KİTAPLAR 24

KİTAPLAR 24 KİTAPLAR 24

Yaz mevsimini iple çekiyorum. Kendimi sahile vurup şemsiye altında bir şezlonga rahatça yatarak öyle bir kitap okuyacağım ki... Yaza doğru geri sayım başlarken son okuduğum kitapları paylaşmamı ister misiniz? Buyurun o zaman.

Kitap Adı: İğneli Koltukta Dört Buçuk Yıl, Yazar: Lâle Aytaman

Türkiye'nin ilk kadın valisi Lâle Aytaman'ın "İğneli Koltukta Dört Buçuk Yıl" adlı otobiyografisi Türkiye'nin yakın tarihine ışık tutuyor.

Siyasi geçmişi olan bir aileden gelen, dayısı Nihat Erim gibi başbakanlık yapmış biri olan ve alçak gönüllü yaşayan, devletin hiçbir imkanını özel işlerine kullanmayan bir görgüye sahip olarak yetişen Lâle Aytaman, Büyükelçi Reha Aytaman ile evlenir. Bu şekilde Pakistan'dan Tayland'a kadar birçok uluslararası ortamlarda bulunur. İyi bir eğitim almış modern Türk kadınını temsil eden Lâle Aytaman'a Muğla Valiliği teklifi geldiğinde çok fazla tereddüt etmez.

4,5 sene boyunca ayağı kaydırılmaya çalışılır, devleti temsil edip hiçbir şekilde siyasi bir yaklaşıma mahal vermez.

Yakın Türkiye tarihindeki büyük siyasi aktörler olan Turgut özal, Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz, Tansu çiller ile anıları da bu kitap içinde yer alıyor.

Turgut özal'ın koruma ordusundan uzak halkla iç içe olması, Otluk'taki mütevazı yazlığında uluslararası konukları salonunda ağırlaması, denizde eşi Semra Hanım ile yüzerken, "Valim sen de ara ver, gel yüzelim" demesi, lokantada yemek yerken halk ile selamlaşması gibi anılar insani yönleri çok güçlü hikayeler. İnsan ister istemez o dönemlere özlem duyuyor. Her ne kadar çocuk olsam da...

Kitap Adı: En Son Yürekler ölür, Yazar: Canan Tan

Canan Tan'ın En Son Yürekler ölür adlı romanı çok zorlama bir başlangıçla karşılıyor okuru. İnsan ilişkileri konusunda çok da gerçekçi olmayan kurgusu ile hikaye havada kalıyor ve okur kendisini romanda kaybedemiyor.

çok zengin bir işadamı olan Deniz, ajans başkan yardımcısı Nehir ile bir iş için bir araya geliyor. İş ilişkisi dışında hiçbir şekilde aralarında flörtöz bir görüşme bile geçmeyen karakterler olarak kurgulanmışlar. İçten içe birbirlerinden hoşlansalar da dile getiremezlerken, durduk yere bir akşam birden Deniz, Nehir'e evlenme teklif ediyor. Nehir de kabul ediyor. Gerçek hayatta flört bile etmediği bir insana birden evlilik teklif edildiği nerede görülmüş? Ancak Las Vegas'ta çok sarhoşken yapılabilecek bir şey. Bunun yanı sıra Deniz'in annesi Nisa Hanım, Nehir'le ilk tanıştığında birden aile sırlarını deşifre etmesi, ilk tanışılan insana göre hiç kapalı kutu bırakmaması ile kurgu beni kendinden daha da soğuttu.

Nisa Hanım'ın 19 yaşında yaptığı evlilikle okulu bırakması ve bunun acısını çevresinden çıkarması gibi saçma bir konudan da bahsetmezsem olmaz. İnsanlar evliyken okuyabiliyor. Zengin bir aile gelini olan Nisa Hanım, gayet eğitimine devam edebilir ama bu göz ardı edilip kurgu olsun diye bir dert yaratılmış.


Organ nakli konusunda çok güzel bir sosyal mesaj verse de, kurgu anlamında çok basit ve yap boz parçaları birbirine uymuyor. çok zorlama olmuş. üst üste baskı yapmasına rağmen ben beğenmedim.

Kitap okuyup paylaşmaya devam o zaman!