Bunun yanı sıra, teknolojik entegrasyon da büyük bir öncelik kazanmış durumda. Misafirler, otele adım attıkları andan itibaren dijital çözümlerle karşılaşmayı bekliyorlar. Sürdürülebilirlik ve çevre dostu uygulamalar da giderek daha fazla ön plana çıkıyor. Misafirler, konakladıkları otelin çevreye duyarlı olmasına, yerel ve organik ürünler kullanmasına, enerji verimliliğine dikkat etmesine önem veriyorlar. Son olarak, sağlık da günümüzün lüks otelcilik anlayışında büyük yer tutuyor. Misafirler, otellerden sadece konaklama değil, aynı zamanda ruhsal ve bedensel sağlıklarını iyileştirecek wellness hizmetleri bekliyorlar. Bu yüzden otellerin spalarından, yoga seanslarına kadar geniş bir sağlık hizmetleri yelpazesi sunması önemli hale geldi. Bu unsurlar, lüks otelcilikteki değişen müşteri taleplerinin sadece birkaç örneği. Bu dönüşümü anlamak ve müşteriye en iyi şekilde hitap edebilmek, sektördeki rekabetin önünü açıyor.

‘KÜLTÜREL FARKLILIKLARIN HİZMET ANLAYIŞINA YANSIMASI, ÖZELLİKLE TÜRKİYE, AVRUPA VE ORTA DOĞU GİBİ ÇEŞİTLİ BÖLGELERDE ÇALIŞIRKEN ÖNEMLİ BİR FAKTÖRDÜR’

Otelcilik sektöründe dijitalleşme ve sürdürülebilirlik konularında Rotana Grubu’nun nasıl bir yaklaşımı var?
Tabii ki bütün markaların odak noktası sürdürülebilirlik. Rotana’nın bu alanda etkin çalışmaları var. Evrensel sağlık, güvenlik ve sıfır plastik kullanımı odaklı çalışmalar yapılıyor. Bu konularla ilgilenen bölüm yöneticileri var her bölgeye yakın temasta ve aksiyon halindeler.

Türkiye, Avrupa ve Orta Doğu gibi kültürel açıdan farklılık gösteren bölgelerde çalışıyorsunuz. Bu farklı kültürel dinamikler, hizmet anlayışınıza nasıl yansıyor?
Kültürel farklılıkların hizmet anlayışına yansıması, özellikle Türkiye, Avrupa ve Orta Doğu gibi çeşitli bölgelerde çalışırken önemli bir faktördür. Her bölgenin kendine özgü bir misafirperverlik anlayışı ve beklentileri vardır, bu yüzden hizmet stratejilerini yerel kültüre göre uyarlamak kritik bir rol oynar. Kültürel dinamiklere duyarlı bir hizmet anlayışı geliştirmek, misafirlerin memnuniyetini artırır ve deneyimlerini daha unutulmaz hale getirir.
Bölgedeki yatırım planlarından bahseder misiniz? Önümüzdeki yıllarda hangi pazarlara odaklanmayı düşünüyorsunuz?
Türkiye’ye odaklanmak isteniyor ve potansiyeli değerlendirerek farklı lokasyonlardan büyüme planlanıyor. Avrupa ve Rusya da hedeflerimiz arasında. Bu lokasyonlara Ortadoğu’dan giden Arap misafirlerimiz var. Londra’da bile iki ayrı projemiz var. Ama ana odak noktamız Türkiye. Antalya, Bodrum ve tabii ki İstanbul’da özel lokasyonlar bakılıyor.

Kısa ve uzun vadede Rotana Grubu’nun Türkiye ve Avrupa’da büyüme hedefleri nelerdir?
Rotana Grubu’nun Türkiye ve Avrupa’daki büyüme hedefleri, stratejik olarak yerel pazarları hedef alırken, dijitalleşme, sürdürülebilirlik ve lüks segmentinde de derinleşmeyi içeriyor. Hem kısa vadeli büyüme hedefleri hem de uzun vadeli stratejiler, markanın küresel pazardaki rekabet gücünü artırmayı amaçlıyor.

Kariyerinizde ulaşmak istediğiniz bir sonraki hedef nedir? Rotana Grubu’nda gerçekleştirmek istediğiniz özel bir proje veya yenilik var mı?
Rotana markasının büyümesi ile yıllardır biriktirdiğim tecrübe ve deneyimleri kullanmak isterim. Bir sonraki olacaktır ancak ne olacağını bilemiyorum. İşime aşık olan biri olarak, o hedefe gidecek olumlu ve doğru aksiyonları aldığıma inanıyorum. Zaten üzerinize düşeni doğru yapıp doğru yolda ilerlediğinizde size o şans kendiliğinden geliyor.

Uğur bey, hobileriniz nelerdir? Boş zamanlarınızda yapmaktan en çok zevk aldığınız şeyler neler? Mesela sporla aranız nasıl?
Yemek yapmak beni dinlendirir ve sosyalleşmek benim için önemlidir. Gastronomi ilgi alanlarım arasında, şarap ve şarap kültürünü de çok severim. Puro ve viski ile günü kapatmak ise benim için günün başarısını kutlamak gibi oluyor. Basketbol ve doğa yürüyüşlerinden hoşlanırım.

Bu sektöre girmek isteyen genç adaylara ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Genç adaylara tavsiyem işlerini çok sevmeleri ve çalışmaları. Pozitif düşünceyi bırakmamaları. İşimiz insanlarla olduğu için iletişim de önemli. Aynı zamanda iletişim yeteneklerini geliştirmeliler tabii bu arada kendilerini teknolojik, kültürel ve ekonomik alanda da yetiştirmelerini öneriyorum.