DAYATILAN "GÜZELLİK"

DAYATILAN  "GÜZELLİK" DAYATILAN "GÜZELLİK"

Güzelliğin sabit bir kavramı olduğunu söylemek doğru değildir. Şöyle geriye doğru düşünsel bir yolculuk yaptığımız da; Her devirde farklı bir güzellik anlayışının olduğunu hatırlarız.

 

Bir dirhem et bin ayıbı örter derdi annelerimiz, anneannelerimiz… Bir dönem kadınlar Cindy Crawford ölçülerinde olmak isterlerdi. Şimdilerde dal gibi incecik olmak için katlanmadıkları eziyet kalmıyor. çünkü; Moda, tüketim ve reklam endüstrisi ince olmaya yönlendiriyor. İnce bedenle bütünleşmiş bir güzellik anlayışını ideal hale getiriyorlar. Global ikonlarla özdeşleştirme, onları idol haline getirmede başarılılar. öyle bir etki alanı oluşturuyorlar ki, dışında kalmakta zorlanıyorsunuz. Her kadının aynayla bir derdi olduğu gerçeğini görmezden gelmeyelim. Ve her kadının başkaları tarafından beğenilme gibi bir kaygısı vardır. İnkar etseler de!! Diğer kadınlar tarafından beğenilmek isterler. Bana göre bir gerçek daha vardır; o da insanda ki mutluluk arayışıdır. Bunu bilen güzellik sektörü, sahip oldukları ile yetinmeyen kadınlara, Görüntünüz değişirse mutlu olursunuz dayatması yapmaktadır. Ortada müthiş bir pazar var. Erkekler de artık bu pazarın içindeler. Asyalı, Afrikalı kadınlar da dayatılan güzellik çarkına dahil oldular. öyle ki ırksal özelliklerinden bile vazgeçecek operasyonlar yaptırıyorlar. Hızla etki alanına çeken bir çarkın içinde savrulup duruyoruz. Bence en iyi yol orta yoldur. Ne tamamen içinde ne de dışında olmalı. Ne zamanın gerisinde kalmalı ne de başkaları gibi olmaya özenmeli. Esas güzellik; özümüze doğru yapacağımız içsel yolculukla ortaya çıkar. Gelip geçici dış değerlerin peşinde koşmak nereye kadar be dostum?

 

 

 

DüŞüNCELERİNİZİ YIKAYINIZ ..!!..

 

Gün içinde aklımızdan 60 ila 70.000 düşüncenin geçtiği söyleniyor!.. Beynimizin 9 saniyede 15 ayrı yargıda bulunması inanılmaz gibi geliyor. Bir insan hakkında 9 saniyede yargılarımızla ilk izlenimimiz oluşuyor. İnsan; anlaşılması zor, onlarca değişkeni bir arada barındıran bir varlık. Ne gariptir ki, çoğunlukla düşünüp düşünmediğini bile kontrol edemiyor. Düşüncelerimizi kontrol edebilmek, doğruya yönlendirebilmek büyük hüner. İçimizde ki, bizi yoldan çıkarmakla görevli ikinci kişiliği unutmayalım. Muhteremin adı VESVESE VEREN! Tekamülümüz için görevlendirilmiş. Bizi şaşırtacak ki, yaşadığımız tecrübelerden emeğimizle doğruyu bulalım. Vesvese verenle ilgili okuduğum bir bilgi kurtuluşum oldu, şöyle diyor; 

 

 

 

Düşüncelerinizi yıkayınız. Düşüncelerinizi yıkadığınız zaman vesvese 

 

verenden tamamen  kurtulmuş olacaksınız. Peki ama nasıl? 

 

Hiç yararı olmayan düşünceler aklıma geldiğinde derhal reddediyorum. Karamsarlıktan uzaklaşmak için, zihnim de güzel bir temizlik yapıyorum. Gerçeklerden kaçmıyorum ama korku denizinde de kulaç atmıyorum. önüne geçmemin mümkün olmadıkları karşısında ümidimi kaybetmiyorum. Mustafa Kemal Atatürk "HAYAT MüCADELE ETMEKTİR" der bilirsiniz… Mücadelenin temelinde: doğru ve faydalı düşünerek aklı çalıştırmak yatıyor. çünkü; Kirlenmiş düşüncelerle çalışan aklın, işe yaramadığı bir gerçektir. Zorluklara "Düşüncelerimi yıkamayı" öğrenerek direniyorum, düşe kalka!! Vesvese veren asla boş durmuyor !! Görevi tam bu zaten mübareğin ..?? Biz ondan güçlüyüz ..çünkü özümüzde Yaratan'ın Sevgisi'nin Gücü var.. Bizimle baş edemez..!!..Yeter ki içimizde ki gücü fark edip kullanalım..

 

 

 

 

 

Düşünce bir enerjidir..Her düşünce bir istektir..Her istek bir duadır.. 

 

Enerjimiz-İsteklerimiz-Dualarımız  ise geleceğimizi şekillendir..!!..