1973’de küçük bir cam dekor atölyesinde baþlayan Karaca’nýn hikayesini kurucusu Arif Karaca “Babam bize önce hayal kurmayý öðretti sonra o hayalleri paylaþmayý. Biz dört kardeþ umutlarýmýzý paylaþmasaydýk ne cam atölyesi olurdu ne de Karaca. Biz, hayalleri hep canlý tutan gençlerle bugünlere geldik” diyerek anlatýyor. Karaca bugün ülke genelinde alýþveriþ merkezlerinde 120 maðazasý, 45 franchise maðazasý ve 650 tane bayisi olan yurtdýþýnda ise 30 ülkede kendi maðazalarýyla var olan dev bir marka. Herkesi ailelerine, evlerine katmaktan hiç vazgeçmeyen Karaca’nýn üçüncü kuþak temsilcisi Fatih Karaca, 2006 yýlýnda Yönetim Kurulu üyesi olarak geldiði 50 kiþilik Karaca’da yaptýðý büyük atýlýmlarla bugün 1700 kiþinin çalýþtýðý dev bir kurum yarattý. Sektörde daima ilkleri gerçekleþtiren ve kýsa bir sürede kimsenin hayal bile edemediði bir konuma gelen Karaca’nýn genç, dinamik ve daima markalarýný ileriye götürmek isteyen  Karaca Group Yönetim Kurulu üyesi Fatih Karaca, yurt içi ve yurt dýþý atýlýmlarýný, baþarýlarýnýn sýrlarýný, kendilerini nasýl geliþtirdiklerini, çalýþanlarýna sürekli verdikleri eðitimleri ve gelecek hedeflerini Klass’a anlattý.

“Evinde porselen yemek takýmýný günlük-misafirlik diye ayýrma. çünkü misafirlerine yýlda bir kere kullanýyor ya da hiç kullanmýyorsun. O orada kendi yerinde durup eskiyor. En özel an yaþanýlan andýr. Yaþadýðýn anýn kýymetini bil. O akþam sofraya eþinle beraber oturuyorsan da kullan, çocuðunla beraber oturuyorsan da kullan. Yani ‘O anýn kýymetini bil, o anýn tadýný çýkar’ felsefesiyle yola çýktýk.”

“Ben Karaca’da iki þeyi yaptýðýma inanýyorum. Birincisi Karaca’yý çok iyi partnerlerle, çok iyi danýþmanlýk þirketleriyle, çok iyi reklam-iletiþim ajanslarýyla çalýþtýrdým. Ýkincisi de þirket bünyesinde kaliteli insanlarla çalýþýyoruz. 2010 yýlýndan sonra dünyanýn en iyi danýþmanlýk þirketleriyle çalýþtýk ve bunlarla sürekli vizyonumuzu, misyonumuzu, stratejimizi yeniledik. Hedeflerimizi daha net koyduk ve onun doðrultusunda çalýþmalarýmýza devam ediyoruz.”

“2006 yýlýnda Karaca’ya geldiðim zaman 50 kiþilik bir ekibimiz vardý. 50 kiþi olduðu zaman her þeyi rahat rahat kontrol edebiliyorduk. Ama þimdi 1700 kiþiyiz. 1700 kiþiye dokunmak biraz daha zor. Biz de dedik ki; Karaca’yý büyüten faktörler neler? Biz bunlarý araþtýralým, bulalým. Bir kültür olarak çalýþanlarýmýzýn hepsini eðitimle birlikte ilertelim, yaþatalým.”

“Türkiye’nin en büyük þirket içi ve tüketici antropolojik araþtýrmasýný yaptýrdýk. Bu araþtýrmada 73 yýlýndan bu yana birçok rakip olduðunu gördük. Onlar piyasada güçlerini kaybetmiþler. Niye Karaca büyümüþ de diðerleri büyüyememiþ? Bunu ortaya çýkartalým ve kültür hale getirelim dedik. Biz orada þunu fark ettik, 4 tane deðerin Karaca’yý büyüttüðü ortaya çýktý. Ýlkleri yapmasý, hep daha iyisini yapmasý, sürekli kendini geliþtirmesi ve ayrýcalýk yaþatmasý.”

