KENDİNİZE OLAN BORCUNUZUN FARKINDA MISINIZ

KENDİNİZE OLAN BORCUNUZUN FARKINDA MISINIZ KENDİNİZE OLAN BORCUNUZUN FARKINDA MISINIZ

Doğrusunu söylemem gerekirse ben pek farkında değildim. Çalışmalarım esnasında okuduğum bir öğretiye kadar!..

 

Doğrusunu söylemem gerekirse ben pek farkında değildim.

 

çalışmalarım esnasında okuduğum bir öğretiye kadar!..

 

Şöyle diyordu: "Bütün borçlar ödenir, sizin O'na olan borcunuz bile.çünkü O bağışlayıcıdır. Sizin ödeyemeyeceğiniz tek borcunuz,Kendi kendinize olan borcunuzdur. İşte bundan korkunuz.çünkü o sizi kemirir... En zor iş her gün hesap vermektir. Kendine borcu olan her gün hesap verir. öyle Yaratıldınız! Nasıl bitmez tükenmez bir borç ki bu, her gün hesap veriyoruz?..Okumaya devam ettim. Sonraki açıklamalarda cevabını buldum."Yalanla, yanlışla, dolanla, durmakla, kötülüğü yapmakla, kötülemekle  borçlanırsınız hep kendinize. O sizi böyle büyük hesaptan korusun. İnsana yakışmayan her türlü negatif duygudan uzakta kalmaya çalıştım hep. Bizi Sevgisinden Var eden Yüce Yaratan'ın her halimizi gördüğünü bilirim. İlahi Kanunlara uygun yaşayabilmek, hatalarımı düzeltmek için çabadayım. Ancak yaptığım her yanlışın, haklıyken bile birini kötülemenin, Hiçbir şey yapmadan boş geçirdiğim zamanın getirdiği durgunluğun, Hata olduğunu bilsem de, kendime karşı borçlandığımı fark edemedim. Tek ve özel olarak yaratılan insandan mutlak kendi değerini bilmesi isteniyor. çünkü özünde O'nun sevgisinin gücü, aklı ile yöneteceği hür iradesi vardır. Nasıl yaşaması gerektiğini anlatan İlahi Kanunlarla tekamül yolu gösterilmiştir. İnsan; sahip olduklarını görmez ve ona göre yaşamazsa kendine ihanet eder. Borçlanır. Her gün vicdanına hesap verir. Ve bu çok ağır bir yüktür. Dostlar! daha çok borçlanmadan; Kendimize ve birbirimize iyilik yapmaya, doğru olmaya, çalışmaya, bilgimizi arttırmaya ve çok sevmeye ne dersiniz?

 

Hadi o zaman!

 

 

 

“BAŞKALARI NE DER” DİYE HEBA EDİLEN ZAMAN

 

Sevgili Canan önal Erol ile yaptığımız röportajda, yaşadığım zorlukları, “Başkaları ne der” baskısıyla heba ettiğim uzun yıllarımı anlatmıştım. Ne büyük bir hataymış. Belki de kendime bu konuda da borçlandım. Son yıllarda geldiğim noktadan geriye gülümseyerek bakıyorum artık. Boşuna yıpranmışım, telaşlanmışım beyhude çabalarla yorulmuşum. Eleştirdiler, yargıladılar, yanlış anladılar! Her şeyi bildiklerini sandılar. Korkularımı yenmeyi başardıkça, nasıl rahatladığımı anlatamam. çözüm: Düşüncelerimizin gücünde! Ve onlarla başa çıkabilmekte!  Yanlış bilgilerle yönlendirdiğimiz gereksiz düşüncelerimizi ayıklayıp, Doğru bilgilerle değiştirdiğimizde gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Siz ne yaparsanız yapın herkes sizi onaylamayacak hatta yargılayacaktır. Ne anlatırsanız anlatın, yırtınsanız da istedikleri gibi algılayacaklardır.  Anladım ki; bu gezegende gücüm kendimi değiştirmeye yetecektir. Hayat iyisi ile kötüsü ile bizimdir. Başkaları ne der diye yaşadığınızda;  Kararlarınızın hatta hayatınızın sahibi siz değil, başkaları olmaktadır. Elbette: “Kendinizi kendi gözünüzle değil, başkalarının dili ile görün” öğretisi hep aklımda, bu nedenle kendimi doğru ifade etmeye çalışıyorum. Gerçekte önemli olan sadece vicdanınızın sesi ve nasıl hissettiğinizdir. Unutmayın ki; Dünya bir okuldur. Tecrübelerden aldığımız derslerle büyürüz. Olgunlaşırız. Yeter ki biz kendimizle barışalım. Her halimizle sevelim. Hepimizin eksikli olduğunu, tekamül etme şansı olduğunu hatırlayalım. Kendimizi de, başkalarını da anlamaya, kabul etmeye ve sevmeye çalışalım. Buralara gelince elalem ne der diye bir kavram kalmıyor zaten. Dahası elalem diye bir kavram da kalmıyor. İnsan, kardeşim diye bakıyorsunuz.