Ünlü İş Kadını Aydan Gömügen, Saat Tutkusunu Klass’a Anlattı

 Ünlü İş Kadını Aydan Gömügen, Saat Tutkusunu Klass’a Anlattı Ünlü İş Kadını Aydan Gömügen, Saat Tutkusunu Klass’a Anlattı

Saat tutkum liseden mezun olduğum gün başladı...

Kare Anaokulu’nun sahibi ünlü iş kadını Aydan Gömügen iş hayatındaki başarıları ve sosyal yaşamındaki renkli kimliğiyle adından sıkça söz ettiriyor. özel yaşamında gözlük tutkusuyla tanınan ünlü iş kadını ayrıca hatırı sayılır bir saat koleksiyonunun da sahibi. Saat tutkusu liseden mezun olduğu yıl rahmetli babasının hediye ettiği Rado marka modelle başlayan Aydan Gömügen, beğendiği orijinal parçaları satın alarak koleksiyonunu genişletiyor. Hayatının her alanında farklı olmayı seven sosyal yaşamın ünlü ismi saat konusunda da değerli ve eşi benzeri olmayan modelleri tercih ediyor. Yaşamın tüm zenginliklerini doyasıya tadan Aydan Gömügen destek verdiği sosyal sorumluluk projeleriyle de ruhunu besliyor. Başarılı eğitimci sahip olduğu Kare Anaokulu ile Engelsiz Yaşam Vakfı Derneği Ankara Şubesi’nin Down Sendromlu çocuklar yararına yürüttüğü projelere destek veriyor. İçinde olduğu projeden dolayı çok mutlu olduğunu belirten Aydan Gömügen Engelsiz Yaşam Vakfı’na verdiği destekleri ve saat tutkusunu Klass’a anlattı.

 

 

İsviçre’ye her gidişimde en az bir saat alırım. Kadınlar alışverişe çıktıklarında ilk olarak ayakkabı ve çanta dükkanlarına uğrarlar. Bense gözlük ve saat dükkanlarına giderim.”

 

“Engelsiz Yaşam Vakfı Ankara Şubesi ile Etimesgut İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün iş birliğinde 10-16 Mayıs 2016 tarihleri arasında Dünya Engelliler Haftası’nda Ankara’da gerçekleştirilecek ‘Hayatı paylaşmak için ENGEL var’ adlı projede Kare Anaokulu olarak yer alacağız.”

 

Aydan Hanım, şık moda parçalarına yaptığınız yatırımın yanı sıra gözlük, saat ve çanta gibi aksesuar konusunda bir tutkunuzun olduğunu biliyoruz. Bu tutkunuzu dünyaca ünlü markaların koleksiyonlarından yaptığınız değerli seçkilerle destekliyorsunuz. Şıklığınızı tamamlayan çok geniş bir saat koleksiyonunuz bulunuyor. öncelikle saat tutkunuzun nasıl başladığını bizimle paylaşır mısınız?

Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’ni bitirdiğim yıl babam mezuniyet hediyesi olarak Rado marka çok şık bir saat almıştı. Saat tutkum liseden mezun olduğum gün başladı. üniversiteden mezun olana dek sürekli saatleri incelerdim. İş hayatına atılıp kendi paramı kazandıktan sonra beğendiğim modelleri satın almaya başladım. Babam iş dolayısıyla sürekli İsviçre’ye giderdi. Dönüşte “Sana buradan ne getireyim?” diye sorduğunda kendisinden hep saat isterdim. Zaten saat endüstrisinin kalbi olan İsviçre’ye giden birinden saat istememek büyük kayıp olur. Yıllar içerisinde saat tutkum o kadar büyüdü ki 2009’da İsviçreli bir saat firması olan Formex’in distribütörlüğünü alarak saat merakımı ticarete döktüm.

 

Saat konusundaki özel ilginizi ticarete taşıyarak başarılı girişimci ruhunuzu ön plana çıkardığınızı görüyoruz. Peki, İsviçreli saat markası Formex’in distribütörlüğünü nasıl aldınız? Bize o süreçten bahseder misiniz?

öğretmenlikten emekli olduktan sonra daha farklı bir şeyler yapmak istedim. Kare Anaokulu’nu kurmadan önce internetten yaptığım araştırmalar neticesinde ve İsviçreli bir arkadaşım vasıtasıyla “Formex” adlı İsviçreli bir saat firmasıyla iletişime geçtim. Ardından İsviçre’ye giderek firma sahibiyle yüz yüze görüştüm. O zaman en büyük avantajım dil bilmekti. Tercümana gerek duymadan firmanın sahibiyle konuşup kendimi tanıttım. Kararlı tutumum sayesine Formex’in Türkiye distribütörlüğünü aldım.

