Ekim, Yenilenmenin Ve Yenilemenin, Yeşermenin Ve Yeşertmenin Ayı

Ekim, Yenilenmenin Ve Yenilemenin, Yeşermenin Ve Yeşertmenin Ayı Ekim, Yenilenmenin Ve Yenilemenin, Yeşermenin Ve Yeşertmenin Ayı

Yeni başlangıçların zamanı Ekim ayı…Artık Türkiye zamanı…Artık Ekim zamanı…

 

Bu Ekim de hiç olmazsa bir tek gün sokakta yürümeyi deneyelim aşkımızla el ele…

İstanbul sokaklarında olduğumuzu unutmadan belki biraz utanarak…

Gökyüzünden akan su tanelerine şükretmeyi prensiplerimizin arasına koyalım bu Ekim,

hatta mümkünse adımlarımızı yavaşlatıp o damlaların saçımızı ıslatmasına aldırmadan…

Tarihi kendi içinde saklı, başlı başına birer tarih olan binaların camından bakan yüzleri görürsek kocaman bir tebessüm gönderelim onlara, ‘Ne düşünürler?’ diye aldırmadan

-taa içimizden gelen bir Ekim sarhoşluğu ile…

İnsanı çok ama kardeşliği yok şehirlerden olmamak için adımlar atalım

kendi sırça köşklerimizden…

Unutmayalım ki kimi insanlar var etrafımızda yüzlerinde güçlü maskeleri ama

bir içten ‘NASILSIN’a hasret…
 

Sadece martıların karnı doysun diye ya da sadece bir simitçi daha siftah yapsın diye inatla

işe geç kalmayı göze alalım hiç olmazsa bu Ekim de tek bir gün…

Şimdi dört elle ülkemin Ekim’ine, dört elle yeni umutlara sarılma zamanı.

 

Niye mi çünkü Ekim bu adı üstünde yeniliklere ekim yapma ayı…

Şimdi pozitif düşünce demenin gerçekten pozitif düşünmek olduğunu anlayıp pozitif olmanın hayatımızı ne kadar çoğaltacağını görmek zamanı…

Bu ay ülkemin Ekim ayı.

Bu ay ne ekersen onu biçersin düsturunun yatırım ayı…

Bu ay yenilenmenin, yenilemenin, yeşermenin, yeşertmenin ayı…

 

İstanbul'u özledim ben...
Sabah ezanıyla bağırıp duran martılarını…
Sabahları yolda yürürken selamsız sabahsız geçen ters insan topluluğunu hatta...

Kısacası özledim şehrimin keşmekeşine kapılıp melankolik ruhlarımıza çivi çiviyi söker yaptırmasını…

Her konuda kıymet bilmek, her daim şükretmenin değerine inanmak, sevmenin-sevebilmenin, sevilmenin-sevilebilir olabilmenin insanı nasıl çoğalttığını anlamak zamanı geldi işte…

 

çok çalışmak, tüketen değil üreten olmaya uğraşmak zamanı…

Yeni başlangıçlara, yeni heyecanlara gel demek zamanı…

Her eski ile kendimize bir şeyler kattığımızı ve çoğaldığımızı da unutmamak zamanı.
Zaten aşka sahip olanlara ellerindekine sıkı sıkı sarılmalarını,

Sahip olmayanlara etraflarına dikkatlice bakınmalarını,

Yeni ayrılmış olanlara da kendilerini bir zamanlar sevmiş olan

varlıklara karşı daha duyarlı yaklaşabilmelerini…

Söylemek istiyorum bu Ekim de…

 

Klass alın, Klass okuyun, Klass olun…..