Erol Kaynar birçok kimliği bünyesinde bulunduran iş ve spor camiasının sevilen ve saygı duyulan isimlerinden birisi. Konseptini yarattığı Sortie, Salomanje, Barkod, Limoncello, Cafe 40, Kalamata gibi eğlence ve lezzet mekanları ile 30 Yıldır sektörünün duayen isimlerinden biri olan Erol Kaynar, şu sıralar Zekeriyaköy’deki villasında deyim yerindeyse kafa dinliyor ve huzur buluyor. İşlerini bitirip evine gittiği an bambaşka bir hayatın kapılarını aralayan ünlü iş adamı; iki papağanı, huzur dolu yaşamı ve zaman zaman dünyanın dört bir yanında yaptığı su altı dalışlarıyla yaşamı boyunca ektiklerini biçmenin keyfini yaşıyor. Erol Kaynar, Zekeriyaköy’deki muhteşem villasında yaşamına dair merak edilenleri, dalış tutkusunu Klass okurları için anlattı.
“Kardeşim Varol ile birlikte sahip olduğumuz profesyonel ekibimiz beni çok rahatlattı. Onların sayesinde bu huzuru yaşayabiliyorum. İki tane de papağanım var. Birinin adı Paşa 6 yaşında ve bir senedir bizimle, Cookie ise 21 yaşında ve 16 senedir benimle beraber yaşıyor.”
“Misafirlerimiz bizim mekanlarımıza geldikleri zaman yorgun ve çok stresten geçip geliyorlar. Bizim işimizde en önemli şey misafirlere pozitif enerji vermektir. Onları rahatlatmak çok önemlidir. Ben insanları seviyorum, onlarla birlikte olmaktan mutlu oluyorum. O zaman neden Zekeriyaköy’de yaşamayı tercih ettiniz diye sorulursa da ben zaten binlerce insanla beraberim iş hayatının içerisinde. Burada biraz kenara çekilmek benim hakkımdır diye düşünüyorum.”
“Köpek balığı bilindiği kadar korkunç bir hayvan değil. İnsandan daha korkulacak bir canlıyla karşılaşmadım. Ben köpek balığının yuvalarına girip videolar çektim. Seni kontrol ediyorlar yanından geçiyorlar bakıyorlar ama hiçbir tanesi bana dokunmadı. Dünyadaki hiçbir canlı sebepsiz yere gidip bir başka canlıya zarar vermiyor. Bir sebebi olması lazım. Ya açtır ya da bir şeye tahrik olmuştur.”
Erol Bey, eğlence dünyasının duayen isimlerinden biri olarak renkli ve hareketli bir yaşamınız var. Hareketli yaşamınızdan kendinize kalan kısımları ise Zekeriyaköy’de yeşillikler içinde huzur dolu villanızda geçiriyorsunuz. Burada nasıl bir mutluluk buluyorsunuz?
İstanbul artık gerek trafiği gerekse kalabalığıyla günden güne daha zorlaşan bir şehir olmaya başladı. Biz zaten işimiz gereği hareketli ve kalabalık ortamlarda yaşıyoruz. Zamanla bu kalabalığın arasından kaçacak bir yer arıyorsunuz. Kafanızı dinlemek için her gün tatile de gidemezsiniz. Ama deşarj olabilmek belli bir zamandan sonra şart oluyor. 3-4 sene önce yakın dostum olan Ziya Makaracı beni bir gün aradı. Kendisi 19 senedir Zekeriyaköy’de yaşıyor. O bana buradaki evi tavsiye etti. Ben de o bölgenin bizim işlerimize uzak olduğunu o yüzden bunun zor bir ihtimal olduğunu belirttim. O da artık ulaşımın kolay olduğunu, yeni yolların, tünellerin yapıldığını söyledi. Bir ay boyunca sürekli bu konuda bana ısrar etti. Bir Pazar günü şubat ayında yine çağırmıştı beni. O zamanlar şoförüm yoktu, çünkü evimle işim arası her yere yürüyerek gidiyordum. Arabaya çok ihtiyacım olmuyordu. Yolda giderken saat tuttum. Yolları bilmediğim için sora sora, ağır ağır gittim. 40 dakika sonra şu anda oturduğum evin otoparkında buldum kendimi. Evin içine girdim ve karşılaştığım manzaradan sonra 5 saniyede karar verdim. çünkü müthiş bir huzur doğuyor insanın içinde. Bu evler Zekeriyaköy’de de kolay kolay bulunabilecek evlerden değil. Sitede sadece 12 tane villa bulunuyor. Burası kurtarılmış bölge gibi… önümüz tamamen açık ve ormanın içindeyiz. Sabah kuş sesleriyle uyanıyoruz. Bahçemizde çeşit çeşit kuşlar var. Burada bulduğum huzuru ve yiyecek içecek özelliklerini İstanbul’un içinde bulamıyorum.
Eviniz harika, yeşillikler içinde ve gerçekten çok sessiz. Burada oturmanın hayatınızda ne gibi avantajları ve dezavantajları oldu?
Buranın kötü tarafı beni tembelliğe alıştırdı. Bu ortamdan çıkıp başka bir yere gidemiyorum. İşe gitmek zor geliyor.:) Kardeşim Varol sağ olsun işlerdeki her şeye hakim. O olmasa işleri uzaktan takip edemeyeceğim için burada oturamazdım. Onun verdiği rahatlıkla bu şekilde yaşayabiliyorum. çünkü bizim 24 saat yaşayan bir iş hayatımız var. İşletmenin biri kapanırken bir diğeri açılıyor. Dolayısıyla bizde 24 saat çalışma temposu var. O yüzden işlerimizi takip etme durumundayız. Kardeşim Varol ile birlikte sahip olduğumuz profesyonel ekibimiz beni çok rahatlattı. Biraz onun sayesinde bu huzuru yaşayabiliyorum. İki tane de papağanım var. Birinin adı Paşa 6 yaşında, bir senedir bizimle, diğerinin ismi Cookie o 21 yaşında ve 16 senedir benimle beraber yaşıyor. İkisi de benimle olmak için birbirleriyle yarışıyorlar. Bana pozitif enerji veriyorlar, negatif olan enerjimi alıyorlar benden. Onlarla oynamak, bahçede vakit geçirmek çok güzel.
Devamı ve daha fazlası Klass Magazin Eylül sayısında..
Röportaj: Muammer Kapucuoğlu
Fotoğraflar: Mert Can Alşahin