Kadın Yazarlara Her Zaman Destek Olacağım

Kadın Yazarlara Her Zaman Destek Olacağım Kadın Yazarlara Her Zaman Destek Olacağım

A7 Kitap Genel Yayın Yönetmeni Arzu Sandal, yayın hayatına başlama serüvenini ve İş hayatındaki kurallarını Klass’a anlattı...

 

Alzheimer hastalığına yakalanan anneannesi Saime Emre’nin hastalık hikâyesini kitaplaştırdıktan sonra yayın hayatıyla tanışan Arzu Sandal, yayıncılık serüvenine kitabını yayınlayan yayıneviyle ortak olarak başlıyor. Daha sonra kendi yayınevini kurmaya karar veren Sandal, hayata geçirdiği “A7 Kitap” ile kısa sürede önemli yazarlarla çalışarak çok sayıda kitabın başarısına ortak oluyor. Sayıca çok kitap yayınlayan bir yayınevi olmak yerine, nitelik olarak öne çıkan kitaplarla yoluna devam edeceğini söyleyen Sandal, aynı zamanda kadın ve genç yazarlara destek vermek istediğini özellikle belirtiyor. A7 Kitap’ın Genel Yayın Yönetmeni Arzu Sandal, yayın hayatına başlangıç serüvenini ve iş hayatındaki kurallarını Klass’a anlattı.

 

 

 

 

 

“Benim hedefim çok sayıda kitap yayınlayan bir yayınevi olmak değil. çünkü hayatım da çok önemli. Bir süre sonra işimin kölesi olmak istemiyorum. Amacım eğlenceli bir şekilde, yazarlarımla birlikte okurlarla buluşmak.”

 

 

 

Arzu Hanım, öncelikle sizden A7 Kitap’ın kuruluş hikâyesini ve yayıncılık serüveninizin başlangıç öyküsünü dinleyebilir miyiz?

 

Kitap elbette kişisel ve toplumsal yaşamın olmazsa olmaz parçalarından biri. Ama yayıncılık serüvenim anneannemin Alzheimer hastalığına yakalanmasıyla başladı. Bu süreçte onun bakımlarını yaparken küçük oğlum Londra’da okuyordu. Ben de onun yanına gitmiştim. Televizyonda Alzheimer hastalığıyla ilgili üzücü bir olay izledim. Sonra çok uzağa gitmeye gerek yok, yakınımızdakiyle işe başlayabiliriz diye düşündüm. Anneannem çok ağırlaşmıştı. O dönemde onunla ilgili bir belgesel projesi yapmayı planladım. Bu onun hayata tutunmasıyla ilgili, 1,5-2 yıllık bir projeydi. 15 yıllık hastalığı boyunca onun aramızda kalması için büyük bir mücadele verdik. O zamanlarda Londra’da bu süreci kitaplaştırmaya karar verdim. Kitap hazırlanırken yaşadığım heyecanla neden yayın hayatına girmeyeyim diye düşündüm. Kitabım yayınlandıktan sonra yayıneviyle ortaklık imzaladım ve bu şekilde yayınevi serüvenim de başlamış oldu. Ortaklık çok keyifli olmakla birlikte, istediğiniz serbestlikte hareket edemiyorsunuz. 2016 yılında izin isteyerek kendi yayınevimi kurdum. A7 Kitap’ı kuralı henüz bir sene oldu ve bu bir seneyi 27 kitapla kapattık.

 

 

 

“İŞİMİ çOK SEVİYORUM VE BüYüK BİR MUTLULUKLA çALIŞIYORUM”

 

Peki, kendi yayınevinizi kurduktan sonra nasıl bir süreç izlediniz?

 

Doğru hareket ettiğiniz zaman doğru sonuçlar alıyorsunuz. Ben çok sarih ilerliyorum, her şey ortada. Dolayısıyla yapabileceklerimi ve yapamayacaklarımı iyi izah ediyorum. Türkiye’de 3 binin üzerinde yayınevi var. üstelik de yayıncılıkta dünyada 10’uncu sıradayız. Bir kitabın hazırlık aşamasından dağıtımına, okurun eline geçene kadar ki ilerleyişte oldukça zorlu bir süreç var. Keyifli ama zorlu bir süreç. Ben işimi çok seviyorum ve büyük bir mutlulukla çalışıyorum. Bu gerçekten keyifli bir kültür hizmeti. Yayıncılık daha çok gönül işi, sevmeden yapılacak bir iş hiç değil. Benim hedefim çok kitap yayınlayan bir yayınevi olmak değil. çünkü hayatım da önemli. Bir süre sonra işimin kölesi olmak istemiyorum. Amacım eğlenceli bir şekilde, yazarlarımla birlikte okurlarla buluşmak. Butik olarak devam etmek istiyorum. Amacım belli bir noktada stabilize hale gelerek durumumu muhafaza etmek. Onun dışında çok güzel projelerim var. Avrupa’daki yayıncıların stratejilerini merakla izliyorum. Bu yüzden Avrupa’daki fuarları da takip ediyorum. Mantalite olarak onların disiplin işleyişlerini örnek almak elbette çok fayda sağlar. çünkü bizden çok çok deneyimliler.