Fatih Bey, Karaca’nýn 3. kuþaðý olarak firmanýzýn baþýna 2006 yýlýnda geçtikten sonra Karaca markasýnda nasýl deðiþim ve geliþimler yaþadýnýz?

Bilkent üniversitesi’ndeki eðitimimin ardýndan Barcelona’da MBA yaptýktan sonra 2006 yýlýnda aile þirketimiz Karaca’da görev almaya baþladým. Okul hayatým boyunca ailem bana sürekli yatýrým yaptý. Beni yurtdýþýndaki fuarlara götürüyorlardý, sürekli iþlerin içerisindeydim. O dönemde Türkiye’ye geldiðimde þöyle bir þirket vardý elimde; finans olarak çok güçlü bir þirketti ve çok iyi ürünler yapýyordu. Dünyanýn en iyi ürünlerini getiriyordu. Dünyanýn en iyi hammaddelerinden ürünler yapýyordu. Ama çok fazla tanýnmýyordu. Suyun üstündeki bir buz parçasý gibiydi ama altýnda çok güçlü bir buz kütlesi vardý. 2006’da Türkiye’ye geldikten sonra özellikle ilk etapta bir yýl þirketin bütün departmanlarýnda tekrardan çalýþtým. Her ne kadar þirketi eskiden çok iyi tanýsam bilsem de bir daha güncel haliyle þirketi tanýma ihtiyacý duydum. Yani depodan tutun da satýþa kadar, sevkiyattan tutun da santrale kadar her departmanda görev alarak þirket bünyesinde çalýþan herkesi tanýdým ve gözlemledim. Ýþleyiþi öðrendim. Daha sonra da þirketin pazarlamadan ve maðazacýlýktan sorumlu þefiyle çalýþmaya baþladým. Pazarlamada çalýþtýðým dönemde televizyon kanallarýnda yeni yeni diziler çýkýyordu. O dizilere sponsorluklar yaptýk. Bu sponsorluklar sayesinde þirket daha da tanýnmaya baþlandý. Bir de o dönem Türkiye’de sürekli alýþveriþ merkezleri açýlýyordu. Biz de doðru alýþveriþ merkezlerinde maðazalar tutarak ayný zamanda perakendecilikte de yavaþ yavaþ büyümeye baþladýk. 2008’e kadar bu þekilde devam etti. Hem yavaþ yavaþ markamýzý tanýttýk hem de alýþveriþ merkezlerinde maðazalar açtýk. 2008 yýlýnda þöyle bir durum oldu; kriz havasýndan dolayý herkes biraz geri çekildi. Reklam çalýþmalarýný durdurdular, pazarlama aktivitelerini durdurdular, satýþta biraz geri çekildiler. Herkes biraz küçülme politikasýna girdi. Biz ise Karaca’da tam tersini yaptýk. Tabi bu gücü güçlü finans yapýmýzdan aldýk. Daha çok reklam yaptýk, ürüne daha çok yatýrým yaptýk, daha çok maðazalaþtýk ve o herkesin küçüldüðü dönemde 2008 krizinde yüzde 46 büyüdük. Kýsacasý 2008 yýlý bizim için kýrýlma dönemiydi. 2008 yýlýnda sektör liderliðini elde ettik.

“GüNLüK VE MÝSAFÝRLÝK KAVRAMINI ORTADAN KALDIRDIK, ‘EN öZEL AN YAÞADIÐIN AN’ OLDUÐUNU ANLATTIK”

Markanýz iki yýlda inanýlmaz büyümüþ. Peki, bu dönemde insanlarýn Karaca’ya olan ilgisi ne yönde geliþti?

