Paris'i Ziyaret Eden Herkesin Kesinlikle Listesinin Başında Olmalı; Paris Saint-Germain

Paris'i Ziyaret Eden Herkesin Kesinlikle Listesinin Başında Olmalı; Paris Saint-Germain Paris'i Ziyaret Eden Herkesin Kesinlikle Listesinin Başında Olmalı; Paris Saint-Germain

Paris'in en romantik ve tarihi mahallelerinden biri olan ve edebi açıdan önemli 6. bölgede bulunan Saint-Germain des Près'dir. Paris'teki en eski kiliseye (Eglise de Saint-Germain des Près), sanatçıların ve yazarların onlarca yıldır akın ettikleri kafelere ev sahipliği yapan Saint-Germain, Paris'i ziyaret eden herkesin kesinlikle listesinin başında olmalıdır. Bu en canlı, en keyifli semtin ünlü futbol takımı PSG, sanırım bilmeyen yoktur.  

Edebi parlaklığın yıllarca hüküm sürdüğü bu semtte hepsi kendi Paris unsurlarını taşıyan mükemmel restoranların ve tarihi kafelerin altın madeni yatıyor. Bu yazımda Saint-Germain mahallesinde mutlaka görülmesi gereken tüm restoranları keşfedeceğiz.

Cafe Les Deux Magots; Café Les Deux Magots'dan bahsetmeden gerçekten Saint-Germain des Près hakkında konuşamazsınız. 6 Place Saint-Germain des Près'te bulunan sanatçılar ve yazarlar yüzlerce yıldır bu kafeye geliyorlar. 1812 yılında kurulan kafe, tarihin bir kasırgasıdır. Pablo Picasso, Earnest Hemingway, Jean Giradoux, Louis Argon ve daha fazlası gibi sanatçılar kafeyi yazma, tartışmalar ve neşeli bir zaman için bir başlangıç ​​noktası haline getirmiş. Cafe Les Deux Magots’da kendine ait bu tarihsel doku içinde tabii ki müthiş lezzetler de var. Dev ve vahşi Bordo salyangozları, Ördek-kaz ciğeri ve Poilâne ekmek tostları veya Deux Magots tarzı sığır eti tartar gibi klasik Fransız spesiyalitelerini mutlaka deneyin.

Café de Flore; Eğer daha fazla varoluşçu iseniz, caddenin karşısındaki Café de Flore'a gitmenizi tavsiye ederim. Jean Paul Sartre'ın varoluşçuluğu eşi Simone de Beauvoir ile tartışacağı yer olarak bilinen bu kafe tamamen felsefe, insanları izlemek ve iyi yemeklerle ilgili. Les Deux Magots'a rakip olan Café de Flore, çoğunlukla salatalar, sandviçler, peynirler ve sıcak büfe içeren menü fiyatlar açısından daha düşük ve komşusu Deux Magots'dan biraz daha rahat. Kesinlikle lezzetli bir sıcak çikolata ile yemeği bitirmeyi öneririm!

Brasserie Lipp; Edebi restoran turumuzda ünlü Brasserie Lipp var. 151 Saint-Germain Bulvarı'nda yer alan Brasserie Lipp, her yıl henüz yayınlanmamış olan özel bir yazara Prix Cazes adlı bir edebi ödül veriyor. Benzer şekilde, hizmet-yetenekli ama incelikli-muhteşem lezzet deneyiminizi taçlandırıyor. Yemek söz konusu olduğunda, mükemmel Fransız mutfağı ve marine edilmiş ton balığı filetosu, escargots de Bourgogne ya da confit de cuisinese de canard (ördek uyluk confit), tadacağınız her şey doyurucu ve en kaliteli ürünlerden üretilmiştir. Soslu, kremsi, hoşgörülü-Fransız yemeklerinden istediğiniz her şey. Patates püresi, ıspanak, fasulye, graten: resmi tamamlayan süslemelerdir.

La Société; Eski bir caz kulübünün yerinde yer alan La Société, üst kademeli Paris restoranlarının bir portföyü olan Costes kardeşler imparatorluğunun bir parçasıdır. Kesinlikle önceden rezervasyon yaptırın. Parisli jet seti ve eşit derecede şık olan Tay esintili bir menü ile yan yana yemek yiyin; örneğin Tay köri ya da salam niçoise içinde haşlanmış ton balığı ile sarımsaklı levrek, kral yengeç salata ve yine muhteşem soslu salyangozlar hepsi nefis.

L'Atelier De Joël Robuchon;
Bana göre, tekrar tekrar gelmek isteyeceğiniz en iyi yıldızlı Fransız gastronomi restoranı. Bu atölyelerin konsepti tezgâhın üzerinde “mutfağın etrafında” yemek yemektir, bu da deneyimi daha eğlenceli ve daha sıcak hale getiriyor. En akıllıca seçenek, küçük porsiyonlar sipariş etmek ve Degustation menüsü, siyah morina, hamburger, scampi, kral yengeç, yumurta, bar ceviche ile paylaşmaktır. Ancak, bir yemeği paylaşmak istiyorsanız, kuzu pirzolaları lezzetli ve ünlü püre yumuşaklığıyla büyüleneceksiniz! Tatlılara gelince, menünün başlığı “büyük final” başlıktanda anlaşıldığı gibi hepsi muhteşem.

Brasserie Lutetia; Efsanevi Hôtel Lutetia dört yıllık dönüşümden sonra yeniden açılmasıyla otelin girişinde açılan yeni Brasserie Lutetia oldukça şık. Marsilya'daki Le Petit Nice'in Michelin üç yıldızlı şefi Gérald Passedat, Brasserie menüsünü yeniden başlatmak için çağrılmış. Menü oldukça geniş deniz ürünleri yanında et ve daha pek çok seçenek sunuyor. Fakat çupra balık burada spesiyal.