 

 

 

“GENçLERE öNCELİK VERMEK GEREKİYOR”

 

çalışmalarınızda daha çok yeni yazarlarla mı yoksa topluma mâl olmuş kişilerle mi ilerlemeyi düşünüyorsunuz?

 

Yeni yazarlarımız da var ama topluma mâl olmuş sanatçı ve yazarlarla ilerlemek de ayrı bir keyif. Yeni yazar kazandırma yolunda da ilerlemek beni çok heyecanlandırıyor. Yeni bir adayı yazar olarak lanse edip okunur hale getirmek keyifli bir işleyiş.

 

Bakın dünyada bazı yazarların okunurlukları sekizinci, dokuzuncu kitaptan sonra artıyor. “Ben bir kitap yazdım, yazar oldum, çok popüler oldum” demek doğru değil. çünkü okur ikinci, üçüncü kitabı bekliyor. Ben gençlere çok itibar ediyorum, gençleri çok seviyorum. Onların kitaplarını geniş okur kitleleriyle buluşturmak istiyorum. örneğin Nobel’e bakıldığı zaman dünyada 70’in üzerinde Nobel alan ülke var. Biz ise ilk ve tek nobelimizi 2006 yılında Orhan Pamuk’la aldık. Neden bir daha almayalım? Almamamız için bir sebep yok. Bunun için de gençlere öncelik vermek gerekiyor. Aslında yayıncılar olarak hepimiz birbirimizin tekrarını yapıyoruz. çünkü bu daha makbul görünüyor. Ama aslında öyle değil. Edebiyat bütün bu çabalamalarımızın içerisinde üretebileceğimiz en değerli kazanç olacaktır.

 

 

 

“ASIL HEDEFİM KADINLARIN AĞIRLIKLI OLDUĞU BİR YAYIN AKIŞI OLUŞTURABİLMEK”

 

Sizin yayınevinizin kategorileri neler?

 

Şimdilik daha ziyade roman, kişisel gelişim, çeviri eserler üzerinden gidiyorum. Turizm sektörü üzerine de kitaplarım var. Aklımda daha farklı kategoriler de var ama bunların hepsi araştırmalarla doğru orantılı ilerliyor. Yazar kadromda çok da kadın yazar yer alıyor. Kadın yazarlarla çalışmayı daha bir önemsiyorum.

 

 

 

“KADIN YAZARLARA POZİTİF AYRIMCILIĞI öNEMSİYORUM”

 

Birçok kişi yazar olmak istiyor. Büyük umutlarla kitaplarını okutmak isteyen, yayınevlerine gidip bekleyen insanlar var. Size gelen her kitabı değerlendirmek üzere siz mutlaka okur musunuz?

 

Evet, hepsini tek tek kendim okuyorum. çok yoğun çalışıyorsam -genelde öyle oluyor- o zaman da diyorum ki ben bunu iki ay içerisinde okurum. İki ay içerisinde muhakkak yazan kişiye dönerim. Her dosyayı yayınlamak isterim ama bunun da belli bir maliyeti var. O maliyetler de olduğu için ona göre seçim yapmak durumunda kalıyoruz. Ama dediğim gibi gençlere çok açığım, gençler benim umudum. Onlardan çok güzel işler çıkıyor. Onların söyledikleri her fikre çok itibar ediyorum. Bir de kadın yazarlara çok itibar ediyorum. Gizli saklı kalmış yazar adayı kadınların özellikle bana ulaşmalarını istiyorum.

 

 

 

Peki, iş hayatınızdaki kurallarınız nelerdir?

 

Bir kere en önemli prensibim dürüstlük. Yapamayacağımız hiçbir şeyin sözünü vermiyorum. Yazarla birebir kendim muhatap oluyorum. Her konuda, telif anlaşmalarından, kitapların dağıtımına kadar çok sarih davranıyorum. Baskıya da çok önem veriyorum. Ben yayıncıyım. Benim ana malzemem yazı. Metin işlemeye uygunsa sonrası gelir.

 

 

 

Bu sektöre girmek sizi mutlu etti mi, beklentilerinizi karşılayabildiniz mi?

 

Beklentilerimi karşıladığımı söylemek için henüz erken. Ancak içinde, kenarında, etrafında kitabın olduğu herşey bana büyük keyif veriyor. Yayıncılık yeni bir ufuk turu oldu benim için.

Fotoğraflar: Uğur Atun