2010 yýlýnda düþündük ki; Ýþlerimiz iyi gidiyor ama kendimizi biraz kontrol edelim. “Biz neredeyiz?” adýnda bazý araþtýrmalar yaptýrdýk. Yaptýðýmýz araþtýrmalarda gördük ki Karaca olarak porselen, çatal-býçak, tencere denildiðinde üç ana grupta da ilk aklýna gelen markaydýk. Ama insanlar bizim hakkýmýzda çok þey söyleyemiyorlardý. “Karaca Porselen çok güzel” diyorlardý ama devamýný getiremiyorlardý. Bilinir bir firmaydýk marka olarak ama 2006 yýlýndan 2010 yýlýna kadar çok hýzlý büyüdüðümüz için insanlarýn kafasýnda bir miras býrakmamýþtýk. O yüzden bir strateji çalýþmasýna girdik. O dönemde þunu fark ettik; Zara’nýn Ýkea’nýn çýkmasýyla dünyada bir trend deðiþikliði oldu. Eskiden insanlar 2-3 yýlda bir takým elbise alýrlarken, evindeki mobilyayý 10 yýlda bir deðiþtirirdi. Ýkea, Zara gibi hýzlý tüketim markalarýnýn çýkmasýyla birlikte ürünlerin fiyatlarýnda bir düþüþ oldu. Bu fiyatlarýn düþmesi hýzlý tüketimi ve hýzlý modayý tetikledi. Bundan dolayý da tüketim sýklýðý arttý. Ýnsanlar artýk 5 yýlda bir mobilyalarýný deðiþtirmeye, yýlda bir takým elbise almaya baþladý. çünkü fiyat düþtü ve insanlarýn satýn alma gücü arttý. Bunun bizim sektöre çok fazla yansýmadýðýný gördük. Bizim sektörde de mesela yemek takýmlarýnýn fiyatlarý düþmüþ. Ama insanlarýn satýn alma sýklýðý artmamýþ. Bunun sebebi olarak biz þunu fark ettik; insanlar evlerine iki tür yemek takýmý alýyorlar. Biri günlük, biri de misafirlik. Biz orada þunu dedik; “Evinde porselen yemek takýmýný günlük-misafirlik diye ayýrma. çünkü misafirlerine yýlda bir kere kullanýyor ya da hiç kullanmýyorsun. O orada kendi yerinde durup eskiyor. En özel an yaþanýlan andýr. Yaþadýðýn anýn kýymetini bil. O akþam sofraya eþinle beraber oturuyorsan da kullan, çocuðunla beraber oturuyorsan da kullan. Yani ‘O anýn kýymetini bil, o anýn tadýný çýkar’ felsefesiyle yola çýktýk.” Bu çalýþmalarýn oturmasý 1-1,5 yýl sürdü. 2012 yýlýnda bu felsefeyi biz reklamlara ve söylemlerimize taþýdýk. Cirolarýmýzda ciddi bir artýþ daha oldu. Yemek takýmý alýþveriþini hýzlý tüketime çevirdik. Günlük ve misafirlik kavramýný yavaþ yavaþ ortadan kaldýrdýk. Hatýrlarsanýz eskiden evlerde evin en büyük odasý salondu ve kimse gidip kullanmazdý. Herkes ufacýk oturma odasýnda hayatýný geçirirdi. Ama þimdi öyle deðil. Ýnsanlar artýk oturma odasý, misafir odasý olarak ayýrmýyorlar, evin en büyük en güzel odasýný her gün kullanýr hale geldiler. Biz bunu kendi sektörümüze taþýdýk; insanlara ‘En özel an yaþadýðýn an’ olduðunu anlattýk.

Bugün geldiðiniz noktada geçirdiðiniz süreçlere bakýnca Karaca’da neleri baþardýðýnýzý düþünüyorsunuz?

Ben Karaca’da iki þeyi yaptýðýma inanýyorum. Birincisi Karaca’yý çok iyi partnerlerle, çok iyi danýþmanlýk þirketleriyle, çok iyi reklam-iletiþim ajanslarýyla çalýþtýrdým. Ýkincisi de þirket bünyesinde kaliteli insanlarla çalýþýyoruz. Bu iki þeyi Karaca’ya kattým diyebilirim. Tabi þirket bünyesinde daha kaliteli insanlar çalýþýnca, partnerleriniz de iyi olunca ister istemez sizi çok iyi yerlere getiriyor. 2010 yýlýndan sonra dünyanýn en iyi danýþmanlýk þirketleriyle çalýþtýk ve bunlarla sürekli vizyonumuzu, misyonumuzu, stratejimizi yeniledik. Hedeflerimizi daha net koyduk ve onun doðrultusunda çalýþmalarýmýza devam ediyoruz. Mesela 2013 yýlýnda da þunu fark ettik. Ýnsanlarýn en özel aný yaþadýðý an ama insanlar bir þey yaptýklarý zaman baþkalarý tarafýndan onaylanma ihtiyacý duyuyor. Yani sizin çok iyi giyinip, aynanýn karþýsýna geçip “çok iyi oldum” demeniz yetmiyor. Ayný zamanda üçüncü bir kiþinin de onaylamasý gerekiyor. Bu kadýnlarda daha da fazla. Bir kadýn evine bir sofra kurduðu zaman ‘En özel an yaþadýðý an’ tamam ama masayý kurduðunda o gün eþi onu onaylamazsa “çok güzel olmuþ” demezse o tatmin gerçekleþmiyor. Biz 2013 yýlýnda bunu fark ettik ve stratejimize bunu ekledik. Bence bunlar Karaca’nýn büyümesinde çok önemli yollar açtý.

