Baharın en güzel zamanlarının yaşandığı Mayıs ayı aynı zamanda “Anneler Günü”nü barındırması dolayısıyla ayrı bir önem taşıyor. Annelik kutsaldır ve Allah’ın kadınlara vermiş olduğu en güzel özelliklerden biridir. Bir anne evladı için canını dişine takar, gerekirse tüm dünyayı karşısına alıp yavrusunun mutluluğu için uğraşır. Onu hiçbir zaman yalnız bırakmaz. Her ne olursa olsun annelerin hiçbir koşulda yavrularını bırakmadıklarını sadece insanlarda değil yaşayan tüm canlılarda görüyoruz. Bir kedinin, bir aslanın, bir kuşun bile annelik duyguları o kadar gelişmiş ki hiçbir şey onları yavrularından ayıramıyor. Yavrusu için daha dünyaya gelmeden en iyisini isteyen, hayatı boyunca onu koruyup kollayan, karşılıksız seven ve aklı her zaman evladında olan annelerimizin kıymetini yaşarken bilelim.
Annemizin gözlerine en son ne zaman dikkatlice baktık, onların ağarmış saçlarını niçin ağarttığını en son ne zaman düşündük? Annemizin bizi sevmesine en son ne zaman izin verdik ve en son annemize sarılıp ne zaman uyuduk? Bu Anneler Günü’nde annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi söyleyin “İyi ki varsın, iyi ki benim annemsin” deyip yanağına sıcacık bir öpücük kondurun. Onun şefkatli kollarında huzur bulun. Hep “Allah’ım anne sevgisinden bizleri mahrum bırakma” diye dua ederim. çünkü bu sevgiyi hissetmeyenlerin ve anlamayanların hayatta mutlu ve başarılı olma şansı o kadar az ki… Ben de annemin sevgisi ve dualarıyla kendi yolumda başarılı bir şekilde ilerliyorum. Onun verdiği öğütler iş ve özel hayatımda bana her zaman yardımcı oluyor.
Geçenlerde çok güzel bir hikâye okudum. Bu hikâye annemin bana iş ve özel yaşamımda başarılı olmam için verdiği nasihatleri bir kez daha aklıma getirdi. Gerçeğin basitliğini anlatan bu hikâyeyi sizinle de paylaşmak istiyorum.
Bir gün bilge hırkasını çıkardı ve onunla bir yumurtayı sarıp sarmaladı. Sonra da kasabanın ana meydanına gelip insanların kendi etrafına toplanmalarını istedi. Onlarca, yüzlerce kişi bilgenin çevresini sardı.
"Bugün hepinizin katılabileceği büyük bir yarışma düzenliyorum" diye seslendi bilge. "Kim bu hırkanın içinde ne olduğunu bilirse, onun içindeki yumurtayı ona vereceğim."
İnsanlar birbirleriyle bakıştılar, meraklandılar. Ama kimse bir tahminde bulunmak istemedi. Sonunda kalabalıktan birisi bilgeye şöyle dedi:
"Bunu nereden bilebiliriz, bize vahiy gelmiyor ki."
"Bakın, bu hırkanın içindeki şeyin yumurta sarısı gibi sarı bir göbeği var ve yumurta beyazı gibi şeffaf bir sıvıyla kaplı. Hepsi de, kolayca kırılabilen bir kabukla çevrili. Haydi, bilin bakalım bu hırkanın içinde ne var?"
çevresini saran herkes bilgenin elinde bir yumurta tuttuğunu düşünüyordu, ama cevap o kadar belliydi ki hiç kimse o kadar insanın önünde rezil olmak istemiyordu. öyle ya o şey ya bir yumurta değilse, bilgenin derin ilmiyle söylemek istediği başka bir şey ise? Hayır, hayır! Bilge mutlaka başka bir şeyi ima ediyordu.
Bilge, iki defa daha sordu. Ama aptal durumuna düşmek istemediği için kimse cevap vermedi. Bilge sonunda hırkayı açıp yumurtayı herkese gösterdi ve şöyle dedi: "Aslında cevabı hepiniz biliyordunuz. Ama kimse cesaret edip de bunu dile getiremedi. Bu haliniz, riske girmeye, kaybetmeyi göze almaya cesaret gösteremeyenlerin haline benziyor. Gerçekte çözümler çok basit. Bu basit çözümleri Allah akıl gözümüze gösteriyor. Ama insanlar hep karmaşık açıklamaların peşine düşüyorlar, sonunda ise bu açıklamalardan bir şeyler yapmaya sıra gelmiyor."
Liderlik karizmasını dolduran en önemli şey farklı bakış açılarına olan cesaretinizdir. İnsan düşündüğü kadar güçlü, inandığı kadar değerlidir. Yaşam yolculuğunda her şeyin gönlünüzce olmasını dilerim…
Klass alın, Klass okuyun, Klass olun…