Markaların Müşteriyi Üzme Lüksü Yok

Markaların Müşteriyi Üzme Lüksü Yok Markaların Müşteriyi Üzme Lüksü Yok

Uzun zamandır yazmadığımı fark ettim. Ülkede yaşananlar dolayısıyla keyfim yoktu. Hangimiz mutluluktan uçuyoruz ki zaten! Fakat yazmadıkça eksildiğimi hissettim.

Şirketlerin kârlılık oranlarıyla ayakta kalması, göçmenlerin Türkiye’ye iade olması ve belirli pastayı paylaşanların sayısının artmasıyla herkesin payına düşenlerin günden güne azalması, ekonomik anlamda çok mükemmel atılımların olmaması, işsizliğin artmasıyla çarkı döndürmek için herkese iş düşmeye başlayalı çok oldu.

Sadece üst ve orta düzey yöneticilerde iş bitmiyor. Hizmet ve perakende sektöründe en alt kademeden başlıyor sorumluluk. İyi hizmet veren, ekonomik anlamda satışla daha avantajlı duruma gelebiliyor. Son günlerde yaşadığım üç olayla sıradan bir tüketici ve potansiyel müşteri olarak neler düşündüğümü paylaşayım sizlerle.

Geçen gün basın mensuplarıyla kahvaltı ve sohbet etmek amaçlı toplanmak için organizasyon hazırladık. Ortaköy Feriye Lokantası ile anlaştık. çalıştığım eski firmalardan biriyle burada öğle yemeği organizasyonu yapmıştık ve mükemmel mavi deniz manzarası ile harika hizmeti lezzetle bir araya getirmişlerdi. Masada otururken garsonla göz göze geldiğiniz an bir arzunuz mu var diye siz seslenmeseniz bile yanınıza geliniyordu. Tabii Feriye’nin bu standartına alıştığım için kahvaltıda da güzel bir ağırlama yapacaklarını düşündüm.

Tesadüf o ki, aynı gün Feriye’nin yönetiminin de basınla kahvaltı buluşması varmış. Yönetim değiştiği için bunu duyuruyorlardı sanırım. Bizim oturma düzenimiz uzun bir masaya göre hazırlanmıştı. Herkes yerine oturunca servis yapıldı. Anlaşırken 85 çeşit olarak onayladığımız menüyü masada saymak istedim. önümde içinde 4 ya da 5 çeşidin olduğu peynir ve bir tabak yeşil zeytinden başka bir şey yoktu. Masanın ortasında reçel tabağı gördüm. Ama bizim oturduğumuz bölümde diğer uçtakilerden hiçbiri servis edilmemişti.

Bu tür organizasyonlarda serpme kahvaltı masaya homojen olarak dağıtılır ki, ona göre herkes eşit olarak yiyebilsin. Fakat homojen olarak dağıtılmadığı için boş bir masada oturuyor gibi hissettim. Kızarmış peynir servis edilirken tabağıma yarım olan bir peynir konuldu. Nedenini sorduğumda cevap alamadım. Boğazı rahatsız olan bir misafirimiz bal isteyince “Bal çok uzakta, getirmemiz zaman alır” cevabı verildi.

Göz göze gelmeyi bırakın, garsonlara yırtınırcasına bağırmamıza rağmen dönüp bakmıyorlardı. Kendi basın toplantılarına daha fazla dikkat edip, sanırım bizi görmezden geliyorlardı. İş hayatımda bu şekilde birçok organizasyonu birçok yerde yaptım ama Feriye kadar memnun kalmadığım bir mekan daha olmadı.

Bir diğer hizmet anlayışına geçelim. Malum, evleniyorum. Elektrik süpürgesi alacağım. Aklımda birkaç yere gidip, karşılaştırıp, içime en sineni almak var. Marmara Park’a gittik. Arçelik mağazasına girdik. İki elektrik süpürgesine bakarken özelliklerini müşteri danışmanına sordum. Duymazlıktan geldi. Sorduğum soruları birkaç kez tekrarlamamla birlikte cevap vermeye başladı. Pazar günü olduğu için çalıştığına lanet ediyordu belki de ama şirketine bir müşteri kaybettirdi.

Oradan çıkıp Mediamarkt’a gittiğimde, aklımda hiç olmayan bir markayı alarak çıktım. çünkü en doğru elemanı Mediamarkt seçmiş ve elektrik süpürgelerini çalıştırarak çekim güçlerini ayrıntısıyla anlatan, tüm sorulara cevap veren bir müşteri danışmanı beni kolaylıkla ikna etmişti.

Son olarak Büyükçekmece Biget’ten bahsetmeliyim. Kebap ve dönerde iddialı olduğu söylenen Biget’e gittik. Ortalama bir yemek yedik. çoğu yere göre fiyatları yüksek olduğundan sanırım, içerisi boştu. Bir kişiye 3 garson düşüyordu. Yemekten sonra çay istedik. çok uzun süre bekledik. Garsonlar da bizimle birlikte boş boş bekledi. Müşteri olsa yoğun olsalar, ya da “çay demleniyor” gibi bir açıklama yapsalar anlarım ama böyle bir şey de yok. Baktık ki çay gelmiyor biz de kalktık.

Bunları neden mi anlattım? Birkaç hafta önce Boğaziçi üniversitesi’nde Digital Times seminerine katılmıştım. Burada dijital dönemde hiçbir markanın tek bir müşterisini bile mutsuz etme lüksünün olmadığı, bunun çabuk yayıldığı anlatılmıştı. Madem beni mutsuz ettiler, ben de yazarım. Yeni dijital dönemde hizmetinde iyi olanlar ayakta kalacaksa, biraz daha özen gösterilsin lütfen!