“2006 YILINDA KARACA’YA GELDÝÐÝM ZAMAN 50 KÝÞÝYDÝK, ÞÝMDÝ 1700 KÝÞÝYÝZ”

Sizinle birlikte Karaca’da istihdam da ciddi oranda arttý. Peki bu artýþý ne saðladý? özetleyecek olursanýz, rakipleriniz küçülüp yok olurken Karaca’yý hangi faktörler büyüttü? 

2006 yýlýnda Karaca’ya geldiðim zaman 50 kiþiydik. 50 kiþi olduðu zaman her þeyi rahat rahat kontrol edebiliyorduk. Ama þimdi 1700 kiþiyiz. 1700 kiþiye dokunmak biraz daha zor. Biz de dedik ki; ‘Karaca’yý büyüten faktörler neler? Biz bunlarý araþtýralým, bulalým. Bir kültür olarak çalýþanlarýmýzýn hepsini eðitimle birlikte ilerletelim, yaþatalým bunlarý’. Danýþmanlýk þirketleriyle bir araya geldik. Bir de antropolojik bir araþtýrma yaptýrdýk. Boðaziçi üniversitesi eðitim üyelerinin kurduðu ve bir antropolojik araþtýrmalar yapan þirket vardý. Türkiye’nin en büyük þirket içi ve tüketici antropolojik araþtýrmasýný yaptýrdýk. Bu araþtýrmada, 73 yýlýndan bu yana kadar birçok rakibimizin olduðunu gördük. Onlar yerinde saymýþ ya da kaybolmuþlar. Ama Karaca sürekli büyüye büyüye bugünlere gelmiþ. ‘Niye Karaca büyümüþ de diðerleri büyüyememiþ? Bunu ortaya çýkartalým ve kültür hale getirelim’ dedik. Þirketteki ortaklarla, çalýþanlarla görüþüldü. Antropologlar her biriyle yarým gün görüþtü. Bizden ürün alan bize ürün yapan firmalarla görüþüldü ve bu çalýþma sonrasýnda þunu fark ettik ve dört tane deðerin Karaca’yý büyüttüðü ortaya çýktý. Ýlkleri yapmasý, hep daha iyisini yapmasý, sürekli kendini geliþtirmesi ve ayrýcalýk yaþatmasý. Mesela bakýyorsunuz Karaca gerçekten de sektörde ilkleri yapan bir firma. Ýlk çeyiz kampanyasý yapýp bunu tüketiciye anlatan, inciden dünyada ilk yemek takýmýný yapan firma. Ýlk defa graniti yapýp tüketicisini oluþturan, ilk defa çatal-býçaðý çeyiz sandýðýnýn içine koyan firma. Ýlk defa çelikle porseleni birleþtirip çaydanlýk yapan firma. Karaca’nýn ilkleri yapmasý Karaca’yý her zaman farklý bir konuma koymuþ.

“HEP ÝYÝ ÝÞLER YAPIYORUZ, ASLINDA KENDÝMÝZLE YARIÞIYORUZ”

Yaptýðýnýz her iþ çok baþarýlý oluyor. Peki baþarýnýzýn sýrrý nedir?