 

“İSVİçRE’YE HER GİDİŞİMDE EN AZ BİR SAAT ALIRIM”

Distribütörlüğü aldığınız Formex ile Türkiye’de nasıl bir seyir izlediniz?

Saatlerin satışını başlangıçta evimden yaptım. Daha sonra bir firma kurdum. Sporculara özgü saat üreten Formex’in ürünlerinin Türkiye’deki büyük firmalara da satışını gerçekleştirdim. 2010 yılının Mart ayında İsviçre’deki Basel Saat Fuarı’na gittim ve Formex’in sahibi ile tekrar görüştüm. Firma sahibi vefat edince saat sektöründeki çalışmalarımı sonlandırdım. 2010 yılından itibaren saat satmak yerine almaya başladım. Gözlük koleksiyonumda olduğu gibi beğendiğim saatleri koleksiyonuma eklemeye devam ediyorum. Seyahat ettiğim ülkelerde ilgimi çeken farklı saat modellerini satın alıyorum. Yıllar içerisinde saat koleksiyonum genişledi. İsviçre’ye her gidişimde en az bir saat alırım. Kadınlar alışverişe çıktıklarında ilk olarak ayakkabı ve çanta dükkanlarına uğrarlar. Ben ise gözlük ve saat dükkanlarına giderim.

 

 

Saat koleksiyonunuzdan bahsedersek sizin için koleksiyondaki en değerli model hangisi? En çok hangi saatinizi kullanmayı seviyorsunuz?

Rahmetli babamın aldığı Rado marka saatin ardından kendi paramla Breitling marka bir saat almıştım. Bu saati çok seviyorum. Mağazanın sahibi beni çok sevdiği için daha sonra Omega marka bir modeli hediye olarak gönderdi. Bunun dışında 2012 yılında Brezilya-Arjantin seyahatim sırasında Brezilya’da konakladığım Copacabana Oteli’nin alt katında bir saatçi gördüm. O mağazadan Güney Amerika’nın tanınmış markalarından H. Stern’in bir saatini aldım. Tamamı safir olan bu saati de severek kullanıyorum. Taşların enerjisine büyük önem veririm ve bu saatin de safirden oluşması beni cezbediyor, bana uğur getirdiğine inanıyorum. Deyim yerindeyse kolumdan çıkarmıyorum. Toplantılarda, önemli iş anlaşmalarında, röportajlarımda hep bu saati tercih ederim.

 

“PIRLANTA BEZELİ ROLEX MARKA SAATİM KOLEKSİYONUMUN EN DEĞERLİ PARçALARINDAN BİR TANESİ”

Koleksiyonunuzda çok farklı ve değerli parçalar göze çarpıyor. Bu modelleri satın alırken yaşadığınız ilginç anıları bizimle paylaşır mısınız?

İsviçreli arkadaşımın evine gittiğimde Chopard marka bir saat gördüm. Arkadaşıma saati nereden aldığını sordum. O da bir kadının kilo alınca bileğine uymayan saatini kendisine sattığını söyledi. İlginç bir tasarımı olan bu saati çok beğendim ve arkadaşımdan satın aldım. Bunun dışında Türkiye’de çok aradığım Omega’nın klasik bir modelini İsviçre’de buldum ve sıkı bir pazarlıkla dörtte bir fiyatına aldım. Yine severek kullandığım başka bir modeli de bileğine olmadığı için elden çıkaran bir kadından aldım. Bileziğinin parçası eksik olan bu model yalnızca benim bileğime uyuyor. Başka bir anım da şöyle: Bir gün saat tutkumu bilen bir arkadaşım Nişantaşı’nda sahibi bir saat ve mücevher dükkanına girmiş. Vitrindeki saatleri incelerken adama “Arkadaşım için ilginç bir saat bakıyorum” demiş. Dükkan sahibi de birkaç gün önce acil paraya ihtiyacı olan bir hanımefendinin elindeki saati satılması için dükkanına getirdiğini söylemiş ve modeli arkadaşıma göstermiş. O saat elime ulaştığında Rolex’in piyasaya ilk çıkardığı kurmalı model olduğunu gördüm. Kordonu beyaz altın olan pırlanta bezeli Rolex marka bu saat de koleksiyonumun en değerli parçalarından bir tanesi.

