YÜREĞİME DOKUNAN EŞSİZ GÜZELLİK, BODRUM

 YÜREĞİME DOKUNAN EŞSİZ GÜZELLİK, BODRUM YÜREĞİME DOKUNAN EŞSİZ GÜZELLİK, BODRUM

Aylar süren karantina günlerinden nihayet çıkarak, Bodrum'a, evime kavuşabildim. İstanbul'un kalabalığı ve karmaşasından sonra pek iyi geliyor buraları. Bodrum da tenha değil ama sadeliğinden ve güzelliğinden bir şey kaybetmiyor…

çok güzeldir Bodrum'un akşamları, hiç unutulmaz yaşanan aşkları denir!! Henüz ikinci kısmını yaşayamasam da benim için bir başkadır Bodrum… Sevinçlerimi coşkuyla, dertlerimi begonvillerle harmanlandığım yerdir. Hayatımın dönüm noktalarını en uçlarda yaşadığım yerdir Bodrum… Yalnızlığımı da burada sevdim ben, kendimi de özgürlüğümü de… Sabahın erken saatlerinde bahçemi seyrederek, kahvemi yudumlarken, toksik düşüncelerden tamamen arınarak değerlendirmeye çalışıyorum hayatı …

Buda'nın söylediği gibi kendi kaderimin mimarı olduğuma inandım hep… Elbette dünyaya gelmeden önce bizim için planlanan bir program var…Geçmemiz gereken mücbir noktaları ve bir yazgımız olduğu gerçeğini de biliyorum…O bize taşıyamayacağımız yükü vermese de sorunlar katlanarak büyüyor…Tekamül edebilmek için çilesiz-dertsiz yaşamak mümkün olamıyor…

HUZURA GİDEN YOL

Bodrum'da düşünmeye daha çok zaman bulabiliyorum …Bu aralar yoğun olarak hoşgörünün ilişkilerimizdeki önemine odaklandım…Yaşamakta olduğum çetin bir sınavının etkisi altında olduğum için belki de…İnsanların birbirlerine olan hoşgörüsüz yaklaşımlarına daha bir dikkat eder oldum…Anlamaya çalışıyorum ancak bazı hallerde anlamakta bir hayli zorlanıyorum… Emin olduğum ve üzülerek gördüğüm ise kimsenin bir diğerine hak vermemesi… Hak ince bir çizgidir. Hakkı teslim etmek bir insanlık görevidir. Hak veremiyorsanız tabii ki hoş görmekte mümkün olamıyor…  Oysa hoşgörü olmadan yaşanamaz, her canlı anlaşılmaya ve hoş görülmeye muhtaçtır… Kimse gökten zembille inmedi. Hatalarımızı tanımaya, onlarla başa çıkmaya çalışıyoruz … Hepimiz, istisnasız hepimiz anlaşılmak, hak verilmek, hoş görülmek, bağışlanmak isteriz. Bu konuda rehberim olan ve en çok zorlandığım anlarda sarıldığım bir söz var: Birinize hak olan, diğerinize de haktır! Kızdığımda, öfkelendiğimde bu sözü hatırlıyorum. Yüreğim serinliyor…Kendimi karşımdakinin yerine koymaya başladığımda ise düşüncelerim değişiyor …

Uzunca bir dönemdir, en yakınımda olan sevdiğimle ciddi olarak imtihandayım… Bu köşeyi okuyanlar ve sosyal medyadaki takipçilerim samimiyetimi bilirler … Zorluklarla nasıl baş etmeye çalıştığımı dilimin döndüğünce anlatırım… Düşerim kalkarım, yine düşer yine kalkarım! "Kalk ve yürü" Oya derim!!

Huzurlu yaşamak istiyorum. Biliyorum ki huzura başarabildiklerimle ulaşabilirim… Hak vermek, hoş görmek, bağışlamak "huzurlu yaşam zincirinin " halkalarıdır… Zincirin başında da sevgi vardır. önce kendimizi her halimizle sevebilmek gerekiyor. Uzun yılların emeği sonrasında bunu başarabildiğimi söyleyebilirim. Temel sağlam yani…Kendinizle sorununuz kalmamışsa, sevginiz gücünü harekete geçiriyor... Negatif düşünmüyorsunuz, objektif bir gözle değerlendirme yapabiliyorsunuz … Sadece karşınızdakini veya olayları hoş görüp bir kenara bırakamıyorsunuz … Faydalı olmak adına bir şeyler yapabilmenin, katkıda bulunabilmenin çaresini arıyorsunuz … Mutsuzluğunuzu karşıya veya olaylara yüklemek yerine kendinizi geliştirmeyi seçiyorsunuz… Yaşadığınız sorunların geçmişteki izlerini affederek temizliyorsunuz...

Vesvese verenin sizi geriye çekmesine izin vermiyorsunuz ve en önemlisi kendinizi de başkasını da geçmişteki yanlışlarıyla değerlendirmiyorsunuz… Onların da sizin gibi geçmişin tecrübelerinden ders aldıklarını düşünüyorsunuz… Onların şimdiki halleriyle kendilerine kattıkları güzellikleri görerek takdir ediyorsunuz… Benim için dün de şu andan öncesi de geçmişte kalıyor. Geleceği kazanmak istiyorum … Canım gibi sevdiğim biriyle sınandığım için yüreğim yansa da ümidimi kaybetmiyorum. Bir gün beni anlayacağına, sevginin kazanacağına inanarak gayretli bir sabırla bekliyorum. Hayat bir okul, sınavların biri biterken diğeri başlıyor. İnanın her derdin devası, her sınavın üstesinden gelebilmenin yolu sevgiden geçiyor…

 

Evet sevgili okur! yine Bodrum’da ve yine bir dönüm noktasındayım!

ümide açılan penceremden güneşin doğmasını her sabah hasretle bekliyorum!