Karaca’nýn çalýþma felsefesi tatmin olmama ve sürekli kendini geliþtirme üzerine kurulu. Mesela biz Karaca’da hep iyi iþler yapýyoruz; graniti yaptýk çok baþarýlý oldu, granit Karaca’ya çok þey kattý. Ama “Granit süper, harika oldu” deyip onun üzerine yatmýyoruz. O yýl bitiyor diyoruz ki “Biz bu yýl granitten daha iyi bir þey bulmalýyýz.” Aslýnda kendimizle yarýþýyoruz. Ondan sonra da ‘inci’ çýktý. Karaca ailesi olarak bir þey bulup sevinip gururlandýktan sonra o gurura kapýlýp durmuyoruz. Her zaman yaptýðýmýzýn daha iyisini yapma azmi içindeyiz. Eðitime çok önem veriyoruz. Mesela maðaza müdürlerini MT programlarýyla yetiþtiriyoruz. Karaca’nýn MT Programý çok özel bir program. Karaca’da maðaza müdürü olmak isteyen üniversite mezunlarý Karaca’ya baþvuruyor. Yýlda defalarca eðitim programý yapýyoruz. Her bir programa 8-10 bin kiþi baþvuruyor. 8-10 bin kiþi arasýndan 24 kiþiyi seçiyoruz. Bu insanlara Boðaziçi üniversite’sinde perakende eðitim programý hazýrladýk. O eðitim programýna onlarý 3 ay gönderiyoruz. Daha sonra danýþman firmalarýmýz onlara Karaca’nýn stratejisi hakkýnda bilgiler veriyor, iletiþim stratejisi hakkýnda bilgilendiriyorlar. Bu insanlar daha sonra Karaca’nýn her departmanýnda çalýþýyor ve ardýndan bir sýnava giriyorlar. O sýnavdan geçen 12 kiþi Karaca’da maðaza müdürü olmaya hak kazanýyor. Uzun bir süreç ama bu süreç çok kaliteli bir eðitim programýyla geçiyor. Programa girip bizimle kalamayanlar bile “Teþekkür ediyoruz, belki içerde kalamadýk ama bize inanýlmaz bir eðitim verdiniz” diyorlar. Gerçekten böyle bir eðitim programý çok bulamazsýnýz. Dediðim gibi Karaca eðitime çok önem veriyor, ilkleri yapýyor. 40 yýllýk baþarýmýzýn altýnda yatan nedenlerden biri de eðitime verdiðimiz önemdir.  

“AMACIMIZ EV TEKSTÝLÝNDE, ZüCACÝYEDE, MUTFAK  EÞYANIN PERAKENDECÝLÝÐÝNDE DüNYANIN AKLA GELEN ÝLK MARKALARINDAN BÝRÝ OLMAK”

Karaca olarak yurt dýþýnda da maðazalarýnýz var. Bu yatýrýmlarý neye göre yapýyorsunuz? Hedefleriniz neler?

Bizim mottomuz “Ýnsanlarýn paylaþmaktan keyif aldýðý anlarý çoðaltmak”. Amacýmýz ise bunu sadece Türkiye’de deðil tüm dünyada yapmak. O yüzden yurtdýþýnda dünyanýn ciddi birçok yerinde maðazalarýmýz var. Amacýmýz ev tekstilinde, züccaciyede ve mutfak eþyanýn perakendeciliðinde dünyanýn akla gelen ilk markalarýndan biri olmak. Ve kesinlikle ürün ihraç etmiyoruz. Biz konsept ihraç ediyoruz. Mesela yurtdýþýnda biri gelip bizden mal istiyor biz mal vermiyoruz. Biz maðazamýzý açarsak oraya ürünümüzü gönderiyoruz.

Toplamda Karaca’nýn dünya genelinde kaç maðazasý bulunuyor?

Toplamda Karaca’nýn alýþveriþ merkezlerinde 120 maðazasý, 45 franchise maðazasý ve 650 tane bayisi var. Yurtdýþýnda 30 ülkede varýz. 30 ülkede de kendi maðazalarýmýzla varýz. Þu anda bir de Karaca’nýn Karaca Home tarafý var, Jumbo var, Emsan var. Bunlarýn hepsi Karaca’nýn bünyesindeki markalar. Jumbo’da ise þu an 28 maðaza var. Jumbo’yu da 2014 yýlýnda bünyemize kattýk. 1 yýl hazýrlanma sürecimiz oldu. Bir yýlda da maðazalaþmaya baþladýk. Daha sonra Karaca Home’da maðazalaþmaya baþladýk. 10 tane alýþveriþ merkezinde maðazamýz var. Emsan’da da 650 noktada ürünlerimiz satýlýyor. Grup olarak da 1 Milyar Lira gibi bir ciromuz var. Bu sektörün en büyük cirosudur. Marka araþtýrmalarýna baktýðýmýzda çatal-býçakta ilk akla gelen Karaca ardýndan da Jumbo yer alýyor. Porselende Karaca, tencerede Karaca sonra Emsan geliyor. Yani marka araþtýrmalarýnda bile bizim markalarýmýz arka arkaya geliyor.