 

“YILIN EN İYİ ANAOKULU öDüLüNüN SAHİBİ OLDUK”

Hayatı dolu dolu yaşayan bir kadın olarak çevrenize hiçbir zaman duyarsız kalmıyorsunuz. Sahibi olduğunuz Kare Anaokulu ile Engelsiz Yaşam Vakfı’na destek veriyorsunuz. Biraz da sosyal sorumluluk alanında yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

Geçtiğimiz ay Engelsiz Yaşam Vakfı tarafından düzenlenen törende “Yılın En İyi Anaokulu” ödülünün sahibi olduk. ödül töreninin ardından Engelsiz Yaşam Vakfı Ankara Şube Başkanı Muhammed Abdullah Tuncay beni aradı ve “Aydan Hanım, sahibi olduğunuz Kare Anaokulu ile sosyal sorumluluk alanında yaptığınız çalışmaları yakından takip ediyoruz. Vakfımızın hayata geçirdiği projelerin Ankara ayağında sizleri de görmek istiyoruz” dedi. özellikle de Down Sendromlu çocuklara yardım eli uzatan vakfın çalışmalarında seve seve yer alabileceğimi söyledim. Kare Anaokulu Engelsiz Yaşam Vakfı Ankara Şubesi’nin aracılığıyla Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da bulunan bir anaokuluyla kardeş okul oldu. Geçtiğimiz ay Sofya’daki kardeş okulumuzu ziyaret ettim. Eğitimde fırsat eşitliğine inanan bir eğitimci olarak Kare Anaokulu’nun bünyesinde de Down Sendromlu öğrencileri yetiştirmeyi çok arzu ediyorum. Ancak bunun için çok zor ve uzun bir hazırlık süreci gerekiyor. Down Sendromlu öğrencilerle diğer çocukları bir araya getirmek öğretmenler açısından zor değil. Ancak öncelikle bu durumu velilerin içselleştirmesi gerekiyor. Ayrıca Engelsiz Yaşam Vakfı Ankara Şubesi ile Etimesgut İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün iş birliğinde 10-16 Mayıs 2016 tarihleri arasında Dünya Engelliler Haftası’nda Ankara’da gerçekleştirilecek "Hayatı paylaşmak için ENGEL var" adlı projede Kare Anaokulu olarak yer alacağız. Bu çalışma için Kare Anaokulları her zamanki gibi çocuk ve gençlerin yanında olarak toplumsal farkındalığa katkı sağlamayı hedefliyor. Birlikte yaşama kültürünü geliştirmek olan bu proje engelli ve engelsiz öğrencilerin yeteneklerini sergilemek için bir fırsat eşitliği olacak.

 

Gerek miniklerin geleceğe en iyi şekilde hazırlanmasını sağlayan anaokulunuzla gerekse içinde bulunduğunuz projelerle üniversitede çocuk Gelişimi bölümünde okuyan kızınız Yılsenin için güzel bir örnek oluyorsunuz. Peki, bu başarınızı daim kılmak adına ileriki dönemde sosyal sorumluluk alanında neler yapmayı hedefliyorsunuz?

Kızım Yılsenin üniversitede çocuk Gelişimi bölümünde okuyor ve yüksek lisansını Down Sendromlu çocuklar üzerine yapmak istiyor. Engelsiz Yaşam Vakfı Ankara Şubesi ile Kare Anaokulu’nun ortaklaşa gerçekleştirdiği çalışmalar onun için de bir önemli bir adım olacak diye düşünüyorum. 2010 yılında kurduğum Kare Anaokulu’nun bugün geldiği nokta beni çok mutlu ediyor. Kare Anaokulu ile eğitimde kalıcı bir başarıya imza attık. Bundan sonra sosyal sorumluluk alanında çeşitli vakıfların yaptıkları çalışmalara destek vererek bu başarımızı pekiştirmek istiyorum. Her insan gibi yaptığım yardımların kişilere ulaşıyor, verdiğim desteğin işe yarıyor olmasını görmek istiyorum. Bu açıdan üç yıldır çalışmalarına destek verdiğim Engelsiz Yaşam Vakfı’nın sosyal sorumluluk alanında hizmet veren güvenilir bir kurum olduğunu düşünüyorum.