“DüNYAYA BÝR DAHA GELSEM, BÝR DAHA BU ÝÞÝ YAPMAK ÝSTERÝM”

Peki genç yaþta yakaladýðýnýz bu baþarý size nasýl bir mutluluk veriyor? 24 yaþýnda baþýna geçtiðiniz bir þirketi 12 senede bu düzeyde büyütmek nasýl bir duygu?

Yaptýðýmýz iþi çok seviyoruz, çalýþma ortamýmýz çok iyi. çalýþma ortamýndaki direktörlerle arkadaþ gibiyiz, çok güzel bir ortamýmýz var. Yaptýðýmýz iþten dolayý çok mutluyuz. Gerçekten dünyaya bir daha gelsem, bir daha bu iþi yapmak isterim. çünkü katma deðer katýyorsunuz. Düþünün dünyada ilk defa bir þeyi siz yapýyorsunuz. Dünyada ilk defa gerçek inciyi hammadde olarak porselene katýp daha farklý bir þey ortaya çýkartýyorsunuz. Bununla 4,5 yýl uðraþtýk biz. Muhteþem bir tecrübe bu. Bunu insanlara sunmak, insanlarýn bunu beðenip almasý, daha sonra bunu alýp Hollanda’ya, Suudi Arabistan’a göndermek, Belçika maðazasýnda satmak, Almanya’da kendi maðazalarýmýzda satmak muhteþem bir tecrübe.

çok yoðun bir tempoda çalýþýyorsunuz; iþ günleriniz nasýl geçiyor peki?

Genelde Pazartesi, Salý ve çarþamba günleri grup þirketlerinin yani Jumbo’nun, Karaca’nýn, Karaca Home’un ve Emsan’ýn toplantýlarý oluyor. Maðazacýlýk bölümü, ürün bölümü toplantýlarý derken sabahtan akþama kadar vaktimizi onlarla geçiriyoruz. “Bir önceki hafta neler yapmýþýz, ne kadar büyümüþüz, iyi giden yerlerimiz neler, kötü giden yerlerimiz neler, bizim yeni çýkardýðýmýz ürünlerin hangileri baþarýlý hangileri baþarýsýz, baþarýsýz olanlar niçin baþarýsýz, baþarýlý olanlarda neyi iyi yapmýþýz?” gibi sorularla kendimizi test ediyoruz. Biz her hafta bir önceki haftayý konuþuyoruz ve bütün grup þirketlerinde bunu yapýyoruz. Perþembe ve Cuma günlerini de aðýrlýklý olarak maðaza ziyareti ile geçiriyorum. Yurtdýþýnda fuarlar olduðunda fuarlara gidiyorum. Onun haricinde üretici ya da fabrika geziyorum. Genelde haftalýk iþ daðýlýmý bu þekilde gerçekleþiyor. Sabah 6’da baþlayýp akþam 9-10’larý bulan bir tempoda çalýþýyoruz. Ama çok mutluyuz. çünkü Karaca’da herkes yaptýðý iþi çok seviyor. Baþarýnýn sýrrý bence mutlu olmaktan geçiyor. Sadece ben deðil çalýþtýðým arkadaþlarým da bu iþi yaparken inanýlmaz heyecan duyuyor. Bizi en çok motive eden þey o heyecan. Yani bir þey yapmýþ olmanýn, baþarmýþ olmanýn heyecaný; yeni bir þeyler yapabilmek, yeni maðazalar açabilmek, o maðazalarýn baþarýlý olmasý, yurtdýþýnda daha çok yayýlmak...

“AMACIMIZ EN KISA SüREDE JUMBO’YU 50 MAÐAZAYA ULAÞTIRIP AYNI ZAMANDA YURTDIÞINDA DA BU MARKAYI ÝYÝ BÝR YERLERE TAÞIYABÝLMEK”

Jumbo’ya gelirsek çok bilinen üst düzey bir zücaciye markasý ve bu markayý siz 2014 yýlýnda aldýnýz. Belki de Türkiye’deki imaj olarak en büyük markalardan bir tanesi. Jumbo hakkýnda ne düþünüyorsunuz?

Jumbo bu sektörde Türkiye’de ilk kurulan firmalardan ve ilk markalardan biri. çok iyi ve kaliteli bir algýsý var. Bugüne kadar da çok kaliteli ürünler yapmýþ, çok güzel tasarýmlar yapmýþ. Jumbo’yu biz satýn alýrken bir ticari kaygýyla satýn almadýk. çünkü zaten çok iyi satýþlar yapan çok iyi cirolar yapan elimizde Karaca markasý vardý. Biz Jumbo’yu satýn almayý tamamen þu düþünceyle yaptýk; Jumbo çok deðerli bir marka ve bu markanýn kaybolmamasý gerekiyor. Bu algýsýný en iyi þekilde sürdürebilmesi için satýn aldýk. 2014 yýlýnda satýn aldýktan sonra 1 sene boyunca sadece Ar-Ge çalýþmalarý yaptýk. “Ne yapmamýz gerekiyor, nasýl ürünler çýkartmamýz gerekiyor, tasarým dilinin nasýl olmasý gerekiyor, kalitesini nasýl daha iyi yere taþýyabiliriz?” düþünceleriyle çalýþmalar yaptýk. Ardýndan kendi maðazalarýmýzý açarak kendi maðazalarýmýzla tüketicilerimizle buluþmaya baþladýk. Þu ana kadar 28 maðazamýz oldu. 1 yýl gibi kýsa bir sürede bu maðazalarý açtýk. Amacýmýz Jumbo’yu en kýsa sürede 50 maðazaya ulaþtýrýp ayný zamanda yurtdýþýnda da bu markayý iyi bir yerlere taþýyabilmek. çünkü gerçekten Jumbo’nun algýsý çok iyi. Jumbo bu sektörde, üst segmentte dünyanýn en tepe markalarýndan biri olabilir. Birkaç sene içerisinde de Jumbo’yu hakettiði yere getirmek istiyoruz. Biz Jumbo’nun çok büyümesi, çok büyük cirolar yapmasý hedefinde deðiliz. Bu markanýn hakettiði yerde olmasýnýn gerektiðini düþünüyoruz. O yüzden de bütün çalýþmalarýmýzý ona göre yapýyoruz.

“BU SENE KENDÝMÝZE YüZDE 27 GÝBÝ BÝR BüYüME HEDEFÝ KOYDUK”

Hem þirketiniz adýna hem de ülke için 2017 yýlýndan beklentileriniz neler?

Biz 2016 yýlýnda bir önceki yýla göre maðazalarda yüzde 20 büyüdük. Totalde yüzde 30’a yakýn büyüme gerçekleþtirdik. Yani 2016 yýlýnda aslýnda biz büyüme açýsýndan güzel bir sene geçirdik. 2017’de de büyümemizin devam edeceðini düþünüyoruz. Hatta hedeflerimizi de ona göre koyduk. Bu sene yüzde 27 gibi bir büyüme hedefi koyduk kendimize. Biz bunu yapabileceðimize inanýyoruz. çünkü iþimizi doðru yapýyoruz, yeni ürünler çýkartýyoruz. Ve Türkiye çok ilginç bir ülke. Türkiye, kendine güvenen, yatýrým yapanlara her zaman karþýlýðýný fazla fazla veren bir ülke. Biz 2008’de de çok büyüdük. Ben 2016 yýlýnda da iyi büyüme rakamlarýmýzýn olduðuna inanýyorum. Ben bu performansýn 2017’de de devam edeceðini düþünüyorum. Yatýrýmlarýmýzý da ona göre yapýyoruz. Bu konuda da hiçbir kýsýtlamamýz yok. Hedeflediðimiz tüm yatýrýmlarý yapýyor, çok fazla yeni ürün çýkartýyor ve yeni ürün yatýrýmý yapýyoruz